Arap dünyasında geçen hafta: Türkiye'nin Suriye'deki sınırları çiziliyor

Middle East Online'da Münbiç anlaşmasıyla ABD’nin Türkiye’nin Suriye’deki sınırlarını çizdiği yorumu yapıldı. Muhammed Kavvas "ABD Türkiye’ye Suriye haritası içerisindeki sınırlarını çiziyor, bir yandan da güneyde İran’ın nüfuzunu azaltacak sınırları belirliyor. Kuzeyde Türkiye’nin varlığını NATO’nun stratejisinin bir parçası olarak konumlandırmak için bir çaba var” dedi.

Abone ol

DUVAR - Arap dünyası, geçtiğimiz hafta birçok önemli gelişmeye sahne oldu. Bir yandan Gazzeli Filistinlilerin “geri dönüş” gösterileri devam ederken, Irak Yüksek Seçim Konseyi, parlamento seçimlerinde oyların tekrar sayılmasına karar verdi.

Suriye’de ise, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasında Münbiç konusunda varılan mutabakat, Arap basınında geniş yankı buldu. Katar destekli ve Londra merkezli Kuds El Arabi gazetesi, bu anlaşmayı “Kürtler’e müttefikten bir darbe daha” şeklinde yorumladı.

Uzun süredir gündemde olan Suriye’nin güneyindeki gelişmelerle İran’ın bölgeden çekilmesi tartışmaları devam ediyor. ABD’nin İran’ın bölgeden çıkması karşılığında Esad’ın yönetimde kalmasına yeşil ışık yaktığı yazılıp çizilenler arasında.

Rusya Devlet Başkanı Putin’in, “Suriye’deki bütün yabancı güçler çekilmeli” açıklamasıyla başlayan, Rusya ve İran arasında anlaşmazlık mı var tartışmaları da sürüyor. Bölgeyi iyi bilen gazeteci Abdulbari Atwan ise bu hafta çok kesin bir dille, Putin’in bu çıkışının İran’a yönelik değil, ABD’ye yönelik olduğunu yazdı.

Türkiye ve Irak arasında Dicle nehri ve Ilısu Barajı’nın doldurulmasıyla ilgili gelişmeler, bu hafta Arap basınında geniş bir şekilde yer alan bir başka konu oldu. Bazı yazarlara göre, bölge su savaşlarıyla karşı karşıya.

Türkiye’de 24 Haziran’da yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri de Arap basını tarafından yakından takip ediliyor. Londra merkezli El Hayat gazetesi yazarı Mustafa Zeyyan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili dikkat çekici bir yorumda bulundu: “Erdoğan’ın gücü önümüzdeki seçimlerde onun zayıf noktasını oluşturuyor.”

Filistin'deki Ramazan Topları- Usame Haccac, Kuds El Arabi gazetesi

“İRAN ÇIKSIN, ESAD KALSIN”

Arap medyasının tanınmış isimlerinden El Arabiya TV eski genel yayın yönetmeni Abdurrahman Reşad, Suudi Şark’ül Avsat gazetesindeki köşesinde, ABD’nin İran’ın çekilmesi karşılığında Esad’ın kalmasını kabul edeceğini yazdı:

“Hamaney rejimi ve Esad rejimi beraber iki hedefi gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu hedef Şam rejiminin olduğu gibi kalması ve İran’ın askeri ve istihbarati açıdan milis kuvvetlerle beraber Suriye’de kalmaya devam etmesidir. Buna karşın ABD aksini istiyor; Esad’ın kalması İran’ın Suriye’deki varlığının son bulmasına bağlı, geri kalan konular ise pazarlığa açık.

ABD, Suriye yönetimine kalması için bir fırsat vermek istiyor. Ancak bunun için resmi olarak İran’ın askeri olarak ülkeden çıkmasını istediğini açıklaması gerekiyor. Unutmamak gerekiyor ki ABD’nin daha önce İran’a sunduğu 12 talep arasında, İran’ın Suriye’den çekilmesi de var.

Esad rejimi bugün çekiç ve örs arasında kalmış durumda. Bir yandan İran ve Hizbullah’ın ülkeden çekilmesi onu zayıflatacak ve onlarsız yıkılabilir. Diğer taraftan eğer kalırlarsa onların elinde bir kuklaya dönüşecek. Ve gidişatın nereye varacağını da iyi biliyor.”

İRAN-RUSYA İHTİLAFI DOĞRU MU?

Rai Al Youm gazetesi başyazarı Abdülbari Atvan, İran’ın Suriye’den çekilmesi ve Rusya ile arasında ihtilaf olduğu yönündeki tartışmaları ele aldığı yazısında, ihtilaf konusunun medyaya yansıyan boyutta olmadığını belirtti. Atvan’a göre, Putin’in “yabancı güçler Suriye’den çıkmalı” açıklamasının hedefinde ABD var:

“İranlılar’ın kuvvetlerini veya askeri uzmanlarını Suriye’den çekme konusunda bir sıkıntıları yok. Çünkü zaten daha önce burada bulunmuyorlardı. Ayrıca İran’ın ve Hizbullah’ın Suriye’ye girişi de Rusya’nın veya İsrail’in izniyle olmadı. Aksine ABD ve Körfez tarafından maddi ve askeri olarak destekli gruplar tarafından yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan stratejik müttefiklerini korumak için girdiler.

Rusya ve İran arasında ihtilaf olduğu konusuna gelecek olursak, unutmamak gerekir ki iki ülke arasında Suriye krizinden seneler önce stratejik ortaklık kurulmuştu. Eğer bu ihtilaf tartışmalarını Putin’in Esad’la son görüşmesinden sonra yaptığı açıklama başlattıysa da, Putin Suriye’deki bütün yabancı güçlerin çekilmesi açıklamasıyla Amerikan güçlerini kastetmişti. Burada da İran’ı müstesna tutması mantık dışıdır.

İran’ı bölgede Ruslar’a hasım olarak görenler yanılıyor. Belki çıkarlar çatışabilir, bu da olabilecek bir durum. Ancak bu durum bazılarının hayal kurduğu gibi bir çatışmaya dönüşmez.”

“MÜNBİÇ: SURİYELİ KÜRTLER’E BİR MÜTTEFİK DARBESİ DAHA”

Kuds el Arabi gazetesi, ABD ve Türkiye arasında Münbiç ile ilgili varılan mutabakata yer verdiği başyazıda, bu anlaşmayla, Kürtler’in müttefikleri ABD’den yeni olmayan bir darbe daha almış olacaklarını yazdı:

“Çok açıktır ki Türkiye bu anlaşmayı, Suriye’deki askeri varlığını güçlendiren ve Kürt nüfusunun yoğun olarak yaşadığı başka bölgelere sınırlı bir şekilde yayılmasını sağlayacak stratejik bir zafer olarak görüyor. Bu anlaşma, Suriye’de pastanın paylaşımı için zamanın ilerlediği bir dönemde Türkiye’ye bir güçlü bir kart veriyor.

ABD tarafından bakıldığında ise, Münbiç anlaşması, Trump’ın Suriye’den aşamalı bir şekilde çekilme kararının uygulamaya konmasının ilk adımı olabilir. Zira geçtiğimiz mart ayında alınan bu kararla Trump, ABD’nin başka ülkelere fırsat vereceğini işaret etmişti. Münbiç anlaşmasının , ‘NATO’daki, iki müttefikin ortak kaygılarının müttefiklik ruhuna göre giderilmesi’ şeklindeki vurgusu ise, ABD’nin Türkiye’nin çıkarlarıyla uyumlu taktiksel bir tutum olabilir.

Bununla beraber Suriye’deki Kürtler, müttefikleri ABD’den Tel Rıfat ve Afrin’den sonra pek de yeni olmayan yeni bir darbe yemiş olacak.”

“TÜRKİYE’NİN SURİYE’DEKİ SINIRLARI ÇİZİLİYOR”

Middle East Online haber sitesinde Muhammed Kavvas imzalı yazıda, Münbiç anlaşmasıyla ABD’nin Türkiye’nin Suriye’deki sınırlarını çizdiği yorumu yapıldı:

“Münbiç anlaşması, NATO’nun Suriye’nin doğusundaki varlığının (ABD-Fransa) geleceğiyle ilgili bir işaret vermiyor. Geçtiğimiz mart ayında Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Suriyeli Kürtler’den oluşan bir heyeti Elysee Sarayı’nda ağırlamasından sonra Fransa bu bölgeye asker konuşlandırdı. Fransa, Pompeo ve Çavuşoğlu’nun Münbiç konusunda uzlaşmaya varmalarına yorum yapmadı ama belli ki onun da bağı var. Anlaşmadan anlaşılan, ortaya konan yol haritasında ABD’nin bölgeden çekilmesiyle ilgili ortaya bir şey koymuyor.

Şunu diyebiliriz ki, ABD Türkiye’ye Suriye haritası içerisindeki sınırlarını çiziyor, bir yandan da güneyde İran’ın nüfuzunu azaltacak sınırları belirliyor. Kuzeyde Türkiye’nin varlığını NATO’nun stratejisinin bir parçası olarak konumlandırmak için bir çaba var.”

BÖLGE SU SAVAŞLARIYLA MI KARŞI KARŞIYA?

Ürdün El Rai gazetesi yazarı Muhammed Harrub, Türkiye ve Irak arasındaki su meselesini, Etiyopya ve Mısır arasındaki Nil meselesine benzetti ve bölgenin su savaşlarıyla karşı karşıya olduğunu savundu:

“Mısır’dan sonra Irak da, Türkiye’nin Ilısu Barajı yüzünden susuzluk ve kuraklıkla karşı karşıya. Etiyopya’nın Nahda barajı bitmek üzere. Bu barajın doldurulmaya başlamasıyla Nil’deki su dengesini değiştirecek bu da Mısır’ı susuzluk ve kuraklık dönemine sokacak. Sanki bu ümmetin çektiği fakirlik, hürriyet yoksunluğu, gıda eksikliği, sosyal adaletin olmayışı yetmezmiş gibi.

Bu yüzden biz çok açık bir şekilde Arap dünyasının civarındaki ülkelerle bir su savaşıyla karşı karşıyayız. Etiyopya ve Türkiye, her ikisi de su meselesini diğer ülkelere karşı siyasi bir koz olarak kullanıyor.

Fırat ve Dicle üzerinde birçok baraj inşa eden Türkiye, halen bu iki nehri uluslararası nehirler olarak görmüyor. Aksine her iki nehre de sanki Türk ırmaklarıymış gibi bakıyor.”

“ERDOĞAN’IN GÜCÜ ONUN ZAYIF NOKTASINI OLUŞTURUYOR”

El Hayat gazetesinden Mustafa Zeyyan, 24 Haziran seçimlerini değerlendirdiği köşesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gücünün onun zayıf noktasını oluşturduğu yorumunda bulundu:

“Güçlü Türkiye güçlü lider ister. Erdoğan’ın 24 Haziran seçimlerinde kullandığı slogan bu. Bu slogan 15 senedir Erdoğan karşısında zayıflıklarını gösteren muhalifleri için büyük bir meydan okuma niteliğinde.

Erdoğan bu seçimlere daha önce birlik olamayan hasımlarına karşılık daha önceki kazanım ve zaferleriyle kuşanarak giriyor. Erdoğan’ın 2016’dan sonra muhaliflere baskı ve korku salma üzerine kurulu kazanımları, Cumhuriyet Halk Partisi’ni, güçlü isimlerinden biri olan Muharrem İnce’yi aday göstermeye yöneltti.

Erdoğan’nın gücü, önümüzdeki seçimlerde onun zayıf noktasını oluşturuyor.”

“SHAKIRA VE ARJANTİN: İSRAİL’E İKİ TOKAT”

Gazze’de özellikle gençlerin başını çektiği ve İsrail sınırında her Cuma düzenlenen gösteriler ve İsrail’in bu gösterilere sert müdahalesi devam ederken, Lübnan asıllı Kolombiyalı sanatçı Shakira’nın daha önce Tel Aviv’de yapılması planlanan konserini iptal etmesi, ve Arjantin’in İsrail milli takımıyla oynayacağı futbol maçını iptali büyük ses getirdi.

Rai Al Youm gazetesi, bu iki gelişmeyi İsrail’e atılan iki önemli tokat şeklinde değerlendirdi:

“İşgalci devlet İsrail, bir aydan daha kısa bir süre içerisinde iki can yakan şamar yedi. İlki büyük ve güçlü bir tokattı. Bu da Arjantin’in Kudüs’te İsrail ile oynayacağı futbol maçını iptal etmesiydi. Diğeri ise küçük olmasının yanı sıra büyük önem arz ediyor; Lübnan asıllı Kolombiyalı sanatçı Shakira’nın Tel Aviv’de düzenleyeceği konseri iptal etmesi.”