Arap basınında geçen hafta: Katar istese bile Türkiye çekilmez
Rai Al Youm gazetesinin başyazısında, Türkiye’nin Katar’daki askerlerini hiçbir şekilde çekmeyeceği iddia edildi. Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki askeri varlığına dikkat çekilen yazıda, “Türkiye güçleri bölgede hiçbir yere geri çıkmak için gitmiyor. Bu da, Katar’daki Türk üssünün kapatılması yönündeki talebin gerçekleştirilmesini zorlaştırıyor. Hatta Katar, kendisinden talep edildiği gibi bu üssün kapatılmasını istese bile" denildi.
DUVAR - Arap basını geçen hafta birçok önemli konuya odaklandı. Körfez ülkelerinin uzlaşı için Katar’a bir talepler listesi sunması ve Katar’ın buna yönelik tutumu dikkat çeken konuların başında geldi. Körfez ülkelerinin Katar’daki Türk askeri üssünün kapatılmasını istemesi ise en fazla göze çarpan maddelerden biri oldu. Türkiye’nin Katar’daki üsse ikinci askeri sevkiyatını yapması ise, ‘bu talebe bir cevap’ olarak yorumlandı.
Irak’ın koalisyon ülkelerinin desteğiyle IŞİD’e karşı yürüttüğü Musul operasyonu bu hafta basının bir diğer önemli konusuydu. Iraklı güçlerin ilerleyişi ve özellikle Ebubekir Bağdadi’nin halifeliğini ilan ettiği El Nuri camisinin ele geçirilmesi, diğer yandan da Suriye Demokratik Güçleri’nin de Rakka’da IŞİD’e karşı elde ettiği ilerleme, Arap basınında ‘IŞİD'in sonu geliyor’ şeklinde görülüyor.
Amerikan yönetiminin geçtiğimiz hafta, Suriye yönetiminin kimyasal silah kullanacağı şeklinde bir iddiayı ortaya atması ve buna sert bir şekilde karşılık vereceğini açıklaması, haftanın bir başka önemli gündem başlığıydı.
Suudi Arabistan’ın Yemen’e yönelik sürdürdüğü savaş ve bu savaşa bağlı olarak artan kolera salgını Yemen’de oldukça tehlikeli bir boyuta ulaştı. Dünya Sağlık Örgütü, son olarak kolera salgınına bağlı olarak görülen ölüm vakalarının sayısının bin 500’e çıktığını açıklaması ise tehlikenin boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi.
ABD’NİN SURİYE’YE YÖNELİK ‘KİMYASAL’ TEHDİDİ
Ürdün El Rai gazetesinden Ahmet Zeban, ABD’nin Suriye yönetimine yönelik tehditlerini, bölgede devam eden savaşlardaki “pastadan pay kapma yarışı” çerçevesinde yorumladı:
“Suriye, sınırı olmayan bir kaos yaşıyor. Ve öyle görülüyor ki hasat vakti yaklaşmış durumda. Zira herkes pastadan pay kapmaya çalışıyor. Bir yandan IŞİD efsanesi biterken, diğer yandan da Suriye’nin güneyi ve doğusu, değişik tarafların yer aldığı büyük bir askeri hareketlilik yaşıyor. Bu tarafların da oradaki çıkarları çatışıyor. Son dönemlerde Suriye’de çokça tartışılan Rus ve İran füzeleri ile ABD’nin Suriye hava sahasındaki faal rolü ve Kürt milisleri desteklemesinin yanı sıra, Esad’a bağlı güçler ile onları destekleyen milisler Hama ve Halep kırsalında büyük bir askeri operasyon başlatmış durumda.”
'ABD KANIT SUNMUYOR'
Suriye basını ise genel itibariyle, ABD’nin Suriye ordusunun devam eden ilerleyişini durdurmak için bu tarz iddialara başvurduğunu ve iddialarla Suriye’ye saldırarak, ordunun ilerleyişini kırmaya çalıştığını belirtiyor. Suriye’de yayınlanan El Savra gazetesinden Esad Abbud, ABD’nin ortaya attığı kimyasal silah iddialarını ispatlamaya yanaşmamasına dikkat çekti:
“Amerika Birleşik Devletleri neredeyse her gün Suriye ordusuna ait hedefleri ve sivil yerleşim alanlarını vuruyor. Bununla beraber sivilleri de katlediyor. Ancak benzeri olmayan bir küstahlıkla da kimyasal silah kullanıldığı iddiasıyla da Suriye’yi cezalandırmaya hazırlanıyor. Daha önce Han Şeyhun’da olduğu gibi. Ancak yine bu olayın doğruluğunun kanıtlanması konusunda konuşmayı reddediyor.”
'RUS TEHDİDİ ABD’YE GERİ ADIM ATTIRDI'
Filistin’de yayınlanan Amad adlı internet sitesine göre, ABD, Rus tehdidi karşısında Suriye’ye saldırı düzenleme fikrinden geri adım attı:
“Rusya’nın mesajları Trump yönetimine ulaşınca, ABD Suriye’ye bir saldırı düzenlemekten vazgeçti. ABD yönetimi bu tutumunu, Esad’ın kimyasal silah kullanmaktan vazgeçmesiyle gerekçelendirdi.
Trump yönetiminin sorunu, aptalca davranması ve sahadaki değişkenleri anlamakta eksik olmasıdır. Trump yönetimi, 26 Eylül 2015 tarihinde Suriye’de operasyonlara başlayan Rusya’nın 2013 yılındaki Rusya’dan daha farklı olduğunu idrak edemiyor.
Trump yönetimi, Suriye’ye saldırı senaryosuyla beraber, Suriye’deki başarısızlığından örtmeyi hedefliyordu.”
'MUSUL’UN KURTARILMASINA RAMAK KALA'
Tunus El Mağrib gazetesinden Ruat Kasım, Irak güçlerinin Musul’daki ilerleyişini ele aldığı makalesinde, ‘Musul’un kurtarılmasında sona yaklaşıldığını’ belirterek, bunun ‘örgütün belinin kırılması’ şeklinde yorumlanması gerektiğini belirtti:
“Musul’un IŞİD’ten kurtarılması, örgütün askeri anlamda tamamen yenildiği anlamına gelmiyor. Ancak örgütün beli kırıldığını söylememiz mümkün. Nitekim kontrolü altında çok az toprağı kaldı. Bu topraklar da kısa süre zarfında özgürleştirilecek. Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı zaferler, dünyanın ‘teröre destek vermenin bütün dünya barışını olumsuz etkileyeceği’ kanaatine varmasından sonra başladı.”
'IŞİD’İN MUSUL MACERASI BİTİYOR'
Suudi Sharq Al Awsat gazetesine göre ise, 'IŞİD’in Musul macerası' bitiyor. Gazete, El Nuri Camisi'nin Irak güçlerinin kontrolüne geçmesini büyük bir zafer olarak gördü:
“El Nurii Camisi’nin Irak güçleri tarafından ele geçirilmesi Musul’da IŞİD’e karşı verilen mücadelede büyük bir zafer niteliğindedir. Bu cami, Musul’un yerel halkı için çok büyük bir önem arz ediyor. Eğik minaresi ise şehrin simgelerinden biri konumunda.
Ancak şehrin eski kent diye tarif edilen bölgesinde, küçücük bir bölgede sivil halkın arasına gizlenmiş olan 300 kadar IŞİD militanı var. Bu militanlar sivilleri kalkan olarak kullanıyor. Bu da Irak güçlerinin ilerlerken dikkatli ve yavaş hareket etmesine neden oluyor.”
IŞİD’TEN SONRASI
Al Arab gazetesi, IŞİD’in Irak ve Rakka’da yenilmesinin olası sonuçlarını gündeme getirdi. Gazeteye göre El Kaide tekrar önemli bir aktör olarak sahneye çıkacak:
“IŞİD örgütü Musul’da ve yine aynı şekilde Rakka’da hezimete uğramak üzere. Ancak Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı yürütülen savaşın gidişatı, bu örgütün tamamen yok olduğu, bölgede ve dünyada terörün bitirildiği anlamına gelmiyor. Bugün IŞİD’ karşı birleşmiş olan taraflar arasındaki savaşın yanı sıra, uzmanlar, cihatçı örgütlerin dağılımında da ciddi değişikliklerin yaşanacağını belirtiyor. Burada en önemli gelişme de El Kaide örgütünün tekrar en önemli aktör olarak sahneye çıkması olacaktır.”
'TÜRKİYE’NİN KATAR TUTUMU DEĞİŞMİYOR'
Katar sermayeli Al Kuds Al Arabi gazetesinde yer alan ve Körfez ülkelerinin Katar’daki Türk üssünün kapatılması talebinin değerlendirildiği yazıda, Erdoğan’ın tutum değiştirme eğiliminde olmadığı ifade edildi:
“Türkiye’nin Suudi Arabistan ile karşı karşıya gelmemek için gayret göstermeye devam etmesine rağmen, Erdoğan Katar’a verilen destek konusunda hiçbir geri adım belirtisi göstermiyor. Konuyu takip eden uzmanlara göre Türkiye’nin Katar’a verdiği desteğin devam etmesini hatta Körfez ülkeleri Katar’a yönelik ablukada yeni adımlar atarsa bu desteğin daha da artmasını bekliyor. Bu durum Suudi Arabistan ile diplomatik bir kriz doğursa bile.
Uzmanlara göre Türkiye, Somali ve Katar’da olduğu gibi sınırları dışında askeri üs kurma konusunda geri adım atmayacak. Türkiye bu durumu büyük bir başarı olarak görmektedir. Bunu da Erdoğan’ın bölgede izlediği yeni strateji çerçevesinde yapıyor. Bu da baskılar karşısında Katar’da çekilmeyi zayıf bir ihtimal kılmaktadır. Bu çekilme sadece Katar’ın talebi doğrultusunda olur. Ancak bu da şu an uzak bir ihtimaldir.”
'TÜRKİYE KATAR’DAN ÇIKMAYACAK'
Rai Al Youm gazetesi, Türkiye’nin Katar’daki askeri varlığını ele aldığı makalede, ilginç bir değerlendirmede bulundu. Başyazı olarak yayınlanan makalede, Türkiye’nin Katar’dan çıkmasının bundan sonra çok zor olduğu savunuldu:
“Türkiye güçleri bölgede hiçbir yere geri çıkmak için gitmiyor. Bilindiği gibi Türkiye halen Kuzeybatı Suriye’de El Bab’ta, Cerablus’ta ve başka kentlerdeki varlığını koruyor. Aynı şekilde Irak yönetiminin hiçbir çabası Türkiye yönetimini Başika kampında bulunan askerlerini ger çekmesi konusunda ikna edemedi. Belki aynı durum şu an Katar’daki Türk askeri üssündeki askerler için de geçerli olacak. Bu da, Katar’daki Türk üssünün kapatılması yönündeki talebin gerçekleştirilmesini zorlaştırıyor. Hatta Katar, kendisinden talep edildiği gibi bu üssün kapatılmasını istese bile.”
YEMEN’DE KOLERA TEHLİKESİ BÜYÜYOR
Dünya Sağlık Örgütü’nün iki yılı aşkın bir süredir savaşın devam ettiği Yemen’de kolera salgınına bağlı olarak yaşanan ölümlerle ilgili raporu, tehlikenin ne kadar ciddi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Örgütün açıkladığı rapora göre, kolera salgını yüzünden hayatını kaybedenlerin sayısının bin 500’e ulaştı.
Al Araby Al Jadeed sitesinde Beşir Elbekir imzasıyla yayınlanan yazıda, hayatını kaybedenlerin çoğunun ilaçları temin edemeyen ailelerden olduğuna dikkat çekti:
“Suudi Arabistan’ın Yemen’e yönelik sürdürdüğü savaşta sağlık sisteminin çökmesi , çöplerin toplanamaması, kuşatılmış şehirlere yardım malzemelerinin girişine izin verilmemesi yüzünden ülkedeki kolera salgını daha da arttı. Devlet sisteminin çökmesi ve dolayısıyla maaşların ödenmemesi de bunun artmasında rol oynuyor. Uluslararası örgütlerde çalışanların verdikleri bilgilere göre şu ana kadar kolera salgını yüzünden hayatını kaybeden yaklaşık 2 bin kişi, ilaçlara ulaşamayan ailelerden oluşuyor.
Dikkat çeken bir konu da Yemen’e yönelik savaş hiçbir siyasi kazanç sağlanamamasına rağmen bütün vahşiliğiyle devam ediyor. Savaşın başlamasının üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, Suudi Arabistan, Husi-Salih ittifakına karşı koymanın başka yolu olmadığı konusunda ısrarcı davranıyor.
Yemen’de savaş oyunlarından ve savaşı çıkaran ülkelerden daha önemli bir şey var. O da kolera salgınıyla daha fazla yayılmadan mücadele etmek. Bu da her operasyondan daha az külfetli bir şeydir. Amerikan F15 savaş uçağından da.”
ESAD’IN HAMA ZİYARETİ
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın bayram namazını Hama kentinde kılmasının ardından, savaşta yaralanan askerlerin evlerine yaptığı ziyaretlere ilişkin yayınlanan görüntüler, geçtiğimiz hafta çokça tartışıldı. Esad’ın bu görüntülerdeki rahat tavrı oldukça dikkat çekti.
Rai Al youm'dan İbrahim Şeyr, Esad’ın bayram namazı için Hama’yı seçmesiyle vermiş olduğu mesajları ele aldı:
“Cumhurbaşkanı Esad, bayram namazını Müslüman Kardeşler ile uzun bir tarihi olan Hama şehrinde kıldı. Bayram namazı için özellikle de El Nuri camisi seçildi. Bu cami 80’lerde Müslüman Kardeşler için önemli bir referanstı. Aynı zamanda Musul’daki El Nuri camisiyle kardeş sayılır. Her iki camiyi de Nureddin Zengi inşa etmişti.
Esad’ın bayram namazını bu camide kılmasının özel anlamı var. Esad, buradan önemli mesajlar gönderdi. Bu mesajların en önemlisi ülkede rahatça dolaşabildiği şeklindeki mesajıdır. Nitekim Hama kenti Şam’dan 180 km uzaklıkta yer alıyor ve şehrin çevresinde ateşli çatışmalar yaşanıyor.”