Arap dünyasında geçen hafta: Mısır ve Türkiye savaş istemiyor

Birçok yazara göre, Mısır ve Türkiye arasında Libya’da sıcak çatışma ihtimali halen çok uzak. Arap dünyasının tanınmış gazetecilerinden Abdülbari Atvan’a göre, ne Mısır ne de Türkiye böyle bir savaşı istemiyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayınlanan el Beyan gazetesi ise, uluslararası alanda Libya’yla ilgili önceliğin bir siyasi çözüm olduğunu yazdı.

Abone ol

DUVAR - Libya meselesi bu hafta da Arap dünyasının gündeminde öncelikli yerini korumaya devam etti. Bu hafta Libya kriziyle ilgili en önemli gelişmelerden biri, Mısır Parlamentosu'nun Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’ye Libya’ya asker göndermek için onay vermesi oldu.

Geçtiğimiz hafta Libya’daki Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Mısır’a askeri müdahale çağrısında bulunmuştu.

Arap basınında Libya’yla ilgili en çok tartışılan konuların başında, Mısır’ın parlamentonun bu kararından sonra asker göndermesinin ne derecede mümkün olduğu ve Türkiye ile Mısır arasında bir çatışma ihtimalinin ne kadar güçlü olduğuydu.

MISIR NEDEN SAVAŞA GİRMEZ?

Birçok yazara göre, Mısır ve Türkiye arasında Libya’da sıcak çatışma ihtimali halen çok uzak. Arap dünyasının tanınmış gazetecilerinden Abdülbari Atvan’a göre, ne Mısır ne de Türkiye böyle bir savaşı istemiyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayınlanan el Beyan gazetesi ise, uluslararası alanda Libya’yla ilgili önceliğin bir siyasi çözüm olduğunu yazdı.

Mısır’ın Libya’da bir savaşa girmesinin zor olduğunu savunan görüşlerin en önemli gerekçesi olarak, Mısır’ın Etiyopya ile Nahda Barajı konusunda yaşadığı gerilim gösterildi.

Lübnan’da yayınlanan Ennahar gazetesinden Usame Mahran, Batı dünyasının Libya konusunda Mısır’ın yanında olmadığını dile getirdiği yazısında “Mısır fırtınanın karşısında tek başına. Kimin onu desteklediğini kiminse karşısında olduğunu bilmiyor. Mısır Libya’da Türkiye ile mi savaşacak, yoksa ordusu kendisini NATO ile karşı karşıya mı bulacak?” şeklinde dikkat çekici bir yorumda bulundu.

Yine Lübnan’da yayınlanan El Akhbar gazetesi ise, Libya’da askeri hareketliliğe rağmen hâlihazırda ilan edilmemiş bir ateşkes havası hâkim olduğunu savundu.

TUNUS’TA NELER OLUYOR?

Arap dünyasında gündemin bir diğer önemli başlığıysa Tunus oldu. Başbakan İlyas El Fahah’ın istifasıyla başlayan kriz, Arap dünyasında çekişen iki kutbun savaşı olarak değerlendirildi.

Ortadoğu’da Müslüman Kardeşler karşıtı blokun temsilcisi olan Suud, Mısır ve BAE medyası, Tunus’taki krizin faturasını Nahda Hareketi’ne ve Raşid El Gannuşi’ye keserken, birçok gazete ve yazar, Tunus’taki gerilimi Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin darbe girişimi olarak nitelendirdi.

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said ise, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, bazı kesimlerin dışarıdan destek alarak ülkede kaos yaratmaya çalıştığına dikkat çekti. Tunus Cumhurbaşkanı'nın ordunun ülkeye yönelik her türlü tehdide karşı koyacağını açıklaması ise bazı gazetelerde “Ordunun kışladan çıkması tehlikeli olur” yorumuna neden oldu.

'MISIR VE TÜRKİYE ARASINDA ASKERİ ÇATIŞMA İHTİMALİ AZALIYOR'

“Türkiye, sınırından 1500 km. uzaklıktaki bir cephede savaşa girmeyi pek istemiyor çünkü bunun ekonomik maliyeti çok ağır olur. Ayrıca turizm gelirlerinin azaldığı, Türk Lirası'nın değer kaybettiği, yabancı yatırımların azaldığı ve Avrupa’nın muhtemel yaptırımlarıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde bu durumun içeride çok kötü sonuçları olabilir. Aynı durum su güvenliği konusunda daha tehlikeli bir savaşla karşı karşıya olan Mısır için de geçerlidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan hâlihazırda ilki Suriye’de, ikincisi ise PKK’ye karşı Kuzey Irak’ta ve ülkenin doğusunda olmak üzere iki ayrı savaş veriyor. Yine Azerbaycan’ın Ermenistan ile olan savaşında Azerbaycan’dan yana tutum alma tehdidiyle ufukta üçüncü bir savaş beliriyor. Bu savaşların üçü de kendi sınırında. Bu yüzden dostlarının azaldığı ve düşmanlarının arttığı bir dönemde kendi sınırına uzak olan Libya’da bir savaşa girmesinin aklı selim olacağını pek düşünmüyorum. Hasmı Cumhurbaşkanı Sisi de, Mısır’ın bozuk ekonomik koşulları ışığında biri Etiyopya’da, diğeri Libya’da olmak üzere iki farklı cephe açmasının pek mantıklı olmadığını iyi biliyor. Özellikle de iki hasmı Etiyopya ve Türkiye, ortak düşman Mısır’a karşı doğrudan koordinasyon kurmaya başladı.” (Abdülbari Atvan/Rai Al Youm gazetesi)

'MISIR’IN LİBYA’YA ASKER GÖNDERMESİ KOLAY OLMAYACAK'

“Abdülfettah Sisi’nin dehası, uygun olmayan zamanda ve mekânda hareket etmesinde yatıyor. Mısırlılar ve Arap dünyasının kendisinden Etiyopya’nın Nahda Barajı’nın doldurmaya başlama kararına karşı kendisinden net bir tutum beklerken, Mısır Parlamentosu Libya’ya asker göndermeye onay verdi. Bu karar hem Libya’daki durumu daha fazla çıkmaza sokacak, hem de siyasi çözüm fırsatlarını uzaklaştıracak. Ayrıca bu durum, silahlı çekişmeyi daha tehlikeli boyutlara taşıyacak ve Libya’yı bölünmeye doğru götürebilecek nitelikte.

Öyle görünüyor ki, Mısır’ın Libya’ya asker göndermesi Hafter’i destekleyen ittifakın, Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne karşı çekeceği son silah niteliğinde.

Her durumda Mısır’ın Libya’ya askeri güç gönderme kararı çok kolay olmayacak. Aksine içinden çıkılmaz bir durum olacak.” (Beşir el Bekir / El Arabi El Cedid gazetesi)

'LİBYA’DA İLAN EDİLMEMİŞ ATEŞKES HAKİM'

“Libya’da çekişen taraflar arasında devam eden askeri hareketliliğe rağmen, birkaç gündür ilan edilmemiş bir ateşkes havası hakim. Ancak, gerek Suudi Arabistan ve Mısır’dan Hafter’e yönelik askeri destek gerekse de Türkiye tarafından Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne yönelik destek devam ediyor.

Kaynaklara göre, Rusya ve Türkiye arasında Libya konusunda açık bir şekilde müzakerelere başlamak için hazırlık yapıldığına dair haberlerin yaygınlaştığı bir dönemde iki taraf arasındaki görüşmeler yoğun bir şekilde devam ediyor. Bu haberler, UMH Başkanı Faiz Serrac’ın Türkiye’ye yaptığı ziyaretle zamanlama açısından paralellik gösteriyor.

Rusya ve Mısır arasında açık olarak yapılan görüşmelere göre, Moskova'dan Ankara’ya savaşın durması ve karşı karşıya gelmenin önüne geçilmesi için yoğun baskı var.

Buna paralele olarak Mısır’ın Avrupa ülkelerine yönelik yoğun baskısı da devam ediyor. Son olarak da, Avrupa Birliği ülkelerinden Libya Ulusal Ordusu ile koordinasyon kurmalarını talep etti.” (Remzi Paşa/Lübnan El Akhbar gazetesi)

'TUNUS’TA ORDUNUN KIŞLADAN ÇIKMASI TEHLİKELİ OLUR'

“Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, geçtiğimiz çarşamba günü ‘ülkedeki meşruiyete karşı dışarıyla beraber komplo kurmaya çalışanları’ hedef alan bir konuşma yaptı. Bu konuşma Said’in Tunus ordusuna bağlı özel kuvvetler birliğine yaptığı ziyaretle eş zamanlı bir biçimde geldi. Yine Tunus silahlı kuvvetlerinin ülkeye yönelik her türlü tehdide karşı koyacağını belirtti.

Kays Said’in bu açıklaması sert mesajlar içerdi. Belki bu konuşmada en dikkat çekici olanı, ülkesine karşı komplodan, ülkesinin bir kaosa sürüklenmeye çalışılmasından bahsetmesi ve buna karşı askeri güç kullanma tehdidi oldu.

Tunus çok yönlü bir siyasi kriz yaşıyor. Bunun en görünen kısmı, başbakan İlyas El Fahah’ın istifasını cumhurbaşkanına sunması oldu.

Tunus’taki siyasi kriz süreci çok zor geçebilir. Ancak Arap dünyasında bu tip durumlarla ilgili gelişmeler gösterdi ki, orduların ve güvenlik güçlerinin barışçıl siyasi sürecin korunması dışına çıkması oldukça tehlikeli bir durumdur. Askerin gerek meşru taraflar gerekse de meşru olmayan tarafların çağrısıyla kışlasından çıkması hem genel güvenlik hem de meşruiyet açısından tehlikelidir.” (Kuds El Arabi gazetesi/başyazı)