Antik Maya piramitlerinin içinde neler saklanıyordu?

Antik Mayalar, bu anıtsal yapıların içine neler yerleştirmişti? Yeni bir araştırma, bu gizemli ve heybetli binaların bir kısmının nasıl inşa edildiğini ve içlerinde neler bulunduğunu ortaya çıkardı.

Abone ol

Owen Jarus

Antik Mayalar, M.Ö. 1000’den M.S. 1500’e kadar Mezoamerika* genelinde yüzlerce piramit inşa etti ve içlerine çok çeşitli eserler yerleştirdi. Peki, buralara tam olarak ne koydular?

Tıpkı antik Mısır piramitleri gibi, Mayalar tarafından inşa edilen piramitlerin de zengin hazineler ve mezarlar içerdiği açığa çıktı. Bununla birlikte, uzmanlar, Live Science’a verdikleri demeçte, çoğu zaman daha büyük olanların içinde daha küçük piramitler gibi daha tuhaf şeyler içerdiklerini belirtiyorlar.

‘MATRUŞKA’ PİRAMİTLER

Örnek olarak, Yucatan Yarımadası’ndaki Chichén Itzá’nın bulunduğu bölgede yer alan ‘El Castillo’ piramidi, Rusların ‘matruşka’ bebekleri gibi bir piramidin içindeki bir piramidin içinde bir piramit içeriyor. 

El Castillo hakkında araştırmalar yürüten ve makaleler yazan, ayrıca Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi’nde (UNAM) profesör olan Andrés Tejero-Andrade, “Yucatan Yarımadası’nın antik yerleşimcileri, daha önceleri insanların yaşadığı ve ardından terk ettikleri bir bölgeye geldikleri zaman eski yapıları yıkmadılar” diyor. “Bundan ziyade, hâlihazırda var olan yapıların üzerine yeni bir tane inşa ederek ilerlediler” diye eklerken El Castillo’nun bu tür bir ‘matruşka bebek’ yapısına sahip olduğunu belirtiyor.

Bu, yalnızca El Castillo’ya has bir uygulama değildi; Meksika Ulusal Antropoloji ve Tarih Enstitüsü’nde (INAH) araştırmacı olan Denisse Lorenia Argote Espino, Live Science’a verdiği demeçte, diğer Maya ve Maya harici piramitlerin de bu düzenlemeye sahip olduğunu aktarıyor. Espino, başka bir piramit üzerine bir piramit inşa etmenin “İspanyol öncesi zamanlarda yaygın görülen bir uygulama olduğunu” ve “uzun süre ikamet edilen yerlerdeki ana yapıların çoğunlukla birkaç yapı aşamasına sahip olduğunu” belirtiyor.

KUTSAL YEŞİM TAŞI

Buna karşın, arkeologların Maya piramitlerinde bulduğu en yaygın yapılar bu tür piramit yığınları değildi. Kimi Maya tapınakları törenler için kullanılırken, diğerleri yöneticiler ya da diğer seçkin kişiler için mezar işlevi görüyordu. Michael Coe’nun yazdığı ‘The Maya’ adlı kitaba göre, bu mezarlarda antik Mayalar için kendini kurban etmenin sembolü olan (ölüler için) yeşim taşından maskeler, boncuklar, obsidyen bıçaklar ve vatoz dikenleri gibi eserler bulunuyordu.

Coe, kitabında, vatoz dikenlerini kurbanlarla ilişkilendiriyor; zira bazen “putları [yüceltmek] için kullanılan kağıda kulaklar, yanaklar, dudaklar, dil ve penisten kan akıtılıyordu” diye aktarıyor. Antik Mayalar, yeşim taşından yapılan eserlere değer veriyordu. En tanınmış örneklerden biri, El Castillo Piramidi’nde bulunan bir jaguar taht.

ABD Riverside’da bulunan Kaliforniya Üniversitesi’nde antropoloji profesörü olan Karl Taube, 2005 yılında Ancient Mesoamerica adlı dergide yayınlanan bir makalesinde, “Klasik Mayalarda, yeşim taşına sadece kıymeti ve güzelliği sebebiyle değil, aynı zamanda büyük sembolik önemi olan bir taş olarak da değer veriliyordu” diye belirtiyor. Taube, örnek olarak, Mayaların yeşimi mısır, hükümdarlık ve rüzgârın kendisi ile ilişkilendirdiklerini söylüyor. “Yeşim, cenaze törenlerinin olduğu kadar tanrılar ve atalarla ilgili törensel sihirbazlıkların da önemli bir bileşeniydi” diye ekliyor.

DAHA FAZLA MAYA ESERİ

Maya piramitleri, diğer pek çok olağanüstü eseri barındırıyordu. Mesela, Guatemala’nın kuzeyinde bulunan San Bartolo kazı alanındaki bir piramit, bugüne kadar keşfedilen en eski Maya takviminin ne olabileceğini gösteren ve 2 bin 200 yıldan daha eski olan bir parçayı içeriyor.

Honduras’ta bulunan Copan kazı alanındaki bir piramidin merdivenlerinde 2 bini aşkın Maya glifinin* yazılı olduğu devasa bir yazıt mevcut. Bu yazıt, 2006 Getty Koruma Enstitüsü raporuna göre, Copan’ın yöneticilerinin tarihini aktarıyor. Mayalar, kimi zaman “Maya hiyeroglifi” diye adlandırılan bir yazı sistemini kullandı. Bu yazı sistemi, bilim insanlarının okuyabileceği ve tercüme edebileceği sözcükleri meydana getiren sesleri temsil eden glifler içeriyordu.

*Mezoamerika, Orta Amerika’da, Meksika’nın ortalarından Belize, Guatemala, El Salvador, Honduras, Nikaragua ve Kosta Rika’nın kuzeyine kadar uzanan bölgede 15. ve 16. yüzyıllarda İspanyollarca sömürgeleştirilmeden önceleri, Kolomb öncesi toplumlar tarafından oluşturulan bölge ve kültür alanıdır.

**Tipografide glif, karakterleri yazı içinde temsil ve diğer karakterlerden ayırt eden simgelere verilen addır. Bir karakter tek bir glifle gösterilebildiği gibi, birden fazla karakter de tek bir glifle gösterilebilir.

Yazının orijinali Live Science sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)