Arap basınında geçen hafta: Londra saldırısı uzun süre aydınlatılamayacak
Arap basınında bu hafta en çok tartışılan konular, Suriye, Tunus ve Mısır'daki gelişmelerle Londra'daki saldırı oldu. Mısr Al Youm gazetesinden Abdulnasır Selame göre "Londra’da düzenlenen saldırı, Almanya ve Fransa’da düzenlene diğer saldırılardan farklı olarak uzun bir süre aydınlatılamayacak."
Suriyeli silahlı grupların geçtiğimiz günlerde ve tam da Cenevre görüşmelerinden önce başkent Şam’a ve Hama iline yönelik başlattıkları yoğun saldırı Arap basınının bu hafta en çok tartışılan konulardan biriydi. Silahlı muhalif unsurların bu saldırısının Cenevre’de 5'ircisi düzenlenen toplantılardan önce gerçekleşmesi, bu saldırıların Cenevre toplantılarıyla beraber değerlendirilmesine yol açtı.
Aralarında sol ve ilerici örgütlerin çatı kuruluşu olan Halk Cephesi ve bazı laik partilerin temsilcilerinin bulunduğu Tunuslu milletvekili heyetinin Suriye’yi ziyaret etmesi ve devlet başkanı Beşar Esad’la görüşmesi haftanın dikkat çeken başka bir gündem maddesi oldu.
İngiltere’nin başkenti Londra’da gerçekleşen terör saldırısı ve özellikle de failin kimliğinden dolayı bu hafta Arap basınında yoğun bir şekilde işlenen konular arasında yer aldı.
Mısır’da ise Hüsnü Mübarek’le ilgili verilen beraat kararının ardından Mübarek’in serbest bırakılmasının yankıları halen devam ediyor. Rai Al Youm gazetesi eski cumhurbaşkanı Mursi’nin hapishanede olmasına atıfta bulunarak “Mübarek ve rejiminin simge isimleri dışarıdayken devrimin simge isimleri içeride” yorumunda bulundu.
'MUHALEFET KENDİ VARLIĞINI KABUL ETTİRDİ'
Londra merkezli El Arab gazetesi, Suriyeli silahlı muhalif unsurların, geçtiğimiz günlerde başkent Şam ve Hama iline yönelik başlattıkları yoğun saldırılarla, varlıklarını bir kere daha kabul ettirdikleri ve bu durumun Cenevre görüşmelerine yansıyacağı görüşünde:
“Suriyeli muhalif unsurlar, sahadaki denklem açısından kendi varlıklarını kabul ettirmekte bir kere daha başarılı oldu. Muhalif gruplar, Şam ve Hama’da aynı anda açtıkları cephelerle sahadaki denklemler üzerinde etkili olduklarını bir kez daha gösterdiler. Bu hareketlilik önümüzdeki günlerde Cenevre görüşmelerinin başarısız olması durumunda daha da artabilir ve sahil bölgelerinin kapısını çalabilir. Bu askeri kazanımlar, şüphesiz Cenevre’de de kazanımlar elde edilmesinde etkili olacaktır. Cenevre görüşmelerine katılan rejim heyeti bir önceki Cenevre görüşmelerinin aksine kendini zorda hissedecektir.”
‘ÇIKAR ÇATIŞMALARI’
Ürdün El Destur gazetesi yazarlarından Arib El Rentavi, bu saldırıları, Suriye’de devam etmekte olan savaşta taraf olan odakların çıkar çatışmaları çerçevesinde değerlendirdi:
“Astana-Cenevre sürecinin başarısız olmasından bazı tarafların çıkarı söz konusu. Bu tarafların –ki bunlardan bir tanesi İsrail –Suriye’de devam eden ve Suriye’ye karşı yürütülen savaşın uzamasından stratejik çıkarları var. Bazı taraflar ise Suriye’deki savaştaki konumunu güçlendirmeye ve krizin çözümünden kapacağı payı daha da büyütmeye çalışıyor. Üçüncü bir taraf ise dünyadaki iki büyük kutup olan Rusya ve ABD ile pazarlık payını arttırmak için gereken koşulları hazırlamaya çalışmaktadır.”
'İLAN EDİLMİŞ YENİLGİ'
Suriye medyası ise Muhalefetin başkent Şam ve Hama iline yönelik başlattıkları saldırıların baştan beri başarı şansı olmadığını belirtti. El Baas gazetesinden Bessam Şahin’e göre, muhalefetin bu saldırıları “ilan edilmiş bir hezimet” niteliğinde:
“Nusra Cephesi böylece Şam’ın Cobar bölgesi ile Hama’nın kuzey kırsalında “en başından ilan edilmiş bir hezimetle” yeni saldırılara başladı. Nusra Cephesi bu şekilde, geri kalan diğer muhalif unsurları da kaybedilmiş ve orantısız bir siyasi mücadelenin içine çekmiş oldu. Bu saldırılarla beraber, Cenevre’yi başarısız kılmaya yönelik umutlar da giderek azaldı.”
TUNUSLU PARLAMENTERLER’İN SURİYE ZİYARETİ
Bir grup Tunuslu parlamenterin Suriye’ye gerçekleştirdiği ziyaret başta Tunus’ta olmak üzere büyük bir tartışma yarattı. Tunuslu parlamenterler ziyaretleri kapsamında Suriye Devlet başkanı Beşar Esad ve üst düzey yetkililerle görüştü ve Suriye Halk Meclisi’ni ziyaret etti.
Tunuslu resmi makamlar ise bu ziyaretin kendileriyle hiçbir alakası olmadığını ve ziyaretin kendi bilgileri dışında gerçekleştiğini belirtti.
Al ain internet sitesinin haberi ne göre, Tunuslu yetkililer, bu ziyaretin Suriye’de devam eden savaşta yaşanan ihlaller karşısında Tunus’un almış olduğu pozisyonun zarar gördüğünü ifade ediyor. Diğer taraftan Suriye’yi ziyaret eden milletvekilleri hakkında soruşturma açılması talep ediliyor.
ZİYARET BÜYÜK TARTIŞMALARA NEDEN OLDU
Al Kuds Al Arabi gazetesi de konuyla ilgili dikkat çekici değerlendirmede bulundu:
“Zeynel Abidin Bin Ali’ye karşı başlayan ayaklanmaya katılan ve daha sonra ordunun halktan yana tavır takınmasıyla Bin Ali’nin yurt dışına kaçmasıyla sonuçlanan devrime katılanların Beşar Esad, ona bağlı ordu ve emniyet güçlerine yakın durmaları ilginç bir durum. Bu ziyaret, siyasi bir şizofrenizmi de açığa çıkarmış oldu.”
Esad’la görüşen heyetin içinde yer alan oluşumlardan Halk Cephesi genel sekreteri Hamma Hammami ise, kendilerine yöneltilen eleştirilerle ilgili Şems FM radyosundan verdiği yanıtta, “Esad Suriye devletinin cumhurbaşkanı ve ülkeyi o yönetiyor, kiminle görüşelim?” ifadelerine kullandı.
Uzun süreden beri bazı Tunuslu siyasi topluluklar, Suriye ile kesilmiş olan ilişkilerin tekrar başlatılmasını ve özellikle terörle mücadele konusunda Suriye yönetimiyle işbirliği yapılmasını talep ediyor.
Tunus, Suriye’ye en fazla cihatçının gittiği ülkelerin başında yer alıyor. Suriye’de savaşmaya giden cihatçıların ülkeye geri dönmesi de Tunus’ta bir çok kesimde ciddi endişeler yaratıyor.
LONDRA SALDIRISI
Mısır’ın en büyük ve en köklü gazetelerinden biri olan El Ahram gazetesinin başyazısında, Londra’da İngiltere parlamentosu yakınlarında meydana gelen saldırıyla ilgili olarak; “Bazı batılı başkentlerin radikal örgütlere kucak açması ve onları savunması, bütün Batı'yı olumsuz etkileyecek” denildi.
Gazete, Mısır’ın Batı’yı bir çok kez “terörün ne vatanı ne de dini vardır” şeklinde uyardığına değinerek, terörün İslam diniyle bağdaştırılmasıyla ilgili “Terörü İslamiyet’le bağdaştırmak büyük bir hata olur, bu da Batı olarak çok büyük bir bedel ödemenize yol açar” ifadeleri kullanıldı.
'MAĞDUR OLANLAR YİNE MÜSLÜMANLAR'
Al Kuds Al Arabi gazetesinde ise Londra saldırısında, daha önceki saldırılarda da olduğu gibi terörün en büyük kurbanının yine Müslümanlar olduğu kaydedildi:
“Londra saldırısında olduğu gibi Müslümanlar, terör saldırılarının en büyük kurbanıdır. Bunu da iki şekilde açıklayabiliriz. Birinci olarak saldırıyı gerçekleştiren şahıstan ötürü. Bu kişinin saldırıyı İslamla ilgili bir örgüt adına işlediği ifade edildi. İkinci olarak ise, Müslümanlar İngiltere’de zayıf olan halka ve bu saldırıların sorumluluğu onlara yüklenecek ve hedef tahtasında olacaklar.”
Mısr Al Youm gazetesinden Abdulnasır Selame ise, bu saldırının belirli odaklar tarafından İngiltere’yi bataklığın içine çekmek için düzenlenmiş olabileceğini yazdı. Yazara göre, Londra’da düzenlenen bu saldırı, Almanya ve Fransa’da düzenlene diğer saldırılardan farklı olarak uzun bir süre aydınlatılamayacak.
'MÜBAREK DIŞARIDA DEVRİMİN ÇOCUKLARI İÇERİDE'
Rai Al Youm gazetesi, Mısır’ın devrik lideri Hüsnü Mübarek’in serbest kalmasının ardından yayınladığı başyazıda, Mübarek’in serbest kalmadan önce de 7 yıldızlı bir mahkeme ve tutukluluk süreci geçirdiğini yazdı.
“Hüsnü Mübarek ve yargılandığı 6 sene boyunca 7 yıldızlı bir mahkeme süreci yaşadı. Tutukluluk boyunca askeri hastanesinde kalan Mübarek’in oğulları ve rejiminin bütün önemli kişileri serbest kaldı. Ancak devrimin bütün simgeleşmiş isimleri ve Mısır’ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi demir parmaklıklar arkasında. Bu tutuklulardan bazıları, kendileri hakkında verilen idam cezasının infaz edilmesini portakal renkli elbiseler giyerek bekliyorlar.
Baskının ve yolsuzluğun simgelerinin beraatıyla ilgili verilen bu siyasi karara karşı başkent Kahire’deki Tahrir Meydanı bir daha dolup taşmayacak. Çünkü bir önceki dönemde yasal olan bu hak, şimdiki yönetim döneminde aşılması yasak olan kırmızı çizgi konumunda.”