Ankara Barosu seçime gidiyor: En büyük sorun ‘işçi avukat’ ile bölünmüş adliyeler 

Ankara Barosu pandemi gerekçesiyle 4 kez ertelenen seçimini 18-19 Eylül’de yapacak, altı aday yarışacak. Adaylara göre en büyük sorun; genç avukatların geçim sıkıntısı ve adalete erişim sorunu.

Abone ol

ANKARA- Covid-19 salgını gerekçe gösterilerek daha önce dört defa ertelenen baro seçimleri eylül ayı itibarıyla yapılmaya başlanıyor. Türkiye’nin ikinci büyük barosu olan Ankara Barosu 66. Olağan Genel Kurulu 18–19 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek.  

Mevcut Baro Başkanı olan Demokratik Sol Avukatlar Grubu’ndan Erinç Sağkan’ın yeniden aday olduğu seçimlerde altı grup yarışacak. 

Avukat Hakları Grubu adına Nazlı Didem Moğulkoç, Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu adına İlke Işık, Mesleğe Vefa Grubu adına Sezgin Özkan, Doğrudan Demokrasi Hareketi adına Nihad Karslı ve Bağımsız Avukatlar Grubu adına da Murat Akçasoy, yeni dönem başkanı olabilmek için yaklaşık 21 bin üyesi bulunan Ankara Barosu avukatlarının oylarına talip olacak. Seçim öncesi, başkan adayları ile seçim sürecini, vaatlerini ve avukatların öncelikli sorunlarını konuştuk.  

'ANKARA BAROSU ÜÇ YILDA HEP MESLEKTAŞLARININ YANINDA OLDU'

Ankara Baro Başkanlığına yeniden aday olan mevcut Başkan Erinç Sağkan, ekip arkadaşlarıyla birlikte 2018’te yola çıktıklarını, o günden bugüne de vadettikleri birçok projeyi hayata geçirdiklerini söyledi. Mesleki olarak en büyük problemlerinin başında avukatlık mesleğinin sistematik olarak itibarsızlaştırılmasının geldiğine vurgu yapan Sağkan şunları söyledi:
“İtibarsızlaştırmanın bilinçli olarak yapıldığını, politik bir tercih olduğunu düşünüyoruz. Çünkü savunma makamı yargının içerisinde bağımsız kalabilen tek sac ayağı olarak ortaya çıktı. Yargı bağımsızlığının sağlanması için mücadele edebilen organ da onun örgütlü yapısı olan barolar olmak durumunda. Son dönemde yargı üzerindeki baskının inanılmaz derecede arttığını gördük. Avukatların en büyük mesleki problemlerinden biri yargı bağımsızlığı sorunu. Bizim öncelikle 2018 yılında aday olduğumuz dönem söylediğimiz bir söz vardı, 'Önceliğimiz mesleğin sorunları ve meslektaşın problemleri olacak' demiştik. Üç yılın sonu itibariyle hangi meslektaşımızın sorunu olduysa Ankara Barosu yanı başında yer almıştır.”

Erinç Sağkan

“ANKARA’DA 5 BİNİN ÜZERİNDE İŞÇİ AVUKAT VAR” 

Yargı bağımsızlığının yanı sıra avukatların sorunları arasında en büyüğünün ekonomik sıkıntılar olduğuna dikkat çeken Sağkan, bu sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin şu bilgileri verdi:  
“Asgari ücretin altına ücretlerle çalışmak zorunda kalan ya da kendi vergi levhasını açmakla birlikte özellikle 0-5 yaş grubu olarak tanımladığımız genç meslektaşların yaşadığı çok ağır ekonomik sorunlar var. Tam sayısını bilmemekle birlikte 0-5 yaş arası ‘işçi avukat’ olarak nitelediğimiz bu avukatların sayısı 5 binin üzerindedir.  Biz adaletsiz ücret politikasını ve hak kayıplarını önlemek için Ankara Barosu ücretli çalışan avukat-işveren avukat hakkındaki prensip belgesini yayınladık. Bu noktada da Ankara’daki meslektaşlarımızla bir mesleki dayanışmayı başlattık. Artık birçok baro bu belgeyi imzalamaya başladı.” 

Stajyer avukatların ücret alamamasının da önemli sorunlardan olduğunu belirten Erinç Sağkan, bu konuda yürütülen çalışmalarla ilgili ise şu bilgileri verdi:  
“Ankara’da yılda 3 binin üzerinde stajyer avukat geliyor. Bu sorunun çözümü için Ankara İŞ-KUR İl Müdürlüğü ile bir görüşme yaptık. Yaptığımız görüşmeler çok olumlu geçti. Sonuçları hem Adalet Bakanlığı ile hem de Maliye Bakanlığı ile paylaştık, sonuç bekliyoruz. Bu dönem avukatların çalışma modellerinin de değişmeye başladığı ortaya çıktı. Çok büyük ofisler yerine paylaşımlı sanal ofislerin yoğun olarak kullanılmaya başlandığı bir teknolojik geçiş süreci yaşıyoruz. Önümüzdeki dönem için en önemli projelerimizden birisi Necatibey’deki baromuza ait olan taşınmazın paylaşımlı bir sanal ofis modelinde tefrişatının yapılarak binlerce meslektaşımızın burayı ücretsiz diyebileceğimiz noktada kullanabileceği, binlerce genç meslektaşımızın ofis yükünden kurtulabileceği nitelikli bir hizmet alabileceği, müvekkille görüşme odalarının olacağı bir kompleksi hayata geçirmeyi amaçlıyoruz. 

'İKİNCİ BARONUN KURULAMAMASI, AVUKATLARIN DİRENİŞİYLE İLİNTİLİ' 

Ankara’da çoklu baro yasasının hayata geçirilmesi için baro başkanlarını kente almadıklarını, fiili gözaltı uyguladıklarını hatırlatan Sağkan, aradan bir buçuk yıl geçmesine rağmen kentte ikinci bir baronun kurulamadığını ifade ederek, “Baroları niteliksizleştirmek, içini boşaltmak, sesini kısmak, insan hakları mücadelesinden uzaklaştırmak istediler. Çoklu baro projesi de aslında temelde bir FETÖ projesidir. Gelinen noktada ‘çoklu baro garabeti’ dediğimiz sisteme o dönem 80 baro karşı çıktı. Çoklu baro yasasının çıkmasıyla baroların direnişi bazı kesimlerce başarısız sonuçlanmış gibi algılanabilir. Ama ben aksini düşünüyorum. Bu süreç aslında topluma çok ciddi anlamda bir umut olmuştur. Haklarımızı aramak için sokağa çıkamaz hale getirilmiş olduğumuz bir ortamda o eşik baroların eylemsel tavrı ile çok net olarak aşıldı. Bunun yanında Ankara’da kamu avukatlarına ve kamuyla dışardan sözleşmeli çalışan binlerce avukata çok ağır baskıya rağmen bir buçuk yıldır ikinci bir baronun kurulması için yeterli sayının toplanamamış olmasının da avukatların o günkü direnişiyle çok ama çok ilintili olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.  

'YENİ ADLİYE BİNASI YAPILANA KADAR NÖBET TUTACAĞIZ' 

Avukat Hakları Grubu’nun adayı Nazlı Didem Moğulkoç’a göre Ankara Barosu tarihinde bugüne kadar hiç olmayan olmalı ve baro başkanlığı bir kadın tarafından yürütülmeli. Moğulkoç, “Türkiye’deki kadın temsilinin çok yetersiz olmasından kaynaklı hassasiyetimiz var. Bu yüzden de bir kadın adayla seçimlere girmenin bir duruş olacağını düşündük. Biz kadın temsiliyetinin ön plana çıkarıldığı bir baro hayal ediyoruz” dedi.  

Nazlı Didem Moğulkoç

Ankara’da faaliyet gösteren avukatların en önemli sorunlarından birinin bölünmüş adliyeler olduğunun altını çizen Moğulkoç,  “Bir diğer sorun da Ankara’daki adliyelerin dağınık olmasıdır. Bu da avukatların adalet sisteminden dışlandığını gösteriyor. Çünkü birçok meslektaşımız duruşmalara yetişemiyor. Adalet Bakanlığı ile Ankara Barosu, yedi yüz gün önce protokol imzaladı ve aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen adım atılamadı. Bunu Baro adına bir eksiklik olarak görüyoruz.  Bizim grubumuzun seçimi kazanması durumunda biz bu yeni adliyenin yeri belli olana ve inşaatı başlayana kadar her gün nöbet tutacağımızı söyledik” diye konuştu.

  

ÜÇ YILDA 6 BİN AVUKAT: İŞÇİ AVUKAT OLUYORLAR  

Nazlı Didem Moğulkoç, son üç yılda 6 bin yeni avukatın sektöre girdiğini de hatırlattı ve ekonomik sorunların büyüklüğüne dikkat çekti: “Bu arkadaşlarımızın hepsinin ortak sorunu iş bulamamak. Kendilerine ofis açamayıp, işçi avukat olarak çalışmak zorunda kalan avukatlara, sosyal haklar sağlanmıyor, maaşlar asgari ücretin altında bile verilebiliyor. Avukatlığın alanının daraltılmasından öte alan açmak için aday olduk.” 

'KATILIMCI VE DEMOKRATİK BİR BARO YARATMAK İSTİYORUZ' 
İlke Işık

Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubunun adayı olan İlke Işık ise yapılacak genel kurulun Ankara Barosu tarihinin en zor seçimi olacağı görüşünde. Genel kurulun, avukatlara yönelik baskılar ve çoklu baro tartışmaları gölgesinde yapılacağını ifade eden Işık şöyle devam etti:
“Çoklu baro yasasından bu yana iktidar tarafından açıkça dizayn edilmeye çalışılan bir baro tartışması var karşımızda. Biz de seçimlere bu tartışmalar gölgesinde gidiyoruz. Geçen hafta adli yılı, Yargıtay binasında dualarla açtılar. Laikliğin, hukuk devletinin artık ne kadar tehlike altında olduğuna ilişkin çok somut bir göstergeydi bizim için. Mesleğin fiziken ve mevcut tüm koşullarla yapmamızın çok zor olduğu bir süreç oluyor bizim için. Sadece biz değil, vatandaş da Ankara’daki parçalı adliyelerde hukuka, adalete ulaşmak için çaba sarf ediyor. Bu anlattığım sorunlar avukatlar için de bir yalnızlık duygusu ve mutsuzluk oluşturuyor. Memleketin bütün sorunları ve hukuk devleti için mücadele eden barolara ihtiyacımız var. Covid-19 salgını da biz avukatlar için, yoksulluk, işsizlik, gelir kaybı yaşanan bir dönem haline geldi. Bizim önerimiz gerçekten katılımcı ve demokratik bir baro yaratmak.”

'ANKARA BAROSU YÖNETİMİ ÖNCEKİ SEÇİMDE VADETTİĞİ HİÇBİR ŞEYİ YAPMADIĞI İÇİN ADAYIM' 
Sezgin Özkan

Mesleğe Vefa Grubu adına seçimlere katılan Sezgin Özkan da mevcut baro yönetiminin birçok noktada eksik kaldığını savunuyor. ‘Neden adaysınız?’ sorumuza “Ankara Barosu’nu vesayet altından kurtarmak için” yanıtı veren Özkan, baronun diğer sorunlarını ise şu şekilde sıralıyor:  
“Ankara Barosu’ndaki yoksulluğu ve vesayeti bitirmek için adayım. Ankara Barosu’nu siyasi bir partinin basamağı olarak kullandıkları için adayım. Hiçbir meslek ve meslektaşlarımız için eylem planı hazırlamadıkları için adayım. Ankara Barosu yönetimi, önceki seçimde vadettiği hiçbir şeyi yapmadığı için adayım. İşçi avukatlarla ilgili hiçbir eylem planları oluşturamadıkları için adayım. Ankara’da binlerce avukat işsiz ya da düşük ücretlere çalıştırılıyor. Bu konuda hiçbir denetim yapılmadığı için adayım. Ankara Barosu’nun kaynaklarını har vurup harman savuruyorlar. Ankara Barosu ile ilgili bıçak kemiğe dayanmış durumda. İşçi avukatlarla ilgili Ankara Barosu, avukatlık bürolarına giderek yayınladıkları prensip belgesini dağıtıyor. Bu bir çözüm değil ki; avukatlık bürolarında ücretli çalışan avukata maaş yatıyor ama işveren tarafından geri çekiliyor.”

'DOĞRUDAN DEMOKRASİ TEK VAADİMİZ' 
Nihad Karslı

Doğrudan Demokrasi Hareketi’nin adayı olan Nihad Karslı da adaylık sürecine ilişkin şunları söyledi: 
“Ankara Barosu’nda Demokratik Sol Avukatlar grubunda yaşanan bozulmalar ve grubun iradesi dışında, dışardan kişilerin baro yönetimine etki etmesi aday olmamı gerekli kıldı. Tüm bunların yanı sıra doğrudan demokrasinin artık uygulanması gerektiğini, bunun da Ankara Barosu’ndan başlaması gerektiğini düşünüyorum. Bizim tek vaadimiz doğrudan demokrasidir. Avukatlar kendileri için en iyisini yapacaklar. Bunu yapmaları için e -imzalı bir sistem kuracağız. Bunun dışında koltuk sevdamız yok, makam peşinde değiliz.”