Arjantinli Troçkistler arasında Suriye anlaşmazlığı!
Arjantin Temsilciler Meclisi'nde 4 milletvekili bulunan Troçkist Frente de Izquierda'nın en büyük bileşenlerinden Partido Obrero'nun lideri Jorge Altamira'yla konuştuk. PO'nun lideri olan Altamira, kurdukları ittifak içindeki bazı partilerin Suriye politikası konusunda ABD ve Türkiye'nin desteklediği grupları politik olarak desteklediklerini ancak kendilerinin farklı bir çizgide olduğunu söyledi.
DUVAR - Arjantin Cristina Kirchner döneminin kapanıp ABD yanlısı neoliberal Mauricio Macri'nin liderliği kazanmasıyla birlikte bir geçiş döneminde. Öyle ki Kirchner'in yenilgisi kıtada sol tandanslı yönetimler için 'büyük bir geri adım' olarak yorumlanmıştı.
Ancak ülkede Peronizm ve Kirchnerizm dışında da sol partiler bulunuyor. Bunlar arasında Partido Obrero (İşçi Partisi-PO) göze çarpıyor. Zira Troçkist bir parti olan PO'nun diğer iki Troçkist partiyle kurduğu ittifak Arjantin Temsilciler Meclisi'nde 4 vekil bulunduruyor. Arjantin'i bu anlamda farklı kılan özelliklerini, tarihsel sürecini, günümüz siyasetini ve Latin Amerika gündemini Türkiye'ye Devrimci İşçi Partisi'nin düzenlediği Ekim Devrimi konferansı dolayısıyla gelen Partido Obrero lideri Jorge Altamira'yla konuştuk. Suriye'deki savaşın güncel politikada yarattığı ilginç bir tartışmayı da öğrendik: İttifakta yer alan bazı güçler Suriye'de Esad'a karşı Türkiye ve ABD'nin desteklediği silahlı grupları desteklerken bazıları bu duruma karşı çıkıyor. Ancak bu anlaşmazlık nedeniyle ittifakın dağılmasına da izin vermiyorlar...
Arjantin, diğer Latin Amerika ülkelerine kıyasla günümüzde Troçkizm'in daha güçlü olduğu bir ülke. Arjantin'in Marksist tarihinde Troçkizmin kökleri nedir?
Arjantin'de solun tarihi çok önceleri başlıyor. Sosyalist Parti 1896'da kuruluyor. Komünist Parti de Ekim Devrimi'nden önce kuruldu. Savaştan sonra, Ekim Devrimi'nden önce. O dönem sosyalizm ve sol, göçmen nüfus arasında oldukça etkiliydi. Ve yine o dönem en önemli akım anarşizmdi. Zamanla bu akım daha ılımlı hale gelmeye başladı: Anarşizm, anarko sendikalizm, devlet taahhüdü. Peron'un yükselişiyle birlikte sosyalist ya da anarşist gelenekten pek çok sendika lideri Peroncu olmaya başladı. Bu demektir ki Peron, hali hazırda önemli siyasi fikirlerle var olan bir hareketi devraldı. Troçkizm, Şili'de olduğundan çok daha az bir şekilde -Şili'de daha büyük ölçülerdeydi- 4'üncü Enternasyonal'in ilanından önce Arjantin'de ilk çekirdeğini oluşturuyordu. Ve Arjantin'den bir işçi lideri olan Matteo Fossa, Meksika'da Troçki'yi ziyaret etti ve Arjantin'de ses getiren bir röportaj yaptı. Peron ve ABD çarpıştığında Komünist Parti ABD'den yana saf tuttu. Genel olarak Troçkizmin temsilcileri Peron'dan yana tavır aldı. Elbette bazı gruplar bu kararı desteklemedi ancak genelde Yankee emperyalizmine karşı mücadele cephesinde yer alınırken Komünist Parti muhafazakarlarla bir siyasi koalisyon organize etti ve bu ABD siyasetinden yanaydı, çünkü o yıllarda Sovyetler Birliği ve ABD savaş sonrası dönemdeydi. Kabaca o dönemde Troçkizm iki grup üzerinden şekillendi. Zaman içinde bunlardan biri kaybolacaktı, adı Devrimci İşçi Partisi'ydi. 1960'lı yıllarda pratik alanda yok oldu. Bir de Morenist akım vardı. 1960'lardaysa bugün adı Partido Obrero olan bizim akımımız ortaya çıktı. 1960'lı, 1970'li yıllardaki hareketler, diktatörlükten önce ve sonraki dönemdeki hareketler, bu iki ana grup üzerinden şekilleniyordu. 1990'lı yıllarda Morenist grup çok fazla bölünmeye başladı. Çok fazla Morenist grup vardı. Bugün de Arjantin'de çeşitli Morenist gruplar ve Partido Obrero var.
Kurduğunuz çatı oluşumu 'Frente de Izquierda'da Morenist gruplarla birliktesiniz değil mi?
Evet ancak Morenist gruplardan sadece ikisiyle birlikteyiz. Hepsiyle değil. İşçi, öğrenci ve kadın hareketlerinin yanı sıra son 4-5 yıldır seçimlere katılım anlamında bu önemli birliği kurduk. Bizim parlamenter temsilimizi mümkün kılan yaklaşık bir milyon oyluk destekçimiz var.
Kurduğunuz çatıyı Troçkist çizgide oluşturdunuz. Ancak diğer komünist partilerle bir birlik çabasına da girdiniz mi? Daha geniş bir cepheyi Arjantin'de neden göremiyoruz?
İki şey var: Geleneksel fraksiyonlar pratikte yok oldular. Komünist Parti ve Maoistler haricinde siyasi olarak önemli rol oynayan gruplar mevcut değil. Komünist Parti'nin Küba'yla çok yakın bağları var ve Kirchner hükümetini desteklemekteydiler. Bizse Kirchner hükümetiyle mücadele ediyorduk. Maocularsa önceleri Kirchner ile ittifak yaptılar sonraysa geleneksel kapitalist muhalefetle birlik oldular. Biz bu duruşu paylaşamayız. Bu yüzden biriyle ya da ötekiyle birliğin başarılamadığı söz konusu olamaz. Biz bağımsız bir pozisyonda durmaya çalışıyoruz. Kirchnerizm ile sağ arasındaki çatışma anında şöyle bir tavır aldık: Sağa karşı tavır, Kirchnerizm'e bağımsız yaklaşım. Şimdi Frente de Izquierda'da çelişki var. Örneğin, Kirchnerizm'in sağ ile yaşadığı bazı çatışmalarda bileşenlerden bir tanesinin sağ ile birlikte yürümesi. Aynı şeyi Venezuela ve Suriye söz konusunda da görüyoruz. Suriye'de ABD ve Türkiye tarafından desteklenen gruplarla birlik olup yürüyenler var. Böyle bir tutum bizim siyasi duruşumuzu yansıtmıyor. PO, Marksist pozisyonla sağa karşı mücadelede milliyetçi ve popülistlerle olan ilişkiyle kurulan bağımsız duruşla Frente de Izquierda'dan ayrışıyor. Eylemsel olarak değil. Şunun altını çizmek gerekiyor bizim Frente de Izquierda'daki farklılıklarımız çok derin. Müttefiklerimizin ABD ve sağ yanlısı tutumlarını kınıyoruz. Ancak yaptığımızın yanı sıra işçilerin bu farkı anlaması gerekiyor. Eğer bu önemli farklar üzerinden dağılırsak Arjantin'deki pek çok işçi anlamayacak. Diyecekler ki, "Ah! Baksanıza Suriye yüzünden Frente de Izquierda'yı mahvediyorlar! Suriye çok uzakta, bu yüzden sol cepheyi Suriye yüzünden parçalayamayız." Siyasetin olgunlaşma seviyeleri farklı olsa da bu ayrılıklar gizlenmemeli, gizlemiyoruz da.
Siz Peronizm ve Kirchnerizm'i kendi açınızdan nasıl görüyorsunuz?
Bu akımlar bitkin, zamanı tükenmiş akımlardır. Çünkü hiçbir zaman çok popüler olmadı. Bağımsız işçi sınıfı hareketlerine karşı her zaman baskıcı oldular. Çünkü milliyetçilik, dünyanın her yerinde olduğu gibi Latin Amerika'da da sağlam bir bilinci olmayan işçilere karşı 'merhametli' görünüyor. Nedeniyse onu kendi yanına çekmek istemesi. Ama bağımsız sendikal hareketler organize eden sağlam bilinçli işçilere karşı da aynı derecede baskıcı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Kirchner bürokrasiyi reddedip patronlara karşı savaşan sendikalara karşı şiddetli tavır aldı ve şöyle dedi: "Ne istiyorsunuz? Kışlık Saray'ı ele geçirmek mi?" Peronizm, işçilerle olan ilişkisinde sosyal anlamda tavizler vermesine karşı siyasi anlamda çok tepkiliydi. Bu nedenle Peron, askeri darbeden kısa bir süre önce işçileri ve öğrencileri katleden çeteleri yarattı. Bunun çok iyi anlaşılması gerekiyor: Peronizm'in bağımsız işçi hareketlerine karşı siyasi anlamdaki reaksiyoner tavrı.
Kirchner'den sonra Macri'nin seçilmesiyle birlikte Arjantin daha önce olduğundan daha neoliberal ve ABD yanlısı bir noktada yer almaya başladı. Bu siyasi değişim Arjantin işçi sınıfı için ne anlama geliyor?
Şu an bir geçiş döneminden geçmekteyiz. Değişimin daha neoliberal olup olmayacağını zaman içinde göreceğiz. Çünkü kriz o kadar büyük ki hükümetin halk direnişine karşı farklı görünümlerde geri çekilmesi gerekiyor. Örneğin, darbecilere karşı af çıkarmaya çalıştılar ve 48 saat içinde Buenos Aires'te bir milyon insan sokağa çıktı. 1951 yılından beri yapılmış en büyük eylemdi bu. Yani yarım yüzyılın en büyük eylemi. Diğer açıdan hükümet borçlar konusunda çok şiddetli bir siyaset ortaya koyuyor. Doğal olarak hedefi emekliler ve işçiler. Örneğin sekiz saatlik çalışma saatine saldırıyor.
Son derece olumsuz içeriğe sahip çalışma saatlerindeki değişiklik ve emekliliği yeniden düzenlemek nasıl uygulanacak? Bir kriz var hali hazırda ve bu değişim genel duruma bağlı. Eğer genel durum iyileştirilmezse bu değişiklik havada kalacak, dolayısıyla hükümet de havada kalacak. Muhtemelen, bu hükümet bir koalisyon kurmak durumunda kalacak. Macri'yse paylaşılan bir yönetime liderlik edemez. Eğer bir koalisyon olursa bu demek ki Peronistler Macri'ye oy verecek. Şimdi Macri'ye oy verecek Peronistler çok zayıf. Peronizmin gücü yok. Ancak böyle bir birlikteliğin yapılması durumunda Arjantin hükümeti, 1917 Şubat Devrimi'nden sonraki Rusya Geçici Hükümeti'ne benzeyecektir.
Biraz Latin Amerika geneli siyasetine geçecek olursak. Buradan Bolivya'ya, Venezuela'ya ve kıtadaki çoğu sol harekete baktığımızda özellikle söylemde ortak bir 'Latin Amerika' kimliği üzerinde durulduğunu görüyoruz. Bu kimliği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Chavez, Evo Morales, Lula, Kirchner gibilerinin temsil ettiği hareketler hâlâ Latin Amerika'da mevcut. Ancak Peron, Getúlio Vargas gibileri bugünkülere göre daha çok etkileri olan öncül hareketlerdi. Bu bir tekrardır. Onlar kaybettiler, şimdikiler de kaybedecek. Venezuela enkaz halinde. Latin Amerika'da burjuva, küçük burjuva ya da askeri milliyetçilikler vardı ve enkaz oldu. Bu nedenle sağcılar kafalarını kaldırdı. Peronist sağ, Latin Amerika'ya enkaz getirdi ve bu yüzden Chavez geldi, Kirchner geldi. Dünü enkaza sürükleyenler, bugün Chavezcilerin gelmesini provoke ediyor. Ve bugün Chavezciler geçmişteki enkazı tekrar enkaz haline getirdiler. Yani olağandışı bir durumla karşı karşıyayız. Sol, Latin Amerika'da gücü eline alabilir, geleneksel sol değil, devrimci sol. Latin Amerika'nın birbirinden farklı ülkelerinde Arjantin'deki Frente de Izquierda benzeri hareketlerin filizlendiği gözlemleniyor. Kendini alternatif olarak solun da kendine has krizi var. Çünkü kafa karışıklığı söz konusu. Sorun burada. Latin Amerika kimliği temasına gelirsek; son noktasına kadar sağ tarafından reddedildi. Çünkü ekonomik işleyişin Latin Amerika ülkeleri arasında yarattığı çıkarlar mevcut. Arjantin ve Brezilya örneğin... Latin Amerika söylemi özü itibariyle demagojiktir. Asla kimse Latin Amerika'da bir birlik oluşturamaz. Biz Latin Amerika'nın sosyalistleriyiz. Sol genel anlamda Latin Amerika birliğine olumlu bakmalıdır ancak sadece işçilerin ve köylülerin hükümetleri tarafından gerçekleştirilecekse... Bu çıkarlar gözetildiği takdirde Latin Amerika'da tek bir siyasi federasyonu oluşturulabilir.