Arap basınında geçen hafta: Erdoğan bu referandumu kazandı ama zafer elde etmedi

Arap Basını bu hafta 16 Nisan’da Türkiye’de gerçekleşen referanduma geniş yer verdi. Lübnanlı akademisyen Muhammed Nureddin, BAE Al Khaleej gazetesinde "Erdoğan bu referandumu kazandı ama zafer elde etmedi. Muhalefet ise başarısız oldu ama kaybetmedi. İşte Türkiye’de bugün var olan zor denklem bu" yorumunu yaptı.

Abone ol

DUVAR - Arap Basını bu hafta 16 Nisan’da Türkiye’de gerçekleşen referanduma geniş yer verdi. Birçok köşe yazarı referandumu ve sonuçlarını köşesine taşırken birçok gazetenin başyazısının gündeminde de yine referandum vardı.

Türkiye çalışmalarıyla bilinen Lübnanlı akademisyen Muhammed Nureddin, referandum sonucunu “mütevazi evet” şeklinde nitelendirirken, Katar El Raye gazetesi bu referandumun Cumhurbaşkanı Erdoğan açısından bir güven tazeleme olduğunu yazdı.

Haftanın bir diğer önemli başlığıysa İsrail cezaevlerindeki Filistinli 1500 mahkûmun başlattığı açlık grevi oldu. Filistin El Eyyam gazetesinden Amira Hass, bu grevin asıl mesajının Filistinli yöneticilere yönelik olduğunu yazdı.

15 Nisan’da Suriye’de yönetim yanlısı Kefraya ve Fua beldelerinden tahliye edilen sivillere yönelik gerçekleşen ve çoğu çocuk 120 kişiden fazla insanın hayatını kaybettiği terör saldırısının ise Arap basınında hafta boyunca pek ilgi görmemesi dikkat çekti.

'TÜRKİYE’DEKİ ZOR DENKLEM'

Türkiye uzmanı Lübnanlı akademisyen Muhammed Nureddin, BAE Al Khaleej gazetesindeki “Türkiye’deki zor denklemeler” başlıklı makalesinde, dikkat çekici yorumlarda bulundu:

“Referandumda ‘mütevazi bir evet’in çıkması, söz konusu anayasal değişikliklerin uygulanmasının güçlüklerle ve sorunlarla dolu olacağını gösteriyor. Referandum sonucu ve AGİT’in referandumu eleştiren ve olumsuzluklarla dolu raporu, iki taraf arasında gerginliğin diri olacağına işaret.

Bunun yanı sıra anayasal değişikliklerin uygulamaya girmesi durumunda Erdoğan’ın Avrupa ile ilişkilerinde yumuşak olması beklenmiyor. Aksine Avrupa Birliği’ne üyelik meselesini halk oylamasına götürebilir.

Kısacası Erdoğan bu referandumu kazandı ama zafer elde etmedi. Muhalefet ise başarısız oldu ama kaybetmedi. İşte Türkiye’de bugün var olan zor denklem bu.”

'GÜVEN TAZELEMEK'

Katar El Raye gezetesi, referandum sonuçlarına ilişkin, “halkın Erdoğan ve yönetime olan güveninin tazelenmesi” yorumunu yaptı:

“Referandum, Türkiye’deki demokrasi için yeni bir dönemdir. Aynı şekilde referandumda ‘evet’ çıkması halkın cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye’deki yönetime güveninin yenilenmesi anlamına gelmektedir.

Tarihi referandumda ‘evet’ oyu çıkması, Türkiye’nin geleceğinin, demokrasiyi, istikrarı ve ekonomik kalkınmayı korumaktır.”

'SONUÇLAR KUTUPLAŞMANIN BOYUTUNA İŞARET'

Suriye’de yayınlanan El Baas gazetesi ise, referandumda “evet” ve “hayır” oyları arasındaki farka dikkat çekerek, bunun halk arasındaki kutuplaşmaya işaret ettiğini yazdı:

“Referandumdan önceki bütün baskılar ve muhalefete yönelik tehditlerden sonra Erdoğan anayasa oylamasını kazandı. Erdoğan bununla beraber Osmanlı mirasını canlandıracak ve Atatürk’ün mirasını gömmek için hazırlık yapacak.

Anayasa referandumunda destekçilerle muhalifler arasındaki farkın çok az olması, parlamento seçimlerine kıyasla Erdoğan ve partisine desteğin gerilediğini göstermektedir. Bu sonuçlar aynı zamanda Türkiye’de sokağın varoluş meseleleri çerçevesinde ne denli bölünmüş olduğunu gösteriyor. Ayrıca, bir iç savaş ve askeri darbe senaryolarına kapıyı açıyor.”

'KAZANMAK ÖNEMLİ AMA SKOR DA ÖNEMLİ'

Rai Al Youm gazetesi başyazısında Erdoğan’ın referandumdan sonra CNN Türk’teki ilk mülakatındaki açıklamalara yer verdi:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan gençliğinde çok iyi bir futbol oyuncusuydu. Her zaman forvette oynamayı ve gol atmayı tercih ederdi. Bu yüzden referandumdan sonraki ilk televizyon röportajında ‘önemli olan kazanmaktır, skor değil” şeklinde bir açıklama yapması çok doğaldır.

Şüphesiz kazanmak önemlidir. Ama skor da önemlidir. Özellikle de siyaset sahnesinde ve Türkiye gibi ikiye bölünmüş, iç ve dış sorunlarla boğuşan bir ülke için.”

'ÖNEMLİ OLAN REFERANDUM SONRASI'

Mısır El Shorouk gazetesi yazarlarından Fehmi Huveydi’ye göre, artık önemli olan referandumdan sonrası:

“Sonuçlar açıklandıktan sonra referandum tartışması bitti. Asıl önemli olan ve takip edilmeye değer olan referandumdan sonrasıdır. Zira benim için Türkiye’de demokrasinin kazanması Erdoğan’ın kazanmasından daha önemlidir.”

FİLİSTİNLİ TUTSAKLARIN AÇLIK GREVİ

Filistin El Eyyam gazetesinden Amira Hass, Filistinli tutsakların açlık grevinin asıl mesajının içeriye dönük olduğu görüşünde:

“Filistinli tutsakların asıl isyanı içeriye yönelik. Ve açlık grevinde, Filistin halkını yaşadığı olumsuzluklar karşısında uyandırma çabası olduğunu görürüz. Diğer yandan da birbiriyle çekişen yöneticilerini hayatın sefasını çekmeme ve onları uyandırma çabası görürüz.”

HEDEF: FİLİSTİNLİLER’İN SESİNİ KESMEK

Ürdün El Gahd gazetesinden Ahmed Azzam, açlık grevi çağrısı yapanlardan Mervan El Barguşi’nin New York Times gazetesinde yayınlanan çağrısı üzerine tek kişilik hücreye hapsedilmesini köşesine taşıdı:

“İsrail hükümetinin Mervan’ın yazdığı makaleden sonra tek kişilik hücreye konması ve yargılanması net bir mesaj vermektedir: İsrail yönetimini tek ilgilendiği şey, Filistinlilerin sesini kesmek. Çünkü Filistinlerin ses çıkarmasından korkuyor.

CEZAYİRLİ AKTİVİSTLERİN DAYANIŞMASI

Cezayir Akhbar Al Youm gazetesi ise bazı aktivistlerin Filistinli tutsakların başlattığı açlık greviyle dayanışma amacıyla greve başladığını yazdı.

Gazeteye göre bazı aktivistler bu eyleme “dayanışma orucu” adını verdi. Eylemin amacının ise, Filistinli tutsakların grevine ve İsrail cezaevlerindeki durumuna dikkat çekmek olarak belirtildi.

İDLİB SALDIRISI BASININ DİKKATİNİ ÇEKMEDİ

Suriye’de yönetim ile silahlı muhalif gruplar arasında varılan anlaşma uyarınca İdlib’in Kefraya ve Fua beldelerinden tahliye edilen sivillere yönelik bomba yüklü araçlarla yapılan saldırı Arap basınında kimyasal hadisesi veya başka olaylar kadar yer almadı.

İdlip’te kimyasal silah iddialarını günlerdir sayfalarına taşıyan Arap gazeteleri, Şii kimliğiyle bilinen ve uzun süredir silahlı muhalif grupların kuşatması altındaki beldelerden tahliye edilen sivillerin uğradığı katliama gereken önemin verilmemesi dikkat çekti.

15 Nisan günü iki taraf arasında yapılan anlaşma uyarınca Kefraya ve Fua kasabalarından tahliye edilmeyi bekleyen sivillerin hedef alındığı saldırıda birçoğu çocuk olmak üzere 120 kişiden fazla sivil hayatını kaybetti.