Arap dünyasında geçen hafta: 'Sıfır Noktasındaki Kadın'ın ardından...

Türkiye’de özellikle de “Sıfır Noktasındaki Kadın” kitabıyla bilinen Neval Es Saadavi, Mısır’ın kırsal kesimlerinde doktorluk yaparken toplumu daha iyi gözlemleme fırsatı bulmuş ve çalışmalarını özellikle kadın sünneti, küçük yaşta evlilik başta olmak üzere kadın üzerine yoğunlaştırmıştı.

Abone ol

Bu hafta Arap dünyası önemli bir yazarını ve kadın hakları savunucusunu kaybetti. Mısırlı feminist yazar ve aktivist Neval Es Saadavi, Arap dünyasında 'anneler günü'nün kutlandığı 21 Mart’ta 90 yaşındayken ve arkasında kadın mücadelesiyle dolu bir tarih bırakarak hayata veda etti. Bazı Arap yazarların belirttiği gibi Es Saadavi, hayatta olduğu gibi ölümünden sonra da büyük tartışmalara neden oldu.

Türkiye’de özellikle de “Sıfır Noktasındaki Kadın” kitabıyla bilinen Es Saadavi, Mısır’ın kırsal kesimlerinde doktorluk yaparken toplumu daha iyi gözlemleme fırsatı bulmuş ve çalışmalarını özellikle kadın sünneti, küçük yaşta evlilik başta olmak üzere kadın üzerine yoğunlaştırmıştı. Ancak tek parti yönetimi ve radikal dini hareketlere karşı da savaş açtı. İlk büyük gürültüyü ise 1960’lı yıllarda yayımlanan “Kadın ve Cinsellik” adlı kitabıyla kopardı.

Arkasında onlarca kitap bırakan Es Saadavi, hem Enver Sedat hem de Mübarek yönetimlerinin ve hem de radikal İslamcı kesimlerin sürekli hedefi oldu. Arap Baharı adı verilen süreçte takındığı tutum dolayısıyla bazı kesimler tarafından eleştirildi. Müslüman Kardeşler ve Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yönetimini deviren 2013 askeri darbesini destekleyen Es Saadavi daha sonra yaptığı bir açıklamada “Sisi döneminin Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek döneminden daha iyi olduğu” gibi çıkışlarıyla da dikkat çekti.

Feminist yazar, vasiyetine uygun olarak sadece sınırlı sayıda aile bireylerinin katıldığı bir cenaze töreniyle Kahire’de toprağa verildi.

'İNSANI ÖZGÜRLEŞTİRMEYE ÇALIŞAN BİR KADIN'

"Bütün dünyada tanınan Neval Saadavi, roman yazarı ve psikiyatrist. Edebiyat ve bilim alanında 40’tan fazla kitap yazdı. Çalışmalarının çoğu kadın ve insan aklının özgürleştirilmesini hedeflemiştir. Birbirini izleyen son elli yılda genç erkek ve kadın kuşaklar üzerinde büyük bir etki bırakmıştır.

Edebiyat ve bilim kitaplarından dolayı birçok zorlukla da karşılaştı. Hatta hayatı tehlikeye girdi. ‘Kadın ve Cinsellik’ kitabı yüzünden 1972 yılında Sağlık Bakanlığı'ndaki işini kaybetti. Bizzat kendisi tarafından kurulan Sağlık dergisi 1973 yılında kapatıldı ve hükümet tarafından toplatıldı. Enver Sedat tarafından 1981 yılında hapsedildi. Sedat’ın suikastla ölmesinden iki ay sonra serbest bırakıldı. ‘Kadın Koğuşundaki Hatıralarım’ adlı kitabını fahişeler koğuşunda kalan genç bir kadın yardımıyla odasına soktuğu kalem ve tuvalet kağıdı rulosu üzerine yazdı. 1988-1993 yılında radikal dini örgütler tarafından yayınlanan listelerde adı hep 'idam edilecekler' arasında kaldı.

1995 yılında başkanlığını yaptığı ‘Arap Kadınları Dayanışma Derneği’ hükümetin çıkardığı bir kanunla kapatıldı. Bu derneğin malvarlığı ise ‘İslam’da Kadın’ adlı bir derneğe devredildi.

Çalışmaları sayesinde 2008 yılında yeni doğan çocuklarla ilgili kanunlarda önemli değişiklikler yapıldı. Evlilik dışı doğan çocukların annelerinin adını (soyad olarak) taşımaları kararlaştırıldı. 50’den fazla yıl boyunca kadın sünneti uygulamasıyla savaştı.” (Fevziye El Aşmavi / Mısr Al Youm gazetesi)

'KENDİ BAŞINA BİR KADIN HAREKETİYDİ'

“İnsanların Neval Saadavi’nin ardından tıpkı hayattayken olduğu gibi onunla olarak ilgili ikiye bölünmesi beklenen bir durumdu. Keskin kişiliği, cesur dili ve 70 yıl aynı çizgide durması ondan orta bir yol beklenmemesini beraberinde getirdi. Kesin olan şu ki feminist hareketler içinde onun gibisine rastlanmadı. Ne Mısır’da ne de başka bir yerde. Arap dünyasındaki feminist hareketler toplumsal çizgiden hiç sapmadı ve bazı yüzeysel haklar için erkeğe ayak uydurdu.

Neval Saadavi feminist hareketi başka bir noktaya taşıdı. O aynı zamanda bir doktordu. Tıp da otopsiye dayanır. Varlığı olduğu gibi kabul eder. Ninelerimizden öğrendiklerimiz gibi değil. Bu yüzden Neval es Saadavi seçimlerde aday olma hakkıyla ilgilenmedi. O direkt kadınların sünnet edilmesi uygulamasının yasaklanmasını talep etti.

Neval es Saadavi elinden kâğıt ve kalem düşene kadar durmadı. O hiç kimse gibi değildi. Herhangi bir feminist hareketin de bir parçası olmadı. Kendi başına bir kadın hareketiydi.” (Semir Ataallah / Suudi Şark’ül Evsat Gazetesi)

'TABULAR KARŞISINDAKİ EN YÜKSEK GÜRÜLTÜ'

“Mısırlı aktivist ve yazar Neval es Saadavi’nin ölümünün Arap dünyasındaki etkisi göründüğünden daha fazladır. Bu, Saadavi’nin yaşı ve sağlık durumuyla alakâlı değildir. Aksine onun gidişi, otoriterliğin ve dini milislerin yükselişte olduğu bir dönemde bölgenin yaşadığı ahlaki çöküş ve derin düşünsel boşluğu göstermektedir.

Neval es Saadavi, din-erkek egemenliği-iktidar üçgeninin dayattığı tabular karşısında son ve en yüksek gürültüydü.

Neval es Saadavi’nin fikirleri açık ve netti. Gerek emperyalist fikirler, gerek kadın sünneti gerekse de din adamlarıyla ilgili. ‘En büyük suçum sadece cariye ve köle olunmasının istendiği bir dönemde özgür bir kadın olmamdır. Aklı yok etmeye çalıştıkları bir dönemde aklıyla düşünen biri olarak doğdum.’ Bunlar Neval es Saadavi’nin son dönemdeki en etkili sözlerinden oldu.” (Joyce Karam / alhurra.com Arapça haber sitesi)

'SAHRA’DA YENİ FİKİRLER EKMEYE ÇALIŞTI'

“Hafta başında Neval Saadavi’nin vefatının ardından ona saldıranlar onun kitapları ve fikirsel mirası hakkında hiçbir şey bilmiyor. Tıpkı Necip Mahfuz’a ‘Evlad-u Haratina’ romanından dolayı suikast girişiminde bulunan ve bu kitabı okumayan cahil gibi.

Neval Saadavi, Mısır toplumunda kadın sünneti gibi tehlikeli toplumsal geleneklere savaş açtı. Ki bu geleneğin esasen dinle hiçbir alakası yok. Peki bu uygulamaya (kadın sünneti) kim karar verdi? Neval Saadavi, birçok kadının doğum yaptıktan hemen sonra ölümüne neden olan bu vahşi uygulamaya cesaretle karşı çıktı.

Neval Saadavi, kırsal kesimde doktor olarak çalışırken şahit olduklarından dolayı ilk kitaplarında çocuk yaşta evliliklere savaş açtı. Nitekim birçok zengin Körfez ülkelerinden gelip Mısır’dan evlilik adı altında küçük yaştaki kız çocuklarını satın alırlardı. Gerçekte ise bu uygulama fuhuş ve seks ticaretiydi. Bazı fakir aileler kız çocuklarını parayla satarlardı, bunlar istismar edilir ve söz konusu zengin ülkesine döndükten sonra boşanırlardı. Bunu Enver Sedat’ın kendisi Halk Meclisi’ndeki bir konuşmasında dile getirmişti.

Neval Saadavi ile aynı fikirde oluruz veya olmayız şu bir gerçek ki, kırsal kesimde doktor olarak görev yaparken Mısır halkının toplumsal yaşamında karanlıkta kalmış noktalara ışık tuttu. Ve içinde bir şey ekilip filizlenmesi neredeyse imkânsız olan sahrada (çöl) yeni ve cesur fikirler ekmeye çalıştı.” (Süheyl Kivan / Arab48.com internet haber sitesi)