Allah'ın sol yumruğu ne vakit iner?*

Cihan Oğuz’in yeni kitabı Allah'ın Sol Yumruğu adıyla Peronkitap Kaos Çocuk Parkı tarafından yayımlandı. Allah’ın Sol Yumruğu'na baştan sona karnavalesk bir dil hâkim. Satirik şiirin özelliği bu. Şenlikli eleştirel yapıyı yaslı mizahın çimentosuyla kurmak...

Abone ol

DUVAR - Şairleri muktedire biat etmişse o ülke sesini, çığlığını kaybetmiş demektir. Bu üzerinde tekrar tekrar düşünmeye değer bir tez değil mi? Yaşanan dönemin, şairleri böylesi bir sınavdan da geçirdiğini söyleyebiliriz. Her geçen gün biraz daha anlıyoruz ki çağımızda da şairlik onurlu bir insan olmayı, mertliği, yiğitliği, cesareti, kahramanlığı gerektiriyor. Modernizmin yarattığı huzursuzluk, güvensizlik, tedirginlik, varlığın yokluk problemleri, varoluşun sıkıntıları insanın boyun bükmeden, diz çökmeden iki ayağının üzerinde durmasına engel değildir. Tarih sınıf savaşlarının olduğu kadar var olma, onur, haysiyet mücadelelerinin de tarihidir. Geçmişi çok eskiye uzanan ve toplumun nezdinde kabul gören şair imgesinin de içeriğinde de olan budur. Şairlik toplumda erdemli bir mertebedir. O zalimin ve zulmün karşısında diz çökmeyen, boyun eğmeyen, sözünü, sesini esirgemeyendir… Ancak her dönemde olduğu gibi bugünlerde de “şair” payesi almış ne çok ismin, o şair tavrından uzaklaştığına tanıklık ediyoruz. Anlaşılan o ki şairliğin de, ona atfedilen erdemlerin de “şiir işi yapan” kimileri için bir önemi yok. Varsa da kendileri için herhangi bir tehdit oluşturmayan koşullarda…

Cihan Oğuz

Kimileri açısından muktedire, baskıya karşı şair kalmak, şair olarak davranmak; şairliğin onuruna yakışır tavır almak ve bunu korumak anlamını çoktan kaybetmiş. Oysa boşuna denilmemiştir sadece şiir yazmak şair olmak için yeterli değildir diye. Modern Türkçe şiirin ustalarının ağzında tüy bitmiştir, şairin çağına karşı sorumlu olduğunu anlatmak için. Geçmişin birikimi ve deneyimi de bize açıkça şairin doğal olarak mert, doğal olarak yiğit, doğal olarak kahraman olduğunu söylüyor. Toplumun ve tarihin şaire ayrıcalıklı ve erdemli söz söyleyen kişi olarak yüklediği bir sorumluluk vardır. Bu sorumluluktan kaçarak iktidarlara, muktedirlere biat edenler için şair değil, belki ancak şiir yazarı, şiir kâtibi denilebilir. Kısaca diyeceğimiz şair, şair gibi davranmalıdır. Şairin kahraman, yiğit, cesur, mert olması için cinsiyetinin de bir önemi yoktur. Yani yiğit, mert, cesur, kahraman olmak için erkeklik şart değildir.

Allah'ın Sol Yumruğu, Cihan Oğuz, 72 syf., Peron Kitap, 2018.

Vicdanı olmak, ahlaklı olmak, eşitlik sağlansa da adaletin sağlanmadığı durumlarda adaleti unutmamak önemlidir, Ayrıca bugün şiir yazmanın dışında şair olmak için gereken cesaret, mertlik, yiğitlik öyle tanrılardan “ateşi çalmayı” filan da gerektirmiyor. Muktedire karşı şiirin sesinin, çığlığının hakikatine ihanet etmemek de cesur bir tavırdır. Eğer sesini, çığlını saklıyor, sakınıyor, evet, konuşmanın zor olduğu zamanda konuşmuyorsa kim, neyi, nasıl yazarsa yazsın o şiirin şiirliği kalmıyor. O zaman şairlik de kalmaz? Modern şiirin en önemli iddiası yeniliktir.

Öte yandan, her dönemde olduğu gibi bugün de şairin yeni bir şey yazması bile cesaret işidir. Günümüz şiirinde “yeniliğin” ne durumda olduğuna bakarak da şairliğin ve erdemlerinin korunup korunmadığı üzerine düşünebiliriz. Bugün şiire egemen olan şairlik mi, yoksa gitgide yayılan şiir yazarlığı mı sorusu da bu bağlamda değerlendirilebilir. Yayımlanan birçok şiir kitabının içinde şiir yok. Birçok şiir kitabı zamanın karşısında hızla buharlaşıyor. Şairin muhalif olması, sözünün iktidar ve güç ilişkilerine karşı koyduğu mesafe, yönelttiği eleştiri nedeniyledir. Düşünceleri gibi, duygusallığı da “eleştirel”dir modern şairin. Duyarlılığı verili olanın, ortalamanın ötesindedir. Toplumda tarih karşısında örnektir, modeldir…

Halkın beğenisi ya da iktidarın, muktedirin takdiri için eğip bükmez dilini ve sözünü. Şair dilini şiire doğru insanlık adına, “yüce değerler” için, erdemler için bükendir. Buraya kadar bir yönüyle aslında bilinenleri yinelemiş gibi olduk. Ancak bazen somut durum ne yazık ki bilinenlerin birçok kez tekrarını zorunlu hale getirebiliyor. Şiir önemli, şair de en az şiir kadar önemli. Şairin olmadığı yerde şiirin de bir anlamı ve değeri kalmaz çünkü. Neyse ki hâlâ şiir var ve neyse ki hâlâ şairler var. Şiir ve şairler olduğu için elbette biz de bu sözleri söyleyebiliyor, şiir konusunda değerlendirme yapabiliyoruz. Son şiir kitabıyla gündemde olan Cihan Oğuz, bugüne kadar yazdıkları ve duruşuyla şair olduğunu kanıtlamış bir isimdir.

Cihan Oğuz’in yeni kitabı “Allahın Sol Yumruğu” adıyla Peronkitap Kaos Çocuk Parkı tarafından yayımlandı. Oğuz’u aslında şiir okuruna tanıtmaya gerek yok. Yine de usul gereği şairlik geçmişine kısaca bir göz atalım. Cihan Oğuz, ilk şiir kitabını “Ay Işığı Karanlığı Yırtarken” adıyla henüz 20 yaşındayken yayımlar (1983). Daha sonraki süreçte “Hoşbulduk Cehennem” (1994), “Aşkla Satranç” (1995), “Girdap ve Safir” (1998), “Kendime Savurduğum Hançer” (2004), “Tanrıyla Konuşmalar” (Fanzin kitap: 2013) “Mehteran Bölüğüyle Enternasyonal” (2014) adlı kitapları şiir okuruyla buluşur. Zaman içinde şiirlerindeki ironi dozunun arttığı ve topluma yönelik eleştirinin yoğunlaştığı şiir çizgisiyle modern Türkçe şiirde “seksen sonrası”nın önemli isimlerinden biri olur. Henüz yolun başında genç bir şiir heveslisiyken yayımlanan ilk kitabında, şiirinin nereye doğru gelişeceğinin ipuçları mevcuttur.

Ancak, on bir yıl sonra yayımlanan ikinci kitabı, artık şiirde ne yapmak istediğini deyim yerindeyse büsbütün açığa çıkarır. Ondan sonraki yapıtları da şiirinin gelişerek, yenilenerek hep bir sonraya sıçradığını gösterir. İkinci kitabında yer alan “Hüvelbâki” başlıklı şiirdeki şu dizeler, onun aslında zaman içerisinde gelişip serpilen ironisinin, topluma ve düzene, iktidara, muktedire yönelen kederli eleştirelliğinin, yaslı mizahının ilk örneklerinden sayılır:

Rüzgâr yakışmaz, yağmur eskidir, çiçeklerse kupkuru…

Sonra yitirilen ne varsa ad olur çocuklarımıza

Umut, gül, onur, bahar, anı, devrim.

Cihan Oğuz 2014’te yayımlanan “Mehteran Bölüğüyle Enternasyonal”den sonra okur karşısına çıktığı “Allah’ın Sol Yumruğu” kitabı iki bölümden oluşuyor. İlk bölümün başlığı “İnadımız İnat”. Gerçekten de bu bölümde yer alan şiirlerde Cihan Oğuz’un konuşulmayanı, konuşturulmayanı dile getirmek için inadım inat diyerek direndiğine ve yaşananlar karşısında toplum kesimlerinin “üç maymunluk” durumuyla hesaplaşmaya giriştiğine tanıklık ediyoruz. Aşağıda alıntılayacağım betik kitabın “Zühul” başlığını taşıyan ilk şiirinden:

Paketteki son iki sigara aşkına sormayın

Eve gidince ayaklarınızı uzatın çekyata

Sucuklu yumurta yapın göz göz

Süper Loto ne kadar devretmiş onu kollayın

Sur’da gediği nasıl açmış Kara Murat

Fatih’in fedaisi kaç çocuk cesedi çiğnemiş harabelerde

Silahların konuştuğu yerde kelimeler susar denir. Uzunca bir süredir herkesten çok silahların konuştuğuna tanık olduğumuz bir yaşam sürdürüyoruz. Her gün kadınlar, çocuklar, değişik toplum kesimlerinden siviller öldürülüyor. Silahların konuşmasına teslim olmuş ülkede Cihan Oğuz, şairin yapması gerekeni yaparak ve inadım inat diyerek kelimeleri daha çok konuşturmaya girişmiş. “Sonbahar, Mutlaka” başlıklı şiirden bir bölüm okuyalım:

Korkuya aldırmayan dilin bir hayat olmuş

Kelimeler dalga dalga tükürük ordusu

ŞİİRİN SON YUMRUĞU... 

Kitabın adı “Allah’ın Sol Yumruğu”, ama ben onu “şiirin son yumruğu” olarak okumayı ve yorumlamayı tercih ettim. Gerçekten de her başlığın altında havaya kalkan bir yumruk var ve o daha çok şiirin eline ait bir yumruk olarak görünüyor. Cihan Oğuz’un da aslında o yumruğu şiirin yumruğu olarak düşündüğü sonucuna varıyorum. Oğuz, kitapta açık ve anlaşılır biçimde korkuya teslim olmadığını, baskıyla yılmadığını, biat isteyene biat etmediğini, etmeyeceğini ilan ediyor. Şair ölüler evinden konuşuyor. Ölüler evine dönüşmüş ülkenin şairi olarak konuşuyor:

Biz toptan gebermişiz haberimiz yok

Canlı yayın muhabirinde son dakika şaşkınlığı

Allahın sol yumruğu ne vakit iner

Hangi kroşede yıkılacak kainat

Cihan Oğuz, konuşmak ne kelime ringe çıkıyor. Gösteri maçı için ringe çıkmış bir boksör oluyor. Gösteri maçı, ama bu aynı zamanda bir hesaplaşma maçı da. Adalet adına ringde. Ringin adalet köşesindeki boksör o… Nihai bir hesaplaşmayla çıkıyor o ringe… Kitabın restle başladığını belirtelim.

“Allah’ın Sol Yumruğu”nu, ilahi adaletin yumruğu olarak da okuyabiliyoruz. Ya da o sol yumruğu, şiirin yumruğu olarak yorumlayarak okuyoruz. “Ölüm, Yavaş Yavaş” başlıklı şiirinden birkaç dize:

Hayatı kündeye getirdik, bakma hakemin puştluğuna

Faul düdüğü ile İsrafil aynı anda çalıp üfürdü

Mahşerin kapısına yavaşça bıraktık kum saatini

Yerginin eski şiirdeki karşılığı taşlama; modern şiirdeki adı satirik şiir. Satirik şiir bir kimseyi, bir toplumu, bir düşünceyi, bir nesneyi, bir göreneğin çelişkilerini gülünçlüğünü ortaya çıkaracak bir üslupla sergiler. Cihan Oğuz, satirik şiirin bam teline basıyor. Bir şair olarak eleştirinin silahını silahların eleştirisine yöneltiyor… “Emanet Bir Valiz” gibi başlıklı şiirin giriş betiğini paylaşmak istiyorum:

Sen bana beni getirseydin

‘Kör olası çöpçüler’ şarkılara uğramazdı

Özel tim gözünü kırpmadan taramazdı tek katlı evleri

Havada uşuçtu yalan dolan sözler

Tek bir pimde havaya uçtu başını koyduğun seccade

Allah sırtını döndü kendi kalbine

KARNAVALESK BİR DİL... 

“Allah’ın Sol Yumruğu”na baştan sona karnavalesk bir dil hâkim. Satirik şiirin özelliği bu. Şenlikli eleştirel yapıyı yaslı mizahın çimentosuyla kurmak. Kitabı okumaya başladığınızda düşünce ekranında beliren “Gülmek devrimci bir eylemdir” sözü daha ilk şiirde sabit hale geliyor. Ama genellikle acı acı bir gülme oluyor bu. Okurun duygu, düşünce ve duyarlığını etkileşime girmeden bırakmayan bir imge sağanağı zaten Cihan Oğuz şiirinin tipik özelliklerinden. Cihan Oğuz’un şiirinin bir başka özelliği de dilinin açık olduğu kadar saçık olmasından da kaçınmaması. Onun şiir dili gündelik dilin birtakım kalıplarını, deyişlerini, argosunu, cinsel argosunu şiirin diline taşıyarak orda yeniden kurgulayarak üretir. Şu betik “Şecere” başlıklı şiirinden. Birlikte okuyalım:

Gâvur ölüsü gibi çöktün kalbime

Hayat sandık birbirimizi kör gecede

İflas etmiş bir kalbe meydan okuduk

Damarları tutturamadı Opr. Dr.

Pes etti ameliyat ortasında, by by pas

MR raporunda Mr. Cihan Oğuz yazar boy boy

Nüfus kütüğünden boynu bükük bir şahdamar düşer

Kitabın ikinci bölümü “Aşk Bir Boyun Borcu” başlığını taşıyor. İlk bölümden farklı olarak şiirlerin ikili ilişkilere, aşk anlayışına ya da anlayışsızlığına odaklandığını görüyoruz. Aşkla karşılıklı bir hesaplaşmaya girişiyor da diyebiliriz. Konu aşk olduğunda da Cihan Oğuz ağzını açıp gözünü kapatmaktan sakınmıyor. “Uzak bir aşk için akrostiş” başlıklı şiirden altını çizdiğim dizeleri paylaşmak istiyorum:

Anons ediyorlar oysa bangır bangır

Ey geri zekalı halk, aşk çoktan öldü

Siz kendi kalbinizin yalnızlığını kovalıyorsunuz

Tökezlenip düştükçe şükrediyorsunuz

Her soruya parmak kaldırıyorsunuz cevabını bilmeden

Fiyakalı bir eda, küheylanca duruş

Cihan Oğuz, okurunu tek yumrukta yere sermek istediği hayatla karşı karşıya getirip amacına duygu, düşünce, duyarlılık olarak ortak etmek isteyen bir şair. Dikkatleri herkesin suskun kaldığı bir konuya çektiği şiirlerinden biri de “kayıp sayfanın özeti”. Bu alıntı da o şiirden:

Şemdinli’de bir şarkı susmasını beceriyor ama

İskenderun’a kadar iniyor roketlerin vızılıtısı

Tekerleğini sikeyim o obüslerin diyemiyorsun

“dikkat kan aranıyor” diye geçmiyor adın anonslarda

Şafak saymasını bilmeyen her kımıltı tarandıkça

Yıldızların ödü patlıyor

Hiç bilinmeyenli denklem diye sallıyorsun herkesin hikayesini

Nasılsa sis de örtüyor üstünü kelimelerin

Korucular birbirini avlıyor yanlış patikalarda

Tek yumrukta yere sermek istediği hayatın fos çıktığını görünce şair yumruklarını boşluğu doldurmak için savuruyor… Ve… Şiirin son yumruğunu indirmek üzere kaldırıyor elini. Kitap bittiğinde henüz inmemiş olan elini… Şair yumruğunu havaya kaldırdığında en fazla slogan atar... Çünkü yumruğu indirirse yumruğu yiyenden daha çok yanar canı. Karşısında en azılı düşmanı bile olsa fiziki şiddet ona göre değildir. Özsavunma halinde dahi öncelikle kullanacağı sözel şiddet olur. “Kayıp Sayfanın Özeti” başlıklı uzun şiirden şu iki dizeyi de okuyalım istiyorum.

Çok engeli var bu sınavın. of dedi aşk

Kâğıdı kalemi bıraktı uçuruma

Zarfın da mazruf kadar önemli olduğu bir türdür şiir. O nedenle içimizden geçeni söyleyelim. “Allah’ın Sol Yumruğu” keşke daha iyi bir kapak ve baskı kalitesiyle sunulsaydı. Ancak bu haliyle de önemli bir kitap. Piyasada şiir işi yapanlarla çağın ve toplumun karşısında şair olarak kalanları ayırt etmek bakımından da üstüne düşeni yerine getiren bir yapıtın okurunun gözünden kaçacağını sanmıyoruz.

*Cihan Oğuz'un şiirinden...