Altılı Masa liderleri Saraçhane'de: 85 milyon birden büyüktür

Saraçhane'de konuşan Ekrem İmamoğlu "Ben, sen ya da o değil, herkes kazanacak. Her şey çok güzel olacak" dedi.

Abone ol

DUVAR - Altılı Masa liderleri; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Uysal ve DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, yerel mahkemece 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilen ve siyasi yasaklı olmasına hükmedilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek için Saraçhane’de, on binlerce İstanbullu ile buluştu. Sağlık sorunu nedeniyle buluşmaya katılamayan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Temel Karamollaoğlu'na, Genel Başkan Yardımcısı Sabri Tekir vekalet etti.  

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada dün kadar çıktı. Kararı açıklayan mahkeme İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verirken, siyasi yasağı içeren 53. maddeyi de uyguladı.

Mahkemenin kararının ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Saraçhane’deki yönetim binası önüne çağrı yapıldı. İmamoğlu çağrısını dün gece saat 22.00’da yineleyerek şunları söyledi: “Millet, iradesine liderleriyle sahip çıkıyor. Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Akşener, Sayın Karamollaoğlu, Sayın Babacan, Sayın Davutoğlu ve Sayın Uysal’la buluşmak üzere sizleri yarın saat 16.00’da, Saraçhane’de, birliğe ve dayanışmaya davet ediyorum.”

İmamoğlu’nun çağrısının ardından Altılı Masa liderleri, rahatsız olduğu belirtilen Karamollaoğlu dışında bugün Saraçhane’de bir araya geldi. 

ALTILI MASA DA ÇAĞRI YAPTI

DEVA Partisi Başkanı Ali Babacan, "Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı hep beraber #sarachane’deyiz. Saat 16.00’da herkesi bekliyoruz" diyerek çağrıda bulundu.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise dün "Millet iradesine ipotek konulamaz Sn. Erdoğan bunu en iyi sen bilirsin. İstanbul Belediye Başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu'na destek vermek ve onu bu göreve seçen İstanbullu seçmenin iradesine sahip çıkmak için programlarımı iptal ettim, İstanbul'a geliyorum" diyerek İmamoğlu'na destek mesajlarını iletti.

Demokrat Partisi lideri Gültekin Uysal ise resmi sosyal medya hesabından "Bir hikaye başladığı yerde -Saraçhane’de- hukuk katledilerek bitiyor; Türkiye üstündeki kara örtüyü #Milliİrade ‘ye sahip çıkarak kaldıracaktır! Yarın İstanbul’da #YeterSözMilletin diye haykıracağız!!!" şeklinde paylaşımda bulundu.

İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu ise partisi adına resmi sosyal medya hesabından çağrıda bulundu. Kavuncu, "Bugün saat 16.00'da, milletimizin iradesine sahip çıkmak için Saraçhane'de olacağız. Ellerimizde yalnızca Türk Bayrağımızla demokrasimize sahip çıkacağız. Sandıkla gelen ancak sandıkla gider! @meral_aksener" ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da partisinin İstanbul İl Başkanı Ömer Faruk Yazıcı'nın paylaşımını alıntıladı. Yazıcı, "Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı hep beraber #sarachane’deyiz. Saat 16.00’da herkesi bekliyoruz" dedi.


CHP'Lİ BAŞKANLAR DESTEK İÇİN ALANDA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İBB binasına giriş yaptı. Liderleri, İmamoğlu karşıladı.

CHP'nin büyükşehir belediye başkanları da sahneye geldi. İmamoğlu'na destek için Saraçhane'ye gelen belediye başkanları şöyle:

  • Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül
  • Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu
  • Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat
  • Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı
  • Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç
  • Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin
  • Büyükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi
  • Avcılar Belediye Başkanı Ali Kılıç
  • Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık
  • Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt
  • Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir
  • Artvin Belediye Başkanı Demirhan Elçi
  • Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı
  • Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan
  • Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz
  • Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan
  • Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan
  • Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu
  • Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan
  • Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman
  • Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak
  • Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün
  • Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer
  • İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer
  • Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş
  • Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen
  • Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu
  • Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek
  • Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar
  • Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş


İMAMOĞLU SAHNEDE

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konuşma şöyle:

“Burası Saraçhane, burası sizin eviniz. Burası milletin evi. Burada siz ne derseniz o olur. Ama önce bana şu sorunun cevabını bir verin: Bu ülkeyi yönetenlerin, milletimizle, sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar? 31 Mart’ta oyunuzu kullandınız, saymadılar. ‘Zarfa attığınız 4 oy pusulasından 3’ü geçerli, Büyükşehir Belediyesi için kullandığınız oy ise, geçersizdir’ dediler. Sizin tertemiz, helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yenilediler. Sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi’ne, eskiden, bizden 1 gün önce, kamu bankalarından bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime, tam 3,5 yıldır, millete ait bankalardan 1 kuruş vermiyorlar. Sizin seçtiğiniz yönetim, çok daha uygun koşullarla dışarıdan krediler, fonlar bulup getiriyoruz. Bu defa da aylar yıllar geçiyor, bir imza atıp onay vermiyorlar. Sizinle ne alıp veremedikleri var bunların? Milletimizden, 16 milyon insanımızdan ne istiyor bu insanlar?

'SİZDEN NE İSTİYOR BU İNSANLAR?'

Mesela; eskiden bu şehirdeki taksilerle ilgili kararları, sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi alırdı. ‘Hayır’ dediler, ‘Artık taksi konusunda kararlar İstanbul’dan değil, Ankara’dan alınacak.’ Daha ilginç şeyler var. Bu çok komik. Mesela; eskiden, Gezi Parkı’nın mülkiyeti, sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi’ne aitti. ‘Yok’ dediler, ‘Gezi Parkı, artık bir vakfa ait olacak.’ Daha onlarca örnek sayarım, ama vaktinizi almayayım. Siz, bir kere değil, iki kere üst üste bir belediye başkanı seçtiniz. Onlar, sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için, mahkemeden karar çıkarttılar. Üstelik, baktılar mahkemenin hakimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka bir hakim getirterek çıkarttılar bu kararı. Allah aşkına, bu ülkeyi yönetenlerin, ey vatandaşlarım sizinle ne dertleri var, sizinle ne alıp veremedikleri var? Sizden ne istiyor bu insanlar? (‘Hükümet istifa’, sesleri üzerine) Yok, yok; öyle kolay kaçmak yok. Onları, onları gönderecek altı siyasi partinin lideri burada.”

'MİLLETİN İRADESİNE KARŞI ALERJİLERİ VAR^'

Ben size söyleyeyim: Bu ülkeyi yönetenler hasta, hem de çok hasta. Bunlar milletin iradesine karşı alerjisi olan insanlar. Milli irade kendilerinden yana şekillenirse, sorun yok. Ama başka türlü şekillenirse, bunlarda alerji hastalığı başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Ama yapsınlar nafile, nafile, nafile. Ne hukuk ne ahlak ne din ne iman; her şeyi yok sayıyorlar. Gözleri hiçbir şey görmüyor. Bugün burada, bunca büyük bir kalabalığı harekete geçiren, sizlerin ortak vicdandır. Hepimizi birleştiren haksızlığa hem de apaçık haksızlığa, adaletsizliğe karşı buradayız. Milyonlarca kişi ayağa kalkıyor ve meydanlara akıyorsa, Edirne’den Kars’a kadar bir millet aynı isyan duygusunu yaşıyorsa, bu bir kırılma anıdır. Bu bir adalet refleksidir. Bu, rızanın kalktığının kanıtıdır. Bunlar açıkça vicdansızlığın olduğu, haksız yere milletin mağdur edildiği anlarda olur. Dün de oldu, şimdi de oluyor.

Milletin iradesine alerjin varsa; seçim sonuçlarını hazmedemiyorsan, tavsiyemiz; siyaset miyaset yapmayacaksınız. 16 milyon İstanbullu, senin gözünde bir ve eşit değilse; 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımızı, bir ve eşit görmüyorsan, siz, ‘Bu ülkeyi yönetiyorum’ demeyeceksiniz. Çünkü sen, bu ülkeyi yönetmiyorsun. Siz, birtakım çıkar gruplarını, seçilmiş dernekleri, yakın aile vakıflarını, birtakım karanlık odakları yönetiyorsunuz. İstanbul’da bir israf düzeni kurdular ve sonsuza kadar sürsün istiyorlar. Bir avuç insanın zenginliğine zenginlik katan, İstanbullunun canını çıkaran bir düzendi bu. Ben seçimden önce hemşerilerimden yetki istedim. ‘Görevi verin, bu israf düzenini yok edeyim’ dedim. ‘Kişilere, gruplara, derneklere, vakıflara, cemaatlere, partilere hizmet dönemini bitireyim, 16 milyon İstanbulluya eşit hizmet sunayım’ dedim. İstanbullular, beni bunun için seçtiler. Evelallah, İstanbul’da israf düzenine son verdik. Belediyenin kaynaklarının yönünü değiştirdik. Bütçemizi 16 milyon İstanbullunun emrine sunduk. Bir avuç insan, avucunu yalar oldu. Zaten bugün yaşadıklarımız, bize yapılanların tümü işte bu yüzden.

'İSRAF DÜZENİNE SON VERİP ‘İNSAF DÜZENİNİ’ KURDUK'

Biz, sadece israf düzenine son vermekle kalmadık. İstanbul’da bir ‘insaf düzeni’ kurduk, insaf düzeni oluşturduk. İnsaf nedir biliyor musunuz; onların bilmediği şey. İnsaf, ‘Vicdana ve mantığa dayanan adalet’ demektir. İstanbul, 3,5 yıldır, vicdana ve mantığa dayanan bir adalet anlayışıyla yönetiliyor. İstanbullunun artık vicdansız, mantıksız, adaletsiz, kısacası insafsız bir yönetime tahammülü yok. Biliyoruz ki, Türkiye'de aynen bu şiarla görevini yapan 11 Büyükşehir Belediye Başkanımız sayesinde, Türkiye'de de artık israf düzenini milletimiz istemiyor. O yüzden bizi istemiyorlar. O yüzden vatandaşın iradesini yok saymak için, bin bir numara çeviriyorlar. Her zaman söylerim; Cumhuriyet, yöneticilerin hadlerini bildiği rejimin adıdır. Vatandaş haklarını, yöneticiler de hadlerini bilecek. Cumhuriyet öyle bir rejimdir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız, hukuksuz bir biçimde görevden almak, haddini bilmemektir. Milletin iradesini yargı yoluyla dizayn etmeye çalışmak, haddini bilmemektir.

'TÜRKİYE BİR YOL AYRIMINDA…'

Yüzüncü yılına gururla, umutla yürüdüğümüz Türkiye Cumhuriyeti, bu ülke vatandaşlarının kanıyla, canıyla, bin bir emeğiyle kurulmuştur. Cumhuriyet, bu topraklarda yaşayan herkes bir ve eşit olsun, özgür ve onurlu yaşasın diye kuruldu. Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Atatürk’ün dediği gibi; ‘Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin sağlanması ve korunması’ için kuruldu bu Cumhuriyet. Peki, en yüksek hürriyeti, en yüksek eşitlik ve adaleti nasıl koruyacağız? Onun da cevabını veriyor Atatürk: ‘Tam ve kesin anlamıyla milli egemenliğin kurulmasıyla…’ Yani ‘Egemenlik, kayıtsız milletindir’ diyor. Türkiye, bugün işte böyle bir yol ayrımındadır. Milletin egemenliğini kayıtsız şartsız kabul edenlerle, milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir tercih yapmak zorundayız. Toplumda en yüksek hürriyet, eşitlik ve adaletin sağlanıp korunmasını istiyorsanız, başka hiçbir yolunuz yok. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracaksınız. 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının tamamına eşit ölçüde sevgi ve saygı besleyenlerin yanında duracaksınız.

'BENİM ARKAMDA TÜRKİYE İTTİFAKI VAR'

İşte onun için ben, İBB Başkanı olarak, 16 milyonun bir kardeşi olarak söylüyorum ki; ‘Altılı Masa’nın en çalışkan neferi olacağım.’ Genel Başkanlarımın huzurunda hepinizin huzurunda söz veriyorum. Ben ortak akla, ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun birlikte, barış içinde ortak bir geleceği inşa edebileceğine inanıyorum. Onlardan ve onların dikte ettirdiği yok hükmündeki kararlardan asla korkmuyorum. Benim sığınacak hakimlerim, savcılarım, mahkemelerim yok. Benim arkamda bu büyük millet var; sizler varsınız, sizler. Bu milletin birliğini inşa etmeye karar vermiş, bu masanın vatansever liderleri ve onların kurduğu Türkiye İttifakı var. Sizler şimdi, bugün burada, yeniden ve çok daha güçlü şekilde birlik iradesi ortaya koyuyorsunuz. Bugün burada konuşan saygıdeğer liderler işte bu beklentinin siyasi iradesini temsil ediyorlar. Buradaki birlik iradesi, toplumu yoksulluğa, adaletsizliğe, çaresizliğe mahkum etmeye çalışan iktidarın karşısında ülkenin tek umudu, yegane çaresi ve en büyük gücüdür. Buradaki irade, Türkiye’nin demokratik ve güçlü bir devlete, huzurlu ve zengin bir topluma, eşit ve özgür yurttaşların ortak geleceğine kavuşmanın umudu, iradesi ve teminatıdır. Bu ittifak, basiretin ve ferasetin ittifakıdır. Bu irade ve bu ittifak, zorla baskıyla, yargı darbesiyle bu ülkeyi yönetebileceklerini, milli iradeye şekil verebileceklerini zanneden acizlerin devrine son verecek.

'DÜNYANIN MERKEZİNE GÖMSELER DE YERKÜREYİ PATLATIR ÇIKARIZ'

Bugünden itibaren Türkiye için yeni bir dönem açılıyor. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında hep birlikte işimiz çok. Demokrasisi tahrip olmuş, vatandaşları yoksulluğa mahkum edilmiş, meclisi çalıştırılmayan, adaleti çökmüş bir ülke olmaktan kurtulacağız. Bu ülkede kurdukları ‘bozuk düzeni’ ortadan kaldıracağız. Rahmetli Bülent Ecevit’in sözleriyle söylersek; ‘Bozuk düzen onarılır, ama bu düzen bozuk da değil, çürümüş düzendir; çürümüş her şey gibi çürüğe çıkarılmalıdır.’ Kamplara ayrılmış, kutuplaştırılmış aziz milletimizi hep birlikte birleştireceğiz. Hayat pahalılığına son vererek, ekonomiyi rayına sokacağız. Ülkeye, özgürlüğü ve demokrasiyi getireceğiz, medyayı bağımsızlaştıracağız. Şair Namık Kemal’in dediği gibi; ‘Zulüm ne kadar pervasız olursa olsun, zulmün binasını biz yıkarız. Dünyanın merkezine gömseler de yerküreyi patlatır çıkarız.’ 

'HERKESİN ADALETİ BULACAĞINA İNANDIĞI BİR TÜRKİYE UMUDUM VAR'

Çare belli. Önümüzdeki seçimlerde ülkemizde vereceğimiz karar bellidir. Önümüzdeki seçimler, bu hedefler için çok önemli bir fırsat. Önümüzdeki seçimlerde vereceğimiz karar bellidir. Özgür ve demokratik bir ülkenin kanunlara saygılı vatandaşları mı olacağız, yoksa kapı kulları mı? Benim umudum var. Herkesin eşit olduğu özgür bir Türkiye için büyük umudum var. Sadece küçük bir azınlığın değil, doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine her vatandaşın ülkesinden, devletinden ve yaşadığı yerden mutlu olduğu bir Türkiye hayalim var. Hiç kimsenin yargıyı bir sopa gibi kullanmaya cüret edemeyeceği, adliye salonlarına yolu düşen herkesin adaleti bulacağına inandığı bir Türkiye umudum var. Gençlerin geleceğini uzaklarda değil kendi memleketinde aradığı ve bulduğu bir Türkiye hayalim var. Halk iradesinin davalarla, kayyumlarla ipotek altına alınmadığı, yargı darbeleriyle millet iradesinin zedelenmediği bir ülke umudum var…

'BU DAVA, ADALET DAVASI'

Allah’a güveniyorum. Çünkü O, doğru olanı yolda koymaz. Sizlere güveniyorum. Çünkü siz, iradenize set koymak isteyenlere 3,5 yıl önce hem de iki kez günlerini gösterdiniz. Yine göstereceksiniz, hiç kuşkum yok. Umudunuz hiç eksilmesin. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız. Asla üzülmeyeceğiz; ama daha büyük bir azimle çalışacağız. Asla öfkeye kapılmayacağız; ama hep birlikte kararlı olacağız. Çünkü bu dava, bana açılmış bir dava değil. Çünkü bu dava, parti davası değil. Bu dava, ülke davası. Bu dava, adalet davası. Bu dava, eşitlik davası. Çünkü biz bu davayı, çocuklarımıza güçlü ve demokratik bir Türkiye bırakma davası olarak görüyoruz. İnanın 2023 çok güzel olacak. Yalnız benim, senin ya da onun için değil; hepimiz için, bu ülkede yaşayan her bir yurttaşımız için çok güzel olacak. Ben, sen ya da o değil; herkes kazanacak. Çocuklarımız kazanacak. Gençlerimiz kazanacak. Bu akşam bizleri yalnız bırakmadınız. Hepinizi çok seviyorum. Hep birlikte mücadelemize devam edeceğiz. Herkes kazanacak ve her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak…


KILIÇDAROĞLU: İKTİDAR OLMAK İÇİN GELİYORUZ

Ekrem İmamoğlu'nun ardından konuşma yapan Kemal Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Hiç endişe etmeyin, iktidar olacağız. 11 madde halinde düşüncelerimi paylaşacağım sizinle.

1- Mevlana der ki, adalet kutup yıldızı gibidir, yerinde sabit durur, kainat onun etrafında döner. Bugün bizi buraya getiren yaşadığımız adaletsizliktir. Hepinizin huzurunda söz veriyorum, adalet ya gelecek ya gelecek!

2- Adalet dağıtacak olan kişi, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaate göre karar vermek zorundadır. Bu yapılmadığı takdirde adaletsizlik olur.

3- Adaleti dağıtacak kişi, sarayın sofrasına asla oturmayacak. Sofraya oturan alimin verdiği fetva yanlıştır.

4- Milli irade 1921 ve 1924 anayasalarının birinci maddesi şudur; egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin iradesine bir yargıç aracılığı ile darbe vurulmuştur. Biz milli iradeyi yeniden inşa edeceğiz.

5- Adalet artık temel bir Türkiye sorununa dönüşmüştür. Sokakta herhangi bir vatandaşa sorun! Büyük kısmı bu ülkede adalet yoktur diyecek ama bizler Altılı Masa olarak adalet konusunda kararlıyız. Adaleti bu ülkeye mutlaka getireceğiz.

Bugün Türkiye'de hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor. Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku var. Dayısı olana kimse ses çıkarmıyor, bir genç tweet attığı zaman sabahın köründe gözaltına alınıyor. Bu manzarayı bitireceğiz. Asla bir daha bu manzarayı yaşamayacaksınız.

6- Yargıç koltuğunda oturup yargıyı itibarsızlaştıranlar var. Ağacın kurdu kendi içindedir. Uyuşturucu baronlarına ses çıkarmazlar, parti teşkilatından gelenleri hakimlik, savcılık koltuğuna oturturlar, çetelerle yan yana gezerler. Adalet ağacındaki kurtları tek tek temizleyeceğiz. Adaletin ağacı görkemli ve sağlıklı olacak.

7- 'Zulmün artsın ki tez zeval bulasın' der atasözümüz. Zulüm öteden beri var bu ülkede. Vekillerimiz tutuklandı. Gazeteciler tutuklandı, İstanbul İl Başkanımız siyasi yasak kapsamına alındı. Bu tablo zulmün arttığı bir tablodur. Bu da yakında zeval bulacaktır demektir ve onları göndereceğiz.

8- İBB Başkanı İmamoğlu hakkında verilen karar asla kabul edilemez. Toplumun vicdanını yaralamıştır. Toplumun vicdanı kanamaktadır. Şunu herkes iyi bilsin, Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize bir milimlik dahi geri adım attırmayacaktır, kararlılıkla başkanın arkasında duracağız. Bizim kupon arazi merakımız yok, rant yiyicilere hizmet etme görevimiz yok. Her belediye başkanımız halka hizmet eder. Halka hizmet Hakk'a hizmettir. Açık ve net ifade edeyim, hiçbir güç İmamoğlu'nu İstanbul'a hizmet etmekten alıkoyamaz. Görevini onuruyla ve şerefiyle yapacak.

9- Göndereceğiz! Adaletsizliği kural haline getirenleri göndereceğiz. Yetim hakkı yiyenleri, milli iradeye darbe yapanları göndereceğiz. Altılı Masa kararlı, bu ülkeye huzuru ve bereketi getireceğiz.

10- Hiç kimse unutmasın, umutsuzluğa kapılmasın. Bu bir 100 metre koşusu değil, bu bir maratondur. 6 ay sonra maraton bitecek, yeni bir Türkiye göreceksiniz. Kucaklaşan, bereketli bir Türkiye göreceksiniz.

11- Asla başınızı öne eğmeyin. 6 ay kaldı, geliyoruz. İktidar olmak için geliyoruz!"


BABACAN: TÜRKİYE 1'DEN BÜYÜKTÜR

 DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis ve siyasi yasak cezası üzerine Saraçhane’de düzenlenen “Millet, iradesine sahip çıkıyor” mitinginde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:

"Biliyorum çok öfkelisiniz. Hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyorum. Bu haksızlığı, bu hukuksuzluğu reddediyorum. Ekrem İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum.

Daha birkaç ay evvel Canan Hanım’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. İktidarın seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyumlarla rövanş almasını reddediyorum. Onun için buradayım. İsyanımızı, feryadımızı, tüm İstanbul, tüm Türkiye duysun diye buradayım.

Farklı fikirlerden, farklı kimliklerden, dünyadan korkmayan bir Türkiye istiyoruz. Biz özgürce konuşan, cesur, zengin bir Türkiye istiyoruz. Endişeye mahal yok! Biz buradayız. Biz halkın yanındayız, hakkın yanındayız.

Nedir bu çektiğimiz? Devlet gücünü eline geçiren, başlıyor aşağıdakileri ezmeye. Başlıyor rakibini, sevmediklerini ezmeye. Başlıyor zulmetmeye. Üste çıkan alttakini eziyor. Üste çıkan başlıyor zorbalığa. Daha dünün ezileni Sayın Erdoğan, üste çıkınca başkalarını ezmeye başlıyor. Zulmetmeye başlıyor. Sandık günü cevabımızı vereceğiz hep beraber. Sayılı gün çabuk geçer. İşte biz, bu ülkede nöbetleşe zorbalığa karşıyız. Bu millet Nazım Hikmetlere, Ahmet Kayalara, Necip Fazıllara, Halide Ediblere zulmedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömdü. 

Bu millet, 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta, 15 Temmuz’da silahla, topla, tüfekle demokrasiye kast edenleri tarihin tozlu sayfalarına gömmüş bir millettir. Bu millet Nazım Hikmetlere, Ahmet Kayalara, Necip Fazıllara, Halide Ediplere zulmedenleri, tarihin tozlu sayfalarına gömen bir millettir. İnanın bu millet, yargı oyunlarıyla kendi iradesini görmezden gelenlere de en iyi cevabı ilk sandıkta verecektir. Bu millet zulmedenlere gerekli cevabı verecektir. Hem de çok yakında verecektir. Biz, herkes için adalet demek için buradayız. Biz, herkes için özgürlük demek için buradayız. Türk, Kürt hiç fark etmez. Sünni, Alevi hiç fark etmez. Yaşam tarzı fark etmez. İnansın, inanmasın fark etmez. Biz hep beraber Türkiye’yiz. Bütün Türkiye için özgürlük ve adalet diyoruz. Onun için bugün buradayız.

Yıl 2002. Şu andaki iktidar, ‘3Y ile mücadele edeceğim’ diye başa gelmedi mi? 3Y neydi? Yolsuzlukla, yasaklarla, yoksullukla mücadele. Döndü dolaştı 3Y milletin başına çöktü. Yolsuzluk var mı? Yoksulluk var mı? Yasaklar var mı? İşte Ekrem İmamoğlu kardeşimizi yasaklamaya çalışan bir zihniyet bu. Çok yazık. Yıllar sonra kendi iddiasını, kendi mücadelesini unutan ve aynı zorlukları başkalarına yaşatan bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Devlet gücünü kullanan, devlet gücüne sahip olan süreyle ve hukukla sınırlı olmalıdır. Üç dönem kuralı vardı. 2015’te doldu üç dönem. Uçaktan gelirken ne demiş? Hani ‘Son defa aday olayım’ falan diyordu ya. ‘Yok, daha bırakmayacağım diyor. ‘Partiyi falan bırakmam’ diyor. Yetmiyor. Şu andaki iktidar partisinin kuruluş akitnamesinde vardır: 2015’te üç dönemi doldu. Ne zaman ki devlet gücünü kullanan süreyle sınırlanmaz, hukuku tanımaz, o andan itibaren güç yozlaşması, güç zehirlenmesi olur. Mutlak güç mutlaka yozlaştırır.

Bu meydan yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza karar verecek olan meydandır. Korku mu, umut mu? Kararı bu meydan verecek. Depresyon mu, mutluluk mu? Açlık mı, zenginlik mi? Çatışma mı, barış mı? Baskı mı, özgürlük mü? Otokrasi mi, demokrasi mi? Bu meydan bunun en güçlü cevabıdır: 85 milyon 1’den büyüktür. Türkiye 1’den büyüktür.

GÜLTEKİN UYSAL: ADINIZ AK OLACAĞINA ALNINIZ AK OLSAYDI

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal şunları söyledi:

"Bir büyük hüzün içerisindeyim, milletim için üzüntü içerisindeyim. Geleceği karartılan gençlerimiz adına bir büyük üzüntü içerisindeyim. Üzüntümün sebebi şudur: Bu büyük ülke, bu büyük millet bu kadar kötülüğü hak etmiyor. Zalime onun cellatlarına, uşaklarına karşı bir büyük mücadeleyi burada başlatıyoruz. Hep beraber ‘Yeter, söz milletin’ diyoruz. 6 Mayıs 2019 Türk demokrasisi için kırılma tarihidir. İstanbul milletinin iradesiyle belediye başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nun yetkisinin alındığı tarihtir. Milli iradenin önüne set çekilmez.

Milletin hür iradesinin üzerine kayıt da şart da koymak için Ekrem İmamoğlu’na bu cezayı verdiler. Bilsinler ki bu kararın nokta kadar milletin vicdanında bir karşılığı yoktur. Bu kararları aldıranları biliyoruz. Herkesin bildiği bir sır, biliyoruz. Demokrasiyle hukuk ile bu iktidar sahiplerinin ufuklarını gördük. Bakmayın isimlerine Adalet ve Kalkınma Partisi dediklerine. Adaletleri bakalı çok oldu. Adınız ak olacağına alnınız ak olsaydı. Bu ülkenin kaldırım taşlarında İstanbul başta olmak üzere bu kararları alanlar başı dik bir şekilde dolaşamayacaklar. Siz reform yapmayın, sizden bir şey beklemiyoruz. Siz organize kötülük yapmaktan vazgeçin. FETÖcülerin size bıraktığı hukuksuzluk icat etmekten vazgeçin. İşaret fişeğini bugün buradan yaktığımız hukuk, demokrasi mücadelemizin milletin iradesiyle tarihin tecelli edeceği gün milletimiz iradesini ortaya koyacaktır. Altılı Masa etrafında bir araya gelmiş olanların demokrasi diye bir kavgası var. Atanmış hakimlerin verdikleri kararları hep beraber yerle bir edeceğiz. Dünümüzü çalanlara yarınlarımızı asla çaldırtmayacağız. Belediye başkanımız Ekrem İmamoğlu’na milletinin helal oylarını tekrar helal ettirdiniz.



DAVUTOĞLU: YARGI MENSUPLARI CESUR OLSUNLAR

Uysal'ın ardından sahneye çıkan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu şunları söyledi: 

"Meselemiz İstanbul seçmeninin iradesini korumaktır. Yargı bir kez daha siyasallaştı. Bizim meselemiz siyaset üstü bir meseledir. Hepimiz aynı gür sesle insan onuru diyoruz. Demokratik hukuk devleti diyoruz. Sayın Erdoğan’a benzer bir karar verilmişti. Düşünce özgürlüğünü, basını yok ettiler. Onlar gitti ama milletimizin demokrasi aşkı kaldı ve kalacak. Sizin tertiplerinize boyun eğmedik, eğmiyoruz, eğmeyeceğiz. Hangi siyasi görüşten olursa olsun herkesin hakkını hukukunu koruyacağız.

Güç sahiplerine sesleniyorum. Sakın seçim sandığı üzerinden siyaseti dizayn etmeye kalkışmayın. Bağımsız mahkeme karar verdi demeyin. İnanmayız. Biz bu kararı tanımadık, tanımıyoruz, tanımayacağız. Alacağınız karar Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini şekillendirecek. Zor dönemlerin hakimleridir tarihe geçenler. Türk yargısının mensupları, hiçbir siyasi talimata asla uymayın. Yargı mensuplarının tek aidiyeti vardır o da adalettir. Dün Türk yargısı için kara bir gündü. YSK başta olmak üzere seçime giderken hiçbir yargı mensubu baskı altına alınmaz. Bir tahrik ortamı yaratılarak toplumsal gerilimi ortaya çıkarmaya çalışan iktidara karşı, iktidar partilerine gönül veren seçmenlere de sesleniyorum. Tahriklere kapılmayın. AK Parti seçmenine sesleniyorum. Milli iradeyi esir alanlara karşı sesinizi yükseltin. O geniş kitlelerin bu kararla başları öne eğildi. Siyasi ahlakı egemen kılmaya geliyoruz. Müsterih olun. Bu seçim yasaklara karşı özgürlüklerin seçimidir. Bu seçim sonucunda hiçbir toplum kesimi kaybetmeyecek.

Masa dağılacak diye sözler çıkıyor. Onlar çok bekler çok. Bu masa sizin kurtlar sofrası masanız değil. Bu masa Halil İbrahim masası. Dağılmayacak

AKŞENER: GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER

Yanında getirdiği atkıyı İmamoğlu’nun boynuna asan İYİ Parti lideri Meral Akşener, konuşmasında şunları söyledi: “Bu atkının hikayesi var. Genç bir kızımız Kıymet Doğan verdi. 'Ekrem başkana verin' dedi. Bu atkı kıymetin atkısıdır. Tertemiz bir gencimizin atkısıdır. Yüz yıl önce olduğu gibi bugün de egemenlik kayıtsız şartsız diyenler burada. Yüz yıl önce verilen o iradenin temsilcileri burada. Onların saraylara kapandığı anda, milletin sesini duymadığı anda biz saraçhanedeyiz. Saray sizin Saraçhane bizimdir. Zulüm sizinse haksızlık sizinse sandık bizimdir. Millet burada. Demokrasi burada. Ekrem kardeşimin yanında. Gençler diyor ki 'yaşasın hürriyet kahrolsun istibdat'. 16 milyonun yanında 85 milyonun senin yanında olduğunu Saraçhane’de görüyoruz. Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez. Geldikleri gibi giderler. Geldikleri gibi gittiler. Geldikleri gibi sizin iradenizle gidecekler."



SABRİ TEKİR: YARININ TÜRKİYESİ'Nİ KURACAĞIZ

Son olarak sahneye çıkan Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir şunları söyledi:

"Herkesin bildiği bir gerçek vardır. Dünden bugüne adalet mekanizmasını kişisel ve siyasi hesaplarla bu mekanizmaya müdahale edenler mutlaka ve mutlaka zaman içerisinde kaybetmişlerdir. Böyle bir müdahale varsa buna müdahil olanlar hiç şüphesiz yine kaybedeceklerdir. Tarihin akışı böyledir. Bu tarihin akışını değiştirmek o kadar kolay değildir. Tabiat böyle bir akışı asla ve asla engellemesine izin vermemektedir. Birileri hukuksuzluk yaparken adaleti çiğnerken biz hukukun dışına asla çıkmamaya kararlıyız. Hukukun sınırları içerisinde kalmaya devam edeceğiz. Bu milletin huzuru için hukukun sınırları içinde kalmaya kararlıyız. Biz her zaman adaletin yanında yer alacak ve herkes için adalet demeye devam edeceğiz. 84 milyon insanın yaşına, cinsiyetine, etnik kökenine ve benzeri diğer hususlara asla itibar etmeden herkese adaletin eşit ve dengeli bir şekilde sunulması gerekmektedir. Yarının Türkiye'sini el ele ve gönül gönüle kurmaya çalışacağız."


Ne olmuştu? 

Dün İstanbul Anadolu Adliyesi 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava karara bağlanarak, Ekrem İmamoğlu hakkında, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyaset yasağı kararı verildi. 

İstanbullular, kararla birlikte İmamoğlu’nun çağrısına istinaden Saraçhane’deki İBB binası önünde toplandı.

Saraçhane’deki ilk buluşmanın ardından Twitter hesabından bugün için çağrı yapan İmamoğlu, “Millet, iradesine liderleriyle sahip çıkıyor. Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Akşener, Sayın Karamollaoğlu, Sayın Babacan, Sayın Davutoğlu ve Sayın Uysal’la buluşmak üzere sizleri yarın saat 16.00’da, Saraçhane’de, birliğe ve dayanışmaya davet ediyorum” demişti.