'Anne kuzusu musunuz, yoksa kurbanı mısınız?'
"Annesinin Kuzusu" filminde Kenan karakterini oynayan Necip Memili, "Çocuklarımızı birey olarak yetiştirmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyoruz. Çocukları kuklamız haline getiriyoruz" diye konuştu.
ANKARA - Umut Evirgen'in senaryosunu Feride Çiçekoğlu ile birlikte yazdığı ve yönettiği "Annesinin Kuzusu", 34. Ankara Film Festivali’nde seyirci ile buluştu. Festivalin yarışma filmleri arasında yer alan film, çocukluğunda ağır travmalar yaşayan ve 30 yaşında cezaevinde olan Murat karakteri üzerinden ebeveyn çocuk ilişkisini konu ediyor.
Film gösteriminin ardından yönetmen Umut Evirgen ve oyuncu Necip Memili’nin katıldığı bir söyleşi yapıldı.
Söyleşide, “Sizi bu filmi çekmeye iten temel motivasyon neydi?” sorusuna Umut Evirgen, “Anne baba ilişkilerini kutsallaştırıyoruz, oraya dokunulamaz, orayla ilgili eleştiri yapılamaz gibi geliyor. Bir taraf tutmadan kimseye iyi, kötü, yanlış demeden bir zihin muhasebesi kurmak istedik. Çocuk mu, baba mı, anne mi haklı ya da haklı haksız var mı, benim de bilmediğim soruları sorgulamak için yazdığım bir senaryo oldu” yanıtını verdi.
‘HAYATIMA DEĞEN DUYGULARDAN YOLA ÇIKARAK FİLM ÇEKİYORUM’
Evirgen, “Filme çocukluğunuzdan geçen bir şeyler var mı?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“Benim sinemayla da derdim öyle bir şey… Senarist ve yönetmen olarak hayatıma değen, maruz kaldığım, hissettiğim, yaşadığım, içinde olduğum duygulardan yola çıkarak film çekmek istiyorum. Bilgim dahilinde olmayan, gözlemlemediğim, maruz kalmadığım, hissetmediğim duyguları anlatabileceğimi düşünmüyorum. Filmde olaylar kurgu evet ama gerçekliği de var. Sünnet töreni biraz gerçekliğe yakın, sünnet törenim korkunçtu. O yüzden yazarken de izlerken de zorlandım.”
‘ÇOCUKLARIMIZI KUKLAMIZ HALİNE GETİRİYORUZ’
Oyuncu Necip Memili, "Filmde zor bir rolün altından kalkıyorsunuz, seyrettiğinizde neler hissettiniz?” sorusu üzerine, senaryoyu okurken ve oynarken sorgulayarak yaklaştığının altını çizerek şöyle konuştu:
“Sanırım bu ülkede yaşayan insanlar olarak çocuklarımızı birey olarak yetiştirmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyoruz. Sadece kendi donelerimizle, yönlendirmelerimizle onlara hayatı anlatıyoruz. Bazen kızarak bazen bağırarak bazen yanlarında tartışarak onlarda belki de geri dönüşü olmayacak travmalar yaratıyoruz. Çünkü biz de böyle ebeveynlerin çocuklarıyız. Filmi izlerken şunu alıyorum, birey yetiştirmenin bizim toplumumuzda çok yeri yok, kendi kuklamız haline getiriyoruz çocuklarımızı…
Bilim insanlarının söylediği bir şey var: Bir bebek doğduktan sonra 28 yaşına kadar çocuktur. 28 yaşından sonra gelişmeye, olgunlaşmaya başlıyor. Bu süreçte yönlenmesine yardımcı olabileceğiniz bireyler yetiştirmek zorundasınız. O da toplumun geleceği için önemli bir etken oluşturuyor. Beni filmde en çok etkileyen şey o. Oynadığım karakter de tabii şerefsizin önde gideni...
Psikoloji bilmiyoruz, pedagoji bilmiyoruz, aile tanımının yeri bizde sadece ‘çekirdek aile’… Anneye ses yükseltilmez, babanın yanında ayak ayak üstüne atılmaz. Hayat önümüzdeki nesiller için, Z kuşağı için böyle gelişmiyor. Çocuklarınızın sadece yanında olmanıza ihtiyaçları var, onları düzeltmenize değil.”
‘SELİN ŞEKERCİ GÜLDÜĞÜ SAHNEYİ KENDİSİ DOĞAÇLADI’
Bir seyircinin “Murat, babasını öldürdüğünde anne ne hissediyordu?” sorusuna Evirgen, “Selin Şekerci kendisi doğaçladı Kenan’ın vurulduktan sonraki close up’ında güldüğü sahneyi… Ben biraz daha suçluluk duygusu ve çocuğun üzerinde kurduğu terörü hisseder diye düşünüyordum. Provada tatlı bir zevk duyması garibimize gitti, tüylerimizi diken diken yaptı. Yazarkenki duygumla çekerkenki duygum aynı olmadı galiba bir ufak keyif söz konusu oldu” diye yanıt verdi.
‘ANNE KUZUSU MUSUNUZ, YOKSA KURBANI MISINIZ?’
Söyleşinin sonunda Necip Memili, kendisinin seyircilere bir sorusu olduğunu söyleyerek, “Benim merak ettiğim bir şey var, filmi izledikten sonra belki bunun üzerine biraz düşünürsünüz. Sizler yaşadığınız hayatta, bu coğrafyada, bu iklimde annenizin kuzusu musunuz, yoksa kurbanı mısınız?” dedi.