Arkeologlar Derneği’nden Phaselis uyarısı: Bilimsel saha tahrip oluyor

Yürütmeyi durdurma kararına rağmen beton dökülen Phaselis Antik Kenti’yle ilgili rapor hazırlayan Arkeologlar Derneği Antalya Şubesi, “Kültür tabakası bozulmamalıdır” çağrısı yaptı.

Abone ol

ANTALYA - Antalya 3’üncü İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararına rağmen günübirlik tesis ve plaj inşaatlarının sürdüğü Phaselis Antik Kenti’yle ilgili bir rapor hazırlayan Arkeologlar Derneği Antalya Şubesi, "Bostanlık Koyu, korunması gereken önemli bir bilimsel araştırma sahasıdır. Arkeolojik tabakalar hiçbir gerekçe ile tahrip edilmemeli, kültür tabakası bozulmamalıdır. Mimari kalıntıların civarında kazı çalışmalarına en kısa sürede başlanmalı, bilimsel çalışmalar desteklenmelidir" çağrısı yaptı.

UNESCO LİSTESİNİ HAK EDEN KENT

Arkeologlar Derneği Antalya Şube Başkanı Sevgi Temiz’in imzasını taşıyan raporda, "Kültürel mirasın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması evrensel bir sorumluluktur. Yasalar bu kapsamda en büyük dayanaklarımızdır. Ülkemiz, Anadolu coğrafyası dünya uygarlıklarının eşiği, dünya uygarlıkların beşiği konumundadır. Barındırdığı kültürel ve doğal miras zenginlikleri ile Phaselis Antik Kenti, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmeyi hak etmektedir. Topografik ve kıyı bütünlüğü arz eden 1. derece arkeolojik ve doğal sit alanı Phaselis Antik Kenti, tarihsel önemine, kültürel ve doğal zenginliklerini yansıtan kimliğine uygun şekilde korunarak ve bu değerler ön plana çıkarılarak sergilenmelidir" denildi.

.

KAZILARA MADDİ DESTEK VERİLSİN

Phaselis’te yürütülen yüzey araştırmaları ve kazı çalışmalarında elde edilen verilerin yer aldığı raporda, Alacasu ve Bostanlık koylarında belgelenen, çizimleri tamamlanan ve bilimsel olarak yayınlanan arkeolojik kalıntılar ve antik yol güzergahlarının bulunduğuna vurgu yapıldı. Alacasu’da Phaselis’in kuzeydoğu nekropolüyle ilişkili şapeller, mimari yapılar ve çok sayıda lahdin tespit edildiğinden bahsedilen raporda, "Bölge aynı zamanda yeni keşfedilecek arkeolojik kültür kalıntılarına da sahip olma potansiyeline sahip önemli bir sahadır. Bununla birlikte Alacasu bir koy statüsünden ziyade antik kente ulaşan ticari ve ulaşım amaçlı gemilerin bekleme limanı ya da teritoryumun uç limanı olma özelliği taşımaktadır. Mimari buluntuların yer aldığı alanlarda yapılacak arkeolojik kazıların önemli bilimsel veriler sunacağı açıktır. Bu bölgenin bilimsel araştırmalarının hız kazanması gereklidir. Çalışılan sahanın genişletilmesi ve araştırmaların maddi olarak desteklenmesi zorunludur" ifadeleri yer aldı.

BİLİMSEL SAHAYI TAHRİP EDİYOR

Söz konusu alanının Anadolu arkeolojisine katkı sağlayacak değerli bilgi potansiyeli barındırdığı belirtilen raporda şöyle denildi: "1. derece arkeolojik ve doğal sit alanı sınırları içerisinde yer alan söz konusu koylarda gerçekleşen inşaat faaliyetleri, bilimsel araştırma sahasını tahrip ederek geri dönüşü olmayan kültür tabakası tahribatına neden olmaktadır. Alacasu’da arazinin aşağı doğru meyilli yapısı lahitlerin, şapellerin ve antik yol güzergahının olduğu alanlardan sel suları ile toprak akıntısına neden olacak niteliktedir. Bu durum inşa faaliyeti gerçekleştirilen sahilin dolgu tabakası içerisinde küçük sikke, mühür, seramik parçaları gibi arkeolojik materyallerin var olma olasılığını güçlendirmektedir. Ağır iş makineleri kullanılarak kontrolsüz bir şekilde yapılan bu alandaki inşaat kazıları, önemli bilgiler sunacak arkeolojik küçük buluntuların yok olmasına, kaybolmasına, zarar görmesine ve kronolojik tabakanın tahribine yol açmıştır."

.
İSKENDER’İN KULLANDIĞI YOL

Bilimsel çalışmalarda Alacasu’dan geçen iki antik yol güzergahı tespit edildiği kaydedilen raporda, "Mevcut araştırmalar kıyıyı takip eden sahil yolunun İskender’in Perge’ye gittiği yol güzergahı olduğuna dair kanıtlar sunmaktadır. Phaselis Antik Kenti’nin kıyı şeridi, deniz ve kara ticareti ve ulaşımı açısından antik dönemden yakın zamana kadar son derece önemli bir konuma sahip olmuştur. Bu kapsamda kıyı şeridi bütünlüğü içerisinde gerçekleşen çalışmalar, mevcut ve gelecekte edinilecek bilimsel verilerin bütüncül değerlendirilmesi, anlamlandırılabilmesi için spesifik önem taşımaktadır" denildi.

SU ALTINDA BULUNAN ESERLER

Bostanlık Koyu’nda 2016 yılından itibaren sürdürülen su altı çalışmalarında, steller, amfora parçaları, mutfak kapları, mimari yapı kalıntıları bulunduğu aktarılan Arkeologlar Derneği raporunda, "Su altında tespit edilen bu mimari yapılar hava fotoğraflarından bile rahatça görülebilmektedir. Bu yapı buluntularının karada da devam eden bir yerleşmenin habercisi olduğu son derece açıktır. Bu durum sahanın uzun yıllar ticari bir liman olarak kullanıldığının en bariz kanıtıdır. Ayrıca kentin güney limanından başlayan iki ana yol güzergahı tespit edilmiştir. Söz konusu koy sadece deniz ulaşımı ve ticareti açısından değil, aynı zamanda kara ulaşımı ve ticareti açısından da son derece spesifik önem taşımaktadır" bilgisine yer verildi.

KOYLARDA KAZI BAŞLATILSIN

Ayrıca Bostanlık Koyu’nda sahile yakın bir konumda, geç antik çağa tarihlenen bir bazilika yapısı bulunduğu vurgulanan raporda, "Söz konusu bazilikanın fotoğraflama, plan, çizim, belgeleme ve yayın çalışmaları kazı ekibinin uzmanları tarafından gerçekleştirilmiştir. Bostanlık Koyu mevcut veriler ışığında art alanı ile birlikte karada ve denizde çok sayıda maddi kültür kalıntısı barındırmaktadır. Bu bağlamda Bostanlık Koyu korunması gereken önemli bir bilimsel araştırma sahasıdır. Arkeolojik tabakalar hiçbir gerekçe ile tahrip edilmemeli, kültür tabakası bozulmamalıdır. Mimari kalıntıların civarında kazı çalışmalarına en kısa sürede başlanmalı, bilimsel çalışmalar desteklenmelidir" çağrısı yapıldı.

.
OTOPARK KENTE ZARAR VERİYOR

Raporda şu uyarılarda bulunuldu: "Sit alanının tüketim amaçlı kullanımına dönük yoğun talep kente giren araba trafiğini de artırmıştır. Ören yeri ve nekropol alanı otopark olarak kullanılmaktadır. Bu durum yüzeyin hemen altında yer alan maddi kültür kalıntılarının ezilmesine, tahrip edilmesine, zarar görmesine neden olmaktadır. 1. derece arkeolojik sit sınırları içindeki arkeolojik kültür varlıkları tekil ve tekrarlanamaz özelliklere sahiptir. Özellikle yaz sezonunda günlük yüzlerce aracın ören yerine girmesi, gün boyunca mütemadiyen ören yeri sahasının tahrip edilmesine yol açmaktadır. Ayrıca bu durum sadece arkeolojik kültürel mirasa zarar vermemektedir, aynı zamanda havayı kirletmekte, çok çeşitli endemik bitkilerin ilk 10 santimde yetiştiği toprak yüzeyine geri dönüşü olmayacak zararlar vermektedir."

DENİZ KİRLİLİĞİ ÖNLENMELİ

Phaselis kıyı şeridi genelinde en önemli sorunlardan birinin de deniz kirliliği olduğu belirtilen raporda, "Güney limanın kirlenmesinin yanı sıra demir atan teknelerin çapalarının taraması sonucu birçok mimari bloğun yerinden söküldüğü ve başta seramik kaplar olmak üzere birçok kültür varlığına zarar verildiği tespit edilmiştir. Tekne kaptanları alanda mevcut tonozlara tekneleri bağlamak yerine su altında bulunan bloklara halat bağlayarak hem doğal yaşam dokusuna hem de arkeolojik alanlara zarar vermektedir. Arkeolojik alanlar ve sualtı doğasının korunması için teknelerin yarattığı tehdide karşı bir an önce önlem alınmalıdır. Ayrıca teknelerin bıraktığı sintine atıkları hem halk sağlığını hem de su altı yaşamını tehdit etmektedir. Bilimsel çalışmaların sürdürüldüğü bu alana deniz taşıtlarının girmesi yasaklanmalıdır" önerisi getirildi.

.
PHASELİS’E KORUMA STRATEJİSİ

Arkeologlar Derneği Antalya Şubesi’nin raporunda şu uyarılara yer verildi: "Phaselis Antik Kenti doğal çevresini orman, bataklık, kumsallar ve deniz oluşturmaktadır. Bu alan sadece arkeolojik varlıkların bulunduğu bir kent değil, aynı zamanda kara ve deniz ekosistemlerini de barındıran önemli bir doğal yaşam alanıdır. Bünyesinde barındırdığı bu çeşitliliği ve değerleri koruyan, bunların etkileşimini güçlendiren, geçmişte ve günümüzde de devam ettiği gibi kitlesel mekân tüketiminden kaynaklı tahribatı onaran, kapsayıcı ve bilimsel araştırma projeleri gereklidir. Öncelikle tüm uzmanlıkların, ilgili kurumların ve yerelin bilgisini sürece dahil eden, alana özgü bütünleşik bir koruma stratejisi gereklidir."