Almanya'nın demokrasisi alarm veriyor

Almanya Thüringen'de 5 Şubat'ta yapılan eyalet başbakanlığı seçiminde aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) ile Başbakan Merkel'in partisi CDU'nun aynı adayı desteklemesi siyasetteki tüm dengeleri alt üst etti. CDU teşkilatının Genel Merkezi dinlemeyerek AfD ile işbirliği yapması nedeniyle CDU'nun Genel Başkanı Annegret Kramp-Karrenbauer parti liderliğinden istifa kararı aldığını ve genel seçimlerde başbakanlığa aday olmayacağını duyurdu. AfD, yaptığı hamleyle Almanya'nın demokrasi inancını rehin aldı.

Abone ol

KÖLN - Almanya’nın doğu eyaletlerinden biri olan Thüringen'de  5 Şubat'ta yapılan seçimde eyalet başbakanlığına Hür Demokrat Parti'nin (FDP) adayı Thomas Kemmerich seçildi. Kemmerich'e  Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) Partisi de destek verdi.  Bu seçim Almanya siyasetinde ciddi bir krizin kapısını araladı. Almanya Başbakanı Angela Merkel seçim sonucunun geri alınmasını belirterek Thomas Kemmerich’in AfD’nin oylarıyla başbakan seçilmesinin affedilir bir durum olmadığını söyledi. "Demokrasi için kötü bir gün" diyen Merkel erken seçim talep etti.

Ardından ülkede büyük kızgınlığa neden olan FDP'li Thomas Kemmerich, görevinden istifa edeceğini duyurdu.  FDP Genel Başkanı Christian Lindner de Thüringen'deki başbakanlık seçimlerinde yaşananlardan sonra, partisinin yönetiminden güvenoyu isteyeceğini duyurdu.

EKİM AYINDAN BERİ ÇÖZÜLEMEYEN SORUN

Thüringen'de Ekim sonunda yapılan eyalet parlamentosu seçimlerinde Sol Parti (Die Linke), AfD ve CDU en çok oy alan partiler olmuştu. Bir çoğunluk hükümeti kurulamayınca, Sol Partili Bodo Ramelow, Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller ile birlikte bir azınlık hükümeti üzerinde uzlaşma sağlamıştı. 5 Şubat'ta yapılan seçimlerde Ramelow favori adaydı. Ancak FDP'nin adayı Thomas Kemmerich, bir oy farkla başbakan seçildi.

İlginç olan AfD'nin kendisi de başbakan adayı çıkarmış olmasına rağmen,  FDP’nin adayına destek verdi. AfD bu taktikle Sol Parti'nin başbakanlığında kurulacak azınlık hükümetini engelledi. Bu sonuçla Büyük Koalisyon partileri arasında çatlak oluştururken merkez sağ partilerin en büyüğü ve Merkel'in partisi CDU'da siyasi krize neden oldu.

AfD'NİN TAKTİĞİ ALMANYA SİYASETİNDE FIRTINA ETKİSİ YARATTI

Krizin ilk faturası CDU'ya ve genel başkanına kesildi. Almanya'nın Savunma Bakanı, Merkel'in halefi, CDU'nun Genel Başkanı ve bir sonraki seçimlerde başbakan adayı olması beklenen Annegret Kramp-Karrenbauer (AKK) parti liderliğinden istifa kararı aldığını ve önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimlerde başbakanlığa aday olmayacağını duyurdu.

AKK, Thüringen seçimi sonrasında AfD ile ortak hareket öncesi kendisinin bizzat hem parti teşkilatlarını hem de Thomas Kemmerich'in partisi FDP’yi uyardığını açıkladı. Ancak bu açıklama yeterli olamadı. CDU üyesi olan Federal Hükümet'in Doğu Eyaletleri Sorumlusu Christian Hirte, AfD’nin oyu ile başbakan seçilen FDP’li Kemmerich'i "merkezin adayı” diye niteleyip Sol Parti, SPD ve Yeşiller’den oluşan bloğu yenilgiye uğrattığı için Twitter üzerinden tebrik etti. Bu durum AKK'nin yereldeki teşkilatlar üzerinde bir nüfuzunun olmadığını ortaya koydu. Hirte'nin görevden alınması AKK'nin partisine sözünü dinletemediği imajını silemedi.

Christian Hirte'nin tebrik mesajı koalisyon ortağı SPD ile muhalefet partileri arasında da sert tepkiye neden oldu. AKK, Merkel'in desteğini almış bir isim olmasaydı genel başkanlığa belki de seçilemeyecekti. Genel Başkan olduktan sonra da parti üzerinde tam bir nüfuz oluşturamadı. Ayrıca yapılan kamuoyu yoklamalarında Merkel'den sonra CDU'nun oylarının azaldığı da görülüyordu. Thüringen seçimleri ile ilk defa Almanya’da kitle partileri ile muhalefet partilerinin sağcı popülist, hatta Nazilere benzetilen AfD ile aktif veya pasif biçimde işbirliğine girmeme prensibi çiğnendi. Üstelik Thüringen eyaletinde üçüncü parti olmayı başarmış olan CDU, sırf Sol Parti seçilmesin diye AfD ile ortak hareket etmeyi parti yönetiminin itirazına rağmen göze alabildi.

SPD Başbakan Vekili ve Maliye Bakanı Olaf Scholz da Thüringen'de olanların eyalet sınırlarını aştığını belirtip ortakları CDU’nun federal teşkilatına yönelik ciddi şüpheleri ortaya çıkardığını söyledi. AfD ilk defa Thüringen seçimlerinde merkez sağ partilerle işbirliği yapmayı başararak bu taktikle  kendisini merkez sağ partiler arasında bir yerde göstermeye çalıştı ve bunda tüm partilerde kriz yaratmış olsa da başarılı oldu.

THÜRİNGEN SEÇİMLERİ YENİLENECEK; SOL PARTİLİ BADELOW YİNE ADAY

Koalisyon ortakları CDU/CSU ve SPD geçtiğimiz Cumartesi günü yaptıkları görüşme sonrasında eyalette seçimlerin tekrarlanması kararını aldılar. Sol Partili Bodo Ramelow yeniden eyalet başbakanlığı için aday olacak. SPD ve Yeşiller de Ramelow'u destekleyeceklerini açıkladılar. Sol Parti, CDU'dan da kendi adaylarına destek olmalarını istedi ancak bu talep reddedildi. CDU geçici olarak partiler üstü bir ismin başbakanlığı üstlenmesini de önerdi ancak bu öneri de destek görmedi.

SPD ve Yeşiller, Ramelow'un tek başına seçilebilmesi için çoğunluk oluşturamıyorlar. Ancak Angela Merkel Cuma günü Ramelow'la telefon görüşmesi gerçekleştirerek kesinlikle CDU'unun kendisine oy vermeyeceğini  ifade etti. Merkel'in prensipleri arasında Sol Parti ile aktif veya pasif ittifak yapmamak yer alıyor. Üstelik AfD gibi bir tehlikenin sürmesine rağmen Merkel bu prensibinden taviz vermiyor.

THÜRİNGEN SEÇİMLERİ NE DEDİ?

Öncelikle merkez sağ partilerin kendilerine rağmen neden daha radikal bir sağ partinin ortaya çıktığını ve bu denli güçlenebildiğini sorgulamasının zamanı geldi. Doğu'da AfD'ye sadece merkez sağ partilerden değil SPD'den ve Sol Parti'den de geçişler var. Bir parti'ye "ırkçı" veya "Nazi" demek yeterli olmuyor. Bu partiyi yaratan koşullar neler? Hangi boşlukları kullanıyor? Bu soruları acilen merkez sağın da sosyal demokratların  ve de solcuların cevaplaması gerekiyor.

Merkel, CDU'da hala dizginleri elinde tutuyor. Bir partinin tek  lidere saplanıp kalmasının seçmenlerin tercihi ve demokrasi açısından ne derece sorun yarattığı bir kez daha görünür oldu. CDU'nun bu sorunu acilen çözmesi gerekiyor. Yoksa önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde ya CDU ağır bir yenilgi alacak ya da Merkel istifa etmekten  vazgeçmek zorunda kalacak.

Şimdi CDU yeni bir lider seçmek için çalışmalara başladı. Hali hazırda Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı olan Armin Laschet ve Jens Spahn şimdilik en güçlü adaylar. Yeni bir aday çıkmazsa iki isim arasında bir yarış olacak.  CDU'nun yeni seçilecek genel başkanı kim olursa olsun yapması gereken ilk işi Doğu Almanya'da her geçen gün daha da güçlenen AfD'ye oy veren ancak AfD'nin her düşüncesini benimsemeyen seçmene girdikleri yanlış yoldan dönmeleri için ikna etmek ve merkez sağ parti olarak yeniden bu insanların güvenini kazanmak olacak. CDU'nun merkezi ile Doğu Almanya'daki teşkilatları arasındaki ilişki uzun yıllardır problemli.  Doğu'da CDU'ya oy verenlerin çoğu mülteci politikası nedeniyle Merkel'i suçladığı için AfD'ye kaydı. Thüringen'de ortaya çıkan ve krize neden olan bu sonuç Doğu Almanya'da herhangi bir yerinde de çıkabilirdi.

AfD ÜLKENİN DEMOKRASİ İNANCINI REHİN ALDI

CDU'nun Thüringen'de AfD ile birlikte çalışmasının sonuçlarından biri de partinin demokrasi anlayışına olan inancının sorgulanmaya başlanması oldu. Bundan sonraki seçimlerde SPD veya Yeşiller belki de CDU ile koalisyon yapmak istemeyecek. Çünkü bu seçimlerde görüldü ki partinin Doğu Almanya'daki teşkilatları her an AfD'den güç ve iktidar için yardım almayı kabul edebiliyor. Bu durum CDU'nun hareket alanını şimdiden kısıtlamış görünüyor. Herhangi bir sol partinin CDU ile bir sonraki seçimlerde koalisyon yapması zora girmiş durumda.

AfD'nin büyümesine engel olmayanlar, görmezden gelenler Almanya'da siyasi dengenin artık geri dönüşsüz bozulduğunu fark edebilecekler mi bilinmez. AfD iyi bir oyun kurdu ve ülkede nasıl bir etkisi olduğunu da gösterdi. Bu durumu demokrasiyi güçlendirmek için kullanamaz, ekonomik refahı güçlendirmez, halkın çok basit çözülebilecek sorunlarına cevap olamazlarsa AfD önümüzdeki yıl seçimlerde beklenenden daha da büyük bir çıkış yapabilir. Almanya demokrasisi açısından böylesi bir noktadan geri dönüş de çok zor olur.