Almanya'da hükümet krizi için cumhurbaşkanı devrede

Koalisyon görüşmelerinin çökmesinin ardından Cumhurbaşkanı devreye girdi. Steinmeier parti liderleriyle görüşecek.

Abone ol

DUVAR - Almanya'da Hristiyan Demokratlar, Hür Demokratlar ve Yeşiller arasındaki koalisyon görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının yarattığı siyasi kriz devam ediyor. Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier bugün parti liderleriyle görüşmelere başlıyor. Steinmeier, parti liderleriyle bir araya gelmeden önce yaptığı basın toplantısında, "Görülebilir bir zaman içinde bir hükümet kuruluşunu mümkün kılmak için herkesin müzakereye açık olmasını bekliyorum” dedi.

Almanya cumhurbaşkanı, bugün Bellevue Sarayı'nda önce Yeşiller Partisi'nin eş başkanları Simone Peter ve Cem Özdemir'le bir araya gelecek. Cumhurbaşkanı ardından da müzakerelerden çekilen Hür Demokrat Parti (FDP) Genel Başkanı Christian Lindner ile görüşerek masaya dönüş imkanı olup olmadığını araştıracak.

Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili siyasetçi Armin Schuster, üçlü koalisyon müzakerelerine yeniden dönülmesi gerektiğini söyledi. Heilbronner Stimme gazetesine konuşan Schuster erken seçimin masraflı bir bekleme döngüsü olduğunu ve sonrasında da aynı sonuçların çıkması dışında bir şey sağlamayacağını vurgulayarak,y "Kısa bir aranın ardından Jamaika müzakerelerinin yeniden başlamasını ümit ediyorum” dedi.  Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Genel Sekreteri Andreas Scheuer ise SPD'nin "toptan ret” tutumunun ülke açısından iyi olmadığını söyledi. Scheuer hemen erken seçim çağrısı yapmak yerine eldeki tüm imkanların iyice araştırılması gerektiğini ifade etti. Seçimlerden ikinci parti olarak çıkan Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise CDU/CSU ile büyük koalisyon kurmama konusundaki tutumunu sürdürüyor. SPD Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Karl Lauterbach büyük koalisyon halinde "sağ kanadı güçlü hale getirme” tehlikesi olduğuna dikkat çekti. Partinin genel başkanı Martin Schulz da ARD televizyonunda yaptığı açıklamada tutumlarını sürdüreceklerini açıkladı. Sosyal Demokratların bu tutumu seçmen tabanı tarafından da destekleniyor.

Görüşmelerin neden başarısızlıkla sonuçlandığıyla alakalı olarak Hür Demokrat Parti (FDP)  lideri Christian Lindner masadan kalkmadan önce  "Üzerinde uzlaştığımız konular bile yeniden tartışılmaya başlandı"  demişti. Görüşmelerin dağılmasına neden olan konular ise şu şekilde sıralanıyor:

GÖÇMENLER

Göç, 2015 yılından bu yana 1 milyonu aşkın göçmen alan Almanya'da en tartışmalı siyasi konulardan biri. Özellikle CDU'nun kardeş partisi CSU, Almanya'nın her sene kabul edeceği göçmen sayısına yıllık kota konmasında ısrarcı oldu. Yeşiller'in şiddetle karşı çıktığı bu öneri konusunda tartışmalar devam ederken, CDU ve CSU insani nedenlerle Almanya'ya giren göçmen sayısının 200 bini aşmaması gerektiği konusunda anlaştı. FDP ise yıllık hedefin 150 bin ila 250 bin arasında olmasını önerdi.

Aynı kapsamdaki bir başka anlaşmazlık konusu da aile birleşimiydi. Sığınma başvurusu kabul edilen bazı göçmenlerin aile bireylerini Almanya'ya getirme hakkının kısıtlanmasına yönelik geçici yasağın sürmesini isteyen CDU/CSU'nun bu talebi de Yeşiller tarafından reddedildi. Bir kesim bu hakkın ekstradan 70 bin göçmenin Almanya'ya gelmesine neden olacağını savunurken, bazıları bu sayının yüz binleri bulabileceği uyarısında bulunuyor. Yeşiller ise söz konusu yasağın insan kaçakçılığını teşvik ettiğini belirtiyor.

Merkel her ne kadar Yeşiller ile uzlaşabileceklerini söylese de bu konuda çözüm sağlanamadı.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ POLİTİKALARI

Aslında dört parti de Almanya'nın iklim hedeflerini kabul etse de, bu hedeflerin tutturulması için izlenmesi gereken yollar konusunda görüş ayrılıkları yaşıyorlar. Çevre konuları kırmızı çizgisi olan Yeşiller, kömürle çalışan 20 enerji santralinin derhal kapanmasını isterken; diğer üç parti bu hamlenin ekonomik açıdan ve istihdam bakımından hatalı olacağını savunuyor.

Bu noktada, sayılar ve bu sayıların nasıl yorumlanması gerektiği konusundaki tartışmalar ön plana çıkıyor. Zira Yeşiller, Almanya'nın 2020 yılına kadar küresel sera gazı salınımını yüzde 40 azaltma hedefinin tutturulması için karbondioksit salınımında 90 milyon ila 120 milyon ton arasında kesintiye gidilmesinin şart olduğu görüşünde. Diğer üç parti ise 32 milyon ila 66 milyon tonluk karbon azaltımı yapılmasının yeterli olacağını düşünüyor.

FDP ve CSU ayrıca, söz konusu santrallerin kapatılması hâlinde yaşanabilecek elektirik kesintilerinin de dikkate alınması konusunda diğer partileri uyardı. Buna rağmen Hristiyan Birlik partileri ve FDP, Yeşiller'in kapısına kilit vurulmasını istediği santrallerin yarısının kapanmasına razı olduklarını açıkladı.

Yeşiller'in bir başka şartı da içten yanmalı motora sahip otomobillerin kademeli olarak tamamen terk edilmesi oldu. Parti her ne kadar 2030 yılından sonra bu tip araçların kayıt ettirilmesinin yasaklanmasına dair talebinden vazgeçse de bu taviz, pürüzün aşılmasını sağlamaya yeterli olmadı. FDP lideri Lindner, hiçbir kısıtlamayı kabul etmeyeceklerini belirterek bu konuda da uzlaşı sağlanamadığını açığa çıkarmış oldu.

AB VE EURO BÖLGESİ

Hararetli tartışmalar yaşanan bir başka konu da Almanya'nın Avrupa politikası oldu. Kurtarma paketi yükümlülüklerinde kayda değer bir artışa neden olabileceğini bile bile Euro Bölgesi'ni genişletmeye yönelik politikalar izlenmeye devam edilmeli mi?

FDP, Yunanistan örneğinde olduğu gibi, kendilerini mali dar boğaza sokan ülkelere kurtarma paketleri sunulmasına şiddetle karşı çıkıyor.

FDP, Euro Bölgesi bütçesi oluşturulması için çağrıda bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un önerisine de katılmıyor. Buna karşın Yeşiller ise Macron'un hem Euro Bölgesi hem de AB'nin geneli için önerdiği reformlara destek veriyor.

SEÇİM VAATLERİ

Kurulacak olası bir koalisyonun, vergi mükelleflerinden toplanan paranın ne kadarını harcayabileceğine dair tartışma da taraflar arasında görüş ayrılıklarına neden oldu.

"Soli" diye adlandırılan dayanışma vergisi bunlardan biri. FDP, Almanya'nın yeniden birleşmesinin ardından eski Doğu Alman eyaletlerinde altyapı ve kalkınmanın finanse edilmesi için toplanan bu verginin 2019 yılında sonlandırılmasını istiyor. CDU/CSU ise her yıl hazineye milyarlarca euro giriş sağlayan bu verginin aşamalı olarak terk edilmesinden yana.

Yeşiller ise dayanışma vergisinin kaldırılmasına karşı çıkıyor. Parti, aksi takdirde eğitim ve dijitalleşmeye yeterli yatırımın yapılamayacağını savunuyor.

Vergi gelirlerinin 30 milyar euro fazla vermesi beklenen Almanya'da, dört partinin kuracağı olası bir hükümetin bu parayı hangi projelere harcayacağı sorusu önem kazandı. Zira yapılan ön bütçe hesaplamalarına göre, partiler yeni harcamalara yaklaşık 100 milyar euro ayırmıştı.

Eğer dört partinin üzerinde uzlaştığı gibi denk bütçe politikası sürdürülmesine karar verilseydi, bu durumda bazı projelerin rafa kaldırılması gerekecekti.

TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ 

Her ne kadar görüşmelerin başarısızlığa uğramasının nedenlerinden biri olmasa da Türkiye'nin AB üyelik müzakereleri süreci de partiler arasında görüş ayrılığı yaşanan konulardan biriydi.

Merkel, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olmasına rağmen, üyelik müzakereleri konusunda atılan imzalara bağlı kalacaklarını çeşitli vesilelerle vurgulamıştı. CDU'nun kardeş partisi CSU ise müzakerelerin durdurulmasından yana. CSU'nun Federal Meclis'teki Parti Grubu Başkanı Alexander Dobrindt, kurulacak bir koalisyon hükümetinin "Türkiye'nin AB üyesi olamayacağı" konusunu net bir şekilde savunması gerektiğini söylemişti.

FDP, Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinin resmen sona erdirilmesini talep ederken, Yeşiller ise müzakerelerin zaten ilerlemediğine dikkat çekerek, resmen durdurulmasının yanlış bir sinyal olacağını vurguluyor.

Forsa araştırma şirketinin yaptığı ve sonuçları RTL televizyonunda yer alan kamuoyu yoklamasına göre ise seçmenin tercihi seçimlerin yapıldığı 24 Eylül tarihinden beri çok fazla değişmedi. Sadece Yeşiller partisinin oy oranını artırdığı görülüyor.

Forsa anketine göre yapılacak yeni bir seçimde Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) yüzde 31, SPD yüzde 21, AfD yüzde 12, Yeşiller yüzde 12, FDP yüzde 10, Sol Parti yüzde 9 oranında oy alıyor. 24 Eylül'deki federal meclis seçiminde CDU/CSU yüzde 32,9, SPD yüzde 20,5, AfD yüzde 12,6, FDP yüzde 10,7, Sol Parti yüzde 9,2, Yeşiller yüzde 8,9 oranında oy almıştı.

(Deutsche Welle Türkçe)