Arap dünyasında geçen hafta: El Beşir ve Erdoğan ittifakının nedenleri ne?
Mısır basını genel itibariyle Erdoğan’ın Sudan ziyaretinin Erdoğan ve El Beşir tarafından Mısır’a karşı atılmış bir adım olduğu görüşünde. Ziyaretle ilgili basında yer alan değerlendirmelere bakıldığında özellikle Mısır ve Suudi Arabistan gazetelerinin Türkiye ve Sudan arasındaki yakınlaşmaya tepkili olması göze çarptı.
DUVAR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üç ülkeden oluşan Afrika ziyareti, Arap basınının yakın takibindeydi. Erdoğan’ın Özellikle de Sudan temasları ve Türkiye ile Sudan arasındaki “Sevakin Adası” anlaşması, ziyaretle ilgili en fazla dikkat çeken konular oldu.
Başta Mısır ve Suudi Arabistan gazetelerinde, Erdoğan’ın Sudan ziyareti ile ilgili Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir’e yönelik ciddi oranda tepkiler yer aldı. Bazı Suudi gazeteleri, Türkiye’nin Katar ve Müslüman Kardeşler ile olan ilişkisine dikkat çekerek, “Sevakin Adası'nın idaresinin Türkiye’ye verilmesinin” Körfez ülkeleri açısından bir tehlike arz ettiğini savundu.
Mısır basınında ise, “Sevakin Adası’nın askeri üs olarak kullanılacağına” dair iddialar göze çarptı. Ülkenin en önde gelen medya kuruluşlarından El Ahram gazetesinde, ziyaretle ilgili “Ankara-Hartum-Doha yakınlaşması” şeklinde yorumlar yer aldı.
İran’da son günlerde yaşanan sokak hareketliliği ve protesto gösterileri, Arap basınının bu hafta geniş yer verdiği bir başka konu oldu. İran karşıtı cephede yer alan ülkelerin gazeteleri, bu gösterileri ve sokaktaki öfkeyi “İran’ın dış politikasına ve bazı ülkelerde devam eden savaşlara bulaşmasına” bağladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tunus ziyareti sırasında, uzun bir aradan sonra Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile ilgili çıkışı, Türkiye’de olduğu kadar, Arap dünyasında da genmiş yankı uyandırdı. Arap basınında Erdoğan’ın bu çıkışının nedenleriyle ilgili yer alan yorumlar arasında “Rusya’nın Kürtler’in Soçi Konferansı’na katılmaları konusundaki tutumunun etkili olduğu” vardı.
ERDOĞAN’IN SUDAN ZİYARETİ MISIR’A KARŞI BİR ADIM MI?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sudan, Çad ve Tunus’tan oluşan Afrika ziyareti Arap basınında geniş yankı buldu. Ancak bu ziyaret kapsamında, Sevakin Adası ile ilgili tartışmalar en fazla yer bulan konu oldu.
Ziyaretle ilgili basında yer alan değerlendirmelere bakıldığında özellikle Mısır ve Suudi Arabistan gazetelerinin Türkiye ve Sudan arasındaki yakınlaşmaya tepkili olması göze çarptı. Mısır basını genel itibariyle Erdoğan’ın Sudan ziyaretinin Erdoğan ve El Beşir tarafından Mısır’a karşı atılmış bir adım olduğu görüşünde.
Mısır El Şuruk gazetesi yazarı İmadeddin Hüseyin, “bu ziyaretin Mısır’ı rahatsız etme amacı taşıdığını” iddia etti:
“Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sudan’a yaptığı ziyareti, ‘Mısır'a karşı atılmış bir adım ve Mısır’ı her yolla rahatsız etmeye çalışmaktan’ başka hiçbir şekilde anlamak mümkün değil.
Şimdi Türkler ve Sudanlılar, bütün ülkelerle her iki tarafın çıkarına olacak şekilde diplomatik ilişkiler kurmanın doğal hakları olduğunu söyleyecek. Evet, bu doğru. Ancak siyaset siyahı ve beyazı anlamaz, sadece griyi görür.
Türkler ve Sudanlılar’ın aralarındaki ilişkiyi geliştirmek konusunda bir kabahatleri yok. Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in Türkiye ile olan ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarmak istediğini söylemesinde de bir kabahat yok. El Beşir’in asıl kabahati, son aylarda Mısır’ı rahatsız etmeye çalışmaktan başka bir şey yapmamasıdır.”
MISIR BASINI: “SEVAKİN ADASI ASKERİ ÜS OLACAK”
Mısır El Vatan gazetesi yazarı İmadeddin Edip ise, Erdoğan’ın Sudan ziyaretiyle ilgili, “El Beşir dolar için ateşle oynuyor” yorumunu yaptı.
Yazar, Türkiye ve Sudan arasında Sevakin Adası’yla ilgili varılan anlaşmayla ilgili ise, “Ada askeri açıdan savunma, eğitim ve silah deposu üssüne dönüşecek. Bu üs de Türk şirketleri aracılığıyla inşa edilecek ve Katar tarafından fonlanacak” iddiasında bulundu.
Edip yazısının sonunda, “Öyle görünüyor ki, El Beşir’e göre para Mısır’la arsındaki kan bağından daha önemli. Ona göre Ankara ve Katar Hartum’a Kahire’den daha yakın. İhvan da onun için İslam ve Araplık demek.” ifadelerini kullandı.
“EL BEŞİR’İ ERDOĞAN’LA İTTİFAK KURMAYA İTEN NEDENLER NE?”
Suudi Okaz gazetesinde, Muhammed Ebu Talib imzasıyla yayınlanan yazıda, Türkiye’ye karşı ciddi suçlamalar yer aldı:
“El Beşir’i Suudi Arabistan Krallığı’na bitişik olan ve stratejik bir noktada bulunan bir adayı teslim etmesinin nedeni ne? Türkiye aleni bir şekilde bölgede yayılmacılığı ve özellikle Mısır ve Körfez ülkelerine karşı nüfuzunu hâkim kılmayı amaçlıyor.
Bunun yanı sıra, El Beşir’i terör örgütü olarak nitelendirilen Müslüman Kardeşler’e kucak açan, güçlü bir şekilde Katar’ın yanında duran ve İran’la beraber bize karşı komplo kuran bir devlet başkanıyla ittifak kurmaya iten sebepler ne?”
ERDOĞAN’IN “ESAD” ÇIKIŞININ NEDENLERİ
Rai Al Youm gazetesi başyazarı Abdulbari Atvan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika ziyareti kapsamında gittiği Tunus’ta, Suriye devlet başkanı Beşar Esad’a yönelik sert çıkışının nedenlerine yönelik ihtimalleri ele aldı. Atvan’a göre bu ihtimaller şu şekilde:
- Rusya’nın önümüzdeki ayın sonlarına doğru Soçi’de yapılması planlanan Suriye diyalog konferansına, PYD’yi de davet etmekte ısrar etmesi. Erdoğan bu duruma sert bir şekilde muhalefet ediyor.
- Rusya ve Suriye kuvvetlerinin İdlib’i kontrol altına almaya yönelik operasyon için hazırlıklara başlaması. Bu da Türkiye’nin İdlib ve kırsalındaki varlığının son bulması demek. Aynı zamanda bu operasyonun başarılı olması, kent ahalisinden ve savaşçılardan on binlerce kişinin Türkiye’ye göç etmesi anlamına gelir.
- Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, Suriye savaşında önümüzdeki dönemde hedefin ‘Nusra Cephesi’ni tam anlamıyla yok etmek olduğu yönündeki açıklamaları.
- Suriye ve Rusya’nın Nusra Cephesi lideri Ebu Muhammed Colani’yi tasfiye etmeye yönelik planları olduğu konusunda haberlerin yayılması. Colani, Türkiye’ye en yakın kişilerden biri. Erdoğan’ı bu konuda şahsi anlamda kızdıran, bunu “kendisinin hedef alınması” olarak değerlendirmesidir.
- Suriye yönetiminin Kuzey Suriye’de ve Afrin’de Kürtlerle askeri anlamda bir koordinasyon kurduğuna yönelik istihbarat gelmesi. Bu da Erdoğan için kırmızı çizgi konumunda.
İRAN’DAKİ GÖSTERİLER: “REJİM YIKILMAZ AMA BÜYÜK YARA ALIR”
Ortadoğu’nun en önemli ülkelerinden biri olan İran’daki gösteriler ve yaşanan olaylar, bu hafta Arap basınında yer alan bir başka önemli başlık oldu. Ortadoğu’da özellikle İran karşıtı cephede yer alan ülkelerin gazeteleri, İran rejimini açık bir şekilde hedef aldı. Hiç şüphesiz bunların başında İran’ın bölgedeki en önemli rakibi konumundaki Suudi Arabistan medyası geldi.
Suudi Arabistan’ın en büyük gazetelerinden Londra merkezli Şark’ül Avsat’ın tanınmış yazarı Abdurrahman Er Reşad, bu gösterilerle 2009 yılındaki gösteriler arasında bir karşılaştırma yaptığı yazısında, bu gösterilerle rejimin yıkılmayacağını ancak büyük yara alacağını yazdı:
“İran’daki gösteriler bu sefer Meşhed gibi çevre kentlerde başladı ve buradan yayıldı. Gösterilerde Ayettulah ve devletin politikalarına karşı öfke var. Bu gösteriler daha sonra bütün İran’da yankılandı.
Bu halk gösterileri rejimi yıkmaz belki ama kesin olan ciddi biçimde yaralayacağıdır. Ayetullah Hamaney ve askeri ve siyasi erkânı, Suriye, Irak ve Lübnan’daki başarıların halk tabanlarını daha da güçlendireceğini ve ömürlerinin süresini uzatacağını düşünüyordu. Ancak bu durum gösteriler için bir bahane oldu. Son günlerdeki gösterilerde, devletin dış politikası ve dışarıya yönelik harcamaları kınayan sesler yükseldi.”
“GÖSTERİLER GENEL BİR ÖFKEYE DÖNÜŞECEK”
Yemen El Mal’ab gazetesi yazarı Sadık Nâşer, sokaklardaki hareketliliğin aşamalı bir biçimde bütün İran’da genel bir öfkeye dönüşeceğini iddia etti:
“İran’daki siyasi dengelerin değişeceğine dair söylemde bulunmak için henüz erken, ancak İran sokaklarındaki ruh halinin değişmeye başladığı kesin. Sokağın hükümetin politikalarına yönelik bakış açısı artık eskisi gibi değil.
İçerdeki mevcut siyasal hareketlilik, insanların artık dışardaki maceralar ve savaşlar karşısında içerde çok şey kaybettiklerini düşündüğünü gösteriyor. Bu dışardaki maceralar ve savaşlardan İran, daha çok fakirlik ve işsizlikten başka bir şey kazanmıyor.
İran sokaklarındaki hareketlilik aşamalı olarak genel bir öfkeye dönüşecek. Bu da Tahran yönetimine siyasi hesaplarını gözden geçirmesini dayatabilir.”