Almanya basınında AfD'nin 10'uncu yılı: 'Euro eleştiricisinden, istihbaratın izlediği partiye'

Almanya için Alternatif Partisi (AfD), 6 Şubat 2013'te euro'ya karşı çıkan 18 kişi tarafından kuruldu. Almanya basınında, "Euro eleştiricisinden istihbaratın izlediği partiye" yorumları yer aldı.

Abone ol

Yunus Ülger

DUVAR - Almanya için Alternatif Partisi (Alternative für Deutschland/AfD), 10 yıl önce 6 Şubat 2013'te Hessen Eyaleti'nin küçük bir kenti Oberursel'de 18 kişi tarafından kuruldu. Kurucularının büyük çoğunluğu profesör olduğu için 'Profesörler Partisi' olarak anılıyordu. AfD'nin kurucuları da, diğer Avrupa ülkelerindeki aşırı sağcı partiler gibi Avrupa Birliği'ni (AB) ve ortak para birimi euro'yu eleştiriyordu. AfD'nin 10. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Alman medyasında yer alan haber ve yorumlarda, partinin kuruluş amacı ve bugün geldiği nokta vurgulanarak, “Euro eleştirici parti, aşırı sağcı partiye dönüştü” ortak yorum olarak ön plana çıktı. 2015'ten itibaren partide milliyetçi muhafazakar ve aşırı sağcı kanadın, euro eleştirici ve liberal ekonomiden yana kanat karşısında galip geldiği, bugün AfD'nin göçmen karşıtı aşırı sağcı bir parti haline geldiği belirtildi. Ayrıca, ülkenin iç istihbarat dairesi Anayasayı Koruma Dairesi tarafından izlendiği hatırlatıldı.

'AFD, BENİM KURDUĞUM PARTİ DEĞİL'

Berlin'de yayınlanan Tageszeitung gazetesine konuşan partinin kurucuları ve sözcülerinden 81 yaşındaki gazeteci Konrad Adam, “Bu parti, benim kurduğum parti değil. AfD'nin geldiği nokta beni üzüyor” diyerek, 'partiyi kurduğuna pişman olduğunu' söyledi. 2020'de partiden istifa eden Adam, eski başbakan Angela Merkel'in, mali krizdeki Yunanistan'a yardımı, 'Seçeneksiz (Alternativlos)' nitelediğini, bundan yola çıkarak partiye 'Almanya için Alternatif' adını verdiklerini belirtti. Siyasetin seçenek sunması gerektiğini belirterek, “Merkel, o zaman en büyük yardımcımız oldu” dedi.

Bavyera Eyaleti Kamu Yayın Kuruluşu'na AfD hakkında yorum yazan Eva Huber, "Euro eleştiricisinden istihbaratın izlediği partiye" başlıklı yorumunda, 2015'te mülteci krizinin partinin sağa kaymasında büyük rol oynadığını belirtti. Partinin sözcülerinden Alexander Gauland'ın, “2015 mülteci krizi, bize hediye oldu” sözünü hatırlatıp, bundan sonra AfD'nin göçmen karşıtı sağ populist bir partiye dönüştüğünü ifade etti. Huber, kuruluşundan bir yıl sonra partinin Avrupa Parlamentosu'na, 2017'de de Federal Meclis'e girdiğini, bundan önce bütün eyalet meclislerinde temsil edildiğini hatırlattı. 2013'te halkın yüzde 20'si AfD'nin Federal Meclis'te temsil edilmesini doğru bulurken, bugün bu oran yüzde 32'ye kadar yükseldi. Son yoklamalara göre partinin oyu yüzde 15 dolayında bulunuyor.

'AMACI ÇÖZÜM DEĞİL, DEMOKRASİYİ GAYRİ MEŞRU HALE GETİRMEK'

Deutschlandfunk'ta AfD'yi yorumlayan siyaset bilimci Nadin Lidner, partinin toplumun sorunları için çözüm sunma amacı gütmediğini, asıl amacının demokratik düzeni gayri meşrulaştırmak olduğunu yazdı. Partinin yüzde 10 dolayında köklü seçmeni olduğunu belirterek, parti sisteminde kalıcı olduğunu ifade etti. Lidner, AfD ile mücadelede Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti'den (FDP) oluşan koalisyon hükümetine büyük görev düştüğünü belirterek, enflasyon, enerji fiyatları ve Ukrayna'da savaş konularında halkın açıklık ve çözüm önerileri beklediğini ifade etti. Die Zeit gazetesi ise, "Profesörler Partisi'nden, istihbaratın izlediği partiye" başlıklı yorumunda, 2015'teki mülteci krizi ve 'İslamcı terörün AfD'yi büyüttüğünü' yazdı. Partinin kalıcı olduğunu, yakın bir zamanda da kaybolmayacağını belirterek, siyaset bilimci Frank Decker'in, “Kalmak için geldi, kalacak. Batı eyaletlerinde oyu iki basamaklı, Doğu'da ise bunun iki katı olacak” tespitine yer verdi.