Arap basınında geçen hafta: 'İsrail Nazi Almanyası'na denk'

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararıyla Netanyahu artık resmi olarak Hitler gibi soykırımla itham edilen bir siyasetçi. BM Genel Kurulu'nda konuşmak bir yana ülkesinden çıkması bile riskli.

Abone ol

DUVAR- Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski savunma bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkarması geçtiğimiz hafta Arap basınında en önemli gündem başlıklarından oldu.

Kararın ne anlama geldiği, uygulanabilirliği, İsrail ve Washington’un karar karşısındaki tepkisi ve İsrail’in karar karşısında asıl endişelerinin ne olduğuna kadar birçok husus Arap gazetelerinde geniş bir biçimde tartışıldı.

'UCM'nin kararının önemi'

UCM'nin kararı, uygulamanın zorluklarına rağmen birçok açıdan büyük önem taşıyor. Bunun önemi yalnızca Netanyahu ve Gallant'ın uluslararası adalet tarafından aranan kişiler haline gelmeleri, mahkemeye üye ülkelerde (124 ülke) tutuklanma riskiyle karşı karşıya olmaları ve İsrail'in onlar için artık tam bir hapishaneye dönüşesiyle sınırlı değil. Bu karar, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere karşı bir yılı aşkın süredir yürüttüğü imha savaşına yönelik uluslararası öfkenin artmasına katkıda bulunuyor. Ayrıca Netanyahu'nun artık uluslararası adalet tarafından aranan biri olması nedeniyle gelecekte Birleşmiş Milletler'de konuşma yapmasının engellenmesi açısından da önemli. Dolayısıyla geçen yıl 27 Eylül'deki Genel Kurul öncesinde yaptığı gibi Birleşmiş Milletler'e bir daha kürsüden saldıramayacak. Belki de en önemlisi,  bu karara binaen  gizli tutuklama emri çıkarılması olasılığıdır. Zira mahkeme, kararlarının içeriğini yayınlamadı, bunun yerine kararın verilmesine yol açan sebepler hakkında bilgi yayınladı.

Karar, İsrail'in dünyaya pazarlamaya çalıştığı demokratik yüzünün gerçekte ne olduğunun ortaya çıkmasına katkı sağlamasının yanı sıra, kibirli ve ırkçı bir savaş suçlusu tarafından yönetilen bir ülke olduğunu gözler önüne seriyor. Karar ayrıca, cezasızlık politikası ve ABD'nin Güvenlik Konseyi'nde İsrail'in suçlarını kınayan herhangi bir karar almasını engellemesi ışığında, uluslararası hukuka ve uluslararası mahkemelere saygıyı bir miktar da olsa yeniden artırma işlevi de görecek. Ayrıca, yasaları savaş suçlularının yargılanmasına izin veren yerel Avrupa mahkemeleri önünde İsrailli yetkililere karşı dava açılmasını teşvik edecek. (Ömer Kuş / El Arabi El Cedid Gazetesi)

Karikatür: UCM Kararı – Muhammed Seba’ine / Kaynak: Kuds El Arabi Gazetesi

'İsrail Nazi Almanyası'na denk'

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin işgalci İsrail devletinin Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski savunma bakanı Yoav Gallant hakkında, Gazze'ye yönelik imha savaşı sırasında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işledikleri gerekçesiyle tutuklama emri çıkarması oldukça cesur bir adımdır. Bu cesur adımda en önemli pay, tüm Amerikan ve Siyonist tehditlere ve baskılara, şantajlara ve aleyhindeki kampanyalara boyun eğmeyen Yargıç Kerim Han'a aittir.

UCM'nin bu kararıyla beraber, Netanyahu artık Adolf Hitler'in işlediği suçlardan dolayı suçlu bulunan tek siyasetçi ve başbakan konumunda. Netanyahu'nun başbakanı olduğu ülke İsrail, Nazi Almanyası ile aynı seviyeye geldi.

Mahkemenin kararı oldukça açık ve siyasi hususlara değil, uluslararası hukuk kurallarına dayanıyor. Kararda ifade edildiğine göre Netanyahu'nun işlediği en önemli suç, açlığın bir savaş yöntemi olarak kullanılması ve sivillere yönelik kasıtlı saldırılarla temsil edilen insanlığa karşı suçlar, insani yardımların ve ilaçların bölgeye girişini engellemek, zira hastanelerdeki doktorlar bile anestezi yapmadan ameliyatlar gerçekleştirmek zorunda kaldı. Bu suçlar Adolf Hitler'e bile yöneltilmedi. (Abdulbari Atvan / Rai Al Youm Gazetesi)

Karikatür - Kaynak: Suudi Şark’ul Evsat Gazetesi

'Tel Aviv ve Washington'da panik'

Hiç kimse Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne fiiliyatta İsrail kadar önem addetmedi. Netanyahu ve Gallant'a yönelik tutuklama emirleri nedeniyle Tel Aviv'den gelen öfkeye, benzeri görülmemiş bir panik eşlik etti. Bu paniğin daha büyüğü ise Washington'da görüldü. Joe Biden bu kararın utanç verici olduğunu söyledi. Aralarında Arap dünyasından da bir liderin olduğu (eski Sudan devlet başkanı Ömer El Beşir) bir çok savaş suçlusu hakkında buna benzer kararlardan sonra ABD ilk defa böyle bir karara itiraz etti. 

UCM'nin tutuklama emri, İsrail Başbakanı'nı Yugoslavya, Ruanda ve başka yerlerde soykırımlarla suçlanan bir grup insanla birlikte konumlandırdı. Netanyahu hakkındaki tutuklama kararında en dikkat çekici husus, karara bağlılıklarını açıklayan ülkelerin isimleri oldu. Birçok devletin İsrail'e geleneksel destekten kaçınmasının en bariz nedeni, Gazze savaşının dünya kamuoyunda yarattığı etkidir. Gazze'deki trajediyi hafifletmek veya bitirmek için pratikte bir şey yapamayan ülkeler, bu karar karşısında vicdanları tarafından bu açık cehenneme karşı en azından ahlaki bir duruş sergilemeye zorlandılar. (Semir Ataullah / Suudi Şark'ul Evsat Gazetesi)

Karikatür: Nasser Jaffari / Kaynak: Filistin El Kuds Gazetesi
'İsrail'in asıl endişesi'

Netanyahu ve iktidar ekibi ile müttefiklerinin iki tutuklama kararına duyduğu öfkenin nedeni, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne üye devletlerin dünya çapındaki 124 üye ülkeden herhangi birine seyahat etmeleri veya bu ülkelerden geçmeleri halinde Netanyahu ve Gallant'a yönelik derhal tutuklanma emrini uygulayacaklarına dair verdikleri taahhüttür. 

Dikkat çekici olan, mahkeme hakimlerinin Netanyahu ve Gallant'a karşı tutuklama emri çıkarma konusundaki ısrarları ve İsrail, ABD ve Macaristan hariç olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinin tutuklama emirlerini memnuniyetle karşılamaları ve mahkemenin bağımsızlığına vurgu yapmalarıdır. Bunun yanında birçok Avrupa Birliği ülkesinin, oraya seyahat etmesi durumunda Netanyahu'yu tutuklama kararını uygulayacaklarını açıklamalarıdır. 

Netanyahu ve Gallant'a yönelik tutuklama emirlerinin uluslararası, Arap ve bölgesel düzeyde memnuniyetle karşılanmasının ardından İsrail, protestoların tekrar artmasından ve bu savaşa ortak olan bazı ülkelerin geri adım atmasından ve silah satışını yasaklamalarından endişe etmeye başladı. (Abdullah Halife El Şeyyaci / Kuds El Arabi Gazetesi)

Karikatür: UCM Kararları Karşısında Uluslararası Toplumun Bölünmüşlüğü – İmad Haccac / Kaynak: El Arabi El Cedid Gazetesi
'Karar İsrailli yetkililer üzerinde etkili olacak mı'

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emirleri, birçok gerçeği tekrardan teyit etmektedir. Bunlardan ilki, yasal bir belgeye göre iki adamın savaş suçlusu olduğudur. 

İkinci gerçek ise, Netanyahu'nun Gazzeli çocuklara ve kadınlara yönelik devam ettirdiği iğrenç katliamların uluslararası toplumun gözünden kaçmayacağı ve yanlarına kar kalmayacağıdır. Aksine, İsrail Başbakanı ve hükümetinin tarihinde kara bir sayfa olarak kalacak. Mahkeme de tam olarak bunu teyit etmiş oldu. Üçüncü gerçek ise, bu mahkeme kararları, dünyayı tiksindiren, vicdanını rahatsız eden bu katliamın durdurulması gerektiği konusunda İsrailli yetkililere  bir uyarı niteliği taşımasıdır. Peki İsrailli yetkililer vicdanın sesine kulak verecekler mi? Büyük bir ihtimalle hayır, çünkü güç illüzyonuna ve yayılmacı hayallerine tamamen kapılmış durumdalar. (Mısır El Ahram Gazetesi)

'Netanyahu'nun önündeki seçenekler neler?'

Nihayet, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırganlığından bir yıldan fazla bir süre sonra, Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve onun görevden alınan Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında iki tutuklama emri çıkardı. Bu, uluslararası hukukta dönüm noktası niteliğinde. 

UCM'nin tutuklama emriyle beraber tüm İsrail sarsıldı ve bütün ülkede UCM Başkanı Karim Khan ve diğer yargı heyetine karşı ağır ifadelerle sözlü savaş başlatıldı. Tel Aviv her zaman yaptığı gibi bu karar karşısında gerçeklerden kaçmayı seçti ve yine antisemitizm söylemine sarıldı. Hatta mahkemenin şeffaflığını da sorgulamaya başladı. 

İsrail Başbakanı Netanyahu'nun UCM kararıyla başa çıkmak için önünde pek fazla seçeneği yok. Dost ülkelerin nazarında da mahkemeyi şeytanlaştırmaya çalışacak. Bu mahkemenin kararlarının bağlayıcılığının olmadığı, kağıt üzerindeki mürekkepten ibaret olduğu şeklinde bir algı çalışmasına başlayacak. (Heni Okal / Filistin El Eyyam Gazetesi)

(DIŞ HABERLER SERVİSİ)