Araştırma: Bilginin aktarımı 400 bin yıl önce ateşin kullanımıyla başladı

Bilim insanları, modern insanlar tarih sahnesine girmeden daha önce büyük ölçekli toplumsal bağlantıların kurulmuş olabileceğini tespit etti.

Abone ol

Carly Casella

İlk insanlar bir gün -yiyecekleri pişirmek, kamplarını ısıtmak, aydınlık saatleri uzatmak ve yırtıcıları kendilerinden uzak tutmak için- vahşi bir alevi nasıl evcilleştireceklerini anladıktan sonra, bu becerinin bir orman yangını gibi son sürat yayıldığı düşünülüyor. Eğer bilim insanları haklılarsa, bu, Afrika, Avrupa ve Asya’daki ilk insan topluluklarının en az 400 bin yıl önce bilgi alışverişi yaptıkları anlamına gelir.

Bu, modern insanların Afrika’dan çıkarak dünyaya yayılmaya başlamasından ve arkeolojik kayıtlardaki ‘kültürel yayılmanın’ ilk örneğinden çok daha önce gerçekleşmişti. Hollanda’da bulunan Leiden Üniversitesi’nden arkeolog Katharine MacDonald, “Bugüne dek, kültürel yayılımın gerçekten de yalnızca 70 bin yıl önce modern insan Homo sapiens’in dünyaya yayılmasıyla başladığı düşünülüyordu” diyor: “Öte yandan, ateşin kullanımına ilişkin eldeki kayıtlar, artık bunun çok daha erken başladığını ortaya koyuyor gibi görünüyor.”

BİLİNEN İNSANSI TÜRLERİN TAMAMI İNCELENDİ

Yeni inceleme, Avrupa, İsrail, Asya ve Kuzey Afrika’da bulunan arkeolojik alanlarda homininler tarafından bırakılan ateş kalıntılarını karşılaştırıyor ve onlarca yıllık çalışmalardan elde edilen verilere dayanıyor. Araştırmanın yazarları, incelenen hemen hemen tüm kazı alanlarında dört yüz bin yıl yıldan daha önce ateşin kullanıldığına ilişkin çok az kanıt bulunduğunu dile getiriyorlar. Ancak bu tarihten sonra kullanılmış, odun kömürü, kömürleşmiş kemikler ve ısıyla yapısı değişmiş çökeltileri barındıran daha fazla bölge keşfedildi.

Kazı alanı nerede olursa olsun bu model tutarlılık gösteriyor ve bu durum, ateşin düzenli biçimde kullanılmasının ilk olarak Orta Pleistosen döneminin ikinci yarısında ortaya çıktığını ortaya koyuyor. Bu hominin kültürlerinin hepsinin de ateşi bağımsız biçimde kullanmaya başlaması mümkün olsa da, kullanımın eski Dünya’ya kıyasla süratli bir şekilde yayılması, bu becerinin kültürel olarak dağıldığını kuvvetli biçimde gösteriyor.

Araştırmacılar, “Birden fazla hominin alt popülasyonunun varlığını sürdürmesi ve ardında ateş kullandıklarına dair kanıtlar bırakması nedeniyle, ateşin kullanımıyla bağlantılı faaliyetlerin dünyaya dağılan tek bir hominin alt grubu tarafından taşınması mümkün görünmüyor” diye yazıyorlar.

SOSYAL BAĞLARLA YAYILAN TEKNOLOJİLER

Tabii ki, gerçeğin üzerinden yüz binlerce yıl geçtikten sonra ateş izlerini saptamak inanılmaz derecede zor bir iş ve bulduğumuz şeyin gerçekten de bir hominin eliyle yakılmış ateşin kalıntıları olduğundan her zaman emin olamayız. Araştırmanın yazarları, bu yüzden, dört yüz bin yıldan daha eskiye tarihlenen [insan eliyle yakılmış] ateş kanıtlarının bulunmamasının 'dikkatli biçimde' yorumlanması gerektiğinin altını çiziyorlar. Dört yüz bin yıl geçtikten sonra bile, elimizdeki veriler, özellikle de Homo naledi, Homo sapiens, Neandertaller, Denisovalılar ve Homo erectus hakkındaki verilerin eksik olduğu Afrika ve Avrasya’da çok parçalı bir yapıya sahip.

Yine de, hominin kültürleri arasında son sürat yayılan tek yetenek, ateş yakmak değildi. Yazarlar, bunun yanı sıra, antropoloji, primatoloji* ve sosyal bilimlerden elde edilen verileri, diğer fikirlerin, davranışların ve tekniklerin ilkel sosyal ağlar yardımıyla uzak mesafelere nasıl yayıldığını göstermek amacıyla kullanıyorlar.

Ateşin kullanımının başlamasından yaklaşık yüz bin yıl sonra, örneğin, ‘Levallois tekniği’ adıyla bilinen özel bir taş yontma teknolojisi, çok benzer bir şekilde yayılmaya başladı. Bu teknik, ateşten bile daha kısa bir süre içinde, kuzeybatı Avrupa ve Orta Doğu’ya yayıldı. Ne var ki, el baltasının Afrika’dan Avrupa’ya ulaşması yüz binlerce yıl sonra gerçekleşti.

Diğer yandan, ateşin kullanılmasından farklı olarak, Levallois taş yontma tekniğinin öğretilmesi ve öğrenilmesi zaman alacaktı. Bu, yalnızca kısa süreli karşılaşmaları değil, aynı zamanda eski Dünya’daki hominin toplulukları arasındaki güçlü sosyal etkileşimleri de akla getiriyor.

KARŞILAŞMALAR KÜLTÜREL YAYILIMI HIZLANDIRDI

Genetik kanıtlar, farklı ilk insan türleri arasında bir karışım olduğunu hâlihazırda göstermekteydi fakat bu toplulukların büyük kısmının benzer davranışlar ve teknikler sergilemesi, birbirleriyle birden çok biçimde temas halinde olduklarını ortaya koyuyor. Yazarlar, “Hâl böyleyken, bu alt toplulukların üyeleri birbirleriyle defalarca ve çok uzun zaman aralıkları zarfında karşılaştılar ve kültürel yayılmaya uygun bir ortam sağladılar” diye belirtiyorlar.

Eğer araştırma ekibi haklıysa, bu durum, modern insanlar tarih sahnesine girmeden daha önce büyük ölçekli toplumsal bağlantıların zaten kurulmuş olduğu anlamına gelir. Kültürel yayılmanın genelde bizim türümüze has bir nitelik olarak kabul edildiği göz önüne alındığında, bu tartışmalı bir hipotez olabilir. Buna karşın, araştırmacılar, daha fazla tartışmayı teşvik etmek için bu fikre meydan okumaya hazırlar. Tıpkı yüz binlerce yıl önce yaşamış olan ilk insanlar gibi, şimdi onlar da ateşi elden ele ulaştırıyorlar.

*Primatoloji: İnsansı maymunlar hakkında araştırmalar yürütülen zooloji dalı, primatbilim.

Yazının orijinali Science Alert sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)