Alevilere cemevi tahsis eden Baydemir'e fezleke
Osman Baydemir hakkında yeni fezleke hazırlandı. Gerekçe cemevi protokolü...
DUVAR - Osman Baydemir hakkında, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde inşa edilen cemevi binasının, PSAKD’ye bedelsiz olarak 10 yıl süreyle tahsis edilmesine ilişkin fezleke hazırlandı. Fezlekeye gerekçe olarak, tahsis protokolünde geçen, "Bu protokolün uygulanması sırasında ortaya çıkacak uyuşmazlıklar öncelikle taraflarca Alevi inancının gereği olarak Cem'e gidilerek diyalogla çözülecektir" hükmü gösterildi.
HDP Sözcüsü Osman Baydemir hakkında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu 2012 yılında belediye tarafından Diyarbakır'da inşa edilen binanın Pir Sultan Abdal Kültür Derneği'ne (PSAKD) cemevi için tahsis edilmesine ilişkin imzaladığı protokolde "görevi kötüye kullanma" iddiasıyla fezleke düzenlendi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan fezleke, Alevilere kendi inançlarını sürdürmeleri için ilk kez yer tahsis eden kamu kurumu olan belediyenin başkanı Baydemir’in yasama dokunulmazlığının kaldırılarak hakkında soruşturma açılması için Adalet Bakanlığı'na gönderildi. Fezlekede, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nin 17 Şubat 2012 tarihinde aldığı karar üzerine inşa edilen kültür evinin 10 yıllığına PSAKD’a tahsis edilmesine ilişkin dernek ile büyükşehir belediyesi arasında imzalanan protokolün 8'inci maddesinin, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu iddiasıyla inceleme başlatıldığı hatırlatıldı.
İçişleri Bakanlığı'nca görevlendirilen bir mülkiye müfettişinin yaptığı inceleme sonucunda, Kayapınar Mahallesi 1370 ada 2 nolu parsel üzerindeki Kültür Evi'nin belediye meclis kararıyla 10 yıllığına bedelsiz olarak PSAKD’a cemevi olarak tahsis edildiğinin tespit edildiği kaydedildi. Binanın cemevine ücretsiz olarak tahsis edilmesine ilişkin 25 Aralık 2015 tarihinde ön inceleme raporu hazırlayan Mülkiye Müfettişi Abdulmutalip Aksoy’un, tahsis işleminde sorumlu olan kişiler hakkında işlem yapmadığı ifade edildi.
'LAİKLİK İLKESİNE AYKIRI'
Binanın cemevine tahsis edilmesi amacıyla Baydemir ile PSAKD arasında 17 Nisan 2012’de 9 maddelik bir protokol imzalandığı hatırlatılan fezlekede, protokolün 8. Maddesinde yer alan, "Bu protokolün uygulanması sırasında ortaya çıkacak uyuşmazlıklar öncelikle taraflarca Alevi inancının gereği olarak Cem'e gidilerek diyalogla çözülecektir. Diyalogla bir sonuca varılmaması halinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesince verilen karar geçerli olacaktır. Taraflar bu karara uymayı taahhüt ederler" şeklindeki ibarenin yer aldığı belirtildi. Anayasa’da Türkiye Cumhuriyetinin "Laik ve sosyal bir hukuk devleti" olduğu açıkça belirtildiğini ifade edilen fezlekede, protokolde yer alan "Taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde Alevilik inancı gereği önce Cem'e gidilecektir" şeklindeki hükmün, laik devlet anlayışı ve Anayasa’da belirtilen “Devletin nitelikleri” başlığıyla ile bağdaşmadığı belirtildi.
Dihaber'in haberine göre fezlekede, "Laik devlet sisteminde ‘din’ kamu hizmeti olarak kabul edilmez" ifadesi kullanıldı. Kamu gücünü elinde bulunduran resmi kurumlar, özellikle de yerel yönetim birimleri olan belediyelerin sadece bir cemaatin, mezhebin ihtiyaçlarına yönelik kurallar geliştiremeyeceği ve düzenlenmelere yapamayacağı belirtilen fezlekede, laik devlet sisteminde hukuka aykırı olarak geliştirilen bir eylemin, mevcut anayasal sistemin “teokratik” bir yapıya dönüştürülmesine yönelik bir eylem olduğu söylendi. Fezlekenin devamında, “Eğer ki devletin ve özel de belediyelerin çeşitli, cemaat, mezhep, din ve benzer kurumlara yönelik hizmetlerinde her biri için ayrı bir kurallar silsilesi geliştirmesi bir hukuk devletinde kabul edilebilir durum değildir. Devlet hukuka aykırı bir biçimde dinsel temellere dayanan bir düzene dönüştürülmesine yönelik eylemleri engellemek zorundadır. Şahıslar arasında doğabilecek uyuşmazlıklarda bile devletin resmi organları tarafından karar verilmesi gerekirken, bir kamu kurumu olan belediye ile bir tüzel kişilik arasında doğabilecek uyuşmazlığın çözümü için 'devlet sisteminde olmayan bir kurumun hakemliğine başvurulacağı' yönünde bağıtlanan bu hükmün, hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayacağı oldukça aşikar olup konunun açıklanan mevzuat hükümleri doğrultusunda Cumhuriyet Başsavcılığınca incelenmesi gerektiği kanat ve sonucuna varılmıştır” denildi.
Protokolü imzalayan Baydemir’in TCK'nin 257/1 maddesince düzenlenen “görevi kötüye kullanma” suçunu işlediği savunuldu. Baydemir’in dokunulmazlığı kaldırılması durumunda 6 aydan 2 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak.