Alican Çetinkaya: DEDAŞ keyfi uygulama yapıyor

Yüklü elektrik faturalarını değerlendiren Diyarbakır Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Çetinkaya, “Elektrik enerjisi insan hakkıdır ve tüm aşamalarıyla kamusal hizmet niteliğinde olmalıdır" dedi.

Abone ol

DİYARBAKIR - Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ), her yıl olduğu gibi bu yıl da bölge illerinde elektrik kesintisi uyguladı. Elektrik kesintisi nedeniyle ürünlerini sulayamadıklarını dile getirerek uygulamayı protesto eden çiftçiler yol kapattılar, yine polis ve jandarmanın saldırısına maruz kaldılar. 

DEDAŞ, çiftçilerin borçlarını ödemediği için elektrik kesintisi yaptığını ileri sürüyor. Ancak DEDAŞ’ın uygulaması hiç toprağı olmayan insanları da cezalandırıyor. Hukukçular, “DEDAŞ zulmü” olarak nitelendirilen bu uygulamanın hukuki olmadığını belirtiyorlar ancak kurum, herhangi bir yaptırımla karşılaşmadığı için, bu uygulamadan vazgeçmiş değil. Bu yüzden bölge illerinde kesintiler hala devam ediyor. 

YÜKSEK FATURA RAPORU ERDOĞAN’A GÖNDERİLDİ

DEDAŞ, bu yıl ayrıca konutlara gelen yüksek faturalarla gündeme geldi. Diyarbakır’da herkes yüksek faturaları konuşuyor. EPDK, yüksek faturaların klima ve soğutucu kullanımından kaynaklı olduğunu açıkladı. Ancak yurttaşlar, ekonomik kriz nedeniyle vantilatör kullanmaya bile cesaret edemediklerini belirterek, elektriğe “gizli zam” yapıldığını ileri sürdüler. 

Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Alican Ebedinoğlu, Diyarbakır’da DEDAŞ’ın yüksek elektrik faturalarına maruz kalan esnaf ile vatandaşların sorun ve sıkıntılarını içeren bir rapor hazırladı. Keyfi ve hukuka aykırı fiyat artışlarına değinilen rapor, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderildi.

Alican Çetinkaya.

Yüksek elektrik faturalarını, DEDAŞ’ın açıklamasını ve elektrik kesintilerini Diyarbakır Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Başkanı Alican Çetinkaya ile konuştuk. 

FATURALARDA ARTIŞ VAR

Elektrik faturalarının yüksek geldiğine dair şikayetler size de ulaşmıştır. Faturalardaki artış elektriğe yapılan zamla mı yoksa yetkililerin açıkladığı gibi yaz aylarında tüketimin artışıyla mı ilgili? Konuya dair EMO olarak sizin yaptığınız bir araştırma var mı?

Yüksek faturaların geldiğine dair tarafımıza da başvurular oldu. Elektrik Mühendisleri Odası olarak yaptığımız incelemelerde, tarafımıza ulaşan faturalar üzerinde inleme yapılmış, faturaların 30 günün üzerinde olması -ki bu da mevzuata aykırı-, yapılan %15 zam ve fazla tüketimlerden kaynaklı olduğu anlaşılmıştır. Bu etkenleri göz önüne aldığımızda faturaların bir önceki aydan yüzde 40-50 fazla gelmiştir. Ancak bu ayki faturaların bir önceki aydan yüzde 100 ve üzeri geldiği şeklinde tarafımıza bilgiler gelmiştir.

DEDAŞ ile daha önce yaptığımız görüşmelerde, sistem değişikliğine gittiklerinden yanlış okumaların olabileceği, bu nedenle yüksek faturaların geldiğini düşünen vatandaşların itiraz etmeleri halinde incelemelerde bulunacaklarını belirtiler. En son yaptığımız görüşmelerde, konu ile ilgili çalışmalarının devam ettiğini belirtiler. 

'DAĞITIM ŞİRKETLERİNE İNDİRİM ZAM OLARAK GELDİ'

Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) tarafından, 2020 yılında ayrı ayrı olmak üzere toplam yüzde 62 oranında, 2021 yılının mart ayında geçerli olmak üzere yüzde 17,5 olmak üzere toplam yüzde 79,5 oranında Elektrik Dağıtım Şirketlerine indirim yapılmıştır. Bu indirimlerin vatandaşa yansıtılması gerekirken, maalesef yeni zamlar olarak karşımıza çıkmıştır.

2020 yılı Temmuz ayında geçerli olmak üzere yüzde 5,75, 2021 Ocak ayında yüzde 6 ve 2021 yılının temmuz ayında geçerli olmak üzere yüzde 15, yani son bir yılda toplamda yüzde 26,75 zam yapıldı. Bu zammın vatandaşa yansıması yüzde 28,91, yani yaklaşık yüzde 30 civarında zam yapılmıştır. Son bir yılda enflasyon yüzde 18,95 olarak TÜİK tarafından açıklanmıştır. Yani enflasyonun 10 puan üzerinde elektriğe zam yapılmıştır. Dolayısıyla Dağıtım firmalarına yapılan indirim ve EPDK tarafından son bir yılda yapılan zamlar göz önüne alındığında dağıtım firmalarının karı daha da artmıştır.

Ayrıca, fatura kalemlerini incelediğimizde, aktif enerji bedeli dediğimiz sayacımızdan geçen ve EPDK tarafında karlı fiyatı olarak hesaplanan tutara ek olarak dağıtım bedeli ve vergiler ödenmektedir. Örneğin, 100 TL tutarında aktif enerji bedeline ek olarak, yüzde 56 dağıtım bedeli (56 TL), yüzde 2 TRT payı (2 TL), yüzde 5 Enerji ve bunların hepsinin toplamı olan 163 TL nin yüzde 18 (29,34 TL) olmak üzere toplam 192,34 TL olarak ödemek zorunda kalıyoruz.

Ayrıca elektriğe yapılan zam sadece evde, işyerinde tükettiğimiz elektrik bedeli olarak karşımıza çıkmamaktadır. Artan elektrik fiyatları birçok üründe karşımıza zam olarak çıkmaktadır.

Yine dağıtım bedeli adı altında yayınlanan tebliğlerle (en son Kasım 2020 yılında yayınlandı) şirketlerin birçok gideri bu kaleme dahil edilmektedir. Daha önce ödenen fatura tutarlarında ayrıntılı olarak belirtilen, “dağıtım bedeli”, “kayıp-kaçak bedeli”, “iletim bedeli”, “Perakende Satış Hizmetleri Bedeli” gibi kalemler, özellikle kayıp-kaçak oranlarına yapılan itirazlar, açılan davalardan sonra, 2016 yılından itibaren “dağıtım bedeli” adı altında, tek kalem olarak faturalara yansıtılmaya başlanmıştır. 2015 yılında yayınlanan tebliğ ile dağıtım bedeline işletme gideri adı altında, yeni kalemler de eklenmiştir. 

'ZAMLAR NEOLİBERAL DÖNÜŞÜMLE İLGİLİ'

Elektriğe yapılan zamlar, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar düşünüldüğünde, normaldir denilebilir mi?

Elektrik faturalarına yansıyan bu zamların en önemli nedeni yapılan özelleştirmelerdir. Türkiye’de 80’li yıllarda ilk adımları atılan neoliberal dönüşümün enerji alanındaki izdüşümü, özellikle 2000’lerden sonra üretimden dağıtıma kadar enerjinin tüm alanlarının, özelleştirme ve serbestleştirme uygulamalarıyla biçimlendirilmesi olmuştur. Enerji bu dönemden sonra kamu hizmeti niteliğini yitirmiş ve ticari bir metaya dönüştürülmüştür. Uygulanan politikalar sonucunda dışa bağımlılık artmış, kamusal denetim kaybolmuş, parçalı yapı sebebiyle ortaya çıkan plansızlık kaynak israfına sebep olmuştur. 

Kısaca, elektrik enerjisi tüm insanlığın değeridir ve bugünün yaşam koşullarında elektrik enerjisi kullanımı insanlığın temel bir gereksinimi olmuştur. Elektrik enerjisi artık bir insan hakkıdır, bu sebeple tüm aşamalarıyla kamusal hizmet niteliğinde olmalıdır. 

Yurttaşlarının hak ve çıkarlarını gözeten bir çizgide ilerlemek gerekirken, özel dağıtım şirketlerinin çıkarlarını toplum çıkarının üstünde tutan yaklaşımlar bu toplumu hem yoksullaştırır hem de yalnızlaştırır.  Olması gereken, kamu hizmeti olan elektrik dağıtım alanının ivedi olarak kamulaştırılmasının sağlanması ve vatandaşı mağdur edecek, faturaları daha da yükseltecek bu uygulamalardan derhal vazgeçilmesidir.

'KALİTELİ VE KESİNTİSİZ HİZMET VERİLMELİ'

Yurttaşlar faturalarını sosyal medya hesaplarında paylaşarak tepkilerini dile getiriyorlar. Şikayetin gerçek adresi neresidir ve itirazları olumlu sonuç alabilir mi?

Yurttaşlar öncelikle sayaçlarını kontrol etmeli, sayaçtaki endeks ile faturadaki endeksler doğrumu mu değil mi diye. Endeks tutarsızlığı, bozuk olmasından kaynaklı fazla yazan sayaçlar ile ilgili dağıtım şirketlerine başvurmaları gerekmektedir. Dağıtım firmaları tarafından gerekli düzeltmeler yapılmazsa bu alana denetleyen ve düzenleyen EPDK ya şikayetlerini iletmeleri gerekmektedir.

Elektriğin kaliteli olmadığını bölgede yaşayan herkes söyleyecektir. Bu duruma alışıldı sanki ancak DEDAŞ’ın uyguladığı kesintiler için ne söylemek istersiniz? 

Bölgemizdeki kesintiler, yer altı çalışmaları, sayaçların direklere çıkarılması, borç ve son aylarda aşırı yüklenme bahanesi ile yapılmaktadır. 

Dağıtım Firması tarafından keyfi olarak elektrik kesintisi yapılamaz. Halka kaliteli ve kesintisiz bir hizmet vermek zorundalar. Bu yönetmeliklerde belirtilmiştir. Ancak maalesef aynı yönetmeliklerde kaçak bahane edilerek Dicle Edaş’ın da içinde olduğu bazı şirketlere ayrıcalıklar tanınmıştır. 

Elektrik piyasası bağlantı ve sistem kullanımı yönetmeliği 27. maddesi ile elektrik dağıtımı ve perakende satışına ilişkin hizmet kalitesi yönetmeliği 3. maddesi gereği kesinti sürelerini içerir tablonun elektrik dağıtım şirketleri tarafından yayınlamak zorundadırlar. Ayrıca yönetmeliklerin yukarıda belirtilen maddelerinde hangi durumlarda kesinti yapılabileceği, sınır değerleri aşan kesintiler için vatandaşın başvurusuna gerek duyulmadan kesintiden etkilenen vatandaşa tazminat ödenmek zorunda olunduğu belirtilmiştir. Yapılan kesintilerin ve ödenen/ödenmesi gereken tazminatların denetlenmesi, cezai işlem uygulama yetkisi EPDK’nın etkisindedir.

SAYAÇLAR DİREKLERE ÇIKARILDI

Elektrik sayaçları, tepkilere rağmen elektrik direklerine çıkarıldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Yönetmelik ile dağıtım şirketlerine sayaçların, firmanın belirlediği yerlere taşıma hakkı verildi. Bu uygulama ile vatandaşın sayacını görmesi tamamen engellenmiştir. Her ne kadar verilen şifre ile vatandaşın sayaç bilgilerine ulaşabileceği belirtilse bile vatandaşın sayacını inceleme, ulaşma, bilgilerini görme engellenmiştir. Ayrıca, bazı yerlerde direkler, yönetmeliğin gerilim düşümü için belirttiği mesafeden daha uzaktadır. Dolayısıyla gerilim düşümlerine neden olmaktadır. Vatandaşın bu konuda EPDK, tüketici haklarını kuruma kurumlarına başvurması hakkını araması gerekir.

Ayrıca bölgenin sosyo-ekonomik durumu gözetilmeden kaçak kullanım ile lanse edilmesini doğru bulmuyoruz. Sosyal devlet ilkesi gereği devletin ödeme güçlüğü çeken yurttaşa gerekli kolaylığı sağlaması gerekir. 

ÇİFTÇİNİN DEDAŞ’LA BİTMEYEN SORUNLARI

Çiftçilerin DEDAŞ’la sorunlarına bir çözüm bulunamadı ve DEDAŞ, kendi belirlediği şekilde çiftçiye yönelik yaptırımlar uygulamaya devam ediyor. Çiftçi ile DEDAŞ arasındaki sorun nasıl çözülebilir?

Bilindiği gibi bölgemizde tarımsal faaliyetlerde sulama işlemi, yoğunluklu olarak elektrik enerjisi kullanılarak yapılmaktadır. Bunun için trafo tesisi yapılmakta ve elektrik motorları kullanılmaktadır. Yani elektrik motorları ile toprak altından su çekilerek sulama yapılmaktadır. 

Yapılan elektrik kesintilerini sonucu sulama yapılamamış ve tarımsal faaliyetler durma noktasına gelmiştir. Bunun yanında bu yerlerde, içme suyu ihtiyacını karşılayan motorların da çalışamamasından kaynaklı olarak, elektrik borcu olmayan vatandaşların da susuz kalmasına neden olunmuştur. 

Sorun, enerjinin özelleştirilmesi ve piyasalaştırılması sonucunda, yurttaşlara ağır, ödenemeyecek miktarlarda elektrik faturalarının çıkarılması dolayısıyla, ödemelerin yapılamaması ve borçların birikmesi sonucunda meydana geldiği açıktır.

BU KOŞULLARDA ÇİFTÇİLİK YAPILAMAYACAK 

Bölgenin, hatta ülkenin ekonomik kalkınması olarak müjdelenen, yerel halkın ve uzmanların karşı görüşlerine rağmen iklime, doğaya, ekosisteme, tarihe zarar veren barajlar silsilesi olan GAP ile, bölgeye doğrudan katkısı olmayan barajlarla üretilecek elektriğe öncelik verildi. GAP, bölge için kalkınma projesi olmaktan daha çok batı için enerji yatırımına dönüştü.

GAP kapsamında yapılan barajlarla, elektrik üretimi açısından hedeflenenin yüzde 90 üzerinde gerçekleşme sağlanmışken, halkın geçim kaynağı olan tarıma direkt etki edecek sulama kanallarında ise, yüzde 30’un bile altında kalınmıştır.

Ayrıca sulama kanalları ile yapılan tarımsal sulama sistemlerinde, üretim maliyetleri, özellikle mısır ve pamuk için cazibe sulama gruplarıyla kıyaslandığında; cazibe sulama gruplarında dekar başına 2020 yılı ücreti 22 ile 39 TL iken, elektrik enerjisi kullanılarak yapılan tarımsal sulama sistemlerinde dekar başına 400 TL’ye yaklaşmaktadır.

DEDAŞ bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için bir an önce adım atmalıdır.  Ayrıca, sulama kanallarının yapımına derhal başlanarak tamamlanmalı ve tarımsal sulama kullanımına sunulmalı. Elektrik ile sulama yapan çiftçilere, sulama kanalları ile sulama yapılan çiftçilere çıkartılan bedel gibi fiyatlandırma yapılmalı ve var olan borçlar makul seviyelere indirilmeli. Çiftçinin normal sulama yerine damlama, yağmurlama vb. sulama sistemine geçmesi sağlanmalı ve bu konuda çiftçiye gerekli destek sağlanmalıdır. Aksi halde ya buralarda artık çiftçilik yapılmayacak ya da bu sorun her yıl karşımıza çıkmaya devam edecektir.

DEDAŞ’A DEVLET DESTEK VERİYOR

Bölgede elektrikle ilgili yaşadığımız sorunlar, ülkenin diğer bölgelerinde de yaşanıyor mu?

Bölgemizin sosyal, siyasal, ekonomik sorunlarda ve haklarını kullanma konusunda yaşadığı sorunlar nasıl diğer bölgelerden farklı ise elektrik ile ilgili yaşadığı sorunlar da farklıdır. 

Keyfi uygulamalar yapan bölgedeki dağıtım firmalarına birçok hak, birçok imkan, kamu desteği sunulmaktadır. Kamu tarafından bu hizmet yürütülürken bu kadar yetki kendilerine verilmemişti.  Keyfi enerjisiz bırakma, susuz bırakma, ürününü kurutma noktasına getirme, fahiş cezalar verme gibi uygulamalar ve bu uygulamalara ses çıkarmama, tersine destek veren bir devlet anlayışı ile karşı karşıyayız. Yönetmelik, kanun vb. tanımama, kendi bildiğini uygulayan ve buna karşı yaptırımlarla karşılaşmayan şirket gerçeği var. Herkesin kaçak kullanan olarak görüldüğü, bu şekilde uygulamalara maruz bırakıldığı bir dağıtım firması ve devlet anlayışı ile karşı karşıyayız.