Arap Alevilerinin değişen cenaze ritüelleri

Son dönemlerde, birçok topluluğun cenaze törenlerinde değişimlere tanık oluyoruz. Torosların güneyinde kümelenmiş olan Arap-Aleviler de bu değişimlerden etkilenmiş görünüyorlar.

Abone ol

Volkan Ertit*

Cenaze ritüellerinin amacı nedir? Bu soruya teoloji ve sosyoloji farklı yanıtlar veriyor. Teolojiye göre, ruhun göç ettiği sırada karşılaşacağı tehlikelerden onu korumak, gideceği yerde daha rahat etmesini sağlamak ya da geride kalanları ölen kişinin ruhundan korumak için bu uygulamalara ihtiyaç var. Sosyolojinin bakışı ise öbür dünya ile ilgili değil. Cenaze ritüelleri ile toplum kendisini yeniden üyelerine hatırlatıyor, bireyler korkularını yenmeye çalışıyor, toplumsal bağlar güçleniyor ve toplumsal kimlik daha rafineleşiyor. Yani ölüm, sosyal bütünleşmenin sürdürülmesinde temel işlev görüyor.

Ancak son dönemlerde, birçok topluluğun cenaze törenlerinde değişimlere tanık oluyoruz. Torosların güneyinde kümelenmiş olan Arap-Aleviler de bu değişimlerden etkilenmiş görünüyorlar.

KUTSAL 7'DEN ÖNCE 5'E SONRA 3'E

Arap Aleviler için tüm cenaze organizasyonu içinde “7’si” diye ifade edilen yedinci günde yapılan organizasyon en çok önem verilen tören durumundadır. Cenaze sahipleri ilk günden başlayarak 7’sine hazırlanırlar. Cenazeye gelemeyen kişiler 7’sine giderek görevlerini yapmış sayılırlar. 7’sinde düzenlenen namaz en kalabalık namazlardan biridir. 2-3 koyun kesilerek yalnızca dinî tören günlerinde pişirilen hırısi ya da kamhi denilen çorbalar veyahut da etli-nohutlu pirinç pilavı yapılır. 7’sine verilen önemden dolayı namaz kılınacak evdeki yastıklar, yorganlar, perdeler sökülüp yıkanır.

7’sine dair bahsedilmesi gereken ilk dönüşüm 7’sinin cenazenin 7. gününde yapılma sıklığının azalmış olmasıdır. Yaşlı kuşakların “Böyle bir şeyin olma ihtimalini düşünemezdik.” diyerek belirttikleri bu dönüşümün son 10-15 senedir norm hâline geldiği görülüyor. Daha önce 7 gün süren ilk yas süreci, tartışmalar içinde önce 5 güne ve ardından 3 güne düşmüş durumda. Bu dönüşümün tam olarak hangi tarihte ortaya çıktığı bilinmese de Arap-Alevilere göre topluluk böyle bir dönüşüme hazırdı ve geçiş süreci hızlı şekilde gerçekleşti. 7 gün boyunca sabahtan akşama kadar süren başsağlığı ziyaretlerinin cenaze sahibi için maddi-manevi yıpratıcı olması, tarım sektörü yerine kent merkezli iş yerlerinde çalışmanın getirdiği zorluklar, ülke içi/dışı gurbetçilerin geri dönme telaşları, dramatik ölümlerin azalması ve benzeri sebepler bu dönüşümü hızlandırmış görünüyor.

Ayrıca, ilk yas döneminin 7. günden 5. ve 3. güne düşmesi bu konudaki tek dönüşüm değil. Bununla birlikte 7’sinde gerçekleşen törenlerin “haşmeti” de azalmış durumda. Eskiden 7. gün namazına** katılım en az 100 kişi civarında olurken bu sayı günümüzde -eski kuşağa mensup- 15-20 kişiye düşmüş durumda.

DAHA AZ ŞARKI

Eski Türk kavimlerinde izi takip edilebilen ağlama, feryat etme, parçala(n)ma gibi davranış kalıplarına Arap Alevilerde -duygusal tonu yüksek- şarkılar da eşlik eder. Bulunduğum cenazelerin ikisinde Mazlum Çimen’in “Sen Benden Gittin Gideli” şarkısı ve Ruhi Su’ya ait “Allı Turnam” türküsü mezar başında ölünün yakınları tarafından ağlamalar eşliğinde seslendirilmişti. Bir başka cenazenin 7’sinde ise ölen kişinin kızı mezara doğru yine şarkılar söylemişti.

Ancak şarkılar sadece mezar başında söylenmezler. Cenaze evine dönüldüğünde de özellikle birinci ve ikinci günler şarkı söyleyen kişilerin sesi komşu evlerden duyulur. Günümüzde ise tamamen bittiğini söyleyemesek de şarkı söyleme âdetinin eskisi kadar yaygın olmadığını ifade edebiliriz. Genç ve çocuk ölümlerinin azalması, emekliliklerine kadar yaşayabilen çalışma çağındaki erkek sayısının artması ve modern tıptaki gelişmeler, ölümün dramatik tonunun seyrelmesine sebep olmuş görünüyor. Ayrıca ağıt yakan ya da şarkı söyleyen kişilerin zamanla yaşlanmaları ve yeni kuşakların da cenazede şarkı söylemeye daha az meyilli olması bu değişimin bir başka sebebi olarak belirtilebilir.

Mezar başında Kur’an okunurken.

YAS SÜRECİ 

Önceleri ilk yas süreci (ilk 7 gün) boyunca komşular, ikinci yas süreci (ilk 40 gün) boyunca ise cenaze sahipleri televizyon ya da radyo açmazlardı. Günümüzde ise bu konuda iki yapısal değişiklik gözlenmekte. Birincisi, başsağlığı ziyaretinden sonra kendi evlerine dönen kişiler, ölen kişi komşuları dahi olsa televizyon açabilmekte. Ayrıca bu dönüşümün, ilk yas süreci 7. günden 5. güne düşerken yaşanan tartışmalara benzer bir tartışma sürecini tetiklediği söylenemez. Aksine, hayatın akışı içinde genel kabul görerek oldukça sessiz şekilde gerçekleşmiştir. Ayrıca akıllı telefonlarla sosyal medyanın gündelik yaşamın parçası olması bir başka farklılaşmanın yaşanmasına sebep olmuştur. Önceleri komşu evlerde dahi 7’sine kadar açıl(a)mayan televizyon ve radyoların yerini, artık cenazeye başsağlığı dilemeye gelen kişilerin yan yana oturdukları kişilere sosyal medya hesaplarından izlettikleri görüntülerin aldığı ifade edilebilir.

Bir başka dönüşüm ise aynı sokakta hem cenazenin hem de düğünün denk geldiği zamanlarla ilgili. Geçmişte sokakta bir cenaze olursa kına, nişan veya düğün ertelenir ya da iptal edilirken, günümüzde bu süreçte esnemeler gerçekleşti. Artık aynı sokağın sakinleri hem düğüne hem de cenazeye katılabiliyor. Düğün salonlarının ortaya çıkması, düğün organizasyonlarının geçmişe kıyasla daha masraflı hale gelmesi ve tarım merkezli ekonomik hayata kıyasla kent merkezli çalışma yaşamının esnekliğe daha az izin veren yapısı bu dönüşümün ardındaki sebepler olarak öne çıkıyor. Geçmişte düğün salonlarının yaygın olmaması, yapılacak törenin evlenecek kişilerin evlerinin önünde ya da sokağın ortasında gerçekleşmesi ve bu törenlere davet edilenlerin zaten tarım sektöründe çalışan ve özellikle iş yerinden izin alma zorunlulukları olmayan kişiler olması törenin ertelenmesini kolaylaştırıyordu. Günümüzde ise, cenazelerin olduğu zaman dilimlerinde -geçmişte karşılaşılması pek mümkün olmayan şekilde- aynı sokakta ya da ailede düğünlerle de karşılaşılabiliyor.

Mezarlık dönüşü kahvaltı ikramı
ÖLÜM YEMEĞİ (HIMLEN) 

Geçmişte kişi gömüldükten sonra cenaze evine dönülür ve hımlen adı verilen büyük bir yemek organizasyonu yapılırdı. Mevta gömülene kadar onu sırtında taşıyanlara, uzaklardan gelenlere ve cenaze sahiplerine yardımcı olanlara bir nevi teşekkür mahiyetinde yapılan bu büyük -dinî- yemek organizasyonuyla da günümüzde daha az karşılaşılıyor. Süreç içerisindeyse artık yeni kuşakların ismini dahi duymadığı, nadiren yapılan, eskide kalmış bir geleneğe dönüşüyor.

Hımlen, arabaların olmadığı bir dönemde cenazenin evden alınmasından gömülmesine kadar geçen sürede yardımcı olan kişilere “teşekkür” etme mahiyetinde yapılan bir uygulama iken, günümüzde tabut hiç kimsenin omzuna değmeden gömüleceği mezarın başına kadar araba ile götürülüyor: Hastaneden cenaze arabasına, cenaze arabasından yıkanmaya, yıkandıktan sonra yine araba içinde gömüleceği yere… Birinci günün yorgunluğu ve zahmeti geçmişe kıyasla azalmış durumda. Hımlen Arapça “yüklenmiş” demekti, artık “yükleyenlerin” kalmadığı bir süreçte hımlen de fonksiyonel görünmüyor.

KIYAFET KODU

Yas süreci boyunca “yağlık” denilen tülbent kullanımında da geçmişe kıyasla farklılıklar göze çarpıyor. Hem daha az kadın tülbent kullanıyor hem de tülbent kullanma zamanı kısalmış durumda. Cenaze sahibi olan kadınlar dahi birinci ya da ikinci gün tülbentsiz olabiliyorlar. Ayrıca geçmişte cenazelere renkli kıyafetlerle, başı açık ve makyajlı (kadınlar için) gidilmezken günümüzde bu konularda da esnemeler gerçekleşmiş görünüyor. Erkeklerde ise hem renkli kıyafetlerde artış var hem de sakal bırakan erkek sayısı azalmış durumda.

DİĞER DEĞİŞİMLER 
29 yıllık cenaze yıkayıcısı olan, son 11 senedir de neredeyse tamamı Arap Alevilerinin mezarlarından oluşan Adana’nın Ali Hocalı Köyü Mezarlığında çalışan Sezgin Bey.

Yukarıda bahsedilenler çalışmam sırasında en çok vurgulanan değişimlerdi. Bu kadar sıklıkla ifade edilmemiş olsalar da burada vurgulanması gereken birkaç farklılık daha bulunmakta. Örneğin eskiden mevta yıkandıktan sonra karısı ona dokun(a)maz ve onu gör(e)mezdi. Son zamanlarda yeni kuşak kadınların bu kuralı esnettiklerine şahit olunuyor. Bununla birlikte, mevtayı yıkayan görevliye “meşguliyet”lerinden dolayı “Elinden geldiği kadar hızlı yıka cenazeyi.” diyen cenaze sahipleriyle karşılaşılıyor. Yakınlarının yıkanma anını cep telefonlarıyla çekenlerin sayısında artış gözlemleniyor. Bir başka dönüşüm ise mezar başında gerçekleşmiş durumda. Eskiden kadınlar -ölen kişi ne kadar yakınları olursa olsun- mezar yerine ilk gün gitmezlerken son dönemlerde kadınlar bu geleneğe eskisi gibi bağlılık göstermiyor.

DÖNÜŞÜMÜN SEYRİNE DAİR 

Neden cenaze ritüelleri daha az zahmetli ve külfetli hale dönüşüyor? Bu soruya verilecek yanıtlar, bölgeden bölgeye ve bahsi geçen topluluğa göre değişiklik gösterebilir. Söz konusu Arap-Aleviler ise, eski ritüellerin topluluğun bütünlüğünü sürdürmeye yaptığı katkının azalmış olması akla gelen sebeplerin başında yer alıyor. Bireylerin günümüzde “parçası olmak” istedikleri “yapı” ile geçmişteki “yapı” arasında farklılıklar söz konusu. Eski kuşaklar için Arap-Alevilik sadece bir inanç değil, yaşamın doğumdan ölüme nasıl yaşanacağının da reçetesi idi. Reçeteye uymamak topluluktan dışlanmak ve “sosyal bir ölü” olmak anlamına geliyordu. Bireyler daha önce homojen mahallelerde ve köylerde Arap Aleviliği kültüründe toplumsallaşır, iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı bu kültür içinde öğrenir ve topluluğun parçası olabilmek için var olan geleneklere uygun davranış kalıplarını kabul edip, gerçekleştirirdi. Bireylerin kendilerine verdiği değer, topluluğun onlara verdiği değer ile paralellik arz ederdi.

Günümüzde ise yeni kuşakların artan eğitim seviyesi, daha heterojen bir sosyal ortamın bileşeni olmaları, kent merkezli mesleklere sahip olmaları ve Arap-Aleviliğin bazı geleneklerini yerine getirmediklerinde karşılaşacakları sosyal yaptırımın onların gündelik yaşamını geçmişe kıyasla daha az etkilemesi yukarıda ifade edilen dönüşümlerde rol oynamış görünüyor. Eski yapıda “saygınlık” göstergesi olan “şeyler” yeni yapının devam etmesinde işleve sahip değilse geri plana itilebiliyorlar. “Büyük yapı” içinde saygın olmak, para kazanmak, evlenmek, çocuk büyütmek ve benzeri süreçler, artık mahalle büyüklerinin “dedikoduları”ndan ya da “yeterince” Arap Alevisi olamamak endişesinden daha az etkileniyor görünüyor. Bu sebepledir ki, topluluğun parçası olmanın en görünür hallerinden biri olan cenaze ritüelleri de gün geçtikçe daha az zahmetli ve daha az masraflı hale geliyor.

*Dr, Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi

**Arap-Alevilerde kılınan namaz ile Sünni gelenek içinde kılınan namaz aynı dua ve pratiklere sahip değildir.

Bu metin, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi’nde yayımlanan “Adana Arap Alevilerinde Cenaze Ritüellerindeki Dönüşüm: Daha Az Masraf, Daha Az Külfet” adlı makalenin Duvar için kısaltılmış halidir.