Müjdeyi aldık. Nurtopu gibi bir aile yılımız oldu.
Neden aile yılı? Nasıl bir aile? Şiddet, aile yılının neresinde?
Gibi gibi sorular yumağı herkesin aklında muhtemelen. Bu yazıda bu
tür sorulara cevap aramayacağım. Hatta her nüfus politikasının
faşizan kokusuna da burnumu tıkıyorum bugünlük.
Her doğumda üç kişi doğar dünyaya. Bir çocuk doğar. Her doğumda
yeni bir anne doğar. Ve ideal planda, gönlümüzün muradı olarak
söylersek her doğumda yeni bir babalık doğar. Eskiden baba
doğmazdı. O, her zaman durduğu mesafede kalırdı, kendiliğinden
gelen bir babalıkla işi olmazdı. Sosyolojik dönüşümle artık genç
nesil erkekler (iyi ki) gerçekten baba olmayı önemsiyor, en azından
babalığı önemseyen baba adaylarının sayısının arttığı
gözlemlenebiliyor. E, bunun aksi durumu yok mu? Çok. Ama biz iyi
tarafından bakalım. Ve tekrar edelim: Her doğumda üç kişi doğar.
Anne, baba, çocuk… Kaçıncı çocuk doğduğu da önemsiz. Her doğum aynı
zamanda yeni bir anne yeni bir baba doğurur. Dünyaya getirdiği
çocuğun hakkını teslim etme bilincindeki insanlar için geçerli bu
tespit elbette.
2025’i aile yılı ilan eden devletimiz, devletlülerimiz adeta
çocuk gibi ayak direyip, tepine tepine isterim de isterim diye
tutturmadan önce bunların ne kadar farkında? Ne de olsa her çocukla
birlikte bir de devlet baba doğuyor. Üstüne düşenin ne kadarını
yapacak? Yeni nesil bab mı, eski kuşak baba mı olacak? Sevgili okur
bu sorunun cevabı sizde.
Anayasayı yok sayanlara inat sosyal devlet çocuk istediğinde
acep neler yapar(mış) bakalım. Fakat önce 3 paraya annelik satın
almak nasıl olurmuş onu görelim. Öncelikle sadece kadını, anneyi
muhatap alırmış, gördük. Aile yılına ilişkin çok şey söylendi,
gerçi hiçbiri için resmi metinlerle bir düzenleme görmedik. Bir şey
daha görmedik. Dedikodum geldi, size bir sır vereyim: Ortada baba
yok. Babalık için tek kelam duyulmadı. Yine de vaatlere bakmak
gerek tabii ki.
2025 yılında doğum yaptığında… Zinhar öncesi yok, boşuna yaptık
biz o çocukları: Neyse devam edelim. … annelere verilecek para
miktarları şu şekildedir:
İlk çocuk: Tek seferlik 5.000 TL.
İkinci çocuk: Her ay 1.500 TL.
Üçüncü ve sonraki çocuklar: Her ay 5.000 TL.
Bu ödemeler, annenin çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın, canlı
doğum gerçekleştiren tüm annelere verilmektedir. Her ay verilen
ikinci ve üçüncü çocuk yardımı ne kadar bir süre devam edecek? Bu
soruya zurna cevap verir ancak. Yine de edebimle söyleyeyim: Çocuk
5 yaşına gelince bitecek bu kıyak. 5 yaş yani okul çağı. Masraf
çağı. Annelik ve babalık için yeni ve yeniden bir sınav çağı. Ve bu
çağda el elde baş baştasınız. Hükümetin hikmetinden sual olunmazsa
yapacak bir şey yok. Sadece “ah o sosyal devlet… anayasa
kitapçığının sayfaları aralansa da oradan fırlayıp hayatımıza
gelebilse” diye hayal kurmak serbest.
Ama elalem hayal kurmuyor. Bizim hayalimizi yaşıyor. Bi de
utanmadan bizi kıskanırlar ya gel de çileden çıkma. Bir neyse daha…
Örnekler aşağıda döviz kuru hesabı sizde:
Almanya: Çocuklar için ailelere aylık 250-300 Euro.
İngiltere: Çocuklar için aylık 84.60-114.40 Pound.
Fransa: Çocuklar için aylık 120 Euro.
İtalya: Çocuklar için aylık 100 Euro.
İsveç: Çocuklar için aylık 1,250 SEK (yaklaşık 120 Euro)
Sosyal devlet dediğin çocuk da çocuk diye tepinerek babalanmak
yerine yurttaşının hakkını teslim edecek gerçekçi oranlarla katkı
sağlıyormuş meğer. Bu katkının ne kadar sürdüğünü de kıskanılan
devletimize duyuralım:
Almanya: 18 yaşına kadar.
İngiltere: 18 yaşına kadar.
Fransa: Çocukların 18 yaşına kadar desteklenmesi
gerekmektedir.
İtalya: 21 yaşına kadar.
İsveç: 18 yaşına kadar
Sevgili devlet, şunu bilmende yarar var: Bir çocuğun çocukluğu 5
yaşında bitmez. 18 veya 21 yaşına kadar desteklemen gerekir yurttaş
sayını arttırmak istiyorsan. Ücretsiz ve kaliteli, güvenilir
kreşler, okullar sağlık hizmetleri de bu pakete dahil. Elin sosyal
devleti borazan çalmak yerine iş yaparak nüfus teşviki
gerçekleştiriyor. Bizde ise iktidara geldiğinde nüfus artış oranı
2.5 iken yaklaşık çeyrek asırda “üç doğur, o da yetmez 5 doğur”
nidaları arasında nüfus artış oranı 1 küsurlara düşmüş. Lafla
peynir gemisi yürümez diyen yanılmış. Lafla peynir gemisi tersine
yürüyormuş anlaşılan. Dindar nesil yetiştirme iddiasından vurulan
iktidar, politikalarıyla nesilleri tüketti desek yeridir.
Geçelim.
Ekonomik krizin faturasını yoksulun, dar gelirlinin, ücretlinin,
emeklinin, emekçinin sırtına yükleyen devlet nüfus krizini niye
kendi üstüne alsın ki…
İşte böyleyken böyle… 5 yıllığına 3 paraya ömür boyu annelik
(üstelik babasız) satıyor devlet almak isteyene sözüm yok, mübarek
olsun derim ancak.
Aile yılı Güran ailesi yılı olmasın da başkaca bir şey
istemez…