'Araştırılsın' denilen gözaltılar: Başörtülerimizi sadece namazda takabiliyoruz!

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun Mersin'de FETÖ operasyonunda gözaltına alınan kadınların zorla başlarının açıldığı yönünde haberler aldıklarını belirterek araştırılmasını istediği olay Mazlum-Der raporuna yansıdı. Rapora göre 4 kadın, sadece namaza çıktıklarında ve avukatlarla görüştüklerinde başörtülerini takabiliyor. Raporda kadınların ifadeleri de yer aldı...

Abone ol

DUVAR - Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun önceki gün düzenlediği haftalık basın toplantısında öne sürdüğü, “Mersin'de FETÖ'den gözaltına alınan kadınların başı zorla açtırılıyor” iddiası Mazlum-Der Adana Şubesi'nin bir süre önce hazırladığı raporu gündeme getirdi. Ocak ayının son haftasında hazırlanan rapora göre, nezarethanede bulunan kadınlar yaşadıklarını anlatırken, 'başörtülerinin çıkartıldığını, sadece namaz kılmak istediklerinde veya avukatlarıyla görüştüklerinde takabildiklerini' söylediler.

Söz konusu rapor Mazlum-Der Yönetim Kurulu Üyesi avukat Ali Çaldır'ın Mersin İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmış bir kadın şüpheli ile görüşmesi sırasında, 'Nezarethanede başörtümüzü çıkartıyorlar' demesi üzerine gözaltındaki kadınlar ve yetkililerle görüşülerek hazırlandı. Mazlum-Der Adana Şube Başkanı avukat Mehmet Ali Önal, Genel Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Göktaş ve üye hukukçu Hüseyin Can Göktaş raporda gözlemci olarak yer aldı.

'AYAKKABI BAĞI' GİBİ DEĞERLENDİRİLDİ 

Heyetin ilk görüşmesi Mersin KOM (Kaçakçılık ve Organize İşlerle Mücadele Şube Müdürlüğü) odasında yapıldı. Heyet bulunma sebeplerini açıklayarak Kaçakçılık ve Organize İşlerle Mücadele Şube Müdürü Murat Cihan'la görüştü. Kadınlara neden başörtülerinin verilmediğini sorduklarında Cihan tarafından verilen cevap raporda şöyle yer aldı: “Kendilerinin görevleri gereği yasal prosedürlere uyarak gözaltı gerçekleştirdiklerini, nezarethanede de kişilerin güvenliğini korumakla mükellef olduklarını, bundan dolayı ayakkabı bağı, kemer gibi kişinin kendisine veya başkasına veya başkasının kişiye zarar verebileceği giysileri çıkarttıkları gibi başörtüsünü de aynı gerekçe ile çıkarttırdıklarını söyledi.”

'BİZ DE BU KONU DA HASSASIZ AMA...'

Heyet, aldıkları bu cevaptan sonra emniyet yetkilisine, 'ayakkabı bağı ve kemer gibi eşyaların inançsal bir değeri olmadığı ancak başörtüsünün İslam inancına ait bir değer olduğunu, bu nedenle çıkartılmasının insan hakkı ihlali olduğunu' belirterek uygulamamanın hukuki bir dayanağının olup olmadığını sordu. Raporda Cihan'ın bu soruya verdiği cevap da, "Özel olarak başörtüsü ile ilgili yasal bir dayanağın olmadığı ancak güvenlik genel kuralı içerisinde yapıldığı" şeklinde yer aldı. Ayrıca raporda Cihan'ın konuyla ilgili verdiği cevabın devamında şu ifadeler yer aldı: “Başörtüsünün dinin gereği olduğunu bildiklerini, kendilerinin de bu konuda hassas olduklarını söylediğini bu yüzden kadınların nezarethanesinin erkeklerden tamamen ayrıldığını söylediler. Ayrıca nezarethanede de kadın görevli bulunduğunu, erkek personelin veya gözaltındaki erkek şahısların kadınları asla görmediğini, o bölümdeki kameraların da sadece kadın görevliler tarafından görüldüğü ifade ettiler."

KADINLAR GÖRÜŞTE NE DEDİ?

Heyet yaptıkları başvurular sonucunda nezarethaneye giderek tutuklu kadınlarla da görüşmeler yaptı. Raporda 4 kadınla yapılan görüşmelerde şunları aktardıkları belirtildi:

- Kadınlar görevlilerin kendilerine kibar davrandıklarını, ölçülü bir üslupla yaklaştıklarını, kötü muamele görmediklerini,

- Başörtülerinin kendilerine ancak namaz kılmak istediklerinde ve avukatla görüşmek ya da başka bir sebeple dışarı çıkarıldıklarında verildiğini. Fakat lavabo ve tuvalet ihtiyacı için çıktıklarında başörtülerinin verilmediğini, lavabo ve tuvalet ihtiyacı için çıktıklarında zaman zaman erkek görevlilerle karşılaştıklarını,

- Yemeğin erkek görevli tarafından dağıtıldığını, erkek görevlinin başları açık olduğu halde kendilerini gördüklerini,

- Yemeklerin ekmek arasına konularak verildiğini ve kötü olduğunu,

- Kendilerine yalnızca yemek öğünlerinde su verildiğini, verilen suyun yarım litre şişe olduğunu, bu miktarın yetersiz olduğunu, bunun dışında ancak lavabolardan su alınmasına müsaade edildiğini, lavabolardan akan suyunsa kirli ve sağlıksız olduğunu,

- Memurların ön görüşme/mülakat adı altında kendilerine avukatları hazır bulunmaksızın sorular sorduğunu, bu görüşmelere ilişkin notlar tutulduğunu beyan ettiler.

'BAŞLARI NEZARETHANEDE AÇTIRILIYOR'

Heyet yaptığı görüşmeler ve gözlemler neticesinde şu tespitlere dikkat çekti:

1. Mersin İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube müdürlüğü tarafından gözaltına alınıp nezarethanede tutulan kadınların nezarethanede başlarının açtırıldığı,

2. Nezarethanede dağıtılan yemeklerin erkek ve kadın görevlilerce dağıtıldığı,

3. Kadınların lavabo ve tuvalet ihtiyaçları için bulundukları bölümden başı açık olarak çıktıkları, başları açık olduğu halde erkek görevlilerce görüldükleri,

4. Nezarethanelerde bulunan kamera görüntülerinin erkek personel tarafından da görülebilme ihtimalinin kuvvetli olduğu,

5. Yemeklerin kötü olduğu, su ihtiyaçlarının yeterli ve uygun şartlarda karşılanmadığı gibi ihlaller olduğu gözlenmiştir.

6. Avukat nezaretinde olmaksızın ön görüşme/mülakat adı altında yapılan görüşmelerin ve tutulan notların şüphelinin özgür iradesi ile vermesi gereken ifadesini yönlendirebileceği, bunun da savunma hakkının ihlali niteliği arz edebileceği, hususları heyetimizce tespit edilmiştir.

Karamollaoğlu ne demişti?

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında söz konusu iddiaları gündeme getirerek araştırılması gerektiğini söylemişti. Karamollaoğlu konuyla ilgili şunları ifade etmişti: “FETÖ şüphelisi olarak gözaltına alınan hanımların başörtülerinin zorla alındığı, başlarının zorla açtırıldığı iddia ediliyor. 28 Şubat’ta içeri alınanlara böyle bir şey yapılmamıştı. Sadece ibadet etmek istediklerinde kendilerine verildiği iddia ediliyor. Bu iddialar doğru mu? Zorla başörtüsü çıkarma sadece Mersin’deki gözaltılara ait bir uygulama mı yoksa Türkiye genelinde yaygın bir durum mu? Hükümetin bu konuda bir inceleme başlatmasını istiyoruz.”