Arap dünyasında geçen hafta: Muhalefet güçleniyor, Erdoğan güç kaybediyor

Arap basınının gündeminde geçen hafta Adalet Yürüyüşü ve 15 Temmuz'un yıl dönümü geniş yer tuttu. Rai Al Youm gazetesi "Darbe girişiminin birinci yıl dönümünde muhalefet güçlenirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisi güç kaybediyor" yorumunu yaptı. Bağdadi'nin öldüğü yolundaki haberlerle İsrail ve Filistin'deki gelişmeler de Arap basınında öne çıkan konular arasındaydı.

Abone ol

DUVAR - 15 Temmuz darbe girişimin yıldönümü, geçtiğimiz hafta sadece Türkiye’nin değil Arap basınının da gündemindeydi.

Başarısız darbe girişiminin yıl dönümü münasebetiyle yapılan etkinlikler Arap basınında geniş yer bulurken, 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin içine girdiği siyasi durum da önemli ölçüde ele alındı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü” de bu bağlamda Arap basının dikkatini çekti. Bazı gazetelere göre bu yürüyüş, Türkiye’de siyasi dengeleri değiştirerek muhalefeti tekrar diriltti.

Irak’ta Musul operasyonunun tamamlanmasının yanı sıra, IŞİD lideri Ebu Bekir Bağdadi’nin öldüğü yönündeki haberler, Arap basınında geçen hafta geniş yer bulan önemli konulardan biriydi.

Mescid-i Aksa’nın avlusunda gerçekleşen ve Filistin basınının “Feda Eylemi” olarak nitelendirdiği eylem de geçen haftanın önemli gelişmelerden biri oldu. Eylemi gerçekleştiren 3 Filistinli genç hayatını kaybetti. İsrail iki polisinin de olayda öldüğünü duyurdu.

'TÜRKİYE’DE MUHALEFET GÜÇLENİYOR'

Rai Al Youm gazetesi, 15 Temmuz’un birinci yıl dönümü vesilesiyle yayınladığı başyazıda, Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ‘Adalet’ yürüyüşüne vurgu yaptı. Gazeteye göre, başarısız darbe girişiminin birinci yıl dönümünde muhalefet güçlenirken, Erdoğan ve partisi güç kaybediyor:

“CHP’nin başlattığı ve CHP milletvekili Enis Berberoğlu ve başka milletvekillerinin bulunduğu İstanbul Maltepe cezaevi önünde biten yürüyüş, Türkiyeli ve yabancı uzmanlara göre Erdoğan ve partisi için darbe girişiminden daha tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Yandaşları tarafından ‘Gandi’ olarak nitelendirilen CHP lideri Kılıçdaroğlu, bu yürüyüşler beraber, siyasi dengeleri değiştirmeyi başarabildi. Kılıçdaroğlu, kendi yönetiminde bulunan ve neredeyse çökmüş olan muhalefeti tekrar diriltti.

Darbe girişiminin birinci yıl dönümünde muhalefet güçlenirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisi güç kaybediyor. Özgürlüklere yönelik baskılardan dolayı da Türkiye demokrasisi aşınıyor. Sıfır sorunun, sıfır arkadaşa dönüşmesinin yanı sıra Avrupa ve özellikle Türkiye’nin iktisadi alandaki en büyük ortağı Almanya ile ilişkiler de giderek daha da kötüleşiyor.”

'GANDHİ BU SEFER TÜRKİYE’DE GÖRÜNDÜ'

Mısır’da yayın yapan Al Bavvaba adlı internet sitesi de Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet yürüyüşüne yer verdi. Haberde kullanılan “Gandhi bu sefer Türkiye’de göründü” şeklindeki başlık dikkat çekiciyi.

İnternet sitesinin haberine göre; “yolda ‘adalet yürüyüşü’ ismini alan yürüyüş, uzun süre Tük halkının hafızalarına kazınmış olarak kalacak.”

Haberde, Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili de “kadim oyuncunun sahaya geri dönüşü” yorumu yapıldı.

EN SON KHK ARAP BASININ GÜNDEMİNDE

Merkezi Londra’da bulunan Arap gazetelerinden Al Arab, ise 15 Temmuz’un yıldönümünde yayımlanan yeni KHK ile işten çıkartmaları gündemine taşıdı. Gazete, “Erdoğan Türkiye’yi diktatörlük içinde boğuyor” ifadesini kullandı: “Ankara, ‘Osmanlı’nın güçlü sultanı’ sıfatını geri kazanmak isteyen Erdoğan’ın rejimine yönelik darbe girişiminin birinci yıl dönümünde, binlerce polis, memur ve akademisyeni işlerinden azletti.”

'DEVLETİ VE ORDUYU DEĞİŞTİRMEK İÇİN FIRSAT'

Al Kuds Al Arabi gazetesi yazarlarından İsmail Cemal, Türkiye’nin 15 Temmuz sonrasında geçirdiği değişiklikleri ele aldı:

“Türkiye’de siyasi hayat, ordu ve devletin şeklini genel itibariyle değiştiren ve bir senedir arka arkaya alınan icraatlardan sonra, bazı sorular halen gündemini korumaktadır. Bu soruların en başında, ‘Türkiye’de bir askeri darbeler tehlikesi tamamen bitti mi?’ şeklindedir. Bunun yanı sıra gündemde kalmaya devam eden başka bir soru da ‘Erdoğan’ın devleti, paralel devlet adıyla bilinen Fethullah Gülen yandaşlarından temizlemekte başarılı olup olmadığıdır.’

Uzmanların üzerinde uzlaştığı konu, Türkiye’nin 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminden önceki Türkiye olmadığıdır. Uzmanlara göre Erdoğan, ordunun yapısı ve devletin şeklini değiştiren düzenlemeler yapmakta başarılı oldu. Erdoğan uzun süredir bu değişiklikleri yapmak istiyordu ancak başarısız darbe girişiminden zaferle çıkmasaydı, bu değişiklikleri yapma fırsatı olmayacaktı.”

'KARŞI DARBE İKLİMİ YAŞANIYOR'

Lübnan’ın meşhur gazetelerinden Annahar, Türkiye’deki durumu “karşı darbe iklimi” olarak nitelendirdi: “Türkiye, başarısız askeri darbenin yıldönümünün arifesinde, halen karşı darbe iklimini yaşıyor. Askeri ve sivil alanda tutuklamalardan, gazetelere yönelik baskılara ve Avrupa birliği ülkeleri ile gergin ilişkilere kadar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise başarısız darbe girişiminden sonra yürürlüğe giren olağanüstü hal uygulamasının yakın zamanda kaldırılmayacağının işaretini verdi.”

'DEMOKRASİ AK PARTİ’NİN HEDİYESİ DEĞİL'

Al Araby Al Jadeed yazarlarından Beşir El Bekir, “Başarısız darbe girişiminden 1 sene sonra” başlığıyla kaleme aldığı makalede, Türkiye’de halkın demokrasi bilincine vurgu yaptı:

“Bu uzun ve zor geceden çıkardığımız esas ders, darbeyi asıl engelleyen, sokaklara inerek tanklara ve mermilere karşı duran ve darbecileri durdurmak uğruna 200’den fazla şehit veren halktır. O gece Türk halkının tepkisini takip eden, çok önemli bir şey daha gördü. O da Türk halkının o gece iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ni değil, kendisini savunduğudur. İktidar partisiyle aralarında olan büyük anlaşmazlıklara rağmen muhalefet partilerinin hepsinin darbeye karşı durması da bununla açıklanabilir.

Demokrasi Türk halkının mülküdür ve halkın uzun mücadelesinden sonra kazanıldı. Ve demokrasi, 15 sene önce iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bir hediyesi değil. Şüphesiz halk sokaklara indiğinde, daha önceki askeri darbeleri ve Türkiye’ye getirdikleri felaketleri düşünüyordu.”

BAĞDADİ ÖLDÜ MÜ?

IŞİD’in lideri Ebu Bekir Bağdadi’nin öldüğü yönündeki haberler, bu hafta Arap basınını en fazla meşgul eden konulardan biriydi. ABD’nin doğrulamadığı haberin, Rusya’ın yanı sıra Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tarafından doğru olduğunun savunulması, iddiaları güçlendiriyor.

Peki Bağdadi’nin ölüm haberi doğruysa, bunun örgüt üzerinde nasıl yansımaları olacak? Middle East Online sitesinde Muhammed Ebu Ramman imzasıyla yayınlanan makalede dikkat çekici tespitlere yer verildi:

“Bağdadi’nin ölüp ölmediği konusunu geçersek bunun, şu an ciddi bir yol ayırımda olan, hem devletini hem de halifesini kaybeden örgütün geleceğine nasıl bir etkisi olacak?

Bunun sonuçlarını ikiye farklı seviyeye ayırabiliriz. Birinci seviye manevi ve semboliktir. Zira, örgüt ve yandaşları böyle bir dönemde, ‘liderin ölümünden’ etkilenecektir. Çünkü örgüt bu dönemde gerek Musul’da, gerek Rakka’da gerekse de Halep’te hem toprak hem de savaşçılarından büyük bir bölümün kaybetti. Örgüt Musul operasyonun başlamasından sonra sadece orada 1200 intihar saldırısı düzenlediği duyurdu.

Böyle bir darbe örgüt için sembolik ama çok ağır olacaktır. Ancak bunlar kısa vadede doğrudur. Uzun vadede ise, daha önceki deneyimler de gösterdi ki örgüt fikri anlamda tam anlamıyla bitmeyecektir. İşte bu en tehlikeli olan kısımdır. Zira, radikal İslamcı örgütlerde liderlerin ölümü onların projelerinin bitmesi anlamına gelmiyor. Aksine bu durum, hedeflerinin daha tehlikeli bir döneme girmesi anlamına geliyor. Daha önce El Kaide lideri Usame Bin Ladin ve IŞİD’in kurucusu Ebu Mus’ab El Zerkavi’de olduğu gibi.”

'İSRAİL GÜVENLİK BİRİMLERİNE KARŞI BİR ZAFER'

Cuma günü Mescid-i Aksa’nın avlusunda 3 Filistinli genç ve iki İsrail polisinin ölümüyle sonuçlanan eylem, geçen haftanın önem arz eden başka bir gündem başlığıydı.

Hamas, “Bu eylem halkın tercihinin direniş olduğunu gösterdi” şeklinde bir açıklama yaparken, İsrial yönetimi 1969 yılından sonra ilk defa Mescid-i Aksa’da Cuma namazını engelledi, ardından da Kudüs müftüsünü gözaltına aldı. Müftü daha sonra serbest bırakıldı.

Filistin Online gazetesi, Mescid-i Aksa’nın avlusunda gerçekleşen bu olayı, “Siyonizm’e karşı bir zafer” olarak nitelendirdi:

“Bu olay birçok açıdan önemlidir. Bunlardan ilki, şehit olan Filistinli gençlerin üçünün de İsrail’in kontrolü altında olan ve işgal devletinin istihbarat teşkilatının gözetimindeki bir şehirden olmaları. Üçü de mavi kimlik kartı taşıyordu. Bir diğer önemli nokta ise, eylemde kullanılan taktiklerin farklı olması ve eylemin dakik olması. Bu zafer Siyonizm’in güvenlik teşkilatına büyük bir darbe indirmiştir.

'KUDÜS KIRMIZI ÇİZGİDİR'

Filistin El Kuds gazetesi, olayla ilgili, “İsrail’in Mescid-i Aksa’nın kırmız çizgi olduğunu idrak etmesi gerektiğini” yazdı.

Mısr Al Youm gazetesinden Cihan Fevzi ise, bu eylemin taşıdığı mesajları kalem aldı:

“Mescid-i Aksa’nın avlusunda gerçekleşen bu eylem, Kudüs’ün satılık olmadığı ve bazılarının iddia ettiği gibi Mescid-i Aksa’nın herhangi bir normalleşmenin koridoru olmadığı yönünde mesaj taşımaktadır.

Dolayısıyla bu eylem, Filistin’de siyasi arenadaki mevcut durumdan bağımsız değildir. Bu eylem Filistin davasının dümenini, davanın özünden uzaklaştırmaya çalışanlara da bir mesajdır.