Ameleyi komünizme sevk edenler: Vanlı Kazım ve Rum İstavridis

1923'te 1 Mayıs için 'Türkiye Komünistleri' imzasıyla bildiri basan ve dağıtan, bu yüzden de birlikte tutuklanan Vanlı Kazım Kip ve Rum İstavridis'i de hatırlamak gerekmiyor mu?

Abone ol

“ (...) Öç almaktır yegane tasam / sıra gelse savaş meydanına uğrasam / bir günde bin gavur başı doğrasam / bu kin benden vallahi de gidemez. / Otuz bininin taşla ezsem başını / On bininin pensle söksem dişini / yüz binin çaya döksem leşini / Bu kin benden vallahi de gidemez. / Bin gavur kellesi bir kin ödemez (...)”

Elimizde duran 'Kin' ismindeki Fikret Kürşad imzalı bu şiir, Ergenekon yayınlarından çıkmış 'Kıbrıs Türk Milli Şiirler Antolojisi' içerisinde bulunuyor. Bırakın içindeki vahşet sahnelerini, sanatsal açıdan da inanılmaz derecede vasat olan dizeler, türlü işkence ve katliam betimlemeleriyle devam ediyor. Bugün sadece 'gavur' olduğu için kafasını taşla ezmek isteyen birini rahatça faşist olarak tanımlayabiliriz. -Hoş, ekranlar eli kanlı katillerin kendilerini aklama sahnesine dönerken bu bile pek kolay olmayabilir.-

Tabii ki böylesi bir 'eserin' vahşetini teşhir etmek oldukça temel bir insanlık görevidir. Fakat asıl meziyet, zorlu zamanlarda, gizli şovenizmi teşhir edebilmek ve ona karşı cephe alabilmektir. Kıbrıs'ın ya da Ege Denizi'nin herhangi bir yakasına baktığımızda şovenistler kadar, gerçek bir barışı cesurca savunanları da buluruz. Nitekim bu şiir yazılırken Kostas Kleanthus şu dizeleri kaleme alıyordu:

“Yağmurun altında ya da kızgın güneşte terleyerek / çalışırken tarlalarda, üzüm bağlarında / aynı ekmek somununu paylaşırdık / bu küçük iş yerinde. / Orada üzünçler ve acılar yok oldu / ve düşlerimiz – güzel ve aynı / uzak yolculuklara çıkan / dostluk kayıkları gibi. / Bütün dünyanın barış şarkılarıyla çınlayacağı / ve yeryüzünün bütün insanlarının / kardeş olacağı günü düşlerken / unuttuk birbirimizi!” [Türkçesi: Neşe Yaşın]

Ya da Mehmet Yaşın şöyle yazıyordu: “ (...) Temmuzun üzerine yürüdü hücumbotlar / yürüdü, / tanklar / toplar / öldürdüler onu / güneş / kıyıboylarında çürüyen mavi bir ceset oldu. / Şimdi, / kara sıcakta / soyuta varan bir serap / ölgün ışıklarıyla o / şimdi, / yuvarlanıyor / ölmeye varan / kolsuz bacaksız duruşlarıyla o / (...) / Bir ömür / dikilsin tepemize / su katılmamış sıcağıyla / temmuzun öylesi gerek buraya / kimse karışmasın bu sevdaya / mutluyuz ya burada / temmuz / çember çevrilsin sokaklarda / dondurma yiyen çocuklarla / kendi halimize bırakın bizi / bırakın güneşin altında ikimizi.”

Yukarıdaki metinlerin cesareti, zaman içinde eskiyen gündemlerle birlikte küçümsenebilir. Fakat bu dizelerin, her iki yakada korkunç bir şovenizm dalgası altında yazıldığını hatırlarsak, daha farklı bir yere koyabiliriz. İki komünist, Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis, tam da bu yüzden aynı arabada barış ve birlikte yaşamı Kıbrıslı Türklere anlatmak üzere Larnaka'ya giderken TMT tarafından vurulmuş ve kanları birbirlerine karışmamış mıydı?

Kıbrıs'ta sınıf mücadeleleri tarihi: Halklar her yerde kardeştir

Daha da gerilere gidelim. 1921 yılında İzmir'de, “Kardeşime kurşun sıkmam” dedikleri için Yunan Krallığı'nca İnciraltı'nda kurşuna dizilen 200 komünist Yunan askere ne demeli? Bu tarihten iki yıl sonra, 1923'te 1 Mayıs için Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fıkrası'nın (TİÇSF) 'Türkiye Komünistleri' imzasıyla hazırladığı bildiriyi basan ve dağıtan, bu yüzden de birlikte tutuklanan Vanlı Kazım Kip ve Rum İstavridis'i de hatırlamak gerekmiyor mu? Üstelik 'ameleyi azim ve şiddetle komünizm mücadelesine sevk ve tahrik' suçuyla haklarında Hıyanet-i Vataniye Kanunu işletilmiştir. Her ikisi de oldukça taze bir savaşın dumanı tüterken, kendilerini birleştiren yeni bir dünya hayaliyle aynı nezarethaneyi paylaşır.

Mazimiz, birlikte ödediğimiz bedellerle de bizi bize bağlıyor. Anlayacağınız ortak şarkılardan, yemeklerden ya da şakalardan çok daha fazla, çok daha güçlü bir geçmişimiz var. “Aslında kardeşiz, ama bazı tatsızlıklar olmuş işte geçmişte” demek, olası bir 'tatsızlık' anında yine benzeri refleksleri vermeye aday olmaktır. Ancak o 'tatsızlıkların' gerçek sorumlularını, tam olarak o esnada ifşa edebilirsek eğer; sahte, romantik 'kardeşlik' masallarına karşı da net bir çizgi çekmiş oluruz.

Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı adresler

1- Devrimci Savaşımda Sanat Emeği, Sayı: 15 (1979)

2- Emek Tarihi Yazıları, Hamit Erdem (Sel Yayıncılık)

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2017/07/29/nazilere-kafa-tutan-erzurumlu-yunan-komunist-vafiadis/

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2018/02/17/yunanistanda-hala-fisildanan-isim-aris/

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2019/06/16/pontuslu-komunist-belediye-baskani-parcalidis/