Ankara Katliamı davasının birinci günü tamamlandı

10 Ekim Ankara Katliamının ikinci duruşması, bugün başladı. Polis operasyonu sırasında kendini patlatan Halil İbrahim Durgun’un eşi Esin Altıntuğ tutuklandı. Tutuklu sanık Abdülmubtalip Demir'in avukatlara hakaret etmesi üzerine salonda gerginlik yaşandı.

Abone ol

Serkan Alan

ANKARA - 101 kişinin hayatını kaybettiği 10 Ekim Katliamı davasının 2'nci duruşması saat 10.30’da başladı. Çok sayıda avukatın katıldığı dava Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği öncülüğünde, katliamda hayatını kaybedenlerin yakınları ve yaralılar sabahın erken saatlerinden itibaren Ankara Adliyesi önünde toplandı. Polisin yoğun güvenlik önlemleri altında mahkeme salonuna giren ailelere, Almanya Bremen bürosundan gelen avukatlar da eşlik etti.

'GERÇEK VİCDANLAR KONUŞACAK'

Dava öncesi Ankara Adliyesi önünde toplanan yaralılar ve aile yakınları adına 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehtap Şahinci Coşgun açıklama yaptı. Çoşgun, "10 Ekim Katliamı duruşması belki de bu ülkede ilk gerçek anlamda bir mücadelenin göstergesi olacak. Çünkü bizim ülkemiz katliamlar ülkesi. Katliamların sonucunda mücadele etmek, adalet talep etmek neredeyse bütün gücümüzü ömrümüzü harcamamız gereken bir hale dönüşüyor. Bu duruşmanın ailelere mikrofon hakkı verme açısından önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Bu hafta devam edecek duruşmalarda gerçek vicdanlar konuşacak. Yüreklerimizdeki acıları aktaracağız. Aylardan sonra devletin bize vermiş olduğu bir söz hakkı doğmuş olacak. Mikrofona gelecek herkesi adalet arayışımıza katkı sunmasını bekliyoruz dernek olarak" şeklinde konuştu.

Hayatını kaybedenlerin ailelerinin yoğun katılım gösterdiği dava öncesi duygusal anlar yaşandı. Katliamda hayatını kaybeden Seyhan Yaylagül'ün annesi Döndü Yaylagül, "Ben buraya kızıma benzeyen öğrencilerle kucaklaşmaya geldim. Hâlâ dolabındaki kıyafetlerini kokladığım kızımın adaletini aramaya geldim" dedi.

Seyhan Yaylagül'ün annesi Döndü Yaylagül

BİR SANIK TUTUKLANDI

"Silahlı terör örgütüne üye olma" ve "tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurmak" iddiasıyla tutuksuz yargılanan Esin Altıntuğ, ikinci duruşmada hazır bulundu. Altıntuğ, eşi Halil İbrahim Durgun ile aynı evdeyken polis baskını olmuş ve Durgun kendisini patlatarak yaşamına son vermişti.

Altıntuğ savunmasında suçlamaların hiçbirini kabul etmeyerek, eşinin bu işlerle bağlantısı olmadığını iddia etti. Halil İbrahim Durgun'u alkol, sigara ve gece hayatına düşkün birisi olarak tanımlayan eşi, sonradan dine yöneldiğini ve kendisine de baskı uyguladığını belirtti. Katliamın yaşandığı dönemde eşinin zorlamasıyla kapandığını ve hiç onaylamasa da harem-selamlık gibi dini ritüelleri uyguladığını aktaran Altıntuğ duruşmaya başı açık, sarıya boyanmış saçlarıyla katıldı. Mağdur ailelerin avukatları, sanığın mahkemeyi etkilemek için farklı bir imajla geldiğini öne sürdüler.

SANIĞIN TELEFONUNA EL KONULDU

Avukatların çapraz sorgu yöntemiyle sorular yönelttiği Altıntuğ, "Ben çok zor günler geçirdim" dedi. Bunun üzerine katliamda yakınlarını kaybedenler, "Kocan bizim canlarımızın ölümünden sorumlu" diye bağırdılar. Avukatlar, çelişkili ifadeler veren sanığın tutuklanmasını talep etti. Mahkeme Altıntuğ'un tutuklanmasına karar verdi.

Mahkeme heyeti karar aşamasındayken şüphelinin telefonuyla mesajlaştığı görüldü. Avukatlar, sanığın telefonuna el konulması gerektiğini belirtince, Altıntuğ'un telefonuna da el konuldu.

'BU HUKUKA GÜVENMİYORUM'

Davanın ikinci oturumu, daha önce El Kaide soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve IŞİD kamplarında itirafçılar tarafından eğitim aldığı iddia edilen sanık Taha Güneş ile devam etti.

Güneş, IŞİD ile bağlantısı olduğu şüphesiyle hakkında soruşturma yürütülen amcasının oğlu İsmail Güneş ve ağabeyi Ahmet Güneş ile bu konuda bağlantısı olmadığını iddia etti. Güneş, yaşananların komplo olduğunu ve hedef olarak seçilerek yargılandığını öne sürdü.

Güneş, üniversite öğrenimini tamamladığını, aylık 500 liraya Halil İbrahim Durgun'un şirketinde çalıştığını ve olayla ilgisinin olmadığını belirtti. Bulunduğu yeri bildirene 300 bin TL ödül verileceği hatırlatılan Güneş, müşteki avukatlarının sorularını cevapsız bıraktı.

Güneş, savunmasında "Bu hukuka güvenmiyorum. Allah'ın hukuku insanlara atfettiği bu yapıya inanmıyorum. Burada bulunmamın nedeni Müslüman olmamdan dolayıdır. İnsan kaynaklı anayasayı reddetmem kaynaklıdır" dedi.

Çok sayıda kimliği belirlenemeyen zanlının fotoğraflarını teşhis etmesi istenen Güneş, hiçbirini tanımadığını söyledi. Örgütün bomba yapımında kullanılan kimyasalların sorumlusu olduğu iddia edilen Güneş, çok sayıda mühimmat ve silahla birlikte Abdülmubtalip Demir ile yakalanmıştı.

‘HANGİSİ FETÖ’DEN YARGILANIYOR’

Taha Güneş ile birlikte yakalanan tutuklu sanık Abdülmubtalip Demir'in savunmasıyla duruşma devam etti. Yalnızca eniştesi Yunus Durmaz ve Müslüman olması nedeniyle davaya dahil edildiğini ileri süren Demir, tahliyesini talep etti.

Suçlamaları kabul etmeyen ve örgütle bağlantısı olmadığını iddia eden Demir, KCK davalarına katılan avukatlara küfrederek mahkeme heyetiyle aynı dini değerlere sahip olmadığını söyledi. Bunun üzerine duruşma salonunda gerginlik yaşandı. Ailelerin tepkisi nedeniyle, sanıklar kısa süreliğine mahkeme salonundan çıkarıldı. Mahkeme heyetinin uyarıları sonrası dava devam etti.

Demir savunmasında "Sanık olmamın tek sebebi, Müslüman olmam ve Yunus Durmaz’ın eniştesi olmam. Kaynımın evinde parmak izimin çıkmasında ne var? Birbirimize misafirliğe gitmemizde ne var? Dönemin Başbakanı olan şahıs FETÖ lideriyle fotoğrafları vardı hâlâ nasıl yönetiyor ülkeyi? Zamanında çekilmiş video ve resimleri var. Hangisi FETÖ üyeliğinden yargılanıyor? FETÖ üyesi diyebildiniz mi? Bunlara soru bile soramadınız” ifadelerini kullandı.

Sanıkların sorulara benzer cevaplar vermesi dikkat çekti.

10 Ekim Katliamı davası, 10 Şubat Cuma gününe kadar Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam edilecek. (DUVAR)