Ankara Üniversitesi'nde ihraçlar protesto edildi
Ankara Üniversitesi’nden son KHK’lerle ihraç edilen akademisyenler, öğrencileri, çalışma arkadaşları ve çok sayıda milletvekilinin katılımıyla basın açıklaması yaparak ihraçları protesto etti.
ANKARA - KHK ile üniversitelerden 330 akademisyenin ihraç edilmesine yönelik protestolar sürüyor. En fazla ihracın yaşandığı Ankara Üniversitesi’nin Cebeci Kampüsünde ihraçlara karşı kitlesel basın açıklaması yapıldı.
Önceki KHK’lerle ihraç edilen hocaların yanı sıra CHP milletvekilleri de akademisyenleri yalnız bırakmadı. Gazetecilerin kampüse girişine izin vermeyen güvenlik görevlilerine, milletvekilleri müdahale etti. Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi (DTCF) öğrencilerinin girişine de izin verilmedi.
‘BAŞKANLIK NE GETİRECEKSE REKTÖR İBİŞ ONU UYGULUYOR’
SBF’den daha önce ihraç edilen Aysun Gezen yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Entelektüeli, aydınlığı, bilimsel özgürlüğü, üniversitenin özerkliğini savunanları hedef gösterip bir bir atıyorlar. Entelektüelin kamusal sorumluluğunu yok sayarak bilginin toplumsallaşmasını, barış talebini dile getirmeyi suç sayarak bizleri buradan uzaklaştırmaya çalışıyorlar ama bugün burada biz dayanışmayla yan yanayız. Bizi buralardan atsalar da bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizi bir kez daha beyan ediyoruz. Ankara Üniversitesi’nde rektörden kaynaklı ayrı bir saldırı var. Rektör resmen kişisel kini haline getirdi bu işi ve bir başkanlık sistemi gündemde. Başkanlık sistemi ne getirecekse şu anda Ankara Üniversitesi rektörü bunu bilfiil uyguluyor. Bizler bugün burada buna karşıyız. Bizler demokratik bütün bileşenlerin katılımının sağlandığı bir üniversite istiyoruz. Bu taleplerimiz yüzünden işten atılıyoruz, olsun varsın. Bizim başımız dik, mücadelemiz hiçbir şekilde sona ermeyecek."
“Erkan İbiş istifa” sloganlarının atıldığı basın açıklaması sırasında polisin Cebeci Kampüsü çevresinde aldığı yoğun güvenlik önlemleri dikkat çekti. Açıklamaya katlan CHP Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer de şu açıklamayı yaptı: “Korkmak yok, inançsızlık yok. Zulüm altında bir referandum, zulüm altında değiştirilen bir anayasa hedefliyorlar. Buna karşı bizler Meclis’te, sokakta, sizin yanınızda, sizler her yerde ama umutsuzluğa düşmeden… Geride kalan öğretim üyesi arkadaşlarım, bu okulda okuyan öğrenci arkadaşlarım hep birlikte direneceğiz, hep birlikte hayır diyeceğiz ve hep birlikte karanlığı aklımızla, kalplerimizle yeniden aydınlığa çevireceğiz.”
'KARARLIYIZ, HAKLIYIZ, BARIŞ İSTEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülkü Doğanay ise Gazete Duvar’a şu değerlendirmede bulundu: “Ankara Üniversitesi’nde barış için akademisyenler bildirisini imzalayan tüm meslektaşlarım hatta daha sonradan imzasını çekmiş olanlar da ihraç edildi. Özellikle Cebeci Kampüsünü başka bir şeye dönüştürmeye dönük bir hamle bu. Biz bu bildiriyi barış için imzaladık ve imzamızın arkasında durduğumuz için ihraç edildik. Bize ödetilen bedel, üniversitenin ödediğinin yanında çok küçük bir bedel. Bizim için bir yaşama biçimiydi üniversitede olmak, bunu elimizden aldılar. Bizi öğrencilerimizden, öğrencilerimizi bizden aldılar. Bizim kişisel hikâyelerimizin dışında asıl bedel budur. Her şey çok hızlı gelişiyor. Tarihin yazıldığı bir noktadayız. Cebeci’yi başka bir şeye dönüştürmeye güçleri yeter mi, bilmiyorum ama biz kararlıyız, kötü bir şey yapmadık, haklıyız ve arkasında duracağız, barış istemeye devam edeceğiz.”
'ÇOK AĞLAYANDAN VE ÇOK OYNAYANDAN ÜRKECEKSİN'
Cebeci Kampüsündeki basın açıklamasına katılan CHP Milletvekili İlhan Cihaner, Ankara Üniversitesi’ndeki tüm barış imzacısı akademisyenlerinin ihraç edilmesini, “Ölü evinde çok ağlayandan düğün evinde çok oynayandan ürkeceksin” atasözüyle değerlendirdi. Cihaner, “Anlaşılıyor ki, Kürt meselesinin barışçıl biçimde konuşulmasına tahammülleri yok. İstanbul’daki davada bu bildirinin artık suç olmayacağı yolunda önemli bir ilk adım atıldı, terör propagandası olmadığı ortaya çıktı. Bir diğeri de içinde bulunduğumuz referandum süreci. Murat Sevinç, İbrahim Kaboğlu gibi anayasa hukukçuları hayır’ı son derece soğukkanlı biçimde, sertleşmeden, pozitif bir dille entelektüel bizimde bu teklifin Türkiye’ye nasıl sorunlar açacağını bilim insanı sorumluluğuyla anlatan isimlerdi. Bu süreci kirleten çok ilginç olgular var. Geçmişlerinde böyle bir leke olmayan, demokrasi, özgürlük mücadelesi olan sol sosyalist bir çok insanın da sıkıntı yaşamasına neden oldular. Son ihraçlar başka bir yere oturuyor. Bunların önemli kısmı barış izin akademisyenler bildirisine imza atanlar” dedi.
(HABER MERKEZİ)