Araplık mı Suriyelilik mi?

Suriye’nin geleceğinden Arap milliyetçiliği yok edilemez belki ancak bundan sonra 'daha dikkatli olacakları' kesin. Suriye milliyetçiliğinin ise önü tamamen açıldı.

Musa Özuğurlu yazar@gazeteduvar.com.tr

Hafız El Esad darbe ile iktidara gelen BAAS içinde 13 kasım 1970’te ikinci bir darbe gerçekleştirerek önceki darbeyi birlikte yaptıkları Salah Cedid’i ekarte etti.

Esad yönetiminde kurulan hükümet 16 Kasım’da ilk kararnamesini yayınladı ve Suriye tarihinin en önemli kilometre taşlarından biri olan “Tashih Hareketi” başlamış oldu. 16 Kasım bu nedenle bayram olarak kutlanır.

Tashih hareketi Suriye’de hayatı tamamen değiştirdi. Suriye bu tarihten önce bölge içinde ağırlığı olmayan bir ülkeydi. Hemen her yıl bir darbe ya da darbe girişimi yaşanıyordu.

Esad bu hareket ile birlikte devleti yeniden inşa etmeye başladı. Ekonomik, siyasi, sosyal birçok düzenleme hayata geçirilerek bugünkü Suriye inşa edildi.

Hafız Esad ile Salah Cedid arasındaki en büyük ihtilaflardan biri ekonomi politikasındaydı. Esad katı sosyalist ekonomik uygulamaları kaldırdı ve özel sektörün önünü kontrollü şekilde açtı. Antitekel yasasını çıkarttı ve karma ekonomik sistemi oturtmaya çalıştı. Devlet stratejik yatırımları üstlendi.

Kendisinden önce başlayan toprak reformunu devam ettirdi. Tarımsal alanda ıslah çalışmalarına hız verdi ve Suriye’yi kendine yeter duruma getirdi.

En önem verdiği konu eğitimdi. Ülke çapında yeni okulların açılması, öğretmenlerin yetiştirilmesi bu dönemde zirveye ulaştı. Öyle ki Suriye o dönemde eğitim alanında geri kalmış Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerine “öğretmen ihracına” başladı. Sadece öğretmenler değil, doktorlar, mühendisler de bu ülkelerde görev yaparak toplumların gelişmesine katkıda bulundu. Bugün Suriye tıp alanında Arap dünyasının en gelişmiş ülkelerinden biridir.

Okuma yazma oranı hızla yükselmeye başladı ve yüzde 90’lara kadar çıktı. Bugün bazı merkezlerde okuma yazma oranı yüzde yüze ulaşmıştır.

İçeride siyasal islam ile savaştı. Bu savaşın zirvesi 1982’de Hama operasyonu oldu. O güne kadar Suriye içinde tek önemli dini muhalefet Müslüman Kardeşler örgütü tarafından yürütülüyordu. Ancak Müslüman Kardeşler örgütü diğer ülkelerdeki faaliyetlerinden farklı olarak Suriye içinde silahlı mücadeleyi seçmişti.

Toplumun çeşitli kesimleri ile iyi ilişkiler geliştirmeye ve bu kesimleri siyasete ortak etmeye çalıştı.

Sünni kesimin önde gelen kanaat önderleri ile iyi ilişkiler geliştirdi. Alevi Esad iktidara geldiğinde Şam müftüsünden “müslüman olduğuna ve yönetimde bulunmasının caiz olduğuna dair” fetva almıştı. Suriye tarihinde en çok camii Hafız Esad döneminde açılmıştır.

Hıristiyanlar ve Dürzilerin siyasete daha etkin katılımını sağladı.

ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ SORGULANIYOR

BAAS ideolojisinin en önemli ayaklarından birini Arap milliyetçiliği oluşturuyordu. Hafız Esad için de Araplık bütün politikalarında belirleyici oldu.

Esad dış politikasında bu ilkeden hareket ile Batı ile daima mesafeli zaman zaman karşı karşıya geldiği bir ilişki yürüttü.

Filistin meselesini sahiplendi. Suriye bu nedenle ve Golan meselesinden dolayı İsrail ile doğrudan ya da dolaylı olarak sık sık mücadele etti.

Ancak Arap Baharı adı verilen süreçte Suriyeliler bugün Arap milliyetçiliğini yani BAAS’ın ilkelerinden birini sorguluyor. Çünkü bu dönemde Arap devletlerinin Suriye ile ilgili “gerekli tavrı koymadığını” düşünüyorlar.

Bir zamanlar Suriyeli öğretmen, mühendis, doktorların görev yaptığı ve toplumlarının gelişimine büyük katkı yaptıkları devletlerin birçoğu ve yıllarca destek verilen Hamas’ın “ihaneti” bugün sorgulanıyor.

Arap liderlerinin birçoğunun Esad’tan nefret etmesinin nedeni sadece mezhepsel değil. Esad Araplara uygar bir hayat yaşayabileceklerini uygulamalı olarak gösteren birkaç liderden biriydi.

Diğer yandan Hafız Esad döneminde başlayan ve bugün oğlu Beşsar Esad tarafından devam ettirilen antiemperyalist çizgi, gerici ve işbirlikçi Arap liderlerinin çoğunun tepkisini çekiyor.

Bu nedenle Suudi Arabistan ve Katar başta olmak üzere birçok ülke Suriye’ye bu zor günlerinde yardımcı olmak yerine Suriye’yi harap eden çeteler ile işbirliğini seçtiler.

Bunun sonucu BAAS’ın Arap milliyetçiliği anlayışı yerine Suriye milliyetçiliğinin yükselmeye başlaması oldu. Suriyeliler artık bu Araplara Arap değil Urban (yarı Araplaşmış) diyorlar.

Öyle ki Arap “Büyük Suriye” esasından yola çıkan Antun Saada’nın kurduğu Milliyetçi Parti BAAS’tan sonra ikinci parti konumuna geldi.

Suriye’nin geleceğinden Arap milliyetçiliği yok edilemez belki ancak bundan sonra “daha dikkatli olacakları” kesin. Suriye milliyetçiliğinin ise önü tamamen açıldı.

Gelecekte Suriye'nin şekillenmesi bu esas üzerinden olacak denilebilir.

Tüm yazılarını göster