Muhalefette yer alan CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi” adı altında bir program açıkladı.
Esas itibariyle “Tek Adam Rejimi”ne karşı parlamenter sistemi savunan ve ağırlıklı olarak hukuk devleti ilkelerinin yerleşmesini öngören bu anayasa taslağında, sosyal ve sendikal hakların göz ardı edildiği dikkati çekti.
Kuşkusuz otoriter ve faşizan bir rejime karşı demokratik bir hukuk sistemini savunmak son derece doğal ve haklı bir taleptir. Ancak demokrasinin güçlü bir biçimde yerleşmesi ve oluşması için sosyal ve sendikal hakların da güçlü olması gerekir. Aksi takdirde demokrasi “topal” kalır.
Demokrasiyi koruyacak ve geliştirecek güçler, sosyal ve sendikal hakları bünyesinde barındıran emekçi sınıflardır, emek kesimidir.
GÖSTERMELİK KELİME DEĞİŞİKLİĞİ
Altılı Masa’nın anayasa değişikliği taslağı, 84 madde ve 156 sayfadan oluşuyor. Bu madde başlıklardan birisi de, diğer tüm anayasalarda olduğu gibi “Ekonomik ve Sosyal Haklar ve Ödevler” bölümüdür.
Bu bölümde çalışma hakkı başta olmak üzere sendika kurma, toplu sözleşme, grev gibi sendikal haklarla birlikte sağlık, çevre, konut gibi haklar yer almaktadır. Altılı Masa’nın önerisinde, bölüm başlığındaki “Ekonomik ve Sosyal Haklar ve Ödevler” maddesinde sadece “Ödevler” sözcüğü yerine “Hürriyetler” sözcüğü değiştirilmiştir.
Gerek 1982 cunta anayasasında, gerekse de AKP’nin değişiklik yaptığı 2010 anayasasında yer alan kısıtlamalar ve sınırlamalar, bu taslak metinde aynen kalmıştır. Hak grevi yasağı, memura göstermelik toplu sözleşme ve grev yasağı aynen korunmuştur.
Hak grevi yasağı, 12 Eylül cuntası tarafından getirilmiş, AKP de 2010 değişikliği ile memura grev hakkını yasaklayan ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu adı altında hükümetin ağırlıklı olduğu bir yapıyı anayasaya yerleştirmiştir.
Grevlerin ertelenmesi halinde toplu uyuşmazlığa Yüksek Hakem Kurulu’nca (YHK) çözüm bulunması, yani ertelenmiş grevlerin yasaklanması anlamı taşıyan uygulama da olduğu gibi yerinde kalmıştır.
Hiçbir Avrupa anayasasında yer almayan lokavt hükmü de, Altılı Masa’nın anayasa değişiklik önerisinde yine korunmuştur.
AİLE SİGORTASI YOK
Altılı Masa’nın anayasa taslağında, önemli bir sosyal güvenlik hakkı olan “Aile Sigortası” da yer almamıştır. ILO’nun (Uluslararası Çalışma Örgütü) 102 sayılı Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Sözleşmesi’nde dokuz sigorta dalı bulunmaktadır.
Türkiye, bu dokuz sigorta dalından sadece “Aile Sigortası” dalını onaylamamıştır. Aile Sigortası, asgari ücretin altında ücret alanlara ya da hiç geliri bulunmayanlara temel bir gelir hakkı sağlayan bir sigorta dalıdır.
CHP, bu sigorta dalının hayata geçirilmesini savunmaktadır, diğer muhalefet partileri de yoksullukla mücadeleyi önemsediklerini ısrarla belirtmektedirler. Bu görüşlere rağmen Altılı Masa’nın anayasa taslağında, önemli bir sosyal güvenlik hakkı olan Aile Sigortası yer almamıştır.
SAĞLIĞA MAKYAJ DÜZELTMESİ
Altılı Masa’nın sağlık hakkı ile ilgili anayasa değişikliğinde şu öneri getirilmiştir: “Devlet sağlık hakkının gerçekleştirilmesi için gerekli her türlü tedbiri almakla yükümlüdür.”
Kuşkusuz olumlu bir öneri ancak hemen bu hükmün arkasından “Devlet, sağlık alanındaki bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kuruluşlardan yararlanmak suretiyle etkili bir sağlık hizmeti ağı kurarak ve onları denetleyerek yerine getirir” şeklinde bir maddeyle öneriyi tamamlamıştır.
Bu madde de, halen yürürlükteki anayasada mevcuttur. Aslında “sosyal devlet” ilkesini benimseyen bir anayasada, sağlığın ücretsiz, kamusal bir hak olduğu temel bir gerekliliktir. Altılı Masa’nın bu önerisi de, bu anlamda bir “makyaj”dan öteye gidemeyecektir.
Altı parti temsilcisinin anayasa taslağını sunumu sırasında, bu bölüm İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz tarafından okunmuştur. Uğur Poyraz'ın sunum yaparken, “Sosyal, Ekonomik Haklar ve Hürriyetlerde önerdiğimiz değişikliklerle müreffeh bir ülke hedefimizin anayasal altyapısını oluşturuyoruz. Sosyal ve ekonomik haklar kısmına yeni haklar ekliyoruz. Herkesin sağlık hakkına sahip olduğunu ve hiç kimsenin temel sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılamayacağını hükme bağlıyoruz” sözlerinin ne kadar gerçekçi olduğunu okurun takdirine bırakıyoruz.
ASIL SORUMLULUK SENDİKALARIN
Altılı Masa’nın sosyal ve sendikal hakları görmezden gelen bu anayasa taslağı konusundaki esas sorumluluğun emek kesiminde olduğunu vurgulamak gerekir. Eğer ülkemizde işçi sınıfı ve sendikal hareket güçlü olmuş olsaydı, muhalefet böyle bir çalışma yaparken emek kesiminin önerilerini dikkate alırdı.
O nedenle bu taslağın tartışılması aşamasında emek kesimine, sendikalara önemli sorumluluk ve görev düşmektedir. Türkiye işçi sınıf tarihinde, böyle bir sorumluluk ve görev anlayışı ile hareket edilen dönemler olmuştur.
15-16 Haziran 1970 büyük işçi direnişi sonucu Anayasa Mahkemesi, sendikal örgütlenmeye kısıtlama getiren yasa hükümlerini iptal etmişti. 1989 Bahar eylemleri sonucu da çalışanlara enflasyonun çok üstünde, yüzde 142 oranında bir ücret artışı sağlanmıştı.
Daha birçok örnekler verilebilir, yeter ki işçi sınıfı ve emek örgütleri sorumluluklarına sahip çıksınlar. Tabii ki işçi sınıfına önderlik edecek sınıf partilerinin de daha etkin olması koşuluyla…