Arap dünyasında geçen hafta: 'İsrail'in bir sonraki hedefi Nasrallah mı?'

Süleymani ve Fahrizade suikastları sonrasında Arap dünyasının gündemini "İsrail'in bir sonraki hedefi Nasrallah mı?" sorusu meşgul ediyor. Arap basınının geçen hafta yer verdiği diğer konular ise Fas'ın İsrail'le normalleşmeye başlaması, Sisi'nin Fransa ziyareti ve Irak'taki gösteriler oldu.

Abone ol

ABD Başkanı Donald Trump’ın giderayak bir Arap ülkesinin daha İsrail ile normalleşme kervanına katıldığını açıklaması, bu hafta Arap dünyasının en çok konuşulan konularından biri oldu.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Sudan’dan sonra İsrail ile diplomatik ilişkilerini başlattığını açıklayan son ülke Fas oldu. Fas ile ABD arasında yapılan anlaşmaya göre, Fas ile İsrail arasında 1994’ten bu yana kesik olan diplomatik ilişkiler yeniden kurulacak, buna karşılık ABD de Batı Sahra bölgesi üzerindeki Fas hâkimiyetini tanıyacak.

ABD’nin bu adımına birçok tepki geldi. Bunların başını, Batı Sahra’nın bağımsızlık mücadelesini yürüten Polisario cephesini destekleyen Cezayir’in tepkisi çekti.

'İSRAİL’İN BİR SONRAKİ HEDEFİ NASRALLAH MI?'

İranlı nükleer bilimci Muhsin Fahrizade’nin suikast sonucu öldürülmesinden sonra İsrail basınında Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’a yönelik olası bir suikast senaryoları daha fazla yer almaya başladı.

Arap dünyasında İran’a yakınlığıyla bilinen Rai Al Youm gazetesi, Nasrallah’a yönelik suikast senaryolarının İsrail medyasında çok fazla yer almaya başladığı bugünlerde, Hizbullah cephesinde de bir teyakkuz durumu olduğunu yazdı.

İsrail uzun süredir İran’ın Suriye’deki varlığını hedef alırken, 2020 yılının başında İran’ın Ortadoğu’daki eli konumundaki General Kasım Süleymani ABD’nin hava saldırısı sonucunda Bağdat Havaalanı yakınlarında öldürülmüştü. İran nükleer programını başındaki isim olan Muhsin Fahrizade de, 27 Kasım’da bir suikasta kurban gitmişti.

Kasım Süleymani’nin ölüm yıldönümü yaklaşırken, Irak eski başbakanı Haydar El İbadi, ABD’nin Süleymani suikastı için Irak makamlarından hava sahasının kullanılması konusunda izin aldığını iddia etmesi bu haftanın en önemli gelişmelerinden biri oldu.

Söz konusu dönemde Irak Başbakanı olan Adil Abdülmehdi ise İbadi’nin bu iddialarını kesin bir şekilde yalanladı.

SİSİ’NİN FRANSA ZİYARETİ VE İNSAN HAKLARI TARTIŞMALARI

Geçtiğimiz hafta Arap basınında en çok yer alan konulardan biri de Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin geçtiğimiz hafta Fransa’ya yaptığı ziyaret oldu.

Birçok insan hakları örgütü Fransa’ya, bu ziyareti Mısır’daki insan hakları ihlalleri sebebiyle iptal etmesi için çağrıda bulundu ancak Fransa yönetimi bu çağrılara kulak vermedi.

Fransa’nın, insan hakları örgütlerinin çağrılarına karşılık Mısır ile bir silah anlaşması yapacağını duyurması ise eleştirilerin dozunu daha da arttırdı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, insan hakları ile Mısır’a silah satışı konusunun aynı bağlamda ele alınmasına karşı olduğunu açıkça ifade etti.

Irak’ta Kürt Bölgesel Yönetimi hükümetine karşı Süleymaniye vilayetinde başlayan gösteriler de bu geçtiğimiz hafta dikkat çeken konulardan biri oldu. Memur maaşlarında yapılan kesintiler ve ödemelerdeki gecikmeler üzerine alevlenen gösterilerle ilgili, “Irak’ın diğer kentlerinde ne oluyorsa, Süleymaniye’de olan da o” yorumları yapıldı.

'İSRAİL NASRALLAH’A SUİKAST DÜZENLEYECEK Mİ?'

“İsrail medyası son günlerde neden Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’a yönelik bir suikastla ilgili analizlere ve raporlara çok fazla yer veriyor? Bu bir gözdağı mı yoksa endişeden mi kaynaklanıyor?

Tel Aviv Üniversitesi İsrail Milli Güvenlik Araştırma Merkezi geçtiğimiz günlerde Kuzey Lübnan cephesinde yaşanacak olası bir savaş için çeşitli senaryoları içeren bir rapor yayınladı. 73 sayfalık raporda yer alan en bariz senaryolardan birisi, binlerce füzenin aynı anda işgal devletinin şehirleri (yerleşim yerleri), sığınakları ve altyapısı hedef alınarak atılması. Bu senaryoya göre bu füzelerin onlarca ya da yüzlercesi Suriye, Lübnan, Batı Irak ve Gazze Şeridi'nden atılacak. Ayrıca füzelerle donatılmış yüzlerce insansız hava aracı kullanılacak. Bir başka senaryo ise gerilla savaşı ve Hizbullah’a ait silahlı unsurların sınırı geçip Celil El Alaa’daki yerleşim yerlerini ele geçirmesinden bahsediyor.

İsrailli yetkililer ise, Hasan Nasrallah’ın İranlı nükleer bilimci Prof. Fahrizade suikastına benzer şekildeki gibi bir suikastla öldürülmesi durumunda bunun İsrail için çok büyük bir zafer olacağını belirtiyorlar.” (Rai Al Youm gazetesi)

'FAS: İSRAİL İLE İLİŞKİLERE KARŞILIK BATI SAHRA'

“Fas ve Kral 5. Muhammed, normalleşme trenindeki boş Rabat koltuğunu doldurmakta geç kalmadı. Rotası ve varış noktası önceden belli olan bu yolculukta Abu Dabi, Manama ve Hartum’a katıldı.

Trump’ın ülkesinin Batı Sahra sorunundaki tarafsız tutumunda değişikliğe gitmesi –zira normalleşme anlaşması uyarınca ABD orada bir konsolosluk açacak- Fas’ın İsrail ile ilişkileri normalleştirmeyi kabul etmesinde birincil etken oldu. Her ne kadar Batı Sahra sorunu ve ABD’nin tutumu bu anlaşmayı gölgede bıraktıysa ve Kral 5. Muhammed, herhangi bir taviz vermesine gerek kalmayan bir şekilde galip gelmişçesine bir tavır içinde olsa da, Trump’ın deyimiyle bu tarihi atılım başka gelişmeleri de beraberinde getirecek. Bunların arasında, Rabat'ın 1994 yılından bu yana İsrail ile kesilmiş olan diplomatik ilişkilere tekrar başlaması ve iki ülke arasında uçak seferlerinin başlaması da var. Trump’ın damadı Kushner’e göre de, Rabat ve Tel Aviv’de büyükelçilik açılmasına temel oluşturacak olan diplomatik ofisler açılacak. (Lübnan El Akhbar gazetesi)

'SÜLEYMANİYE’DE OLANLA BAĞDAT’TA OLAN AYNI'

“Süleymaniye’de olan, Bağdat, Nasıriye, Basar ve diğer şehirlerde her gün olan bitenden farksız. Aynı sebepler ve dinamikler, aynı sonuçlar.

Evet Erbil ve Süleymaniye çok değişti. Oralar yüksek binalar, geniş yollar, lüks oteller ve restoranlar, son model lüks otomobiller ve gece kulüpleriyle dolmaya başladı. Ancak normal bir Kürt vatandaşın bunlardan bir payı yok. Aksine bütün bunlar yetkililer ve ailelerinden oluşan elit kesimin ve onların ekseninde dolaşanların. Diğer şehirler ve köyler ise hâlâ değişim ve yapılanma bekliyor.

Bağdat’taki yönetim partileri ve bölgesel yönetimin yöneticileri ve etik anlayışları arasındaki tek fark, Bağdat’ta yolsuzluğa batmış, birbiriyle mevkiler ve kazançlar için rekabet eden birçok çete varken, Kürdistan’da sadece iki çete var.” (İbrahim El Zübeydi / Londra merkezli El Arab gazetesi)

'SİSİ’NİN FRANSA ZİYARETİ VE SİLAH ANLAŞMASI'

“Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, onlarca insan hakları örgütünün Mısır rejiminin başı Abdülfettah Sisi’nin önünden kırmızı halıyı çekme çağrılarını reddederken hiçbir şekilde mahcubiyet duymadı. Yine aynı şekilde, Mısır’da güvenlik güçlerinin işledikleri insan hakları suçlarıyla Fransa’nın Mısır’a silah satma anlaşması arasında bir bağ kurulmasına yönelik muhalefetini açıklamakta da bir sakınca görmedi.

Gerek Paris ve Kahire’nin açıkladığı gerekse de Mısır rejiminin medyaya sızdırdığı mevcut gerekçe, iki ülkenin çıkarlarının Libya’da örtüşmesi veya Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin siyasetine birçok alanda karşı koymak. Bunun yanı sıra garip bir şekilde Paris ve Kahire’nin kendi deyimleriyle İslamcılığa karşı savaşta uzlaşmaları.” (Subhi Hadidi / Kuds El Arabi gazetesi)

'IRAK SÜLEYMANİ SUİKASTİNE GEÇİT VERDİ Mİ?'

“Kudüs Tugayları eski komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şaabi başkan yardımcısı Ebu Mehdi El Mühendis’in Bağdat Havaalanı yakınlarında ABD’nin bir hava saldırısında öldürülmelerinin birinci yıl dönümünün yaklaşması dolayısıyla Irak’ta bariz bir gerginlik hâkim.

Bu bağlamda eski Başbakan Adil Abdulmehdi, selefi Haydar İbadi’nin, Süleymani ve El Mühendis’e suikast düzenleyen uçakların Irak yönetiminden izin aldıkları yönündeki açıklamalarını reddetti.

İbadi’nin bu bombası, İran’a ve Süleymani’ye yakın grupların yıldönümü dolaysıyla etkinlikler düzenlemeye hazırlandıkları ve halen hiçbir Iraklı makamın olayın gerçekte nasıl olduğuna dair açıklama yapmadıkları bir dönemde geldi ve mevcut atmosferi iyice içinden çıkılmayacak hale getirdi.

İbadi, Irak devlet televizyonuna verdiği röportajda, Süleymani ve El Mühendis’e suikast düzenleyen uçağın Irak makamlarından izin aldığını söylemişti.” (Suudi Şark’ül Evsat gazetesi)