Dünya, Covid-19 yani korona virüsü adında global bir soruna karşı savaş verirken spor dünyasında da bir takım yansımaları olacağı açıktı. Sonuç olarak spor alanı tamamen sosyal temeller üzerine inşa olmuş bir platformdur. Bir futbolcu düşünün; meslektaşlarıyla aynı sahada, antrenörleriyle, malzemecileriyle, sağlık çalışanlarıyla, binlerce izleyicisiyle ve hatta basın çalışanlarıyla. Bu unsurlar oluşturur spor dünyasını. Normal şartlarda şu günlerde şampiyonluk öngörüleriyle ilgili konuşmalar yapılacakken spor dünyası şu an itibariyle “aradığınız müsabakalar geçici olarak servis dışı” pozisyonundadır.
Peki ligler durduruldu. Türkiye'de ise 'ertelendi' adı altında durduruldu. Burası çok önemli değil. Neticede bu havadan gelen sahipsiz topu göğsümüzde yumuşatma girişimidir bir bakıma. ABD'de başta NBA olmak üzere tüm spor organizasyonları süresiz olarak durduruldu. Pat diye. Çok keskin. Ama orada manevra almak için biraz geç kalınmıştı. Türkiye'de biraz daha erken yüzleşilince bu krizle daha temkinli, daha planlı adımlar atılabildi. Olay itibariyle ligler ilk hafta seyircisiz oynatıldı, akabinde ligler ertelendi. Önce Nisan sonu dendi. Şimdi ise Haziran deniliyor. Esasında bunu kimse bilmiyor. Açıklamalar yapılıyor elbette ama biraz da kamuoyunun paniğe kapılmaması adına yumuşak geçiş sağlandı diyebiliriz. Türkiye'deki futbola odaklı olarak oradan örneklersek ve tüme varırsak tüm spor dünyası adına; şu an itibariyle liglerin ne zaman başlayabileceğini bırakın Türkiye Futbol Federasyon Başkanı Nihat Özdemir'i veya Spor Bakanı Kasapoğlu'nu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dahil kimse bilmiyordur, bilemiyordur.
Çünkü gerçek olan şu ki bu sürecin ne zamana kadar uzayacağı çok öngörülebilir bir durum değil. Öyle bir veri yok. Amerika'da okulların 2021 bahar dönemine kadar kapalı kalabileceği tartışılırken Türkiye'de Haziran'da liglerin oynanacağını beklemek son derece absürttür.
Bence dert edilmesi gereken konu liglerin ne zaman oynanacağı veya nasıl tescil edileceği değil. Kulüplerin mali olarak nasıl bir enkazın altında kalacağı daha büyük bir meseledir. Geçtiğimiz yaz Bankalar Birliği ile anlaşma yapan Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor'un mali olarak hangi pozisyonda olduğu ortada. Fenerbahçe'nin de durumunun bu üç takımdan pek farklı olduğu söylenemez. Peki şimdi nasıl olacak? Zaten sürekli zarar eden bu kulüpler profesyonel futbolcularıyla yaptıkları sözleşmeleri gereği ödemeleri nasıl yerine getirebilecek? Çok açık konuşuyorum; korona sonrası Türkiye ve bazı ülkelerin spor endüstrisinden çok ciddi değişimler yaşanacaktır. İngiltere, Almanya ve İspanya gibi futbol ülkelerinin sırtları bir şekilde yer gelmeyecektir ama parayı üretemeyen ve sürekli olarak tüketen Türkiye gibi futbol ülkeleri ne gibi bir pozisyonda kalacak? Bunu iyi düşünmek gerekir. Bankaların kulüplere ödemeler konusunda erteleme yapabileceği şu anda gündemde. Ne fark edecek peki? Borç mu azalacak? Pardon, yanlış sorduk: Borçlar artmaya devam etmeyecek mi? Şimdi bir de bilet satışı ve sponsor gelirleri azalacaktır bu kulüplerin.
“Ne alakası var?” diye soranlar olabilir aranızda. Bakın ben size izah edeyim. Bu kulüplerin büyük oranda gelir kaynakları nelerdir? Yayın gelirleri ve sponsorlar. Sponsor olan kimlerdir peki? Markalar yani şirketler. Onlar ise gelir sağlayamadığı, kriz yaşadığı bu süreçte, maaş bile dağıtmakta zorlanırken nereden kısıtlamaya gidecektir en başta? Sponsorluklardan. Bazıları belki de sponsorluklarını geri çekecektir. Çekmese bile ödemeleri ötelemek zorunda kalanlar da olacaktır. Bu yine kulüplerin her türlü gelir yapısını tamamen dibe vurduracaktır. Oyuncuların maaşları nasıl ödenecektir peki? Bu gerçekten çok büyük bir soru işareti.
Bekleyen olası senaryoları bir gözden geçirelim. Bu konuları konuşup, yazıp tartışacak daha çok vaktimiz olacak elbette ama şimdiden bir fragman vermekten kimseye zarar gelmez. Ben geçen yaz kulüplerin Bankalar Birliği ile anlaşma yapmalarının ardından buradaki yazılarımda ne söylediysem gerçekleşti hatırlarsanız.
Birince adımda oyunculardan maaşlarında indirim yapılması istenecek. İstensin. Peki oyuncuların hepsi bu işe yanaşacak mı? Ya da yapmak zorunda mıdır diye de sorabiliriz. Neticede resmi olarak ellerinde bir sözleşme mevcuttur. Keza o sözleşmelerin hangi şartları içerdiği konusuna girmek bile istemiyorum. Muhtemelen o detaylar bizi daha çok karamsarlığa itecektir. İndirime giden oyuncular da olacaktır. Bunlar muhtemelen yerli oyuncularımız olacaktır. Peki ne fark edecek? Zaten çok büyük rakamlarla sözleşmeleri elinde tutan sporcular yerli değil yabancı oyuncular. Yabancı oyuncuların ne kadarı ne kadar indirime gidecektir sizce? Belki de onlar da alacaklarını öteleyeceklerdir herkes gibi. Peki ötelense bile nasıl ödenecek? Türkiye futbol endüstrisi an itibariyle para üretmiyor ki? Hiçbir zamanda üretmedi ki tükettiğinden fazla. Öyle olsaydı en azından mirasyedi misali bugünü kurtarıyor olurdu bu kulüpler.
Bu sürecin hemen ardından ilk bekleyen gelişmelerden biri de bu kulüplerin radikal şekilde küçülmeye gidecek olması. Açık konuşuyorum en az yüzde 30 hatta yüzde 40 küçülmeye gidileceğini düşünüyorum. Transferi vesaire unutun. Bir çok yabancı oyuncu ile yollar ayrılacaktır. Yerli oyuncularda ise çok minimum maaşlara inileceğini düşünüyorum. Aksi takdirde zaten nasıl olabilir ki? Para yok, alınabilecek borç veya kredi yok, çünkü zaten ödenemeyecek seviyede zarar etmektedir kulüpler. Bankalar Birliği ile yapılan anlaşma zaten ortada. Moral bozucu ama ne yazık ki gerçek.
Korona virüsü hadisesi nasıl sağlık ve can kaybı konusunda bize bir fatura ödetiyorsa spor dünyasına da ekonomik anlamda bir o kadar büyük bir felaket yaşatacaktır.