Arap dünyasında geçen hafta: Bağdadi neyi hedefliyor?

Arap basınında bu hafta IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi'nin görüntüleriyle ilgili "kalan destekçilerinin moralini diri tutmak için 'ölmediğini' göstermek istedi" yorumu yapılırken. Mısır El Vatan gazetesinden Adil Numan Bağdadi'nin hastalığı yüzünden belli olduğunu ve sadece saklandığı yerde oturarak hilafet devletinin ölümünü ilan ettiğini ifade etti.

Abone ol

DUVAR - Suriye Demokratik Güçleri’nin geçtiğimiz haftalarda Bağuz’daki savaştan sonra IŞİD’in yenilgisini ilan etmesinin ardından akıbeti merak edilen örgüt lideri Ebubekir Bağdadi’nin ortaya çıkan yeni görüntüsü gündeme damgasını vurdu. “IŞİD halifesi” Bağdadi’nin görüntü kayıtlarında, Sri Lanka’daki terör saldırıları ve Sudan ile Cezayir’deki gelişmelerden bahsetmesi, video kaydının yeni olduğunu gösteriyor.

Peki Ebubekir Bağdadi bu video kaydıyla ne mesajı vermek istedi? Arap basınında çıkan yorumların başında, Ebubekir Bağdadi öncelikli olarak, kalan destekçilerinin moralini diri tutmak için “ölmediğini” göstermek istedi.

Bu hafta Arap basınında geniş yer bulan bir başka konu da, ABD Başkanı Trump’ın Müslüman Kardeşler örgütünü “terör listesine” almaya hazırlandığını açıklaması oldu. Açıklama Beyaz Saray sözcüsünden gelse de, Trump’ın böyle bir kararı almasının çok da kolay olmadığına yönelik yorumlar çok fazla.

Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri, Beyaz Saray’ın bu açıklamasını desteklerken, Türkiye ve İran’ın karşı tutumuna da sert tepki gösterdi.

Libya’da ise, General Halife Hafter’e bağlı güçlerin bir ay önce Trablus’u almak için giriştiği operasyonla başlayan şiddetli çatışmalar devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın UMH Başbakanı Fayiz Serrac’ı arayarak desteğini belirtmesi Arap basının gündeminde yer aldı.

'TRUMP BÜTÜN SÖZLERİNİ EYLEME DÖNÜŞTÜRÜYOR'

"ABD Başkanı Donald Trump'ı bir eylem adamı olarak görmeye alıştık. Verdiği sözleri herkesin göreceği şekilde eyleme dönüştürdü. Bu vaatler hoşumuza gitse de gitmese de.

Selefi Barack Obama'nın İran ile yaptığı anlaşmayı (nükleer) iptal etme sözü verdi ve bunu yaptı. Meksika sınırına duvar örme sözünü verdi ve bu yönde ilerlemeye devam ediyor.

Amerikan Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma sözü verdi ve bunu da yaptı. İran'a yönelik ağır yaptırımlar uygulama vaadinde bulundu ve şimdi İran'a yönelik ambargoları ağırlaştırıyor.

Bugün ise Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nı terör listesine almaya hazırlanıyor. Bundan önce İran Devrim Muhafızları'nı terör listesine almıştı. Sonuçta İhvan ve Humeynicilik aynı madalyonun iki farklı yüzüdür.

Haberin ayrıntıları oldukça fazla. Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders, Trump yönetiminin Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nı terör listesine almak için çalıştığını duyurdu.

İhvan'ın ABD ve Batı ülkelerinde medya, sosyal ve ekonomi alanlarındaki yatırımları oldukça çeşitli ve büyüktür. Dolayısıyla bunlara darbe vurmak, İhvan'ın özüne darbe indirmektir." (Meşari El Zaidi / Suudi Şark'ül Evsat)

'İHVAN TERÖR LİSTESİNE ALINIR MI?'

"Hiç şüphesiz Müslüman Kardeşler Teşkilatı, uzun zamandır Batılı güvenlik birimleri ile kurumlar tarafından gözetim altında tutuluyor. Özellikle de 11 Eylül saldırılarından sonra. Ancak söz konusu kurum ve taraflar Müslüman Kardeşler'i kara listeye alma konusunda hep tereddüt etti. Bunun yanı sıra, Arap dünyasından bu yönde gelen taleplere sırtını dönme konusunda da başarılı oldu. Bunun da birçok sebebi var.

Birinci sebep, İhvan'ın teröre bulaştığına dair sağlam bir kanıt yok. Belki İhvan'ın bazı ülkelerdeki kolları teröre bulaşmış olabilir, yine bazı ülkelerdeki bazı kolları 'gizli örgüt/yapı' adı altında örgütlenmelere gitmiş olabilir, bazı cihatçı hareketler de hareketin içinden doğup ondan ayrılmış olabilir, hareket bir bütün olarak teröre bulaşmadı. Londra, Paris ve Almanya'da yapılan araştırmalar böyle diyor.

İkinci temel sebep ise, İhvan'ı terör listesine almak, bölgeye yönelik uluslararası siyaset içinde bazı sorunlara yol açar. Zira örgüt bazı ülkelerde mevcut yönetimlerle bir ittifak ilişkisi içinde.(Örneğin Pakistan, Türkiye ve Katar)" (Oraib El Rintavi / Ürdün El Destur gazetesi)

'TÜRKİYE VE İRAN'IN İHVAN TAVRI'

"Türkiye ve İran'daki yönetimlerin, ABD Başkanı Trump'ın İhvan'ı terör listesine alma planı karşısında endişeye kapılmaları çok doğal. Hem de İran Devrim Muhafızları'nın aynı listeye alınmasından sonra.

Bütün dünya biliyor ki Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki iktidar partisi, İhvancı bir partidir. Türkiye de şu an, Arap ve Arap olmayan İhvan liderlerinin kalesi konumunda. Özellikle de her gün ülkelerini yüzlerce ithamla bombardımana tutan Mısırlıların. Erdoğan'ın her münasebette Rabia işaretini yapması -ki bu da, Mısırlı İhvancıları koruduğunu ve onları Mısır'da ordunun ve halkın iradesine karşı iktidara getirmeye çalıştığını gösteriyor- hafızalardan uzak değil.

Muhammed Cevad Zarif'e gelecek olursak, ABD'nin Müslüman Kardeşler'i veya başkalarını terörist ilan edecek pozisyonda olmadığını söylerken Tahran'daki rejimin ağzıyla konuşuyor. Doha'dan, İran'da dini rehber ve cumhurbaşkanının İhvan için endişelerini dile getiriyor. Sanki İhvan onların ilan edilmemiş müttefikleriymişcesine bunu yapıyor. Seyid Kutub'un eserlerini bizzat tercüme eden Hamaney, Müslüman Kardeşler'in, İslamcı bir siyasi sistem kurmak için Şii olmayan bir araç olduğunu iyi biliyor." (Muhammed Ali Ferhat / Suudi El Hayat gazetesi)

EBUBEKİR BAĞDADİ NEYİ HEDEFLİYOR?

"2014'ün Temmuz ayında Musul'daki El Nuri Cami'ndeki hutbesinde İslam devletinin kuruluşunu ve kendisini de halife ilan etmesinden sonra ortadan kaybolan IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi, tekrardan bir video ile dünyada gündemin en ön sıralarına oturdu.

Ebubekir Bağdadi beklendiği gibi ikinci defa ortaya çıkarak, öldüğüne veya yaralandığına, ya da onun tanınamamasını sağlayacak estetik ameliyat yaptırdığına veya hasta olduğuna dair haberleri boşa çıkarmayı hedefledi.

Bağdadi, Bağuz savaşı, Sri Lanka'daki terör saldırıları ve Cezayir ile Sudan'daki gelişmeler gibi yeni hadiselerden bahsederek, söz konusu videonun yakın tarihte çekildiği mesajını vermeye de özen gösterdi.

Belki de videodaki en önemli nokta, Bağdadi'nin bugünkü savaşın Haçlılarla olduğuna odaklanmasıdır. Bu da Hristiyanlık ve İslamiyet arasındaki düşmanlığın küresel düzeyde körüklenmesiyle, örgütün Müslümanların duygularını harekete geçirme taktiği izlediğini gösteriyor." (Kuds El Arabi gazetesi - başyazı)

'BAĞDADİ İSLAM DEVLETİ’NİN ÖLÜMÜNÜ İLAN ETTİ'

“Kureyşli halife Ebubekir Bağdadi, beş sene önce nasıl düştüğü halen gizemini koruyan Musul’da bir caminin minberine çıkarak Irak ve Şam İslam Devleti’nin kurulduğunu ilan etti. Halife, daha önceki halifelerin izinden yürüdüğünü zannediyordu. Belki Emevi halifesi Muaviye bin Ebu Süfyan’ın minbere çıktığı gibi. Bunun yanı sıra o çok iyi biliyordu ki o gün namazda olanların hepsi, ganimetlerin paylaşımı için buluşmuşlar.

Ebubekir Bağdadi, beş sene sonra minber olmadan ve yenilmiş, yıkılmış ve hasta bir şekilde karşımıza çıktı. Hatta hastalığı yüzünden belli oluyordu. Artık kendi sultanlığı ve emirliği altında minberine çıkıp ona inananlara hutbe verecek bir camisi yoktu. Sadece saklandığı yerde oturarak hilafet devletinin ölümünü ilan ediyordu.” (Adil Numan / Mısır El Vatan gazetesi)

LİBYA KRİZİ VE ERDOĞAN’IN TUTUMU

“Libya krizinde son olarak yaşanan en önemli gelişme Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın krize müdahil olması ve Libya ulusal hükümet başbakanı Serrac’la yaptığı telefon görüşmesinde, ‘Libya halkına yönelik komploya karşı ülkesinin bütün olanaklarını seferber edeceğini’ söylemesi oldu. Erdoğan, Serrac ve hükümetinin Trablus’a karşı saldırının püskürtülmesindeki rolünü de övdü. Bu da bize göre sadece siyasi destek değil, askeri destek anlamına da geliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Libya krizine müdahil olması bize Suriye krizine müdahil olmasını hatırlatıyor. Ancak bu sefer, müttefikleri olan Amerikalılar, Fransızlar, Suudiler ve BAE safında değil. Aksine İtalyanların ve Katarlıların olduğu blokta yer alıyor. Peki bu sefer sonuç farklı olacak mı? Bunu cevaplamak için sihirli bir lambaya sahip değiliz. Ancak bu, sonucu garanti olmayan bir kumardır.” (Rai Al Youm gazetesi – başyazı)

'TÜRKİYE – ABD İLİŞKİLERİ NE AŞAMADA?'

“Türkiye-ABD ilişkileri bugün istenilen düzeyde değil. Bu cümle çok fazla ve derinlemesine analiz gerektirmiyor. Eski müttefiklerin arasındaki anlaşmazlıklar siyasetin birçok alanında kendini gösteriyor. ABD bugün Türkiye’yi Ruslarla silah anlaşması yapmasından dolayı cezalandırıyor.

Türkiye’deki yazarlar ABD’nin Suriye’de Kürtlerden uzaklaşma ve çekilme konusunda bir politika değişikliği olduğuna odaklanmış durumdalar. Bu da ABD ile ilişkilerin düzelmesi olarak görülüyor. Ancak ABD’nin siyaseti başka bir yönde seyrediyor. Kürtler bile gelinen noktada ABD’nin kendi bölgelerinde kalacağından eminler. Hatta ABD Başkanı Trump’ın Suriye’den kısa zamanda çekilme planı konusundaki sorular karşısında alaycı bir şekilde gülümsemeye başladılar.

ABD’de Dışişleri ve Savunma Bakanlığı gibi kurumlar onların (Kürtler) yanında. Beyaz Saray’dan çıkabilecek herhangi bir karar da kesin bir şekilde ertelenecektir. Türkler ise Türk-ABD Konseyi’ne başkanlık etmesi için Barack Obama’nın eski ulusal güvenlik danışmanı James Jones’ten başkasını bulamıyorlar. Jones, Türkiye’nin kuzeydeki güvenlik bölgelerinin daha da genişletilmesi için ABD tarafından desteklenmesini savunuyor. Bu da ABD’nin Türkiye lehine çekilmesi anlamına gelir, bu da iki ülke ilişkilerini daha da güçlendirir. Ancak Ankara bugün başka yönde bir Amerikan politikasıyla karşı karşıya. Sadece Suriye konusunda değil, başka alanlarda da durum bu şekilde.” (Muhanned El Hac Ali / Lübnan El Modon gazetesi)