Ara Güler'in arşivi Doğuş Gurubu'na devredildi. Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi ve Ara Güler Müzesi dün itibariyle, sanatçının 90'ıncı yaşgününde açıldı. Çalışma, beklentilerin çok ötesinde.
Ara Güler'le olan aşk/nefret ilişkimiz Türkiye toplumunun sanatçılarla olan tuhaf ilişkisinin en ilginç göstergelerinden biri. Tersinden düşünürsek de Güler'in toplumla ilişkisi (kendini öyle tanımlamasa da) bir sanatçının toplumsal olaylarla olan ilişkisine dair en tartışmalı örneklerden. Gezi'nin en hararetli zamanlarında çektiği iftar fotoğrafı, iktidarla sıcak ilişkisi her zaman gündem oldu. Ancak ne olursa olsun Türkiye toplumunda Güler'in saygın bir yeri var. Belki de sadece davranışlarını ve açıklamalarını yaşlılığına veriyoruz, bilemiyorum.
Ara Güler arşivi de bu tartışmalardan nasibini aldı. Bir dönem Beyoğlu Belediyesi'ne devredileceği haberleri çıkmıştı. Sonrasındaysa Doğuş Grubu'na devredildi. Doğuş Grubu'nun Ara Güler Müzesi kuracağı haberini aldık. Beklentilerim düşüktü. Yıllardır tekrarlanan nostaljik Ara Güler fenomeninden beslenen ve üzerine yeni bir şey eklenmeyen bir yapı göreceğimizi düşünüyordum. Ancak neyse ki kötü senaryo gerçekleşmedi.
Ara Güler arşivi genç ve yenilikçi bir ekibe emanet edilmiş. Türkiye şartlarında üretilmiş en kıymetli arşivleme çalışmalarından biriyle karşı karşıyayız.
Önce kısaca yapıdan bahsedeyim. Bu çatı altında iki kurum görüyoruz. Birincisi, Umut Sülün'ün müdürlüğünü yaptığı Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi. Mobilya vs. gibi büyük parçalar haricinde Güler'in arşivinin tamamı Bomontiada yerleşkesindeki merkeze taşınmış durumda. Konservasyon ve dijitalleştirme uzmanlarının, yazılımcıların ve merkez yöneticilerinin yer aldığı bu mekanda Güler'in arşivi parçalar halinde temizleniyor, sayısallaştırılıyor ve yangın, sel gibi afetlere dayanıklı kasalara saklanıyor. Dün açılışı yapılan yine Bomontiada'da yer alan (Dünyada Bir Köşe'yle aynı mekanı paylaşan) Ara Güler Müzesi'yse sergileri görebileceğimiz kamuya açık alan olacak.
Peki, bu arşivde neler var? Arşiv sadece Güler'in fotoğraflarından oluşmuyor. Güler'in bütün yazışmaları, fotoğraflara dair notları, kendi eliyle hazırladığı maket kitapları ve işin ilginç tarafı Türkiye ve dünya sanat tarihinde yer etmiş sanatçıların eserleri yer alıyor. Güler'in arşivi sadece kendi sanatına değil, sanat tarihine de ışık tutacak kadar zengin bir çeşitliliğe sahip.
Gelelim sergiye... Müzenin açılış sergisi Islık Çalan Adam, Güler'e dair klişeleşmiş anlatıların dışına çıkan bir yapıya sahip. Sergi Güler'in erken tarihlerde yazdığı "Babil'den Sonra Yaşayacağız" öyküsünü başlangıç olarak alıyor. Sanatçının kendini bir dünya vatandaşı olarak konumlandırdığı öykü bir yandan da sadece fotoğrafçı olarak değil, öykü yazarı, tiyatro yazarı yani hikaye anlatıcısı olarak Güler'in pek görmediğimiz yönlerini aktarıyor. Serginin küratörü Sevim Sancaktar serginin katalog kitabında çalışmayı şöyle anlatıyor:
"Islık Çalan Adam, tarihsel bağlamı ışığında biyografik olanı rastlantısallık aksına oturtma fikrinden yola çıkmaktadır. Bir bakıma belli izlerin peşi sıra giderek yeni bir izlek oluşturmaktadır. Arşivdeki bir kutudan diğerine geçerken bir bellekten diğerine geçiyor olmak, bu atlatmaları da yeniden üretim sürecinin parçası haline getirmiştir. Arşiv kutularının içinden çıkan ve bu serginin merkezine oturan diğer bir öğe ise hikaye anlatıcısı Ara Güler'dir. Yirmili yaşlarında yazdığı metinleriyle, fotoğraflarıyla, daha sonraları bir tasarımcı gibi formuyla uğraştığı kitap maketleriyle ve tüm üretimlerinin arka bahçesinden kulağımıza fısıldadığı çığlıkla ortaya koyduğu hikaye anlatıcılığının peşine düşme denemesidir Islık Çalan Adam."
Hem arşiv merkezinin, hem de müzenin gelecek planları büyük. Tüm arşivin online ortama aktarılması ve ücretsiz olarak kamuya açılması planlanıyor. Yani araştırmacılar arşivden bir arama yaptıklarında tüm fotoğraflara, yazışmalara ya da arşivde bulunan bütün materyallere ulaşabilecek. Bomontiada'daki Ara Güler Müzesi'yse sadece Güler sergilerinin yapıldığı bir mekan değil, farklı sanatçıların da katkı koyacağı, yeni yorumlamalara açık bir alana dönüşecek. Güler'in Galatasaray'daki evininse gerçek anlamda bir sanatçı müzesine dönüştürülmesi planlanıyor.
En başta da belirttiğim gibi bu çalışmadan beklentim çok yüksek değildi. Ancak erkenden görme fırsatı bulduğum arşiv çalışması son yıllarda gördüğümüz en kıymetli sanatsal projelerden biri olabilir. Ara Güler'le olan aşk/nefret ilişkimiz belki devam edecek. Ancak böyle bir arşivin emin ellerde olması umut verici bir gelişme.