Antep’te işçilere baskı: İnsanlar ailelerini nasıl bırakıp gidecek?

Maraş merkezli depremin etkilediği Antep’te halk evlere girmeye korkarken, işverenler işçileri işe çağırıyor. Birçoğu depremzede olan işçiler, barınma sorunu ve işten atılma tehdidi ile karşı karşıya.

Abone ol

İnanç Yıldız

DUVAR - Deprem sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile deprem bölgesinde işten atmalar yasaklandı. Ancak depremden etkilenen Antep'te, barınma krizi yaşayan işçiler, işe geri çağrıldı; gelmeyen işçilerin işten çıkarılacağı söylendi. 

Buna göre, işçilerin işe gelmedikleri süre yıllık izinlerinden düşülecek. Sonrasında işçi izin kullanmak isterse ücretsiz izne gönderilecek. Bu duruma tepki gösteren işçiler, “İnsanlar ailelerini nasıl bırakıp gidecek?” diye sordu.

‘GİDENLER DE İŞİNDEN OLMA KORKUSUYLA GİDİYOR’

İşten atılma korkusuyla adını vermek istemeyen bir işçi, yaşadıklarını şöyle anlattı: “İlk önce ‘işe gelinecek’ denildi. Sonra ‘gündüz vardiyası gelmesin, 4-12 vardiyası gelsin, daha sonra yerine çalışalım’ denildi. Ardından işçiler gitmek istemeyince ‘Bugün iptal edelim, yarın çalışırız’ dediler. Millet daha dışarıdaydı, evine giremiyordu. İtiraz edildiğinden bir hafta ara verdiler. Sonra tekrar işe çağırdılar, pek kimse gitmediği için çalışma olmadı. Söylentiye göre çalışmadığımız günler idari izinden değil de yıllık iznimizden kesilecekmiş. Yıllık izin kullananlara ücretsiz izin yazılacakmış. Yıllık izinde maaş kesintisi yok ama ücretsiz izin kullandırıldığı gün kadar kesinti olacak. Gitmediğimiz günler için yıllık izin kullandırılacak. Şu an birçok işçi mecburiyetten dolayı gidip çalıştı. Kim ailesini bırakmak ister? Gidenler de işinden olma korkusundan dolayı gidiyor.”

Bermal Kutlu

‘İNSANLARIN EN DOĞAL HAKKI ELİNDEN ALINIYOR’

Avukat Bermal Kutlu ise, işçilerin yaşadığı bu durumun deprem sonrası ilan edilen OHAL kararnamesinde muğlak bırakıldığı için mağduriyetlerin yaşadığını belirtti. Yaşananların iş kanununa da yasaya da aykırı olduğunu sözlerine ekledi. Kutlu, “Doğal afet sürecinde ilgili yetkililer, kamu görevlileri hakkında idari izin ve benzeri tedbirleri uyguladı. Fakat iş kanununa tabi olan kişiler açısında herhangi bir tedbire başvurmadı ve tedbire başvurmadığından işçilerin durumu işverenin insafına bırakıldı. İşçiler de idari izinli sayılmalıdır. Çünkü bu olağan dışı bir durum, doğal afet dediğimiz bir mesele ve birçok insan bu depremde yakınlarını kaybetti. İnsanların yakınları vefat etmese bile artçı depremlerden dolayı bu insanlar can güvenliğinden endişe duyuyor. Bu nedenle evlerine gidemiyor, yatacak yeri olmayan birçok insan var. Burada insanın en doğal izni elinden alınıyor. Bu hukuksuzluktur. Deprem gibi yıkımın olduğu bir süreçte işçilerin bu zorunluluk halinden kaynaklı durumunu suiistimal etme halidir, iş kanununa da yasaya da aykırıdır. Burada bir boşluk durumu söz konusudur. OHAL ilan edildiğinde bu duruma değinilmediğinden böyle bir keyfiyete sebep olunuyor” dedi. 

Mehmet Türkmen

‘İŞÇİLER BARINMA SORUNUNU ÇÖZEMEDİ’

Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, yüzbinlerce işçinin daha enkazlar kaldırılmadan işe çağrıldığını söyledi. Evini kaybeden işçilerin hayatta kalma mücadelesi verirken işini kaybetme korkusu da yaşamaya başladığını belirtti. İşe gelmeyen işçilerin ücretli izinli sayılması gerektiğini dile getiren Türkmen, halen işçilerin barınma sorununu çözemediğini ve ailelerini bırakıp işe gitmek zorunda kaldığını ifade etti. Bu durumun patronların insafına bırakılamayacağına dikkat çeken Türkmen, hükümetin bir düzenleme ile bunu güvenceye alması gerektiğini söyledi. 

‘HÜKÜMETİN DÜZENLEMESİ PATRONA TAZMİNATSIZ İŞTEN ATMA ÖZGÜRLÜĞÜ VERİYOR’

İşçilerin devamsızlık nedeniyle de işten atılma korkusu olduğunu taşıdığını anlatan Türkmen, “En az 6 ay boyunca bütün deprem bölgelerinde hangi gerekçeyle olursa olsun devamsızlık dahil işten atmalar yasaklanmalıdır. Ancak hükümet bir kararname yayınladı ve bu kararnamede sözde bir fesih yasağı getirildi. Ama bu fesih yasağında 25’e 2, yani ‘iyi niyet ve ahlak kurallarına aykırı davranışla’ işten atılmayı düzenleyen madde kapsam dışı bırakıldı. Buna devamsızlık da dahil. Yani bunu kapsam dışı bırakmak aslında deprem bölgesindeki işçilerin işten atılma kaygısını ortadan kaldıran bir şey değil. Hiçbir anlamı yok. Bu bölgedeki işlere hiçbir faydası olmayacak bir düzenleme bu. Çünkü zaten bu bölgede işten atılma olacaksa en büyük gerekçesi hatta tek gerekçesi devamsızlık olacak. Yani depremden dolayı işe gidemeyecek durumda olan işçiler, işe gelmedikleri için devamsızlıktan işten atılacak. Şimdi siz bunu kapsam dışı bıraktınız. Kapsam dışı bıraktığınızda aslında hiçbir şey yapmamış oluyorsunuz. Hatta tam tersine, bu sebeple patronlar attıklarında bir de tazminatsız atacaklar. Çünkü bu da iyi niyet ahlak kurallarına aykırı davranış sayılıyor. Aslında bu düzenleme işten atılma yasağı değil, patronlar için ‘işçileri tazminatsız işten atma özgürlüğü’ anlamına geliyor. O yüzden biz bu kararnameye itiraz ediyoruz” diye konuştu.  

‘MUHALEFET İŞÇİLERLE DAYANIŞMA ÖRGÜTLEMELİ’

Deprem bölgesindeki işçilerin çalışmadıkları süre boyunca kısa çalışma ve işsizlik ödeneğinden yararlanmasını gerektiğini dile getiren Türkmen, verilecek miktarın da en az asgari ücret kadar olmasını istedi. Türkmen, “İşten atmalar da gerçek anlamda yasaklanmalıdır. Bu talepler için mücadele ediyoruz. Muhalefetin de bu talepler için sesini yükseltmesi, mücadeleyi büyütmesi ve güçlü bir dayanışma örgütlenmesi gerekiyor” dedi.

‘OHAL YARALARI SARMAK İÇİN DEĞİL, İKTİDARIN ZAFİYETİNİ ÖRTMEK İÇİN UYGULANIYOR’

OHAL ile sendikaların toplu sözleşme, grev ve benzeri haklarının yasaklandığını hatırlatan Türkmen, OHAL’in deprem yaralarını sarmakla ilgisi olmadığını düşünüyor. Türkmen, “OHAL tam tersine devletin, iktidarın bu süreçte ortaya çıkan zafiyetlerinin üstünü örtmek için ve daha çok güvenlik gerekçesiyle uygulandığını biliyoruz. O yüzden şu anda halkın ve bu ülkenin ihtiyacı, devletin, iktidarın güvenlik kaygıları değil halkın yaralarının sarılması, halkın taleplerinin karşılanmasıdır. Bunun için de OHAL’in buna hiçbir faydası olmayacağını biliyoruz. Biz bütün muhalefetin bu OHAL uygulamasına karşı da sesini yükseltmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Sermaye sınıfının felaketin ortasında bile kendi sınıfının refleksiyle hareket ettiğini ifade eden Türkmen, işçi sınıfının da depremin ortaya çıkardığı mağduriyetlere karşı işyerlerinden başlayarak örgütlenmesi gerektiğini söyledi.