Alperen Ocakları'na cevap: Suç duyurusunda bulunacağız

Alperen Ocakları'nın 'Onur Yürüyüşü'ne yönelik 'yürütmeyeceğiz' tehdidi yargıya taşınıyor. Onur Haftası Komitesi ile KAOS GL ve avukatlar, söz konusu tehditlerden korkmadıklarını belirterek, "Hükümet ve devlet bu kesimlere destek verirse problem olur. Suç duyurusunda bulunacağız" açıklamasında bulundu.

Abone ol

DUVAR - LGBTİ Onur Yürüyüşü'ne yönelik Alperen Ocakları'ndan gelen tehdide tepkiler sürüyor. 25 Haziran'da Taksim'de yapılacak Onur Yürüyüşü için Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican'ın yaptığı, "Devlet eğer müsaade ederse biz müsaade etmeyeceğiz, biz yürütmeyeceğiz" açıklamasının suç olduğunu belirten çevreler, savcıların re'sen harekete geçmesi gerektiğini belirtiyor.

Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPOT) Yönetim Kurulu'undan avukat Rozerin Seda Kip, Onur Haftası Komitesi Kriz Masası'ndan avukat Tuba Torun, Onur Haftası Komitesi'nden Haziran Düzkan ve KAOS GL'den Yıldız Tar "Bunlara destek verenlere ve bu saldırılara karşı biz hayatta kalmaya devam ediyoruz. Bu tehditlere karşı da suç duyurusunda bulunacağız” açıklamasında bulundu.

Geçen yıl da Onur Yürüyüşü'nü tehdit eden Alperen Ocakları Başkanı Kürşat Mican'ın 'Halkı kin ve nefrete teşvik etmek' suçundan hakkında açılmış iki soruşturma bulunuyor.

Gazeteduvar'a konuşan LGBTİ oluşumları ve aktivistleri şunları söyledi:

'CUMA GÜNÜ SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUZ'

Rozerin Seda Kip

Avukat Rozerin Seda Kip: Onur yürüyüşleri 2 yıldır bu şekilde tehdit altında. Geçen sene yine aynı şahıs ve kendi kitlesi tarafından bir tehdit olayı oldu. Biz geçen sene ki tehditlerine ilişkin suç duyurusunda bulunmuştuk. Devletin savcısının resen başlatacağı soruşturmaları bizler suç duyurularımızla başlattık. Alperen Ocakları ve Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican'a açmış olduğumuz iki dava devam ediyor. Fakat bu insanlar böyle bir ülkede kendilerine zarar gelmeyeceğini düşünerek aynı tehditlere devam ediyor. Açmış olduğumuz davaları da takip ediyoruz. Bu davayı yürüten hakimin ve hali hazırda soruşturmada sorumluluğu bulunan savcının şu an bize yönelik bu tehditleri değerlendirerek, soruşturmaya delil olarak bir ekleme yapmaları gerekiyor. Fakat şu an Türkiye Cumhuriyeti hakimlerinden ve savcılarından yana açılan herhangi bir soruşturma ya da bir değerlendirme açıklaması yok. Dolayısıyla biz de bugün bir suç duyurusu dilekçemizi yazıp, cuma gününe kadar ilgili şahıs ve ilgili şahsın kitlelerine yönelik suç duyurumuzu yapacağız.

SAVCILARA TEPKİ: CEZASIZLIK ALGISINI ÜST NOKTAYA ÇIKARTIYOR

Tuba Torun

Avukat Tuba Torun: Bu tür durumlarda derhal soruşturma başlatılması gerekiyor. Bu suç duyurusunun da tüm ülkeye duyurulması gerekiyor ki bu kişiler geri çekilebilsin. Fakat görünen o ki bunlar hakkında daha önce suç duyurusunda bulunulmasına rağmen uslanmamışlar ve hareketlerine devam ediyorlar. Bu tehditler açıkça madde 216'ya göre kin ve nefret içeriyor. Hangi sıfatla, 'Ne olursa olsun, engelleyeceğiz' gibi tehditlerde bulunmalarını anlamıyoruz. Şu an da bu şahıslar kendilerini devletin yerine koymuş bulunuyorlar.

Savcıların herhangi konuyla ilgili soruşturma başlatmamaları da yüzde yüz cezasızlık algısını yayan bir durum. Bizler kadın meselesi, istismar meselesi ve çocuk istismarı meseleleri gibi bütün hassas konularda özellikle bu algının ortadan kaldırılması için derhal müdahalede bulunulması gerektiğini söylüyoruz. Savcının suç duyurusunda bulunmaması cezasızlık algısını üst noktaya çıkartıyor. İkincisi ise bu yürüyüş özgürlükçü ülkelerde karnaval havasında kutlanan bir şey. Yürüyüşün kendisi dahi şu an medya yer almıyor. Dolayısıyla savcının buna tepki göstermemesi, biraz yanlı politikalar olduğunun göstergesi.

'SORULMASI GEREKEN ŞEY: BU CÜRRETİ NEREDEN ALDILAR'

Yıldız Tar

KAOS GL'den Yıldız Tar: Öncelikle Alperen Ocakları'nın açıklamasında en dikkat çekici kısımlardan birisi yürüyüşe müsaade etmeyeceklerini iddia etmeleri. Alperen Ocakları'nın kim tarafından bu yetkiyle donatıldığı merak konusu. Daha doğrusu Türkiye'de herhangi bir yerde herhangi bir grubun Alperen Ocakları'ndan izin alması gerektiğini yeni öğrenmiş olduk. Çünkü müsaade etmeleri gerekiyorsa böyle bir yetkilerinin olması gerekiyor. Nereye başvurulacağını söylerlerse şu an Türkiye'de yürüyüş yapmak isteyen herkes kendilerine gidip başvuruda bulunurlar. Burada sorulması gereken şey şu: Bu cüreti nereden aldıklarıdır. Benim hâlâ şaşırdığım ve kesinlikle kabul etmediğim bir mesele. Toplantı ve yürüyüş hakkı bu coğrafyada yaşayan herkesin hakkı. Bu hakkın kullanımı hiç kimse tarafından engellenemez. Mesela bir güvenlik tehlikesi bile bu yürüyüşe engel değil. Burada kolluk kuvvetlerine düşen bu güvenliğin sağlanması. Eğer ortada bir tehdit varsa Alperen Ocakları gibi bu tehditleri bertaraf edecek adımların atılması gerekiyor.

Son iki yıldır Onur Yürüyüşü'ne karşı ciddi polis saldırıları ve tehditler görüyoruz. Burada Alperen Ocakları tehdidinin yanı sıra hem polisin hem de valiliğin tutumu LGBTİ'lerin bu coğrafyadaki varlığını kısıtlamaya dönük. Üzerinde yaşadığımız bu coğrafya ne Alperen Ocakları'na aittir ne de başa bir ocağa. Bu coğrafya hepimizin. Burada herkes kendisinin özgürlüğünü kullanarak yaşamalı. Yaşamadığı takdirde toplumsal barıştan bahsedemeyiz. Bu yüzden kimse bir şeyin sahipliğine soyunmasın. LGBTİ'ler de diğer herkes gibi eşit, kendi haklarını korumak için mücadelesini devam ettirecek. Bu gerçekle ne kadar erken yüzleşirsek o kadar huzurlu bir şekilde toplumsal bir yapıya sahip oluruz.

'BU SUÇ CEZASIZ KALIRSA BÜYÜK PROBLEM OLUR...'

Haziran Düzkan

Onur Haftası Komitesi'nden Haziran Düzkan: Bu tehditler her sene yapıldı. Bunun suç olduğunu herkes biliyor. Biz bu tarz faşist kesimlerin bu tarz tehditler savurması karşısında şaşkın değiliz. Bizim için dehşet verici şey şudur: Hükümet ve devlet bu tehditlerde bulunanlara destek olursa, bu suç cezasız kalırsa, demokratik yürüşe yapılan saldırılara izin veririrse en büyük problem bu olur. Biz de bunlara karşı hukuki yoldan mücadelemize devam edeceğiz.