Arap basınında bu hafta: Eşek ile filin çarpışmasından kârlı çıkan Rus ayısı oldu

Arap basının gündeminde ABD Başkanlık seçimi vardı. Donald Trump'ın seçilmesiyle birlikte ABD'nin dünya ve Ortadoğu politikasının nasıl etkileneceği tartışıldı.

Abone ol

DUVAR - ABD başkanlık seçimleri Arap dünyasında da en çok konuşulan konu oldu. Gazetelerde Trump’ın seçilmesi ile birlikte ABD ve dünya siyasetinde değişiklik olup olamayacağı, olursa etkilerinin ne olabileceği ve bu seçimin Arap dünyasını nasıl etkileyebileceği tartışıldı.

Rai Al Yaum gazetesi yazarlarından Nida Hüseyin (1) “Amerikalı Eşek (Demokrat Parti'nin sembolü) ile filin (Cumhuriyetçi Parti'nin sembolü) çarpışmasından kârlı çıkan galiba Rus ayısı oldu” cümlesi ile giriş yaptığı makalesinde “Batı’nın bize kötü örneklerini ihraç ettiği demokrasinin laneti bu kez onların üzerinde iniyor. Azınlıklardan ve biz Müslümanlardan nefret eden bir fanatiği idarenin dümenine getiren, sandıkta sağcıların bütün Avrupa Birliği’nin çöküşüne neden olabilecek Brexit zaferini sağlayan demokrasinin aynısıdır ” diyor.

'SİLAHLARININ DENEME SAHASI HALİNE GELDİK'

"Tabii biz Araplar için adayların her biri diğerinden beterdi" diyen Hüseyin şöyle devam ediyor:

"Gizli bilgileri fanatik bir Yahudi ile evli kızına sızdıran; Libya halkının kanı eline bulaşmış, Libya, Irak ve Suriye’deki kaosun sorumlusu Clinton bizim için komik Trump’tan daha iyi bir seçim değildi.

Ancak Trump’ın birçokları tarafından garip olarak nitelendirilen açıklamalarında; yakın geçmişte mağarasından çıkmış olan ve bir gün dağılma tehlikesi de dahil, ABD’nin arkasında olduğu krizler yaşamış Rus ayısına verdiği mesaj onyıllardır bölgemizde ABD’ye hizmet eden, paraları için ABD’nin suçlarını akladığı Arap liderlerini korkuttu.

Trump’ı resmi olarak ilk tebrik eden Putin oldu. Sanırım Rus ekseni şimdi sessizce göbek atıyordur. Çünkü Beşar Esad’ın değil ama artık eski kibirli kadronun günleri sayılı.

İki liderden de bize fayda yok. Yeni silahlarının ve teorilerinin deneme sahası haline geldik. Ayı ve fil bugün eşeği yendi ama bakalım bizim Arap petrol devesi ne yapacak ve yakın çöküşünü geciktirmek için kimin himayesine girecek?”

'SUUDİ ARABİSTAN ABD’NİN MÜTTEFİKİ OLMAYI SÜRDÜRECEK'

Suudi sermayeli El Arabiya televizyon kanalının Genel Müdürü Abdurrahman El Reşid, Şarkul Avsat gazetesinde yayınlanan makalesinde Trump’ın İran ile yapılmış olan anlaşmaları gözden geçirmesi ve global tehlike terör ile mücadelede tek partnerin Suudi Arabistan olması gerektiğini savunan bir mesaj veriyor. Yazara göre Trump, Körfez ülkelerinin ulusal güvenliklerinin İran tarafından tehdit edilmesine neden olan Obama siyasetini sürdüremez.(2)

“ABD ve Arap körfez ülkelerinin işbirliği alanı; uluslararası terörizm, Yemen, Libya ve Suriye savaşlarını kapsıyor. Obama döneminde iki taraf arasında anlaşmazlık olmamıştı ve ikili ilişkilerde iyi bir duruş sergilenmişti.

Trump’ın İslam ya da Suudi Arabistan ile bağları koparacağı söylentileri gerçek dışı. Trump gelecekle ilgili politikalarını kuracağı bakış açısını henüz oluşturmadı.

Ancak Obama Trump’a hayli karışık bir ilişkiler dosyası bıraktı. Körfez ülkeleri ABD-İran anlaşmasına ılımlı tepki verdi ancak Obama’yı anlaşmanın vekalet savaşı yürütecek ve müttefiklerini tehlikeye atacak ekstremist bir rejime daha fazla özgürlük tanıyacağı konusunda uyardı.

Şimdi soru şu: Trump, Obama’nın Körfez ülkelerinin ulusal güvenliğini tehlikeye atmasına izin veren politikasını mı izleyecek?

İran nükleer anlaşma karşılığında ticari avantajlardan yararlanmaya devam edecektir. Ancak Trump, sınır ötesi savaşlara önderlik eden Rusya ve İran ile çıkmaza girmiş politikayı sürdüremez.

Zaten İran bu nedenle, Trump gücü tamamen ele geçirmeden, Suriye’de Halep ve Irak’ta Musul ile Telafer’e yükleniyor.

Terör ve ekstremizm ile mücadelede Suudi Arabistan, ABD’nin ilk ve önde gelen müttefikidir, Obama yönetimini daha önce ikna etmeye çalışan İran bu rolü yerine getiremez.”

'ABD KARIŞIKLIĞA SÜRÜKLENECEK'

Mısır El Şuruk gazetesinden Abdullah El Senavi ise, Trump’ın seçilmesi ile ABD’nin karışıklığa sürükleneceği düşüncesinde. El Senavi, örnekleri Obama döneminde görülmeye başlayan ayrışmaların, Trump ile daha da artacağını savunuyor. (3)

“Görevi biten başkanın (Obama) Beyaz Saray’da birlik çağrısında bulunması dikkat çekici. Bu ABD’de artık alenileşmiş olan ABD’nin birliğine, toplumun bir arada yaşamasına karşı yapısal tehdide işaret ediyor.

Etnik çatışmalar geliyor ve bunun ilk işaretlerini bir zencinin başkanlığı sırasında polis ile Afrikalı zenciler arasında yaşandığını gördük. Ve bu tehlike şimdi ırkçılık, kadınlara karşı ayrımcılık, yabancı düşmanlığı söylemleri ile yükselen biri ile daha da artıyor ki söylemleri ırklar üzerine kurulu devletin birliğini tersine çeviriyor.

Gösteriler sırasında bazı eyaletlerin ayrılma çağrısı oldu ve bu yapısal tehdit ufukta belirdi.”

DEĞİŞEN BİRŞEY OLMAZ

Lübnan Essefir gazetesinden Vasıf Avada, "Eğer büyük Arap edebiyat ve tarihçisi Hasaneyn Heykel yaşasaydı, Trump hakkında ne derdi acaba?” başlıklı yazısında, Heykel’in 1985’te yazdığı “Tarihe Yeniden Bakış” adlı kitapta bahsettiği, Amerikan başkan profillerinden örnekler veriyor. Avada'ya göre, ABD tek kişinin eline teslim edilemez, bu nedenle politikalarında önemli bir değişiklik olmayacak. Avada'nın ABD tarihinden verdiği örnekler ise şu şekilde:

"Heykel şunu soruyor: Amerikanın yönetimi şu aşağıdakilerden birinin eline bırakılabilir mi?

- Ameliyatını gazetecilere ve kameralara göstermek için ceketini, gömleğini ve hatta iç çamaşırını çıkaran Lyndon Johnson,

- Watergate skandalı ile ilgili ses kayıtlarında herhangi bir mafya babasından farkı olmadığı ortaya çıkan Richard Nixon,

- Lyndon Johnson’ın 'bu adam aynı anda iki işi yapamaz, futbol oynarken sakız çiğneyemez' dediği Gerald Ford,

- Kimsenin doğru dürüst tanımadığı ve bu nedenle Amerikan kamuoyunda 'Jimmy Kim' diye bilinen Jimmy Carter,

- İkinci sınıf Hollywood oyuncusu Ronald Reagan.

Nükleer silah düğmelerinin bu adamların elinin altında olabileceği aklınıza yatıyor mu?"

Vasıf Avada şöyle devam ediyor: "Heykel, kitabında Bill Clinton ve oğul Bush’tan bahsetmiyor çünkü kitap yazıldığında yönetime gelmemişlerdi. Eğer yaşıyor olsaydı bugün bize Trump’ın kahramanlık hikayelerini de anlatırdı.

Amerika; Eisenhover, Roosevelt, Lincoln gibi büyük yöneticiler de gördü. Ancak onlar bile Amerikayı tek başlarına yönetmediler. Yanlarında bu büyük devleti ortaya çıkaran müsteşarlar, uzmanlar vardı.

Bugün eğer Trump’ın başkanlığa gelene kadarki edebiyatına bakacak olursak, dünyayı felakete sürükleyecek çok büyük, köklü değişikliklerin olacağını düşünebiliriz.

Ancak 'Roma’yı yeniden keşfetmeye' gerek yok ve Trump, hem içeride hem dışarıda fikirlerinin çoğunun uygulanamaz olduğunu görecektir. Ve bir kişinin Amerika ve dünyayı nükleer düğmeleri elinin altında oyuncak haline getirecek şekilde değiştirebilmesi mümkün değildir.

Lübnan’da bazıları şimdiden Trump ile işbirliğinin zeminini hazırlıyor. Bilmeleri gerekir ki serap görüyorlar.

Trump kelimesinin Arapça’da iki anlamı var: birincisi trompet, ikincisi kazanan kağıt. Dünya bu iki anlamdan hangisinin gölgesi altında yaşayacağı bir döneme giriyor?"

(1) http://www.raialyoum.com/?p=560378

(2) http://english.aawsat.com/2016/11/article55361976/trump-files-u-s-gulf-relations

(3) http://www.shorouknews.com/columns/view.aspx?cdate=11112016&id=a57c7950-ccf5-46e8-9cc5-c380c0b5bad4

(4) http://assafir.com/Article/1/517258