Antep’te saldırıya uğrayan doktor: Cezasızlık devam ederse şiddet son bulmaz
Gaziantep Üniversitesi Hastanesi’nde çalışan doktor A.E., 2 Ağustos gecesi tedavi ettiği hasta tarafından saldırıya uğradı. A.E., “Cezasızlık politikası devam ederse saldırılar son bulmaz” dedi.
Cengiz Anıl Bölükbaş
DUVAR - Sağlıkta şiddet her geçen gün katlanarak artmaya devam ediyor. Dr. Ekrem Karakaya’nın görevi başında katledilmesinin ardından daha bir ay bile geçmemişken sağlık çalışanlarına yönelik bir saldırı daha sosyal medyada gündem oldu. 2 Ağustos gecesi Gaziantep Üniversitesi Hastanesi’nin acilinde yeşil alanda bir doktor saldırıya uğradı.
Yaşanan saldırının detaylarını öğrenmek için hastaneye gittim. Hastanenin önü insan dolu, günde 1000-1200 hastanın geldiği hastanede acilde oturacak yer bulmak çok zor. Bekleyen insanlarda sürekli bir homurtu var. Herkes hastalığından ziyade işlerin ne kadar “acil” olduğundan bahsediyor. Acilden sorumlu doktor bir yandan “Arkadaşlar boşta olan var mı?” diye bağırıyor. Tedavisini bitirdiği hastanın ardından doktorlar 5 dakika dinlenmeye fırsat bulamadan diğer hastalarla ilgilenmeye gidiyor.
'BAZI HASTALAR SALDIRGANI TEBRİK ETTİ'
Saldırıya uğrayan doktor A.E ile bir araya geliyoruz. 24 yaşında bir genç, yeni intern doktor olmuş. İlk bakışta boynundaki saldırı izi dikkat çekiyor. Olayın nasıl gerçekleştiğini soruyorum kendisine. Hastanın geldiğini, muayenesini yaptığını ve kan aldığını söylüyor A.E., işlemlerin ardından triyaj bölümünde yoğunluk olmasın diye hastayı bekleme salonuna davet ediyor. Bunun üzerine hastadan “Sen karışma” cevabını alıyor. A.E. “Ben nasıl karışmayayım, burada çalışan doktorum” deyince bunun üzerine hasta küfür ediyor. Küfrün ardından hastanın kendisine saldırmaya başladığını söyleyen A.E., “Bana yumruk attı. Boynumda ve kolumda saldırının izleri var. Bunun üzerine yeşil alanı kapattık. Asistanlar geldi, hastanın arkasından tutup saldırıyı durdurdular. Daha sonra polisler geldi. Saldırı esnasında ise bazı hastalar ve yakınları saldırganı tebrik etti. 25 Aralık Devlet Hastanesi’nden darp raporu aldım. Daha sonra saldırgan hakkında karakolda suç duyurusunda bulunup ifade verdim” diyor.
A.E., “Bazen de hastayla ilgilenirken birçok hasta yakını bulunuyor yanında. İçerde işimizi yapmamıza engel oluyor. Uyarınca da sinirlenip bağırmaya, tartışmaya başlıyorlar. Hastanenin kapasitesi belli. Her hasta ve yakını nasıl triyaj odasında beklesin? Üst üste kalmak zorunda kalırız öyle bir durumda” diyor.
'GÖREVİMİZİ YAPACAĞIMIZ GÜVENLİ ORTAM SAĞLANMALI'
Saldırıların bu kadar yaygınlaşmasındaki nedenler hakkında fikrini soruyorum A.E.’ye. “Çok rahatça saldırabiliyorlar, çünkü sonucunda bir ceza almıyorlar” diye cevaplıyor. Kendisine saldıran kişinin ifadesinin ardından büyük ihtimal serbest bırakılacağını, saldıranların hak ettikleri cezayı aldıklarında bu denli şiddet uygulayamayacağını belirtiyor.
Saldırının kendisini nasıl etkilediğini merak ediyorum. Bir öfke belirtisi bulunmayan ancak kırgın bir ses tonuyla cevap veriyor bu sefer: “Ortada bir sebep yokken saldırıya uğradım. Ben çocukluktan beri doktor olmak istiyordum. Bu saldırından sonra doktorluktan nefret etmiyorum belki ama bu durum canımı çok sıkıyor. Kapıda güvenlikler bulunuyor ama triyaj odasında da en az birisi olabilir olaylara hızlıca müdahale edebilmek için. Bizlerin görevini güvenli şekilde yapabileceği bir ortamın yaratılması lazım. Bir ay önce bir doktor arkadaşımız öldürüldü. Eğer bu cezasızlık politikası devam ederse saldırılar asla son bulmaz.”