Altılı Masa, ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ anayasa değişikliği önerisini açıkladı

Altılı Masa'nın ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ kapsamında hazırladığı anayasa değişikliği çalışmasını Ankara’da ilan etti. 84 madde ve 9 başlıkta anayasa değişikliği öngörüldü.

Abone ol

ANKARA - CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti liderlerinin oluşturduğu Altılı Masa, aylardır üzerinde çalıştığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e ilişkin anayasa değişikliği önerisini tamamladı.

Altılı Masa’nın “Şimdi Demokrasi Zamanı” sloganıyla düzenlediği tanıtım toplantısı, ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni’nin 28 Şubat 2022'de ilan edildiği Bilkent Otel’de yapıldı. Salonda altı siyasi partinin logolarının yanı sıra, “Şimdi Demokrasi Zamanı” yazılı afişler asıldı.

ALTI MASA DOKUZUNCU KEZ TOPLANACAK

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın oluşturduğu ‘Altılı Masa’, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi tanıtım toplantısının ardından dokuzuncu kez Demokrat Parti lideri Uysal’ın ev sahipliğinde toplanacak. Dokuzuncu toplantının saati ise 14.00 olarak belirlendi.

ALTI LİDER SALONA BİRLİKTE GELDİ

‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ kapsamında hazırlamam anayasa değişikliği çalışmasının toplantı salonuna altı siyasi partinin lideri yan yana yürüyerek geldi. Alkışlar eşliğinde karşılanan liderin salona gelmesinin ardından ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Zamanı’ adlı sinevizyon gösterimi yapıldı.

Toplantı salonuna altı siyasi partinin lideri yan yana yürüyerek geldi.

84 MADDE 9 BAŞLIKTA DEĞİŞİKLİK

Altılı Masa’nın Anayasal ve Yasal Reformlar Komisyonu’nun CHP’li Üyesi Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, anayasa değişikliğine dair ilk konuşan isim oldu. CHP’li Erkek çalışmalarında yasama, yürütme, yargı, temel hak ve özgürlükleri içeren 84 madde ve 9 başlıkta anayasa değişikliği öngördüklerini belirterek, “Bu yaptığımız, ‘toplumsal sözleşme taslağı'dır” dedi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni “ucube” olarak niteleyen Erkek şöyle devam etti:

“Önerimizle mevcut tek adam yönetimini son vermeyi, güven veren yeni bir sisteme geçmeyi taahhüt ediyoruz. Anayasanın temeline insan onurunu koyuyoruz. kurtuluşu ve kuruluşu gerçekleştiren Gazi Meclisi hak ettiği yere getireceğiz. Yerelde demokrasiyi getireceğiz. Yerel yöneticilerin yargı kararı olmadan görevden uzaklaştırılmalarını engelleyeceğiz. Eşitliği, özgürlüğü, adaleti hep birlikte getireceğiz. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, aş, iş, ekmek demektir. Yoksulluğun ve israfın sona ermesi demektir. Ülkemizin ciddi bir anayasa değişikliğine gerçek bir reforma ihtiyacı vardır. Önümüzdeki ilk seçimde demokrasi kazanacak ve Altılı Masa’nın ortak cumhurbaşkanı adayı 13’üncü cumhurbaşkanı olacaktır.”

‘CUMHURBAŞKANI MİLLETLER ARASI SÖZLEŞMEDEN GECE YARISI TEK BAŞINA ÇIKMA KARARI VEREMEYECEK’

Komisyonun DEVA Partili üyesi Mustafa Yeneroğlu, “Türkiye otoriter bir anlayışla yürütülmeye çalışılmaktadır. Türkiye’nin demokratları olarak bizlerin çok büyük sorumluluğu bulunuyor. Baskıcı, tek tipçi anlayışa son vermek niyetindeyiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanının milletlerarası sözleşmelerden bir gecede çıkamayacağı bir düzenlemeyi yeni sistemde hayata geçireceklerini belirten Yeneroğlu, yaptıkları düzenlemelere dair, “TBMM’ye giden yolları demokratikleştireceğiz. Seçim barajını yüzde 3’e düşüreceğiz. Siyasi partilere yaptırımı gözden geçirecek siyasi parti hürriyetini güçlendireceğiz. 6 milyonu aşan diasporamızın doğrudan temsil edilmesini sağlayacağız. Dokunulmazlıkların kaldırılması için üye salt çoğunluğunu gerekli kılacağız. Kanun yapım süreçlerini demokratikleştireceğiz. Cumhurbaşkanı milletlerarası sözleşmeden gece yarısı tek başına çıkma kararı veremeyecek. Cumhurbaşkanının kanunları veto etmesine son vereceğiz. Hükümet, başbakan ve bakanlar hakkında gen soru verme hakkını tesis edeceğiz. Bütçe hakkının devredilmezliği ilkesini tesis ediyor, başkanı ana muhalefet partisinden olan Kesin Hesap Komisyonunu kuruyoruz” dedi.

‘CUMHURBAŞKANI PARTİ ÜYESİ OLAMAYACAK’

Yeni dönemde “Cumhurbaşkanımızın talimatıyla” klişesini duymayacaklarını söyleyen Demokrat Partili Serhan Yücel, "Şeffaf denetlenebilir hesap veren bir yürütme olacak” dedi. Yeni düzenlemeyle Cumhurbaşkanının parti üyesi olamayacağını belirten Yücel, “Cumhurbaşkanı en çok milletvekiline sahip partiye iktidarı kurma görevi verecek. Başbakan ve bakanlarla ilgili Meclis soruşturması açılabilecek. Hükümetin düşürülmesi salt çoğunluk ile yapılacak ve yapıcı güven oyu aranacak. Uzlaşma sağlanmadan mevcut hükümet düşemeyecek. Olağanüstü hal döneminin keyfilik yaratmaması için KHK çıkarma yetkisine son verilmiştir” diye konuştu.

‘ÖNERİMİZ, SAVUNMA MAKAMINA ANAYASAL BİR STATÜ KAZANDIRMIŞTIR’

Komisyonun Gelecek Partili Üyesi, Genel Başkan Yardımcısı Prof Dr. Serap Yazıcı, hazırladıkları taslakla 'gerçek bir hukuk devletini inşa edebilmek için önemli yenilikleri' vaat ettiklerini söyledi.

“Önerimiz, savunma makamına anayasal bir statü kazandırmıştır” diyen Yazıcı, hakimler için Hakimler Kurulu, savcılar için Savcılar Kurulu’nu oluşturacaklarını ifade ederek yargı alanına dair atacakları adımları şöyle sıraladı:

“Önerimiz, yargılama sürecinin önemli unsurlarından biri olan savunma makamını ilk kez bir anayasa hükmüyle düzenlemiş; böylece savunmaya anayasal bir statü kazandırmıştır. Bunun doğal sonucu olarak savunma, iddia makamıyla eşit bir statüye kavuşacaktır. Bu ise hukuk devletinin temel unsurlarından olan adil yargılanma hakkını ve bu hakkın asli unsurlarından olan savunma hakkını güçlendirecektir. Öte yandan bu yenilikle adil yargılanma hakkının bir başka unsuru olan silahların eşitliği ilkesi garanti edilecektir. Bu hüküm kapsamında Türkiye Barolar Birliği’ne özerk bir statü sağlanmış; bu yenilikle avukatlık mesleğine sahip olması gereken itibar kazandırılmıştır. Anayasanın ve hukukun üstünlüğünün güvencesi olan Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşu, üye kompozisyonu, üyelerin seçiminde izlenen yöntemle çalışma usulleri ve Yüksek Mahkeme’nin yetkileri yeniden düzenlenerek Mahkeme’nin etkinliği güçlendirilmiştir. Bu amaçla Anayasa Mahkemesi’nin ağır iş yükü dikkate alınarak üye sayısı on beşten yirmi ikiye çıkarılmış; halen iki daire ve bir Genel Kurul halinde çalışan Mahkeme’nin dört daire ve bir Genel Kurul halinde çalışması sağlanmıştır.

Türkiye’nin taraf olduğu temel hak ve hürriyetlere ilişkin milletlerarası andlaşmalar, Anayasaya uygunluk denetiminde başvurulacak ölçü normlara dâhil edilmiştir. Böylece 2004’te Anayasanın 90. maddesinde yapılan değişiklik, yaptırımla desteklenerek insan hakları alanının genişlemesi ve Türkiye’nin uluslararası itibarının korunması sağlanmıştır. Bireysel başvuruların alanı, sosyal hakları da kapsayacak biçimde genişletilmiştir. Bireysel başvuruların temelindeki hak ihlâllerinin, Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tâbi bir normun hukuka aykırılığından kaynaklanması halinde Yüksek Mahkeme’ye bu normu denetleme yetkisi de tanınmıştır. Nihayet Anayasa Mahkemesi’ne yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirlerinin alanına müdahale eden işlemleri nedeniyle yapılacak başvuruları da inceleme ve karara bağlama yetkisi tanınmıştır.
Yüksek Seçim Kurulu, yerine getirdiği işleve uygun olarak Anayasamızın Yüksek Mahkemeleri düzenleyen bölümüne aktarılmış; iki daire ve bir Genel Kurul halinde çalışması öngörülmüştür. Böylece dairelerin alacağı kararlar, itiraz denetimine tâbi kılınmıştır. Daha da önemlisi, Yüksek Seçim Kurulu’nun seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarına ilişkin verdiği kararların, Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak bireysel başvurulara konu olması sağlanmıştır. Böylece seçim sürecinin hukuka uygunluğu teşvik edilmiştir.

Sayıştay da Yüksek Mahkemeler başlığı altında düzenlenerek demokrasinin aslî unsurlarından olan şeffaflık ve hesap verirlik güvence altına alınmıştır. Anayasa Değişikliği Önerimiz yargıya ilişkin unsurlarıyla birlikte kabul edilerek yürürlüğe girdiği takdirde Anayasamızın 2. maddesinde yer alan ve değiştirilmesi yasaklanan insan haklarına saygılı, demokratik, lâik, sosyal hukuk devleti kavramları, Anayasa düzenimizin asıl belirleyicisi olabilecektir. Böylece tüm vatandaşlar, geleceğe güvenle bakabilecekleri huzurlu bir ortama kavuşacaklardır.”

PARTİ KAPATMA DAVALARINDA MECLİS ONAYI

Komisyonun İYİ Partili Üyesi, İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, “Güçlü, kalkınmış ve demokratik Türkiye’nin inşası için hazırladığımız anayasa değişikliği çalışmamızda, temel hak ve hürriyetlerin güvenceye kavuşturulması ve hürriyetler üzerindeki baskılara son vermek için önerilerimizi hazırladık” dedi.

Temel hak ve hürriyetler açısından değişiklik önerilerinin ruhunu yansıtan ilk düzenlemenin başlığa ilişkin olduğunu, Anayasanın ikinci kısmının başlığını “Temel Hak ve Hürriyetler” olarak değiştireceklerini belirten Poyraz, “İnsan onurunun dokunulmazlığını ve devletin buna saygı gösterme ve koruma yükümlülüğü ile temel hak ve hürriyetlerin bütünlüğünü ve yasama yürütme ve yargıyı bağlayıcı olduğunu Anayasanın 12. maddesine ekliyoruz. Devlete insan hakları ihlallerini önleme ve herkesin haklardan yararlanmasını sağlama yükümlüğünü getiriyoruz” dedi.

Siyasi partiler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın kapatma davası açabilmesini TBMM’nin iznine bağladıklarını belirten Poyraz atacakları adımları şöyle sıraladı:

“Düşünce, kanaat ve ifade hürriyetini tek bir maddede düzenliyoruz. Hiç kimsenin düşüncelerinden ötürü ayrımcılığa tabi tutulamayacağını anayasal ilke olarak belirliyoruz. Bu değişiklik sonucunda ifade hürriyeti, çoğulcu bir demokrasinin gerektirdiği ölçüde genişlemiş olacaktır. Kamuoyunun özgürce oluşmasını ve medyada çoğulculuğun sağlanmasını Devlete bir ödev olarak yükleyerek basın hürriyeti üzerindeki keyfi uygulamalara son veriyoruz. Toplumun haber alma hakkını koruma ve kamuoyunun serbestçe oluşmasını sağlama amacıyla kişiler ve siyasi partilerin kamu tüzel kişilerinin elindeki kitle haberleşme ve yayım araçlarından hakkaniyet ve adalet ilkesine uygun olarak yararlanma hakkına sahip olduğunu anayasal ilke olarak düzenliyoruz. Sosyal ve ekonomik haklar ve hürriyetlerde önerdiğimiz değişikliklerle müreffeh bir ülke hedefimizin anayasal alt yapısını oluşturuyoruz. Anayasanın 62. maddesinin başlığını yurt dışında yaşayan Türkler olarak değiştirerek Devletin onların hak ve menfaatlerini koruma, dil ve kültürlerini muhafaza etme ve anavatanla bağlarını geliştirme çalışmaları yapma görevini vurguluyor, Devlete tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğumuz ülkeler ve topluluklarla ilişkileri gerçekleştirme yükümlülüğü getiriyoruz. Sosyal ve ekonomik haklar kısmına yeni haklar ekliyoruz. Herkesin sağlık hakkına sahip olduğunu ve hiç kimsenin temel sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılamayacağını hükme bağlıyoruz. Çevre hakkı ile çevreyi korumanın, çevre kalitesini yükseltmenin, gıdaların doğallığını sağlamanın devletin bir görevi olduğunu belirtiyoruz. Hayvan hakları da bu değişiklik önerimizde yer alıyor. Devletin doğal hayatı ve hayvanları korumak ile hayvanlara yönelik eziyet ve kötü muamele yapılmaması için gereken tedbirleri alma görevi olduğunu belirtiyoruz. Milletvekili genel seçimlerinde geçerli oyların yüzde birini alan partilere devletin mali yardımda bulunacağı ve bu yardımın dörtte birinin partiler arasında eşit olarak dağıtılacağı, geri kalan tutarın ise partilerin elde ettikleri oy oranına göre paylaştırılacağı düzenlemesini getiriyoruz. Demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olan siyasi partiler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın kapatma davası açabilmesini TBMM’nin iznine bağlıyoruz. Kapatma kararının ancak odak olma halinde verilebileceği daha yalın olarak düzenlenip odak olma tanımına yoğun, sürekli ve demokratik düzene ciddî tehlike oluşturacak bir şekilde kavramları ile fıkranın son cümlesine yasama sorumsuzluğu kapsamında kullanılan oy, söz ve düşünce açıklamaları odak olmanın tespitinde gözetilemez hükmü ekliyoruz. Son olarak Kamu Denetçiliğini düzenleyen Anayasanın 74. maddesinde yapılan değişiklikle kuruma, idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka ve hakkaniyete uygunluğunu re’sen veya şikâyet üzerine inceleme ve denetleme yetkisi tanıyoruz. Toplumun geniş kesimlerinin, tarafsızlığına, hakkaniyetine güven duyduğu bir kişinin kamu başdenetçiliği makamına seçilmesi sağlama gayesiyle Kamu başdenetçisinin seçimi usulünü değiştirerek parlamentoya hâkim olan siyasi çoğunluğun seçimi tek başına gerçekleştirmesini engelliyoruz.”

‘YÖK KALDIRILACAK, YEREL YÖNETİCİLER İÇİŞLERİ BAKANLIĞI TARAFINDAN GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILAMAYACAK’

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, “Mutabakat metnindeki hedeflerimizden bir tanesi yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarını artırılması, yerel yönetimlerde demokratik katılım, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin hâkim kılınması, merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari denetiminin sınırlarının açıkça belirlenerek yerindelik denetimi anlamına gelen vesayet uygulamalarına son verilmesi idi” dedi.

Yerel yöneticilerin İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılma uygulamasına son verdiklerini belirten Kaya, “Bu durumdaki geçici olarak görevden uzaklaştırmaya ilişkin tedbir kararlarının kamu yararı bulunması şartıyla İçişleri Bakanı'nın talebi üzerine Danıştay tarafından bir ay süre ile verilebileceğini, bu kararın ayda bir Danıştay tarafından gözden geçirilmesini ve nihai olarak bu kararın 6 ayı geçmemesini öngörüyoruz. Merkezi idarenin mahalli idareler üzerindeki idari vesayet yetkisinin amacını Anayasada sınırlı olarak sayarak mahalli idarelerin yetkisini artırıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Yükseköğretimde özgür ve çoğulcu bir sistem oluşturarak üniversitelerin bilimsel özerkliklerinin yanında, idari ve mali özerkliklerini de anayasal güvence altına almak, Yükseköğretim Kurulu’nu kaldırarak yerine yetkileri koordinasyon görevi ile sınırlandırılmış, üyelerinin ise demokratik meşruiyet esasına dayanılarak seçildiği üniversiteler arası bir kurul tesis etmek amacı ile Anayasanın 130 ve 131. maddelerinde değişiklik öngördük” diyen Kaya şöyle devam etti:

“Mutabakat metnimizde kamu yönetimi başlığı altında mutabık kaldığımız bir diğer nokta da Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlardı. Bu kurumlardan bir tanesi ve bugün maalesef en tartışmalı hale gelen kurumların başında gelenlerden bir tanesi de Radyo ve Televizyon Üst Kuruludur. Anayasanın 133. Maddesindeki değişiklik teklifimiz ile bu kurulun çoğulculuk, özerklik ve tarafsızlık ilkelerine bağlı olarak çalışmasını temin etmeyi amaçladık. Bu kapsamda başta medya organları, barolar, sivil toplum kuruluşları ile meslek örgütleri, iş dünyası, sendikalar, kadın ve gençlik örgütlerini ziyaret ederek bu çalışmalarımızı kendileri ile paylaşıp destek isteyeceğiz. Aynı zamanda 81 ilde 6 siyasi parti olarak birlikte yapacağımız planlama ile de sivil toplum buluşmalarla bu önerilerimizi aziz milletimiz ile paylaşacağız.

Anayasanın önemsizleştirilmeye, hukuk devleti ilkesinin unutturulmaya, devletin bir parti devleti haline dönüştürülmeye, kurum kültürü ve kurallar sisteminin yok sayılmaya çalışıldığı bu dönemi aziz milletimiz ile birlikte mücadele ederek aşacağımıza ve Cumhuriyetin birinci yüzyılındaki kazanımlarımızı muhafaza ederek daha ileriye götürüp sorunlarımızı demokrasi kültürü içinde çözerek Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmaya kararlıyız.”