Almanya'da 1500'den fazla mülteci çocuk kayıp
Alman yetkililer, ülkede refakatçisiz, reşit olmayan 1579 mülteci çocuğun kayıp olduğunu açıkladı. Federal Kriminal Polis Bürosu'ndan (BKA) alınan rakamlara göre, 14 ila 17 yaşları arasında 972 genç ve 13 yaşından küçük 607 çocuk kayıp. Çocukların suç örgütleri tarafından seks işçiliğine ve hırsızlığa zorlandıkları belirtiliyor.
KÖLN - Dünyanın her yerinden insanlar savaş, çatışma, yoksulluk ve küresel iklim krizinin yarattığı sorunlar nedeniyle yaşadıkları yerlerden göç ediyorlar. Almanya da çok uzun zamandır göç alan ülkelerin arasında yer alıyor. Mültecilerin bir kısmını hem reşit olmayan hem de tek başlarına yani ebeveynleri veya refakatçileri olmadan seyahat eden gençler ve çocuklar oluşturuyor.
Geçtiğimiz hafta Alman yetkililer, ülkede refakatçisiz, reşit olmayan 1579 mülteci çocuğun kayıp olduğunu açıkladı. Federal Kriminal Polis Bürosu'ndan (BKA) alınan rakamlara göre, kayıplar arasında 14 ila 17 yaşları arasında 972 genç ve 13 yaşına kadar 607 çocuk var. BKA önceki yıllara göre sayının önemli ölçüde azaldığını ifade ediyor.
2015'te yaşanan mülteci krizinin zirvesinde, 8 bin 900'den fazla çocuk ve gencin kaybolduğu açıklanmıştı. 2016 yılının Ağustos ayında açıklanan rakam yine 9 bin olmuştu. 2018'in başında 5 bin 334, 2019’un başında 3 bin 192, 2020 yılının Nisan ayında sayı 1880 olarak açıklanmıştı.
Son açıklanan rakamda önceki yıllara oranla düşüş görülmesinin nedeni olarak Almanya’ya son yıllarda çok daha az sayıda sığınmacının gelmesinin olduğu ifade ediliyor.
Sayının istatistiklere düşük yansımasında bir başka faktör de kayıp listesinde olan gençlerin bir kısmının artık reşit olma yaşına ulaşmış olması. Reşit olanlar kayıp çocuk listesinden otomatik olarak düşüyor.
BKA'ya göre, çocukların kaybolma nedenleri çoğu durumda zarar teşkil etmiyor. Rapora göre, çocuklar çoğunlukla plan yapmadan bulundukları yerden ayrılmıyorlar. Ebeveynlerini, akrabalarını veya tanıdıklarını Almanya’nın diğer şehirlerinde veya bazen diğer Avrupa ülkelerinde ziyaret etmek istedikleri için bulundukları yerlerden ayrılıyorlar. BKA, pasaportsuz seyahat edenlerin veya isimlerinde farklı yazımlar varsa, bu farklı yazılmaların da verilere yansıdığını bildiriyor. Bir kişinin birçok kez kayıp olarak kaydedilmiş olabileceği uyarısında bulunuluyor.
BKA, kayıp çocuk sayısındaki düşüşü de göz önüne alarak konuyu basite indirgeyen açıklamalar yapsa da bu durum 1500’den fazla kayıp çocuğun hepsinin hayatta olduğu veya tehlike altında olmadıkları anlamına gelmiyor. Alman Çocuk Yardım Örgütü (Das Deutsche Kinderhilfswerk e. V.) Başkanı Thomas Krüger da basına yaptığı açıklamada, Alman yetkililerin, mümkün olduğunca çok sayıda kayıp çocuğun başına ne geldiğini detaylı biçimde açıklamakla yükümlü olduğunu ifade etti.
Krüger, özellikle mevcut korona salgını göz önüne alındığında, refakatçisi olmayan mülteci çocuklar için mevcut çocuk koruma önlemlerinin sürdürülmesinin önemli olduğunu söyledi. Krüger, genel olarak azalan rakamların rehavete ve iyimserliğe neden olduğuna da dikkat çekti.
KAYIP ÇOCUKLAR SEKS İŞÇİLİĞİNE VE HIRSIZLIĞA ZORLANIYOR
Federal Refakatsiz Küçük Mülteciler Birliği (BumF) çocukların yaşamlarının ve vücut bütünlüklerinin risk altında olduğunun varsayılması gerektiğini vurguluyor. Maalesef şimdiye kadar kaybolan çocukların durumları hakkında çok az şey biliniyor.
Avrupa Kayıp Çocuklar örgütü (Missing Children Europe ) suç ağlarının giderek daha fazla refakatsiz mülteci çocuklara yoğunlaştığı ve bakım tesislerini terk etmeleri için onlara psikolojik veya fiziksel baskı uyguladığı konusunda uyarıyor.
Federal Refakatsiz Küçük Mülteciler Birliği, küçük çocukların, insan kaçakçılarına borçlarını geri ödemek zorunda oldukları için seks işçiliğine ve hırsızlığa zorlandıklarına dair göstergeler olduğunu ifade ediyor.
BumF ve Alman Çocuk Yardım Örgütü, kayıp çocuklar için daha yoğun bir arama çağrısı yapıyorlar. Ek olarak, çocuk ve genç mültecilere yardım organizasyonlarının daha donanımlı hale getirilmesi ve devletin güvenilir ikamet imkânları ve aile birleştirmeye ilişkin adım atması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca BumF, refakatsiz çocukların sınır dışı edilmekten korkarlarsa devletten saklanmaya devam edeceklerini bunun da sömürü riskini arttıracağına vurgu yapıyor. Kaybolmayı önlemek için, siyasi olarak sorumlu olan kişi ve kurumların "sertlik söylemi" kullanmayı bırakması ve böylece mülteci çocuklar ve gençler arasında korku uyandırmaması gerekiyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün Berlin merkezi ve UNICEF’in Almanya merkezi ile bu konuyu görüştüğümde her iki kurum da asıl çalışma alanlarının kayıp mülteci çocuklar olmadığından bu konuyla ilgili yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ifade ettiler. Avrupa’nın ortasında, güvenli ülkelerde bile bu kadar çok çocuk kayıpken kontrollerin az yapıldığı, kayıt altına almanın önemsenmediği ülkelerdeki mülteci çocukların ve gençlerin durumunu tahmin etmek imkânsızlaşıyor.