Arap basınında geçen hafta: Erdoğan ve Avrupa arasında Don Kişot savaşları
Türkiye ve Avrupa ülkeleri arasında yaşanan gerginlik Arap basınının önemli gündem maddeleri arasındaydı. Ürdün El Destur gazetesinden Arib El Rentavi, yaşananları "Don Kişot savaşları" olarak değerlendirdi.
DUVAR - Türkiye’nin önce Almanya ve Hollanda başta olmak üzere Avrupa ülkeleriyle yaşadığı gerginlik bu hafta Arap basınında çok geniş bir şekilde yer aldı. Hafta boyunca konuyla ilgili çıkan haber ve makalelerin çoğunda, Avrupa ülkeleri ile yaşanan krizin, “Erdoğan’ın referandum için milli duyguları harekete geçirmeye çalışmasıyla” ilişkilendirilmesi dikkat çekti.
'ERDOĞAN’IN KASITLI SİYASETİ'
Lübnan Annahar gazetesinden Raceh Houriy; Türkiye ile Avrupa’da devam eden gerginliğinin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından referandum için milli duyguları körüklemek maksadıyla kasıtlı bir şekilde yürütülen bir siyaset olduğunu savundu:
“Türkiye’nin Avrupa karşıtı gerilim siyaseti, 16 Nisan’da yapılacak referandumda daha fazla oy alabilmek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından milli duyguları kabartmak amacıyla güdülen kasıtlı bir politikadır. Ki bu referandumda oylanacak anayasal düzenlemeler, Erdoğan’a çağının Sultan Selim’i olabilmek için başkanlık yolunu açacak.
Bütün bunlardan daha kötü olanı Türkiye ve Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkiler 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana sürekli kötüye gidiyor. Türkiye ise daha fazla otoriterleşmeye doğru gidiyor. Özellikle 100 bini aşkın Türkiye vatandaşının tutuklanmasıyla beraber.”
'DON KİŞOT SAVAŞLARI'
Ürdün El Destur gazetesinden Arib El Rentavi, Avrupa ve Türkiye arasındaki gerilimi ele aldığı makalesinde, yaşananları “Don Kişot savaşları” olarak nitelendirdi:
“Erdoğan’ın gerilimi tırmandırması Don Kişot savaşlarından başka bir şey değildir. Erdoğan’ın siyasi çıkarlar elde etmek için, milli duyguları körükleme taktiğine başvurması ilk defa şahit olduğumuz bir durum değildir. Bu da esasında fırsatçılıktır.”
BİR İNGİLİZ ATASÖZÜ
Rai Al Youm gazetesinin başyazısında, Türkiye-Avrupa krizi bağlamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili dikkat çekici yorumlara yer verildi:
“Erdoğan’ın son tavırları sadece Avrupa’da değil, aksine Suriye’de ve bütün Ortadoğu’da kafa karışıklığına işaret ediyor. Ve belki de bir cinnet haline. Türkiye’nin sınır komşularının çoğuyla (Irak, Suriye, İran, Bulgaristan, Ermenistan) ilişkileri gerilmiş durumda. Bu gerginlik şimdi de Avrupa’yla ilişkilere uzandı.
Burada daha önce birçok defa hatırlattığımız bir İngiliz atasözünü bir daha tekrarlamak istiyoruz; ‘Eğer bir çukura düşersen, yapman gereken ilk şey kazmayı bırakmaktır.’ Ancak öyle görünüyor ki Erdoğan’ın içine düştüğü çukur oldukça derin. Ve öyle görünüyor ki Erdoğan daha da kazmaya kararlı. Ama başarı şansı sıfır olmamakla beraber oldukça sınırlı.”
YANGINA KÖRÜKLE GİTMEK
Londra merkezli Suudi gazetesi El Hayat gazetesinden Hassan Haydar, Erdoğan’ın açıklamalarının İslam ve göçmen karşıtı Hollanda Hürriyet Partisi’nin yaktığı ateşe benzin dökmek olduğunu belirtti:
“Erdoğan tarafından, Hollanda’nın, seçmenleriyle buluşmak için ülkeye giriş yapmak isteyen bakanların ülkeye alınmaması kararına karşı yapılan her eleştiri, Hollandalı ırkçı, yabancı ve özellikle Müslüman karşıtı olan Hürriyet Partisi’nin yaktığı ateşe benzin döküyor ve daha da körüklüyor.”
“Türkiye’nin Rusya ile ilişkileri düzeldikçe Avrupa ile olan ilişkilerinin bozulduğuna” dikkat çeken yazar bunu, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa’ya karşı savaşta Putin’e ortak olduğu’ şeklinde yorumladı.
'TÜRKİYE-AVRUPA ÇATIŞMASI KAÇINILMAZ'
Katar El Vatan gazetesinden Ahmed Mansur, ise Hollanda’nın tutumunu eleştirerek, mevcut ortamın yaratacağı durumun Avrupa’nın çıkarlarına olmayacağını savundu:
“Türkiye - Avrupa çatışması kaçınılmaz olarak geliyor. Bütün işaretler de bu yaşananların Avrupa’nın çıkarına olmadığını gösteriyor. Nitekim Erdoğan, Hristiyan Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi birliğe dahil etmeyeceğini çok iyi biliyor.
Avrupa Birliği şu an Türker’i başkanlık sistemi kabul etmesin diye sıkıştırmaya çalışıyor. Zira bu durum, Türk halkının karar vereceği bir iç meseledir. Ancak Avrupa uyuyan devin uyanmasının kendileri için bir gerileme olacağını idrak etmiş durumda.”
Mısırlı El Masriyyun gazetesinden Cemal Sultan da Türkiye-Avrupa krizinde Avrupa’yı suçladı. Yazar, “Türkiye’deki referandum Avrupa’yı neden korkutuyor?” başlıklı makalesinde, "krizin Avrupa’nın burnunu Türkiye’nin içişlerine sokmasından dolayı çıktığını” savundu.
''EVET' TÜRKİYE'Yİ SÜNNİ DÜNYANIN LİDERLİĞİNE TAŞIYACAK'
Suudi Alkhalej Al Arabi adlı internet sitesi ise Türkiye ve Avrupa arasında yaşananlara dikkat çekici bir yorum getirdi. “Sünni Türkiye Avrupa’yı korkutuyor” başlıklı haberde, Avrupa’nın başkanlık sisteminden korktuğu iddia edildi:
“16 Nisan’daki referandumla beraber Türkiye’de başkanlık sitemine geçiş senaryosu, daha önce 'ılımlı Sünni İslam modelini’ temsil eden Erdoğan’a karşı düşmanlığını belli eden Avrupa’yı korkutuyor.
Yeni Türkiye, referandumda evet çıkması halinde, ekonomik ve siyasi anlamda bölgesel bir güç haline gelecek ve Avrupa vesayetini tehdit edecek.
Türkiye’de sivil iktidarın, ordu ve derin devlet karşısında güçlenmesi, Türkiye’nin Arap ve İslam dünyasındaki gücünü pekiştirecek. Ayrıca Ankara’yı Riyad’la beraber Sünni dünyanın liderliğine taşıyacak.”
'ERDOĞAN AVRUPA’DAKİ GÖÇMENLERİ DÜŞÜNMÜYOR'
Al Quds Al Arabi gazetesinde Gilbert Al Aşkar imzalı yazıda, Erdoğan’ın Avrupa’ya yönelik tavırlarının, bu ülkelerde yaşayan Türk ve Müslüman göçmenleri tehlikeye attığı işaret edildi:
“Erdoğan, sanki Türkiye’de 3 milyon Alman yaşasaydı, popülist sağa Türkiye’de miting yapma izni verecekmiş gibi, Almanya ve Avrupa hükümetlerini Türk siyasetçilerin mitinglerini engellemeleri dolayısıyla onları faşistlik ve Nazizm’le suçladı. Erdoğan bu tasarruflarıyla, bu ülkelerde seçimlerin yaklaştığını ve aşırı sağın yükselişte olduğunu hiç de umursamıyor. Böylelikle de kendi dar çıkarlarını Avrupa’daki gerek kendi ülkesinden gelen gerekse de aralarında yarım milyon Suriyelinin bulunduğu diğer Müslüman göçmenlerin çıkarlarından daha üstün tutuyor.”
'YAŞANANLAR AŞIRI SAĞI YÜKSELTİYOR'
Ürdün El Rai gazetesi yazarlarından Tarık Musavara ise bu gerilimin Avrupa’daki aşırı sağı yükselttiğine dikkat çekti:
“Avrupa’da binlerce Türk vatandaşının sokağa inmesinin Türk başkanlık sistemine ne faydası var? Özellikle bunların çoğunun Almanya ve Hollanda vatandaşlığına sahip olduğu ve bazılarının parlamentolarda temsil edildiğini düşünürsek. Peki Erdoğan’ın dostu olan iki önemli Avrupa ülkesini ‘faşistlikle ve Nazizm’le’ itham etmesi ona ne kazandıracak?
Devam eden bu karşılıklı açıklamalar şüphesiz demokratik olan Avrupa’nın çıkarına değildir. Bu durum radikal sağa, ABD’de olduğu gibi yükselme şansı verir. Bu yüzden Hollanda ve Fransa’da ciddi kazanımlar elde etmesi de artık uzak bir ihtimal değil.” (DIŞ HABERLER)