Ali Koç: Şimdi hesap zamanı
Ali Koç, Yargıtay 5'inci Ceza Dairesi'nin Futbolda Şike Davası'nda mahkemenin verdiği beraat kararını onamasıyla ilgili "Fenerbahçe neler çekti. Dolayısıyla onlar da çekecek. Şimdi hesap zamanı" dedi.
DUVAR - Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, "Bu adamlar şu an ellerini, kollarını sallayarak hayatlarına devam ediyorlar. Fenerbahçe neler çekti. Dolayısıyla onlar da çekecek. Öyle ya da böyle çekecekler. Şimdi hesap zamanı. Bu süreç bizim için hukuken bitmiş olabilir ama hesap olarak şu an bitmedi. O yüzden Trabzonspor camiasına diyorum, Allah’ını, peygamberini severseniz UEFA şu kararı verdi, bu kararı verdi yoluna hiç girmeyin. Zaten inandırıcılığınız yok, daha da sıkıntıya girersiniz" dedi.
Ali Koç, Yargıtay 5'inci Ceza Dairesi'nin Futbolda Şike Davası'nda mahkemenin verdiği beraat kararını onamasıyla ilgili kulüp televizyonuna açıklamalarda bulundu. Ali Koç'un konuyla ilgili olarak açıklamaları şu şekilde:
GAZ YEDİK, DAYAK YEDİK, AŞAĞILANDIK: "Bugün beklediğimiz karar çıktı. Yani 27 Aralık 2021 tarihi Fenerbahçe Spor Kulübü'nün tarihi günlerinden biridir. Yani 3 Temmuz 2011'de başlayan süreç tam 10 sene sonra ve zaman aşımına birkaç ay kala nihayet açıklanmıştır. Tabii ki bunu büyük bir sevinç ve coşkuyla karşılıyoruz. Her zaman 'suçsuzuz' dedik, her zaman 'haklıyız' dedik ama bu süreçte insanları bu konuma getirene kadar önce halkı, sonra devlet kurumlarını, bizim idare edenleri, siyasetçileri, medyayı getirene kadar büyük bir mücadele verdik. Bu camia 7'den 70'ine, kadınından erkeğine, çocuğundan yaşlısına müthiş bir mücadele verdi, fiziki bir mücadele verdi; stadımızda mücadele verdi, sokaklarda mücadele verdi, adliyenin önünde mücadele verdi, Silivri'de mücadele verdi, gaz yedik, dayak yedik, aşağılandık ama hiçbir zaman yılmadık ve bunu Fenerbahçe camiası yaptı. Fenerbahçe camiası başkanına ve yöneticilerine sahip çıkmasaydı bu durum hiç böyle olmazdı ve bunun her camianın yapacağı bir şey olmadığını söylemek istiyorum. Kısacası masumiyetimiz hukuk kararıyla kanıtlanmıştır. Artık kimse lamı cimi etmesin. Hatta bir adım öteye gitmek istiyorum ve şunu da söylemek istiyorum; bazı kesimlerin bir karar vermesi gerekiyor. Niye? Çünkü yüce Türk adaleti bu kararı verdikten sonra bu kesimlerin bir karar vermesi gerekiyor. Yani terör örgütünün mü yanında olacaklar, devletin mi yanında olacaklar?
BUNDAN SONRAKİ MÜCADELE ÇOK ÖNEMLİ: Teknik konulara girmeden ki benim alanım değil, taraftarlarımıza şunu söylememiz lazım: Çok uzun bir hukuk mücadelesi verildi ve bu hukuk mücadelesinin neticesinde bu karar kesindir. Bazın insanlar 'kesin gibi de değil' diyebilir ama bize göre kesindir. Niye kesindir? Bu kararın değişmesi için Yargıtay Başsavcısının itiraz etmesi gerekmektedir. Bunun için de 30 günlük bir süresi vardır. Fakat hayatın olağan akışına aykırıdır. Zira beraat kararının onanması için zaten Yargıtay Başsavcılığı mahkemeye onay vermiştir. O günden bugüne kadar bu görüşü değiştirecek hiçbir gelişme olmamıştır. Dolayısıyla geldiğimiz nokta itibarıyla keşke böyle bir zaferi anlatıyor olmasaydık. Keşke bu süreç hiç olmasaydı. Ama biz bu sürece girdik. Ve Fenerbahçe bu süreçten alnının akıyla çıktı ama çok tahribat yedi. Çok sıkıntı yaşadı. Şöyle bir laf vardır, ben çok severim. Fırtınalar tekneyi yıpratır, ama güverteleri de temizler. Bizde de aslında bu oldu. Çok büyük darbe yedik ve mücadele ettik. Ama az önce de dediğim gibi güverte de artık pislik kalmadı. Veya güvertedeki pisliklerin sonuna kadar, temizlenene kadar da mücadele ettik. Burada bu iş bitmiyor. Bundan sonra da mücadele var. Bundan sonraki mücadele de çok çok önemli. Zira bu terör örgütünün bize yaptıklarından faydalanan, televizyonlara çıkıp Fenerbahçe'yi yerden yere vuran; bu siyasetçisi olur, geleneksel medyacısı olur, sportif veya spor dışı medya mensupları olabilir. Televizyon programları olabilir. Bu fırsat, bu fırsattır.
NİYE UEFA'DAKİ DAVALARINIZDA İLERLEME SAĞLAYAMADINIZ?: Şimdi diyecekler ki, UEFA. UEFA zaten cezayı verdi. Suçsuz olsanız UEFA niye ceza verir. Böyle bir argüman sunuyorlar, savunuyorlar. Siz bu kadar haklıysanız o zaman niye UEFA'daki davalarınızda ilerleme sağlayamadınız diye de ben sorarım. O zaman UEFA tarafıyla muhatap olan kişi bendim. UEFA birinci polis fezlekesiyle Fenerbahçe'yi men etti. UEFA'ya sorarsanız, 'Biz sizi men etmedik, Türkiye Futbol Federasyonu men etti.' diyecek. O da doğrudur. Ben o zaman UEFA'nın avukatıyla konuşuyorum, ülkemizdeki durumu izah etmeye çalışıyorum. Haksız bir karar verdiklerini, karar verdirttirdiklerini TFF'ye anlatmaya çalışıyorum. UEFA'nın avukatı bana diyor ki, Sizin başkanınız ve yöneticileriniz böyle bir konuda ceza evinden yargılanıyorsa demek ki yüzde 100 suçludur. Avrupa'da çok az davada cezaevinde yargılanırsınız. Detaylarına girmek istemiyorum. Ama o zaman UEFA'nın avukatına anlatamadık, o dönemdi bu rakamı, şimdi nasıl bilmiyorum. Türkiye'de cezaevinde yargılananların yüzde 56'sı suçsuz, beraat ediyor. O dönemde Avrupa'da galiba yüzde 5'ti cezaevinde yargılananların oranı. Japonya'da yüzde 1 falandı. O rakamları şimdi hatırlıyorum, UEFA avukatıyla yaptığımız konuşmaları… Anlamıyorlardı.
BİR HELALLEŞME YAPILMAK ZORUNDA: Benim dediğim 'hesap zamanı' sadece finansal açıdan değil, manevi açıdan ki daha da önemli. Finansal anlamda zaten biz de sorumluluk altındayız. Halka açık bir şirket, yüzyılı aşkın bir kulüp, milyonlara hitap eden bir sivil toplum kuruluşu… Biz bunun peşinden koşmazsak zaten sorumsuz davranmış oluruz. Ben ona 'helalleşme' diyorum. Bir helalleşme yapılmak zorunda ama benim 'hesap zamanı' derken söylemek istediğim, bir de kişilerle hesaplaşma veya helalleşme, ona nereden bakarsanız bakın.
BİZ O DÖNEM NELER ÇEKTİK: 2010-2011 şampiyonluğu ile ilgili de Ali Koç, "Bak kupa orada duruyor. Kupayı bugün çıkartmaya gerek yok. İlerleyen günlerde çıkarırız. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün müzesinde bu kupa duruyor. Bunun lamı, cimi hiçbir şeyi yok. Bu net ve açık bir gerçektir. Çok uğraştılar aksine bir pozisyon almak için olmadı. Onlar da gittiler. İsviçre'de mahkemelere. Dolayısıyla burada tartışacak bir şey yok. Bu soruyu sen biraz kinayeli soruyorsun ama o kupa için terletilen her damla ter o formanın üstünde o kupanın haklı sahibi Fenerbahçe olduğunun en büyük ispatıdır. Biz o dönem neler çektik. Finansal açıdan çektik, sportif açıdan çektik ama yolumuza devam ettik. Bütün bunlara rağmen eldeki kadronun önemli adamlarını bırakmaz zorunda kalmamıza rağmen az kalsın şampiyon oluyorduk. Biz öyle bir dönem yaşadık ki, Fenerbahçe için biraz lehte program yapan televizyonlara emniyetten adamlar gidip, ikaz ediyorlar. Öyle günlerden bugünlere geldik. Şu kupa (2010-11) tüm Fenerbahçelilerin hayattaki en değerli kupasıdır. Öyle de kalacaktır." (DHA)