Eğer Amedspor teknik direktörü Mehmet Budakın, iç saha maçlarında taraftarın ayartıcı baskısına direnip, defansif bir oyun tarzında kararlı bir duruş sergileyebilirse, Amedspor bu sezon küme düşmez. Deplasman, iç saha farkı gözetmeksizin, Mehmet Budakın, kendi oyuncu grubunu, gol yememeye dolayısıyla yenilmemeye ikna etmelidir. Deplasman, iç saha farkı gözetmeksizin, Amedspor, geride yedi oyuncudan oluşan bir savunma bloku inşa işine hemen girişmelidir. Amedspor'un stratejik tek hedefi yenilmemek olmalıdır. Oluruna gelir yenmenin fırsatlarını değerlendirmelidir. Takımın oyun planında gol atmak, öncelikler arasında yer alamaz. Takım, tepeden tırnağa savunmaya odaklanıp, savunma meselesinde uzmanlaşmalıdır.
Ne demek istiyorum? Ne demek takımın oyun planında gol atmak öncelikler arasında yer almamalı? Demek istediğim basitçe şu; bu takım hücum oynayabilecek potansiyele sahip değil. Daha doğrusu hücum oynarken savunmanın gerektirdiği görevleri eksiksiz yerine getirebilecek, iki yönlü bir oyun karakterine sahip değil. Eğer malzeme buysa, bir tercih yapmak kaçınılmazdır. Sezon başından bu yana izlediğimiz bütün maçlarda takım hücum aksiyonları içindeyken, savunma güvenliğini unutuyor. Sanki topa rakibe asla ve kata kaptırmayacakmış gibi, deli dolu hücum ediyor.
Hücum ederken savunma görevlerini yerine getirmek demek, geride adam bekletmek değildir. Bizzat o hücum organizasyonu içinde, topu kaptırma ihtimalini bertaraf edecek kadar oyuncuyu o pozisyonun içinde bulundurmaktır. Yani, oyuncu grubunun kopuk kopuk pozisyon alması değil, topun olduğu bölgede çoğalmak ve topun atılacağı muhtemel bölgeleri kontrol etmek demektir. Bunu beceremiyorsanız, savunma stratejisine dönmek zorundasınız. Çünkü, sonlandırmadığınız her atak kalenizde gol tehlikesini olarak size dönecek ve canınızı çok acıtacak.
Amedspor dörtlü defanstan vazgeçmeyecek. Dörtlü defansın önünde mutlaka üçlü bir orta saha bloku olmak zorunda. Savunma oyununda işte bu yedili oyuncu grubunun birlikte hareket edişi çok stratejiktir. Birinci bölge ve ikinci bölgeyi, bir tür tek bölge haline indirgemek gerekiyor. İlk dörtlü mutlaka ilerde durmalı. Rakip defansın arkasına sarkar, bu endişeden kurtulmalı. Sarkarsa sarksın. Yapılacak bir şey yok. Rakip bir kere sarktığında, siz on kez sarkmasını önlemiş olursunuz. Her önleyişte kaptığınız toplar, rakip için öldürücü tehlikelere yol açar. Hesap ortada. Mesele hangisini tercih edeceğinize kalıyor.
Savunma hattının direnç merkezi, kesinlikle orta sahasının tam ortası olmalıdır. Rakip orta sahaya geldiğinde alarm zilleri çalmalı. Tek hedef rakibi orta sahada baskılayıp, topu kapmak olmalıdır. Yedi kişilik blok işte burada müthiş işlevsel olur. Üç kişisi topun olduğu bölgeyi baskılarken, dört kişide topun atılacağı alanları kontrol etmelidir. Bu anlayış, hem alan savunması yapma imkanı sağlar hem de adam adama markaj yapma imkanı.
İlerideki üçlü de bu baskı aksiyonuna destek verdiğinde, rakibin size topu ikram etmekten başka şansı da yok. Bunun anlamı şudur; topu kaptığınız yer orta saha ya da rakip yarı sahanın ortası, demek ki daha kısa bir mesafede hücum etme imkanı da sağlamış olursunuz.
Bir bütün olarak takım bu oyuna ikna edildiğinde, ortaya direnci çok yüksek bir oyun çıkar ve bu yüksek dirençli oyunun oluşturduğu imkanlar gol planı olarak defacto şeklinde değerlendirilir. Gol planı, tesadüflere ve anlık fırsatlara bırakılır. Yani kısacası ve özetle böyle bir oyunca gol öncelikli değildir. Olursa atılır. Öncelik sadece iyi bir savunma oyunu oynamaktır.