Anne yemeği kapınızda
Gücünü kadın dayanışmasından alan MamaMe, 'kabak tadı' veren fabrikasyon yemeklere 'dur' diyor ve sofraları anne yemeği ile şenlendiriyor.
DUVAR - MamaMe, gıdayı ve yemeği ciddiye alan kadınların eseri. Girişime gönül veren mameler (yemek yapan anneler), kendilerini kocaman bir aile olarak tanımlıyorlar ve çocuklarına yaptıkları yemeklerden size de gönderiyorlar.
Kullanıcıların sistem üzerinden verdikleri sipariş mameye iletiliyor. Mame, kendi çocukları için pişirdiği yemeğe bir porsiyon daha ekliyor. Pişirdiği yemeği sızdırmaz ve fırına uygun kapların -bir nevi modern sefer tası- içine koyuyor, kapları da Karadenizli bir kadın girişimcinin üretimi olan beyaz filelere... Hazırlık işlemi tamamlanınca kapgel adı verilen kurye, mamenin evinden siparişi alıp sahibine ulaştırıyor. Sistem şimdilik Ataşehir, Beşiktaş, Beyoğlu, Kadıköy, Kâğıthane, Sarıyer ve Şişli’de hizmet veriyor.
Projenin kurucu ortaklarından Evrim Tankuş Hakyemez, MamaMe'nin nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor: "Hepimizin küçük çocukları var. Yemek yapmaya çok zamanımız yok. Dışarıdan söylenen yemekler ya fast-food ya da fabrikalarda yapılan ve ismine 'ev yemeği' denen gıdalar. Bakırköy’den Sarıyer’e Esnaf Lokantası denilen yerlere gidin, ufak işletmeler bile mutfakları kapattı. Yemekleri fabrikalardan getirtiyorlar. Mutfakları da bulaşıkhane oldu. Ev yemeği, anne yemeğidir. Fabrikada ev yemeği olmaz. Biz de evlere servis anne yemeği olan bir şey aradık. Bulamadık ve MamaMe’yi kurduk..."
GÜZEL YE GÜZEL KONUŞ
Mameler, kaynar çorbaların motosikletlerde çalkalana çalkalana evlere gitmesinden hiç hazzetmiyorlar. Yemeklerin tencereye dökülüp ısıtılmasından yanalar. Hakyemez, "Bu yüzden MamaMe yemekleri soğuk ya da ılık gelir, hep. Aç telefonu, fabrika yemeği söyle... Buna inanmıyoruz. Güzel yemeği seviyoruz. Güzel yiyen güzel konuşur, güzel konuşan mutlu olur diyoruz" ifadelerini kullanıyor.
Kadın işsizliğini azaltmayı hedefleyen girişimin çeşitli mesleklerden 4 kadın yöneticisi var. Kimi kod yazıyor, kimi şarap gurmesi. 'Kimdir bu MamaMe'yi kuranlar' sorusunu şöyle yanıtlıyor, Hakyemez:
"MamaMe’yi kadınlar kurdu. Teknolojik altyapısı Prof. Dr. Pınar Yolum’dan. Ar-Ge Prof. Dr. Ayşegül Toker. Pınar ve Ayşegül Boğaziçi’nde hoca olan genç kadınlar. Hatta Ayşegül İİBF dekanı. Ben gıda sektöründen geliyorum. Burcu ve Leyla var, onlar koordinatörlerimiz. Finans’a Ömür, Stratejik Veri bölümüne İlker bakıyor, ki o da optimizasyon profesörüdür. Ateş de iletişimden sorumlu, ismimizi o buldu mesela. Herkes kendi işini en iyi şekilde yapar, tartışırız, ama sonunda son söz bölüm sorumlusunundur... Mesele Pınar’ı ikna etmeden bir şey yapamazsınız."
MAMELERİN HİJYEN SERTİFİKASI VAR
Sayıları her geçen gün artan mamelerin iki önemli kriteri var: Hijyen ve tazelik. Hakyemez, bu konularda iddialı olduklarını söylüyor ve şöyle diyor: "İstanbul’un, iddia ediyoruz, en temiz yerleri anne mutfaklarıdır. Siz gidin bir fast food lokantasına tezgahın arkasına bakın. Biz tabi annedir, ne yapsa yeridir demiyoruz. Bütün Mamelerimiz halk eğitimlerden hijyen sertifikası alıyor. Mamelerin bir de kooperatifi var: Mame Kadın Kooperatifi. O da denetliyor. Bir de MamaMe.com.tr müfettişleri var. Ama inanın mutfaklar bal dök yala."
MamaMe hem rekabet hem de dayanışma prensibiyle çalışıyor. Bir tür paylaşım ekonomisi kuruyor; fakat piyasa rekabetinden de geri kalmıyor. Sisteme kayıtlı Mameler birbirine kişisel olarak rakip. Ama kurumsal olarak aynı kooperatifteler. Mamelerin hesaplı ve lezzetli ev yemeği konusunda iddialı oldukları bir sır değil. Hakyemez: "Dijital platformlar arasında bizim kadar güzel, hesaplı ve lezzetli anne yemeği bulmanız imkansız" diyor.
İLGİ BÜYÜK
1,5 yıl önce ilk sinyallerini veren MamaMe'nin dijital altyapısı özenli bir çalışma ile kurulmuş. Bugün gelinen süreci şu ifadelerle anlatıyor Hakyemez: "Şu anda yaklaşık 70 anne yemek yapıyor. Zaten yapıyorlardı, şimdi daha çok yapıyorlar ve satıyorlar. Genelde insanlar bu fikre bayılıyor. Birisi Gıda Uber’i demişti. Öyle bir şey yaptık. Migros bütün Mamelere indirimli ürün alabilecekleri kartlar verdi. İş Bankası paydaş olalım dedi. Sürekli kişilerden, büyük şirket ve yapılardan e-mailler alıyoruz. Bizi seviyorlar. Çünkü herkes anne yemeği seviyor ve özlüyor."
NASIL MAME OLUNUR?
Önce mame eğitimi, sonra halk eğitim merkezlerinden hijyen eğitimi almak gerekiyor. Ayrıca mame adaylarının mutfakları denetleniyor ve malzeme eğitimi veriliyor... Ucuz ve kötü yağ kullanılmıyor. Daha sonra deneme satışları ve ambalaj eğitimi başlıyor. Sistem optimuma ulaştığında mamelerin ayda 4 bin TL'ye yakın gelir elde etmesi öngörülüyor.
'FASULYENİN GURMESİ OLMAZ'
Mameler, anne yemeği dışında bir yemeğe zor güveniyor. Her şeyin pek bir gurme olmasından şikayet eden Hakyemez, "Fasulyenin gurmesi olmaz, iyisi olur, kötüsü olur. Biz buna inanıyoruz. Geleneksel küliner dünyamızın zenginliklerini MamaMe de görüyoruz. Geçenlerde bir Besni köftesi yedim, gözüm yaşardı" diyor.
NOHUT DURUMU, ALAÇATI ENGİNARI
Girişim, geleneksel ve etnik mutfağı da koruyor. Sofrada Rum, Süryani, Çerkes mutfağından yemekler de var; Antep, Hatay usulü tadlar da... 'Örnek vermek gerekirse' diye başlıyor söze Hakyemez: "Mesela Özlem Burç Antep usulü kısır ya da nohut durumu yapıyor (evet ismi nohut durumu), muhallebili Kemalpaşa tatlısı yapıyor, Lebeniye çorbası içebilirsiniz ya da. Aysel Kartal’ın Karabuğdaylı mercimek çorbası insanın sinirini bozacak kadar lezzetli. Sonant Benson harika bir bezelye yemeği yapıyor, soğuk soğuk yenir... Ayran aşı, Besni Tavası, portakal suyunda Alaçatı enginarı... Saymakla bitmez."
ANNE OLMAYAN MAME OLABİLİR Mİ?
Başından beri bir anne yemeğidir gidiyor. Peki anne olmayanlar da Mame olabilir mi? Hakyemez, "Elbette. Anne yemeği yapan her kadın bizim kız kardeşimiz" diyor ve hemen başvurmalarını öneriyor.
'ERKEKLER BabaMe KURSUNLAR'
MamaMe'ye katılmak isteyen babalar da var; fakat sisteme girmeleri biraz zor gibi görünüyor. Niyesi, Hakyemez'den: "Erkeklerin başlarının üstünde cam tavanlar yok. İstiyorlarsa BabaMe kursunlar. Biz de bir iki şey söyleriz."
'İlk motivasyonumuz para değil' diyen ekibin tek bir misyonu var: “Pırıl pırıl mutfaklarda, sevgiyle pişen yemeklere özgürlük!”