Aleviler, Kerbela’dan beri ilk defa, devletin finanse ettiği suyu içtiler

Yıllarca bıkmadan sokaklarda seslerini duyurmaya çalışan Alevi hareketi önemli bir kazanım elde etmiş oldu. Umarım Alevi hareketi Alevi olmayanları da kapsayarak kitleselleşmeyi sürdürebilir.

Abone ol

Bedriye Poyraz*

Serçeşme üç günlüğüne Yenikapı'ya taşındı ve önümüzdeki yıllarda da geçici olarak oraya taşınacak gibi görünüyor. Sanki bütün İstanbul oraya aktı. İlk defa Aleviler acılarını haykırmıyordu, bu kez normal bir inanç topluluğu gibi bir araya geldiler. Müzik dinlediler, deyişler dinlediler, semah izlediler, sohbet ettiler, dağıtılan lokmaları ve aşureleri yediler. İlk defa bir Alevi etkinliğinde bu kadar çok genç vardı. İlk defa bir Alevi etkinliğinde Alevi olmayan çok sayıda insan vardı. Üstelik gençler arasında çok sayıda başörtülü genç kız da vardı. Evet bunlar sevdikleri sanatçıları dinlemeye gelmişlerdi ama sonuçta Hünkarın 750 yılını anmaya gelmişlerdi. Kanımca Alevilerin en önemli sorunu içine kapanık olmaları, sadece bu da değil kendi gençlerine bile seslenmede yetersiz kalıyorlar. Toplumun en çok okuyan yazanı olmasına rağmen, Alevi örgütleri Alevi aydınları ile bile iletişim kurmada başarısız. Üstelik bütün sol örgütlerde ve Kürt hareketinde Alevilerin ne kadar etkili olduğunu söylemeye bile gerek yok. Tam da bu nedenle bu etkinlik ile birlikte çok umutlandım. Çünkü daha önce Alevi Örgütlerinin bir türlü ikna etmeyi beceremediği gençler, solcular, kadınlar ve daha da önemlisi alevi olmayanlar vardı ve belirgin bir biçimde görünürlerdi. Bu etkinlik vesilesiyle İstanbul’un bütün yolları hünkarın o sembolleşmiş fotoğrafı ile donatılmıştı. Metrolarda etkinliğin tanıtım filmleri sürekli dönüyor, Serçeşme etkinliği için Yenikapı’ya nasıl gidileceği anlatılıyordu. Ağustos sıcağında İstanbul’un zorlu trafiğini aşıp meydana gelen herkese, İBB su ikram ediyordu.

Yenikapı, üç gün boyunca dolup taştı. Bütün gün boyunca bir yanda konserler, bir yandan akademik oturumlar, tartışmalar, atölyeler, en önemlisi de çocuklar için atölyeler ve oyun parklar gibi etkinliklerin düşünülmüş olmasıydı. Aleviliğin farklı yorumu, farklı okumalarıyla onlarca örgüt vardı, tam da yol bir sürek bin bir der gibi. Alevi örgütlerinin başaramadığını İBB başarmıştı kısacası. Her bir örgütün tanıtım standı, yiyecek satış satandı ve hediyelik eşya satandı ayrı ayrı kurulmuştu.

Gün boyunca sevilen sanatçıları, kusursuz ses sistemi ile canlı dinlemek başka türlü güzeldi. Alevi olmayan ve normalde deyiş okumayan sanatçılar, programlarına deyişlerle başladılar. Şevval Sam çok sayıda deyişin yansıra sevilen şarkılarını hatta halay parçalarını da seslendirerek gençleri coşturdu. Büyük usta Arif Sağ bu etkinliğin kırmızı kalemle beyaz bir sayfaya büyük harflerle yazılacağı saptamasını yaptı.

Bu etkinlik aynı zamanda akademik araştırmalara da çeşitli veriler, tartışmalar ve analizler sağladı. Mesela Alevi hareketinin devletle ilişkisi hakkında yapılacak her türlü tartışmada mutlaka bu etkinliğe birçok nedenle gönderme yapılacaktır. Kuşkusuz bunu aynı zamanda Alevi hareketinin kazanımı olarak da değerlendirmek mümkün. Yıllarca bıkmadan usanmadan sokaklarda seslerini duyurmaya çalışan Alevi hareketi önemli bir kazanım elde etmiş oldu. Umarım Alevi hareketi Alevi olmayanları da kapsayarak kitleselleşmeyi sürdürebilir. Alevi hak taleplerinin sadece Alevilerin sorunu olmadığını, önceliği demokrasi olan toplumun diğer kesimlerine anlatabilir.  Bütün bunları yapabilmesi için Alevi hareketinin de kendisini yeniden yapılandırması bir zorunluluk olarak bir kez daha gözler önüne serildi. Alevi örgütleri politikalarını, tüzüklerini gözden geçirmek zorundalar. Yapılması gereken en acil işlerden birisi vakıf ve dernek başkanlık sürelerinin hiçbir tartışmaya ve belirsizliğe yer vermeyecek biçimde sınırlandırılması olmalıdır.

Etkinliğin son günü ve çınaraltında yapılan son akademik toplantısında yapılan değerlendirmelerde önemli veriler, öneriler ve tespitler ortaya çıktı. Öncelikle nerdeyse bütün konuşmacılar ve katılımcılar bu festivalin sürekli hale gelmesi talebinde bulundu. Bence en önemli ve gerçekçi değerlendirme bir genç kadından geldi. Genç kadın Alevi örgütlerinde kendiliğinden var olan ama herkesin de sessizce uyduğu kadınların, gençlerin konuşmaması, soru sormaması, talepkâr olmaması, yönetim işlerine karışmaması gerektiğine ilişkin dile getirilmeyen ama güçlü biçimde kendini sürekli hissettiren, hatırlatan bir atmosfer olduğunu, tam da bu nedenle derneklere gitmek istemediklerini söyleyiverdi. Bir diğer ifade ile Alevi örgütleri camlarını açıp havalandırmazlarsa bu ağır havada gençlerin nefes almaları mümkün görünmüyor.

İBB tarafından gerçekleştirilen bu etkinlik, aynı zamanda bu durumun devam etmesi halinde, Alevi toplumu, örgütler olmaksızın yerel yönetimlerle ilişki kurma, talepte bulunma ve temsil edilme imkanını da bir biçimde bulabilirler gibi görünüyor. İBB’nin inanç masası bu ihtiyacı karşılayacak şekilde pekâlâ yapılanabilir. Zaten mezarlıklarda defin işlemini Alevi inanç önderleriyle gerçekleştiren İBB, daha farklı bir ilişki biçimi geliştirebilir. Önemli olan bu ilişkinin nasıl kurulacağı ve sürdürüleceği konusunda farklı yaklaşımların bir araya gelerek bir yöntem belirlemeleridir. Yenikapı’da ayrımcılık yapmadan, bütün farklılıkları, gençleri, kadınları çocukları kapsayarak bir araya getirmeyi başaran İBB, Kerbela’dan beri ilk defa devlet olarak Alevilere su ikram etti demek yanlış olmaz diye düşünüyorum.

*Prof. Dr.