Ali Koç: Suudi Arabistan'da polis soyunma odalarına girdi
Süper Kupa finali için Suudi Arabistan'daki bir şirketle yapılan sözleşmeyi görmediklerini söyleyen Fenerbahçe Başkanı Koç, krizin ardından sözleşmeyi istediklerini federasyonun vermediğini belirtti.
DUVAR - Suudi Arabistan'da oynanması planlanan Süper Kupa finali, Suudi yetkililerinin Galatasaray'ın Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafı yer alan tişörtlerle ısınmaya çıkmasına, Fenerbahçe'nin de maç seremonisine Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözünün yer aldığı pankartla çıkmasına izin vermemesi nedeniyle iptal edildi. Yaşanan krizin ardından Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, ilk kez açıklamalarda bulundu.
Habertürk Televizyonu canlı yayınına katılan Ali Koç, "Kesinlikle konuşmayı düşünmüyorduk ama konuşmak zorunda bırakıldık. Çok fazla dezenformasyon ve art niyetle bilgi kirliliği var. Konu siyasi malzeme yapıldı. Fenerbahçe ve şahsımın etrafında döndürülmesi, iftiralar, yalanlar belli bir merkezden düğmeye basılarak yapılmış müthiş bir iletişim operasyonuyla karşı karşıya kaldık" diye konuştu.
Mehmet Akif Ersoy'un final maçıyla ilgili protokolü sorması üzerine Koç, "Protokol bizde yok. Biz bir mektup yazdık hafta içinde federasyonumuza protokolü rica ettik. Sadece protokolü değil maç gününe kadar olan kriz sürecinde iki taraf arasında yapılan yazışmaları da rica ettik. Bizimle federasyon arasında yapılmış hiçbir anlaşma yok. Sürecin çok amatörce yürütüldüğü konulardan bir tanesi bu. Bizim de talep aklımıza gelmedi, doğruya doğru konuşalım" dedi.
Türkiye Futbol Federasyonu'ndan sözleşmeyi talep ettiklerini aktaran Koç, "Federasyon ile Suudi Arabistan'da bir firma arasında sözleşme var. Biz bu sözleşmeyi biz görmedik. Hani diyorlar ya kulüpler sözleşmede olmayan şartlar dayattı, bizim gördüğümüz hiçbir sözleşme yok. Biz bu sözleşmeyi talep ettik. Bugün bize cevap geldi, akşam 17.30-18.00 sularında. Aslında iki kulübün de yakından uzaktan sözleşmeyle ilgili hiçbir şey bilmediğini cevapta görüyoruz. Cevapta kısaca deniyor ki, 'Gizlilik vardır, bunu paylaşamayız, ama çok arzu ediyorsanız, hukukçu yollayın size gösterelim'." ifadelerini kullandı.
Ali Koç'un açıklamalarından başlıklar şöyle:
'SUUDİ ARABİSTAN'DA OYNANMASININ MADDİ AÇIDAN İYİ OLACAĞINI DÜŞÜNDÜK'
"Yaz aylarında Sayın Başkan'la (TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi) konuşurken 'Süper Kupa ne olacak?' demiştim. Kendisi bana yurt dışında oynatmayı düşündüklerini; Almanya, İngiltere, Azerbaycan, Katar yanılmıyorsam ve Suudi Arabistan dedi. Şahsen ben Almanya'nın çok iyi fikir olduğunu düşündüm. Orada yaşayan vatandaşlarımız var. Pek de Almanların izin vereceğini tahmin etmiyordum. Nitekim de öyle oldu. Sonra en iyi teklif Suudi Arabistan'dan geldi. Bütün dünyanın gözü Suudi Arabistan'da şu anda. Müthiş yatırımlar yapılıyor. İtalya'nın, İspanya'nın süper kupası orada oynanıyor. Dünya Kupası'na talipler, alacaklar gibi. Futbolla ilgili enerji, dinamizm, heyecan var
Futbol açısından o dönemde herhangi 100. yıl hassasiyeti yok. Almanya olmayacaksa Suudi Arabistan'ın daha uygun olduğunu düşündük. Almanya olmayınca Suudi Arabistan dendi, biz de doğru olur dedik. Şimdi geldiğimiz nokta itibariyle 100. yıl özelinde, hatalı düşünce olduğunu yaşayarak gördük. Ama proje olarak 5 yıl, maddi açıdan iyi olduğunu düşünüyorduk."
'YABANCI HAKEME FEDERASYON SICAK BAKTI, RAKİBİMİZ İSTEMEDİ'
"Özellikle bunu isteme sebeplerimizden biri, Fenerbahçe olarak özellikle iki sebeple ısrar ettik Suudi Arabistan'da oynanması. Biri, maç takviminin cilvesi diyelim, 5 gün önce Fenerbahçe-Galatasaray derbisi olacaktı. Yıllardır biz taraftar götürmüyoruz maçlarımıza. İstanbul'da maçta ne cereyan edecek o da belli değil. Gergin tansiyonu düşünerek Olimpiyat Stadı'nda 40 bin Fenerli, 40 bin Galatasaraylı olarak sıkıntı olabileceğini düşündük. Hatta Federasyon Başkanı 'Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynayamayız, Samsun ya da Ankara'da oynatırlar' gibi bir şey dedi. İkinci neden de yurt dışında oynanırsa yabancı hakem kadrosuyla oynanması ihtimalinin yüksek olabileceğini düşündük. Federasyonumuz da sıcak baktı, rakibimiz sıcak bakmadı. Onu sonra öğrendik."
'TEPKİLER NEDENİYLE İKİ KULÜP DE BÜYÜK BASKI ALTINDAYDI'
"20 Ekim'de federasyonumuz Suudi Arabistan'da oynanacağını açıkladı. Büyük tepkiler oluştu. Siyasi seviyede, taraftar seviyesinde, kongre seviyesinde tepkiler oluştu. 100. yılımızda oraya gidiliyor olması. Ülkemizde olsun düşüncesi hakimdi. Demin söylediğimiz sebeplerden dolayı orijinal planda zigzag çizmedik, sağlam durduk. Yüksek Divan Kurulu'nda orada oynanmasın diye tavsiye kararı çıktı; Galatasaray'da da benzer bir karar çıktı. Tahmin edersiniz ki, iki kulüp de büyük baskı altındaydı. Aslında kulüpleri de bu kadar baskı altına almaya gerek yok, bizim amirimiz Türkiye Futbol Federasyonu."
'FEDERASYONUN KENDİ BAŞINA ALDIĞI BİR KARAR DEĞİL'
"Federasyon bizimle istişare etti. Kesinlikle federasyonun kendi başına aldığı bir karar değil. Galatasaray ve Fenerbahçe baskı olmasına rağmen projeye devam ettik. Hatta Galatasaray federasyona bir yazı yolluyor, oynanmasın diye. Federasyon Başkanı bizleri çağırdı 'ne düşünüyorsunuz' diye. Biz de aynı noktada durduk. 'Biz oynamayız demiyoruz ama amir olarak senin olarak karar vermen lazım' dendi. Federasyon bu maçın Riyad'da oynanacağını açıkladı."
'U-19'LA MAÇA ÇIKMAYI BİLE GÖZE ALDIK'
"Biz hiçbir şart göndermedik, biz sorulan bir şey de yoktu. Yabancı hakemler konusunda o kadar ısrarlıydık ki. Bu konuyu satın almıştı federasyon, yoksa niye gidip görüşmeler yapsın. Yumruk olayından sonra bu konuda başkanda 180 derece dönüşüm oldu. Konu rafa kalktı gibi oldu. Biz U-19'la bile maça çıkmayı göze aldık. Sayın Bakanımıza da söyledik. Maça atanan hakem olacak iş değil. Söz konusu hakemin hangi takıma ne kadar yakın olduğu, geçmişi, gençliği bilinen bir şey. Bu işten çok rahatsız olduk. Oraya gitmişken yabancı hakemle oynama fırsatı varken bir yumruk ile talihsiz bir gece yaşandı futbolda. 180 derece dönmesine federasyonun anlam veremedik."
'SADECE 11 MADDELİK BİR TUTANAĞA İMZA ATTIK'
"Bir hadisede çok hatalı planlama yapılmış. Sayın Ömer Çelik de değindi. Bazı çok doğru tespitleri var. Bazı sözleri de yanlış bilgilendirildiği için doğruları yansıtmıyor. Bizim altına imza attığımız tek konu, tutanak, 16 Kasım'da federasyonda Galatasaray-Fenerbahçe toplantı yapılıyor. Bir sürü konu konuşuluyor. Kime ne kadar koltuk, loca, kura çekimi, kim hangi otelde kalacak vesaire, vesaire...
Bir bilgilendirme yapıldı, tamamen taraftara yönelik. Taraftara yönelik bilgilendirme yapıldı. Kulüplerimize yönelik 'şöyle protokol var, bunlara izin veriyor, vermiyor' diye bir şey söz konusu bile değil. Taraftarlara yapılan bilgilendirmeyi iki kulüp de sitesine koydu. Ama kulüplere gelen hiçbir bilgilendirme yok. Burada 11 maddelik tamamen organizasyonla ilgili belge, tek imzaladığımız bu. Etrafta kabul edilen protokol, sözleşme, vekalet bunların hiçbirisi yok. TFF'de bir protokol var ama biz bilmiyoruz. İstedik, 'Gizlidir veremeyiz, gelin gösterelim' diye bugün cevap geldi."
'FEDERASYON SENERYO KURGULADI'
"Daha da önemlisi maç günü bizim yetkililerle Suudi yetkililer arasında yazışmalar oldu. Esas o yazışmalar bir şekilde ortaya çıktığı zaman işin aslı astarı nedir net bir şekilde belli olacaktır. O yazışma ortada olmadığı için şu an soruyoruz.
Biz bunu istedik, ayın 2'sinde, biz de işin dibine inmek istiyoruz. Büyük bir fiyasko oldu. Bu nasıl oldu? Bunun dibine inmek istiyoruz. Etrafta da şey var ya, 'Protokol var, kulüpler son dakika sözleşme dışı şartlar dayatmaya çalıştı' diye, bence federasyonun sorumluluğu üzerinden atması için kurgulandığı bir senaryo bu."
'PANKART VE TİŞÖRTÜ MAÇ GÜNÜ BİLDİRDİĞİMİZ BİLE OLDU'
"Futbolda teamüller var. TFF liderliğinde olan bir organizasyon bu. Aynen lig, kupa maçları gibi. Maç haftası varsa pankart, tişört sahaya çıkacağınız onlar size cevap verir. AÇEV, LÖSEV, şehitlerle ilgili mesajları veririz cevap gelir. Hatta maç günü bile oldu. En son derbi maçında şehitlerimiz oldu. Tişörtle çıkmak istediğimizi söyledik onayı aldık. Biz çarşamba günü sabah yazı yazdık. Dedik ki 'ısınmaya bu tişörtle ve bu pankartla çıkacağız'. Cevap alamadık. Ertesi gün uçağa binerken bir daha sorduk.
Savaşa dikkat çeken bir şeydi. Ondan evvel Ukrayna-Rusya savaşında da aynı pankartı kullandık. Barıştan bahsediyoruz. Yerel otoritenin buna hassasiyet göstermesi. 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' Atamızın etkileyici bir söylemi. Ama bu pankart üzerinde ısrar etmedik. Zaten federasyonumuz bize iki tane resmi yazı yazdı. Şu pankartla çıkacaksınız diye. Federasyonun yazdığı bize ilk gelen 14 Aralık'ta yazı geldi. Bu maça çıkacağımız pankart resmi bir yazıyla geldi. 'Şanlı Cumhuriyetimizin 100. Yılı Kutlu' olsun pankartıyla çıkacaklardır diye yazı. 27 Aralık'ta gönderiyoruz yazımızı. Cevap gelmedi. Üstüne gittik. Federasyon 'Dışişlerinden cevap bekliyoruz' dedi. Uçağa bindik, bir daha sorduk."
'İSTİKLAL MARŞI KRİZİ YAŞANMADI'
"Onların marşı da var. Bizim İstiklal Marşımızda sıkıntı yok. O krizde değil. Parla marşı iptal edilince sanki İstiklal Marşı iptal edilmiş anlaşıldı. Fenerbahçe tişörtle ısınmaya çıkacak. Sanki biz son dakika formayı değiştiriyormuş gibi intiba yarattılar, bilerek ya da bilmeyerek. Federasyon yetkilisi buna üst düzeyde karar verilecek diyor. Kesip atılmıyor. Ertesi gün oluyor biz hala bilet peşindeyiz. Federasyon yetkililerini arıyoruz. Bir loca daha alabilir miyiz diye. Ben A Spor'a röportaj veriyorum. Barış olsun dünyada, insanlık kazansın diyorum."
'O PANKART BİZİM İÇİN OLMAZSA OLMAZ DA DEĞİL'
"Özellikle Filistin'de kardeşlerimizin yaşadıklarına istinaden. Hiçbir normal insanın kabul edemeyeceği görüntülere sahne oluyor dünya. Atamızın sözünü gündeme getiriyorum; 'Yurtta sulh cihanda sulh'. Hatta o pankartı İngilizce çıkmak istiyoruz. Bizim için o pankart olmazsa olmaz da değil, işin ekstrası. Ben ve yöneticilerim Suudi Arabistan'ın eski federasyon başkanının evine yemeğe gidiyoruz, öğle yemeğine. Biz orada iken telefon geliyor Sayın Büyükekşi'den. Federasyonun kaldığı otele gelmemizi istiyor. Toplantıya 17.30'da oturuyoruz. Maç 20.30'da.
Otele gidiyoruz. Kat tıklım tıklım. Tek gireceksiniz deniyor. Masada Gençlik ve Spor Bakanımız, Sayın Dursun Özbek var. Odaya gidiyoruz. Oturuyorum masaya. Bir de Sayın Bakanımızın iki danışmanı var. İlerleyen saatlerde Sayın Kasapoğlu da toplantıya katılıyor, eski spor bakanı. Spor Bakanımız da orta yolu bulmaya çalışıyor. Aklı selimle orta yolu bulup maçın oynanması için. Ben oraya oturuyorum, sessizlik var. Bir kağıt alıyorum. Sayın Başkan 'Her şey yolunda maç başlayacak, gösteri, ışık, alev, şehitlerimiz için 1 dakika saygı duruşu olacak, milli marşlar çalınacak' diye programı anlatıyor."
'GALATASARAY DA O GÜN PANKART BASTIRMIŞ'
"Diyorlar ki, 'Sizin pankart ve tişört'. 'Bizim pankartla derdimiz yok' diyoruz. Fenerbahçe'nin tişörtte ısrarının sebebi 100. yılın formasını bir kere kullandık. 29 Ekim'de maçımız vardı. Biz Süper Kupa maçında 100. yıl formamızla çıkamayacağımız için ısınmaya tişörtle çıkmak istedik. Bize anlatılan etkinlikler, planlanan gösteriler, görseller onlar bunlar içinde böyle bir formayla çıkmanın sıkıntı olacağı aklımızın ucundan geçmiyor. Bize bunun sıkıntı olduğu söylendi. Anladığım kadarıyla Galatasaray da o gün pankart bastırmış 'Ne Mutlu Türküm Diyene' diye ve ısınma formalarının üstüne Atamızı bastırmışlar."
"Biz hemen oynamayız demedik, 'Bu maçı oynamamız lazım' dedik. Bir deneyelim. 'Isınmaya bu formalarla çıkmayı deneriz' dedik. Stattaki federasyon yetkililerinden garip mesajlar gelmeye başladı. Soyunma odalarına polis girdi. FIFA kurallarına göre soyunma odalarına polisin girmemesi gerekir. Pankartı aldılar, maçtan sonra vereceğiz dediler. İş gerilmeye başlayınca iki kulüp de 18.35 gibi oteli arayıp takımlara 'bekleyin' dedi. Sayın Bakan oynayın ya da oynamayın demedi, orta yolu bulmaya çalıştı. Ama iş oynanmayacak raddeye geldiğinde hep beraber oynamayalım dedik. Türkiye'deki gelişmeleri takip edemedik ama Whatsapp grubumuzda 18 kulüp başkanı yekvücut oldu. Biz daha çok stattan gelen haberlere odaklanmış vaziyetteyiz. Bir haber geldi, 'Buraya gelindiği takdirde sahaya çıkarken futbolcuların üstlerini arayacağız'." (SPOR SERVİSİ)