Arap basınında geçen hafta: 'Küresel güçler Gazze savaşına nasıl bakıyor?'
Arap basınında Gazze'nin sadece İsrail’in savaşı olmadığı, ABD ve Batı ülkelerinin Gazze savaşında hesapları olduğu yorumları hâkim. Ancak Rusya ve Çin’in İsrail’e olan yaklaşımı da dikkat çekiyor.
DUVAR- İsrail’in 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu’ndan sonra Gazze’ye yönelik başlattığı savaş bütün şiddetiyle devam ediyor. İsrailli yöneticiler her ne kadar savaşın Hamas’ı yok edene kadar devam edeceğini sürekli açıklasalar da bu hedefe yaklaşmış bile sayılmazlar.
Bu hafta Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden’ın Netanyahu ile ilgili açıklamaları oldukça dikkat çekiciydi. İsrail’in Amerikan ve Batı desteğini kaybetmeye başladığı yolundaki sözleri genel olarak “ABD hezimetin farkında” şeklinde yorumlandı.
Savaşın başlamasından bu yana Amerikalı ve Avrupalı yetkililerin İsrail’e verdiği açık destek sürekli olarak Arap medyasının hedefindeydi. Ancak Rusya ve Çin’in sadece kınama açıklamalarıyla yetinmeleri de bazı yorumcuların dikkatinden kaçmadı. Kimi yazarlara göre Rusya ve Çin dünyadaki İsrail lobisinden çekindikleri için mevcut pozisyonlarını değiştirmiyorlar.
'Dünya Gazze savaşına nasıl yaklaşıyor?'
Gazze'deki savaş sadece İsrail’in bir savaşı değil. Batılı ülkeler bundan kaçamaz, ki şu anda da kaçmıyorlar. Ancak ilerde güç dengeleri değiştiğinde Batılı ülkeler, İsrail bu daha önce görülmemiş soykırım savaşının bedelini ödemek zorunda kaldığında bunu inkâr etmeye çalışacaklar. İsrail'in gelişigüzel bombalaması ve yıkıma neden olması mutlak acizliğin kanıtıdır. İsrail ne yapacağını bilmiyor. Peki, farklı ülkeler bu savaş karşısında nerede duruyor ve bu ülkeler ne istiyor?
Amerika Birleşik Devletleri: Amerika, İsrail'in Hamas'tan intikam almasını istiyor ve intikamın hakkı olduğunu düşünüyor. Hamas, tarihinde hiçbir zaman Amerika'ya savaş ilan etmemiş ve Filistin dışındaki hedeflere saldırmamıştır. Ancak İsrail her zaman için kendi düşmanlarını Amerika'ya da düşman etmeye çalışmaktadır. Amerika İsrail'in Hamas'a karşı savaşını kendi savaşı gibi kabul etti ve bu tutum ülkede her iki parti tarafından da benimsendi.
Avrupa: Artık Avrupa ve Kanada için bağımsız bir dış politikadan bahsedilemez. Onlar yalnızca Amerikan imparatorluğuna bağlı bir yan kuruluş haline geldiler. Öyle görünüyor ki, Kanada ve Avrupa'nın Amerika'dan bağımsız politikalar izlediği dönemler çok eskide kaldı. İspanya ve İrlanda hükümetlerinin tutumları bile güven vermiyor. Herkes NATO'nun kontrolü altında; ya buna dâhil olursunuz ya da öfkeyi üzerinize çekersiniz. Bu sefer Macron Amerika'daki İsrail lobisini memnun etmek istedi ve dünya çapında Hamas'a karşı savaşmak için küresel bir cephe kurulmasını önerdi. Zira Amerika bile buna bu kadar hevesli değildi.
Rusya: Politikalarını hiç değiştirmedi. İsrail ile olan ilişkilerinden ve dostluğundan zerre bile ödün vermeden, aşırı şiddet kullanımını kınayan ve retoriğe dayanan pozisyonlar alıyor sadece. Rusya sanki İsrail'den korkuyormuş gibi davranıyor. Netanyahu biyografisinde Putin'in kendisine Suriye'de istediğini yapmasına izin verdiğini belirtiyor. Rusya, savaşın devam etmesini istiyor çünkü bu durum, Amerika'nın Arap dünyasında ve hatta Batılı ülkelerde bile inandırıcılığını yok ediyor ve ona verilen desteğin azalmasına neden oluyor.
Çin: Gazze savaşında Çin ve Rusya'nın Amerikan iradesine meydan okumaya istekli olmadığını anladık. Ya da henüz böyle bir meydan okumaya hazır değil. Filistin meselesi her iki ülkenin de önceliği değil. Çin, Rusya'yı Ukrayna savaşında desteklemek konuşunda bile fazla ileri gitmedi. Rusya gibi Çin de İsrail'i kızdırmak istemiyor. Tam tersine Filistin’den bahsederken Batılı ülkelerle aynı söyleme sahip. Uzaktan göründüğü kadarıyla Rusya ve Çin, 70’li yıllarda bazı Arap ülkelerinde görülen hastalıktan mustarip. Bu da İsrail lobisinden korkmak.
Suud ve BAE: Suud ve BAE yöneticileri bir yandan İsrail’in Hamas’ı tamamen ortadan kaldırmasını istiyor. Yine İsrail’in Hizbullah ve Irak’taki Haşd-i Şaabi’yi de ortadan kaldırılmasını isterler. Ancak İsrail’in Hamas’ı ortadan kaldırma hedefi henüz gerçekleşmiş değil. Ancak her iki Muhammed için (Bin Selman ve Bin Zayed) başka bir denge daha var. Savaşın uzamasını da istemiyorlar. Çünkü her geçen gün iç kamuoyunun İsrail’e olan öfkesi daha da artıyor. (Es’ad Abu Halil / Lübnan El Akhbar Gazetesi)
'ABD neyden çekiniyor?'
ABD Başkanı Biden, İsrail Başbakanı Netanyahu'yu eleştirerek ve Gazze'de sivillerin hedef alınmasını kınayarak ne yapmak istiyor? Kesin olan şu ki, Biden, Gazze’ye yönelik savaşında İsrail hükümetinin ortağıdır. İsrail’in Filistin direnişine karşı zafer kazanması için elinden gelen her şeyi sağlayacağını açıkça beyan etmiştir. Ancak Beyaz Saray yönetimi Gazze'deki savaşın sonuçlarından iki nedenle korkmaya başladı. Birincisi ABD İsrail’in yenilgisinden korkmaktadır. Öyle görünüyor ki, ABD İsrail’in kayıpları hakkında gerçek bilgilere sahip, İsrail’in hedeflerinin hiçbirini gerçekleştiremediğinin ve Gazze’ye karadan müdahalesinin ona daha fazla kayıp verdireceğinin farkında.
Amerikan yönetiminin en fazla korktuğu şey ise, İsrail'in ABD'yi henüz hazır olmadığı bölgesel bir savaşa sürüklemesi ve bunun sonucunda ABD'nin hem Çin'e hem de Rusya'ya karşı koyma kabiliyetini ciddi şekilde kaybedecek olmasıdır. Yine Ortadoğu’da içinden çıkması daha zor olan bir bataklığa dalmaktan korkmaktadır. Zira bu, Irak ve Afganistan'da daha önceki başarısız işgallerinden daha tehlikeli ve daha kapsamlı olacaktır. Böylesine geniş çaplı bir savaş, İran'dan Irak'a, Suriye'den Lübnan'a, Yemen'e ve belki başka yerlere kadar uzanan bir alana yayılır ki, bu da Amerikan yönetiminin ve Pentagon'un kaldıramayacağı bir durumdur. (Mustafa El Said / Mısır El Ahram Gazetesi)
'Biden Netanyahu’yu eleştiriyorsa harekete geçmeli'
Basında çıkan bazı haberlere göre Washington ile Tel Aviv arasındaki anlaşmazlık giderek daha çok açığa çıkıyor ve kamuoyuna daha fazla yansıyor. Bu anlaşmazlığın son tezahürü, ABD Başkanı Joe Biden'ın Beyaz Saray'da yaptığı konuşmada, Netanyahu hükümetinin iki devletli çözüm istemediğini ve bu tavrını değiştirmesi gerektiğini söylemesi oldu. Ayrıca Biden, Gazze Şeridi'nde en az 18 bin Filistinlinin ölümüne yol açan ve hedef gözetmeksiniz yapılan bombalamalar nedeniyle İsrail hükümetinin uluslararası desteğini kaybetmeye başladığını da sözlerine ekledi.
Biden, Gazze’ye yönelik devam eden bu savaşın sonucunda ABD ve İsrail arasında ortaya çıkabilecek görüş ayrılıklarına da değindi. Zira bu konuda iki devlet arasında derin görüş ayrılıkları var. Netanyahu da muhtemel görüş ayrılıklarının varlığını doğruladı ancak siyasi kibrini sürdürmeye devam etti. Bu savaşı durdurmayacağını ve Oslo Mutabakatı hatasının tekrarlanmasına izin vermeyeceğini söyledi. Ayrıca Gazze’nin Hamasistan veya Fetihistan olmasına izin verilmeyeceğini belirtti. Yani Hamas’ın veya Fetih hareketinin yöneteceği bir ülke olmayacak. Bundan daha büyük bir kibir olamaz…!
Eğer Amerikan başkanı, Netanyahu hükümetini iki devletli çözümü istemediği ve bu tutumunu değiştirmesi gerektiği için eleştiriyorsa, o zaman aynı mantıkla iki devletli çözümü destekleyen Washington'un da harekete geçmesi gerekmektedir. Bu sözlü talebini gerçeğe dönüştürmek için. (Filistin El Kuds Gazetesi)