Almanya'nın IŞİD korkusu asıl şimdi başlıyor
Spiegel'in yeni elde ettiği bilgilere göre, askeri harekat sırasında Almanya'dan IŞİD'e katılmış en az dört kadın ve onların çocukları Ayn İsa'da bulunan gözaltı merkezinden birçok başka IŞİD'li ile birlikte firar etti. Berlin'de, kontrolsüz bir biçimde IŞİD'lilerin Avrupa'ya kimlikleri tespit etme fırsatı olmadan gelme ihtimallerinin endişesi büyüyor.
KÖLN - Almanya hükümetinin paylaştığı bilgilere göre, yakın zamanda IŞİD üyesi Almanya vatandaşı 84 kişi tutuklandı. Bu kişilerin üçte biri, 19'u erkek 8'i kadın olmak üzere tehlikeli kategoride sınıflandırılmış.
Türkiye'nin Suriye'ye yaptığı askeri harekatla bir kısım IŞİD'li Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kontrolünde olan kamplardan firar etti. Avrupa ve özellikle Almanya için IŞİD büyük bir soru işareti halinde duruyor. Çünkü Türkiye'nin Kürtlere karşı askeri harekatı Avrupa açısından IŞİD sorununu akut hale getiriyor. Geçen perşembe ABD ile Türkiye arasında yapılan anlaşma gereğince Cumhurbaşkanı Erdoğan, çatışmaya 120 saat ara verildiğini duyurdu. Erdoğan, 120 saat içerisinde ABD ile mutabık kalınan şartlar yerine getirilmezse 'Barış Pınarı Harekatı'nın kaldığı yerden devam edeceğini de söyledi.
Birkaç gün önce de SDG, IŞİD'e karşı mücadelenin tamamen askıya alındığını açıkladı. Almanya'da en çok sorulan soru, Türkiye'nin askeri harekatı devam ettiği sürece "Kürtler IŞİD'lilerin kaldıkları kampları ne kadar süre kontrol edebilecek?"
Spiegel'in yeni elde ettiği bilgilere göre, askeri harekat sırasında Almanya'dan IŞİD'e katılmış en az dört kadın ve onların çocukları Tel Abyad'a bağlı Ayn İsa'da bulunan (Kürtçesi Bozanê ) gözaltı merkezinden birçok başka IŞİD'li ile birlikte firar etti.
Almanya'da bir kesim IŞİD'e katılmış vatandaşlarını geri getirmeyi ve Almanya'da Almanya Anayasa'sına göre yargılanması gerektiğini düşünürken bir kesim de buna karşı çıkıyor. Bu bölünmüşlük hem hükümet partilerinde hem de yapılan anketlere göre kamuoyunda mevcut.
Kamuoyu araştırma enstitüsü Civey’in yaptığı bir araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 32'si çok kararlı bir biçimde "IŞİD'e katılmış olan Almanlar kesinlikle geri getirilip Almanya'da yargılanmalı" derken, yüzde 37 ise buna “Hayır” diyor.
Yapılan ankette partilere göre de bir dağılım yapılmış. Sol Parti'ye, Yeşiller'e ve Sosyal Demokratlar'a oy veren seçmenlerin yüzde 40'dan fazlası IŞİD üyelerinin Almanya'ya getirilip ülkelerinde adil biçimde yargılanmalarına "evet" derken muhafazakarlaştıkça partiler bu oran azalıyor. Hristiyan Birlik partilerine (CDU/CSU), Hür Demokratlar'a (FDP) oy verenlerde bu oran tam tersi. Bu partilerin seçmenlerinin yüzde 40'ı ve üzeri IŞİD'e katılmış Alman vatandaşlarının ülkeye geri getirilmesini istemiyor. Aşırı sağcı parti Almanya için Alternatif partisinde (AfD) bu oran yüzde 75'e kadar çıkıyor.
ABD Başkanı Donald Trump, bu yılın başında Almanya'ye ve diğer AB ülkelerine 800'den fazla IŞİD'liyi geri almaları için baskı yapmıştı. Çoğu AB ülkesi Trump'ı reddetti. Almanya ise önce bu kişilerin vatandaş olup olmadığının uygun şekilde netleştirilmesi gerektiğini ancak ondan sonra geri alacağını dile getirdi. Fakat Türkiye'nin askeri harekatıyla bu artık şu anda mümkün değil. Sosyal Demokrat Partili Dışişleri Bakanı Heiko Maas da bunun "ABD'nin hayal ettiği gibi" kolay olmadığını söyledi.
Fakat temmuz ayında, Berlin idare mahkemesi Almanya'nın IŞİD'e katılanları geri alması gerektiğine karar verdi, bu nedenle ağustos ayında ilk kez kuzey Suriye'den Almanya'ya dört çocuk geldi.
Almanya basınında Türkiye'nin askeri harekatı sırasında IŞİD'lilerin tutulduğu kamplardan birinde kalan IŞİD'li bir Alman kadınının WhatsApp'tan yazdıkları yayınlandı. Kadın sürekli bombaların düştüğünü duyurmuş ve Türkiye sınırına gelerek Almanya'ya geri gelmeye çalıştığını yazmıştı. IŞİD'e katılmış Alman kadınların aileleri kızlarının ve torunlarının geri dönmesini umarken, Almanya güvenlik makamları için bu kabus senaryo gerçeğe dönüşüyor. Çünkü Türkiye'nin askeri harekatı Suriye'nin kuzeyinde bulunan, bugüne kadar Kürtlerin denetimi altında olan kamplar ve gözaltı merkezlerinde tutulan IŞİD'lilerin kontrol altında kalmasını baltaladı.
Berlin'de, kontrolsüz bir biçimde IŞİD'lilerin Avrupa'ya kimlikleri tespit etme fırsatı olmadan gelme ihtimallerinin endişesi büyüyor. Almanya ve Avrupa'nın Türkiye ile yaptığı mülteci anlaşması da artık bu endişeyi hafifletmiyor. Almanya'nın savaş nedeniyle Suriye'de bir konsolosluğu yok. IŞİD'den kaçanları ancak başka merkezlerdeki konsolosluklar kabul edip araştırabilir. Ancak gerçekte Berlin'de hükümetin hiçbir tarafı IŞİD'lilerin geri dönüşündeki riski almaya cesaret etmeye hazır değil. Hele de gelenlerden biri bir saldırı gerçekleştirirse bu Almanya Dışişleri Bakanının da kariyerinin sonu olur.
Almanya'nın kaybedecek zamanı pek yok. IŞİD ve Suriye savaşını sadece mülteci meselesine indirgeyerek Türkiye'ye para aktarmaya devam etmesi, bu durumdayken bile Türkiye'ye silah satmaktan inatla vazgeçmemesi elini çok zayıflatıyor. Suriye ve Irak'ta IŞİD'le mücadelenin tüm sorumluluğunu ABD'nin ve Kürtlerin üzerine atarak bir nebze sorumluluk almadan bu işten sıyrılabileceğini düşünmesi en büyük politik beceriksizliği oldu. ABD'den önce Kürtleri aslında ilk Almanya hayal kırıklığına uğratmıştı. Sırf mülteci anlaşması işlesin ve Erdoğan'la sorun çıkmasın diye Almanya ülkede yaşayan Kürtlerin kültürel kurumlarına baskınlar yaptı, yürüyüşlerine sembol yasakları getirdi, insanlara sarı, kırmızı ve yeşil renkler kullandıkları için dava açıp para cezaları verdi. Sosyal medyada YPG bayrağı kullanan bir çok Kürt ifadeye çağrıldı ve yine para cezaları aldı. Alman basını da 'ama Kürtler', 'fakat onlar da' gibi ifadelerle haberler yazdı. Şimdi bir kez daha 'terörist' Kürtler IŞİD tehlikesi yüzünden yavaş yavaş kahraman Kürtlere dönüşüyor. Bu savaşta Almanya iki yüzlü politika yürütmemiş olsaydı bugün IŞİD'lilerin ülkeye dönme ihtimalleri bir kaosa sebep olmayacaktı.