Andımızın andırdığı anlar! İnsan halden anlar...
Mademki "andımız" (hepimizin yani !) tartışılıyor ben de bir anım ile tartışmaya katılayım.
Sinan Ok
Sene 1990.
Yer Gevaş Tahir Paşa İlkokulu.
Sınıf 45 kişilik ve sadece bir öğrenci (Çanakkaleli müdürün oğlu) Türkçe biliyor. Bazı arkadaşlar o kadar Türkçe bilmiyor ki nasıl anlatsam size... Misal "tuvalete gidebilir miyim?" cümlesini öğrenmesi gerekiyor (Ben de dahil).
Ama öğretmen de yeni gelmiş Kürtçe küfürleri dahi daha bilmiyor... Adını şimdi hatırlayamadığım öğretmenin iki kere sınıfta ağladığını hatırlıyorum sadece... Onun dışında hiç bir hatırası yok bu dönemi tamamlayamayan öğretmenimin.
Andımız meselesi ise dönemin sonunda benim anlamadığım halde ezberlediğim bir metin olmuştu. Tıpkı anlamını bilmeseniz de ezberinizde olan ayetler gibi düşünsün herkes bu durumu. O zaman Andımızın bu son versiyonundan önceki versiyonu okunuyordu mekteplerde. "... yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir" şeklindeki kısmı hep ilginç gelirdi. Özellikle "özümden" kısmını hiç anlayamazdım. Çünkü biz Gevaşlılar'da yaygın olan ö/ü karışmasından dolayı ben uzun bir süre "özümden" kısmını "üzümden" şeklinde anlıyordum. Gerisini hiç anlamıyordum ama üzümün burada işi ne diye az düşünmedim o zaman...
Velhasılıkelam neredeyse 8 yıl bu andımızı kimseye okutmazdım, her sabah o kadar istekli olurdum. Diğer arkadaşlara göre biraz derslerde başarılı olduğum için öğretmenler de çoğu zaman bana ve birkaç arkadaşa okuturlardı.
Günün sonunda liseye doğru Türkçe'yi çözümlemeye başlayınca "özüm ve üzüm" farkı iyice netleşti. Üzülecek bir şey yoktu fazla. Her şey yeniden başlayabilir bittiği yerden. Andımızın iyelik eklerindeki eksiklik ve fazlalıklara dair farkındalığım, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenimizin metin çözümlemeleri sayesinde daha da netleşti. Kendisi Yusuf Akçura ismini duymamama o kadar şaşırmıştı ki; o an ne kadar eksik bulmuştum kendimi. Halbuki duyma olasılığımın olmasını düşünmesi daha korkunçtu ama bunu keşfetme anım çok sonraları oldu...
Velhasıl Andımız'ın hergün okunduğu o günlerden bugünlere değişen çok az şey var. Özüm ve üzümün ayırdına varanlara selam olsun. Gerisi ne yaparsanız yapın değişmez. Fay hattını yok edemiyorsanız depreme hazır olmalısınız.
1933'teki andımız versiyonunda "Milletimi özümden çok sevmek" kısmında millet yerine "Budunumu" diyor. Bir de bu budunu tavuk budu ile karıştırmak vardı yani... Yine şanslı bir kayıp kuşak sayılırız!
* İŞKUR Genel Müdürlüğü’nde İstihdam Uzmanı olarak 11 yıl görev yaptı. 6 Ocak 2017 tarihli, 679 Sayılı OHAL KHK’si kapsamında "iş bulma kurumu tarafından işsiz bırakıldı.” KESK’e Bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) işyeri temsilcisiydi.