Arkeolojide kimlikler, video konferans ile tartışılacak
Teorik Arkeoloji Grubu'nun "Kimlikler" konferansı 6-7 Mayıs 2021'de çevrimiçi olarak düzenlenecek. Konferansın düzenleme komitesinden, Dilara Nil Çolak, Ece Sezgin, Melis Uzdurum ve Sera Yelözer arkeolojide kimlik ve düzenlenecek konferans üzerine sorduğumuz soruları yanıtladı.
DUVAR – Teorik Arkeoloji Grubu - Türkiye (TAG), 'kimliklerin' tartışılacağı bir çevrimiçi konferansa hazırlanıyor. Çağrı metninde, “Geçmişte ve günümüzde bireylerin ve toplumların kimliklerini, kimlik çalışmalarında arkeolojik yaklaşım ve yöntemleri tartışmayı hedefliyoruz” ifadelerinin yer aldığı konferans, 6-7 Mayıs tarihlerinde pandemi koşullarından dolayı Zoom uygulaması ile yapılacak.
Konferansın düzenleme komitesinden, Dilara Nil Çolak (Ege Üniversitesi), Ece Sezgin (Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi), Melis Uzdurum (Ondokuz Mayıs Üniversitesi) ve Sera Yelözer (İstanbul Üniversitesi) arkeolojide kimlik ve düzenlenecek etkinlik üzerine sorduğumuz soruları yanıtladı. 'Kimlik derken yalnızca bölgesel ya da etnik kimliklerden değil; toplumsal cinsiyet, statü, hiyerarşi, güç, bireysel ve sosyal farklılaşma gibi kavramlardan da bahsettiklerinin altını çizen Düzenleme Komitesi, kendilerini bu çalışmaya iten temel motivasyonu şöyle anlatıyor:
'KİMLİK ÇALIŞMALARI ARKEOLOJİ İÇİN ZOR BİR ALAN'
“Teorik Arkeoloji Grubu Toplantıları, belirli bir sorun üzerine farklı araştırmaları değerlendirilebilmesi, bu sorunu çözmek üzerine geliştirilebilecek metotların ve kuramsal yaklaşımların tartışılabilmesi ve Türkiye’de arkeolojinin eleştirisinin yapılabilmesi adına önemli bir oluşum. TAG’ın Türkiye’deki ilk toplantısı 2013, ikinci toplantısıysa 2015 yılında olmuştu. Beş yılın ardından TAG’ı biraz hareketlendirmek istedik.
Ana tema olarak belirlediğimiz “kimlikler” yaklaşık 35-40 yıldır dünyada çeşitli arkeolojik camialarda çalışılan bir konu. Burada kimlik derken yalnızca bölgesel ya da etnik kimliklerden değil; toplumsal cinsiyet, statü, hiyerarşi, güç, bireysel ve sosyal farklılaşma gibi kavramlardan da söz ediyoruz. Kimlik çalışmaları arkeoloji için nispeten zor bir alan, kimlikler değişken, geçişken ve kesişen yapıda olabiliyor. Bu nedenle arazi çalışmalarından başlayarak araştırma soruları oluşturulması gerekiyor. Türkiye arkeolojisi özelindeyse bu tür çalışmalarda ciddi bir eksik var. Bu nedenle kimlikler konusunun artık tartışılmaya başlanması gerektiğini düşündük.”
'İKİLİ KARŞITLIKLARA HAPSOLMUŞ YAKLAŞIMDAN UZAKLAŞMAK'
Çağrı metninde dikkat çeken bir diğer nokta da 'Aydınlanmacı Batı düşünce sisteminin kategorilerinden uzaklaşarak' bahsi geçen kimlikleri incelemek: “Arkeolojide kimlik çalışmalarının tarihçesi, sosyal bilimlerde yaşanan paradigma dönüşümlerinin bir izdüşümünü taşır. Günümüzde, toplumdaki farklı kategoriler arasındaki kesişimleri, örüntüleri ve farklılıkları sorgulamaya başlayan arkeologlar, toplumsal cinsiyet, cinsiyet, cinsellik, yaş, statü, eşitsizlik ve hiyerarşi veya güç gibi temaları Aydınlanmacı Batı düşünce sisteminin kategorilerinden uzaklaşarak ele almaktadır” ifadelerinden yola çıkarak, Düzenleme Komitesi'nde bahsettikleri, 'Aydınlanmacı Batı düşünce sisteminin kategorilerinden uzaklaşmayı' biraz daha açmalarını istedik ve bugünün arkeolojisinde bu uzaklaşmanın nasıl gerçekleştiğini sorduk:
“Uzun yıllar boyunca arkeologlar toplumları 'Aydınlanmacı Batı düşünce sisteminin kategorileri' olarak tanımlayabileceğimiz, doğa/kültür, kadın/erkek gibi ikili karşıtlıklar üzerinden açıklama eğilimindeydi. Fakat artık çok çeşitli kategoriler arasındaki kesişimlere, örüntülere, farklılıklar ve çeşitliliklere odaklanan bir arkeolojiden bahsetmek mümkün. Bu da bu tür ikili karşıtlıklara hapsolmuş yaklaşımdan uzaklaşılması ile mümkün oldu.
Bugün Türkiye’de bu uzaklaşmanın ne kadar gerçekleştiği, bu uzaklaşmayı sağlayan çalışmalar yapan araştırmacılara rağmen bunun ne kadar yaygınlaştığı biraz tartışmalı. Maalesef halen tekil çabalardan söz edebiliyoruz ve sıklıkla camiadan dışlanmaya kadar gidebilen bir sıkışmışlık içerisindeyiz. Dünyada çok çeşitli arkeolojik yaklaşımlar, “arkeolojiler” mevcut. Buna örnek olarak, gerek disiplinin sosyo-politikasını etkileyen gerek üretilen arkeolojik bilgiyi ve yorumlamayı belirleyen “Batılı, beyaz, erkek” arkeolojinin eleştirisiyle doğan ve süreç içerisinde sosyal bilimlerdeki paradigma dönüşümlerinden ve elbette siyasal alandaki mücadelelerden etkilenerek siyah feminist arkeoloji, kuir arkeoloji gibi yaklaşımlarla çoğalan feminist arkeoloji, yerli halkların deneyimlerine odaklanan çalışmalar, geçmişte üretilmiş kolonyalist bilginin eleştirilerini verebiliriz.
Bu tür yaklaşımlar genellikle disiplinin sosyo-politik bağlamlarına dair eleştiriler ile doğmuş. Türkiye’de de bu uzaklaşmayı sağlayabilmek için öncelikle yapmamız gereken bu eleştirel yaklaşımı inşa edebilecek, kalıcı kılabilecek etik ve politik tartışmaları yaygınlaştırmak.”
DİSİPLİNLERARASI ÇALIŞMA, TARTIŞMA
Arkeolojinin, sosyal bilimlerdeki kimlik tartışmalarına olan etkisi bir sır değil. Biz de bu katkıları sorduk. Fakat aynı zamanda metodolojik farklılıkların etkisinin nasıl örneklendirilebileceğine dair sorumuza, 'disiplinlerarası çalışmanın' vurgulandığı yanıtı aldık:
“Kimlik sosyal, kültürel, ekonomik olarak farklı bağlamlarda, farklı dönemlerde ve bireylerin yaşamlarının farklı döngülerinde değişen, dönüşen bir şey. İnsan türünün uzak geçmişinden bugüne dek dünyanın birçok yerinde yaşamış farklı topluluklar hakkında bize bilgi sunan bir disiplin olarak arkeoloji de ortaya koyduğu verilerle kimliklerin evrensel ve değişmez olmadığını gösteriyor. Örneğin, günümüzde norm sayılan ve bizi özcü, tekçi bir dünyaya hapseden, ideolojik olarak dayatılan kimliklerin tarih boyunca her zaman var olmadığını; aynı dönemde birbiriyle yakın coğrafyalarda yaşamış farklı topluluklar arasında bile değişebildiğini, dolayısıyla bizler için tek seçenek olmadığını gösterebiliyor arkeoloji. Bu açıdan, antropoloji ve arkeoloji gibi disiplinler, insan deneyiminin çeşitliliğini göstererek kimlik çalışmalarına büyük katkı sunma potansiyeline sahip.
Metodolojik açıdansa, arkeolojik veride kimlikleri tanımlayabilmek her zaman zorlayıcı olmuştur. Bunu aşabilmenin bir yolu, farklı kimliklerin nasıl kesişebildiğini görebilmek. Veriye çoğu zaman 'aşağıdan yukarı', yani verinin yönlendirdiği şekilde, farklı veri grupları ile karılaştırmalı olarak bakmak gerekli. Bununla birlikte izlenecek bir diğer yol ise, sosyal bilimlerdeki çeşitli yaklaşımlara açık olmak. Örneğin feminist teori, toplumsal cinsiyet teorisi, kesişimsellik, performans, habitus gibi çeşitli kavramlar bu tür bir karşılaştırmalı bakışla elde ettiğimiz veriyi nasıl yorumlayabileceğimiz konusunda bize yol gösteriyor.
Bu sebeple TAG’ın üçüncü toplantısında da “kimlik” temasını arkeologların yanı sıra sosyologlar, antropologlar ve diğer sosyal bilimcilerle birlikte, disiplinlerarası bir bakışla tartışmak gibi bir arzumuz var. Umarız bu çağrı arkeolojinin içinde ve dışında disiplinlerarası, eleştirel, bol tartışmalı bir karşılık bulur.
TAG KİMDİR?
Teorik Arkeoloji Grubu – Türkiye, internet sitesinde yer alan bilgilere göre kendini şu şekilde tanımlıyor: “TAG'ın ilk toplantısı, 1979 yılında Colin Renfrew ve Andrew Fleming tarafından Sheffield, İngiltere’de düzenlenmiştir. O günden beri her yıl İngiltere’nin farklı bir kentinde bir araya gelen araştırmacılar arkeolojinin her boyutuyla ele alındığı, yeni kuramları, yöntemleri ve bakış açılarını masaya yatırdığı TAG toplantılarında buluşmaya devam etmektedir. 2000 yılından itibaren İskandinav ülkelerinde Nordic-TAG ve 2008 yılından itibaren ise ABD’de TAG-USA adı altında araştırmacılar aynı amaçla bir araya gelmeye başladılar. Son olarak Yunanistan’da da TAG toplantıları düzenlenmeye başlanmıştır.
Türkiye Teorik Arkeoloji Grubu’nun ilk toplantısı 2013 yılında İzmir, Ege Üniversitesi'nde gerçekleştirilmiş ve bu ilk buluşmada arkeoloji pratiğinde karşılaşılan sorunlara odaklanılmıştır. TAG Türkiye’nin ikinci toplantısı ise 2015 tarihinde İstanbul, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiştir. Toplantıda bu kez teorik arkeoloji bağlamında daha hızlı bir yol kat etmeyi amaçlayarak dünyada teorik arkeolojinin gündeminde olan konulardan birine, 'Arkeolojik Şeyler'e odaklanılmıştır.
Aradan geçen beş yılın sonunda şimdi, TAG Türkiye üçüncü toplantısında, geçmiş ve günümüzdeki bireylerin, toplulukların kimlik(ler)ini tartışmayı, kimlik çalışmalarında arkeolojik yaklaşım ve yöntemleri masaya yatırmayı hedeflemektedir.”